Drama hocası Celal Perk, 2006-2007 dönemi öğrencileriyle hazırladıkları “Aymazoğlu ve Kundakçılar” oyunuyla 16 Haziran – 1 Temmuz tarihleri arasında yapılacak olan 18. Day-Mer Kültür ve Sanat Festivali’nde seyirciyle buluşacaklarını açıkladı. Day-Mer Asım Bezirci Salonu’da sergilenecek oyunun tarih ve saatleri: 28 ve 29 Haziran ve 5 – 6 Temmuz  Perşembe ve Cuma günleri saat 19.30 / 7 Temmuz Cumartesi günü 18.30 ve son olarak da 8 Temmuz Pazar günü saat 16.30. Biletlere 020 72758440 – 07947884202 nolu telefonlardan ulaşabilirsiniz... 

“2006-07 dönemindeki kursumuz, yirmiden fazla öğrenciyle Pazartesi akşamları bir günle başladı. Mart başında da oyunumuz belirlendi ve Nisan ortasından itibaren çalışma günlerimiz de iyice yoğunlaştı. Öğrencilerim, hayatlarını başka işlerden kazanan amatör oyuncular, fakat tiyatro aracılığı ile en başta kendilerine yeni bir ifade alanı yaratmış oluyorlar. Üstelik, istendiğinde ve disipline olunduğunda, sanatın amatör ve emekçi insanlar tarafından da yapılabileceğine somut bir kanıt oluşturuyorlar... Zaten genel anlamda sanatın da en olumlu yanı, ruhumuzu zenginleştirmesidir; hiçbir maddi güçle elde edilemeyecek bir zenginliktir bu.”

aymazoğlu ve KUNDAKÇILAR ÜZERİNE 

Aymazlık: Çevresinde olup bitenlerin farkına varamama durumu, gelişmeleri sezmeyen (kimse), gözü bağlı, gafil olan aymaza yakışacak durum, gaflet: - TDK sözlüğü. 

Max Frisch tarafından yazılmış politik bir kara komedi olan oyunun orjinal adı "Biedermann ve Kundakçılar". Ama biz, koşullarımızdan dolayı yeniden yazma ihtiyacı duyduk ve ortaya şarkılı ve gülmecesi bol bir esinlenme oyun çıktı: “Aymazoğlu ve Kundakçılar”... Elbette yazarın evrensel vurgusu ve vermek istediği mesajdan ayrılmadan; böylece daha fazla bizden bir oyun olduğunu düşünüyoruz. Bu proje de Drama Kurusu öğrencilerimin özverileri ve disiplini ile can bulmuştur; burdan onlara tekrar teşekkür ediyorum. Şimdi de seyircilerimizin de katılımı ve eleştirileriyle tamamlanarak hedefimize bir adım daha yakınlaşacağımıza inanıyoruz.  

Kişisel hayatımızda olduğu gibi toplumsal hayatımızda da bu –bile isteye– aymazlığı sıkça yaşıyoruz! İyi niyetten mi kaynaklanıyor bu? Yoksa tembellik mi bağlıyor gözlerimizi, umutsuzluk, nemelazıcılık ya da korku mu? Belki de hepsi. Yazar Max Frisch, milyonlarca insanın ölümüne neden olan 2. Dünya Savaşı sonrasında kaleme aldığı “Biederman ve Kundakçılar”da bu aymazlığı anlatıyor işte. Siyasal bir alegori ve kara komedi olan bu oyunun çıkış noktası, Reichtag’ın (Halk Meclisi) Naziler tarafından yakılması ve bu ateşin Almanya’yı, giderek bütün dünyayı sarması karşısında sıradan vatandaşın duyarsızlığıdır. “Oyunum, ders vermeyen bir öğretidir” diyen Frisch, zorbalığın genel kaynağının, onca zorbalığa rağmen yaşadıklarından ders almayan sıradan insan ve onu uyuşturanın da sistem olduğunu savunur. Sonuçta, faşizim-zorbalık tarih boyunca çeşitli kılıklara bürünmüş, farklı yüzlerle karşımıza çıkmıştır ve bizler bu pis kokuyu hissettiğimiz halde, anlamazdan gelmişizdir çoğunlukla. Frisch de bu oyunda –bir tür sivrisinek olan– Nazi’lerden çok, duyarsızlık ve aymazlıkla büyüyen bataklığa, yani baskı ve faşizmin  kaynağına dikkat çekmiştir. Biz duyarsızlığı yaşam biçimi haline getirdikten sonra, yeni Hitlerler olması da “doğaldır” elbet!... Bu duyarsızlık, bazen “yok canııım, değildir” diyerek abartılı iyi niyetle, birlik ve beraberlik nutuklarıyla gösterir kendini, hatta bazen aşırı şüphe ve komplo teorileriyle de. Çoğunlukla “mantıklı” gerekçeler yaratıp edilgenliğimizi örter, kendimizi kandırmayı tercih ederiz. Çünkü gerçek anlamda duyarlı olmak, bir tavır takınmayı, taraf olmayı ve dolayısıyla harekete geçmeyi gerektirir. Fakat insan, genel olarak “yeniden” tedirgin olur ve çıkarlarıyla bağımlısı olduğu sistemin değişmesinden korkar ya da bir şeylere sözde karşı çıksa da değişime kendisinden başlamadığı için değiştiremez!...  

Bu oyundaki Aymazoğlu da işte böyle bir tipin temsilidir; musluktan elde ettiği suyu satıp hileli para kazanmış, zengin olmuştur. Sonuçta kendi evini de yakacak olan “Kundakçılara” ödün vererek suçlarını gizlemeye çabalayacaktır tabi! Kundakçılar’ı yarattıkları korkuyla evine alan da kendisidir zaten!... Peki kimdir bu Kundakçılar? Yazarımızın mantığından bakarsak öncelikli soru, Kundakçılar’dan çok, onların palazlanmasına tepki göstermeyen Aymazoğlu’nun kim olduğudur. Aymazoğlu ise, “benden sonrası tufan; bana dokunmayan yılan bin yaşasın!” diyen bencil, “benim işim değil” diye düşünen yorgun kişidir. Tarafsızlığı bir erdem sayan –ve aslında böylece doğruyu değil, güçlüyü desteklediğini anlamak istemeyen–, çok özgür, çok medeni, çok uyanık, herkesin hakkına çok saygılı, çok coool bi şahsiyettir. Ee, zaman bu kadar hızlı geçerken, ömür bu kadar kısa, yaşamak da bu kadar yamanken, kafa yorup keyif bozmanın da alemi yoktur, diii mi ama!...  

Max Frisch, işte o keyif bozuculardan biri ve benzerleri gibi yok sayılmaya ya da kahramanlaştırılıp hayatın dışına itilmeye, yalnızlaştırılmaya çalışılmıştır. Yine de birçok ülke ve çeşitli kültürlerde farklı yorumlar, kimi kez uyarlamalarla sahnelenen bu oyun, Türkiye’de ilk kez 1965 yılında Ankara Sanat Tiyatrosu’nda “Saf Adam ve Kundakçılar”, 2005’te Dostlar Tiyatrosu’nca “Aymazoğlu ve Kundakçılar” isimleriyle seyirci karşısına çıkmıştır. Bu sezon da Semaver Kumpanya’da “Süleyman ve Öbürsüler” olarak halen sergilenmektedir.  

Aymazlık, bir yanıyla “masalda” yaşamak gibi bir şey; hani bütün masallar, “bi de dönüp ardıma baktım ki ne göreyim, bir arpa boyu yol gitmişim!” diye biter ya. Day-Mer Londra Meydan Sahnesi amatör oyuncuları olarak, bu kez biz de bir “masal-oyunla” çıkıyoruz karşınıza; fakat dileriz ki bu masal, bir mesel, bir ibret olarak algılanır. Sizleri güldürürken oyunun özünden uzaklaşıp uzaklaşmadığımızı da gene sizin yapıcı eleştirilerinizle anlayacak ve öncelikle biz değişip gelişeceğiz elbette. Yoksa amacımız büyük laflar etmek de değil...  

Drama çalışmaları, temel oyunculuk ekseninde diksiyon, beden ve duygu dilinin gelişimi ve yaratıcı doğaçlama üstüne yoğunlaşarak, katılımcıların sanat aracılığı ile yeni bir ifade alanı kazanmalarını hedeflemektedir. Türkçe konuşan topluma yönelik olan drama kursumuzun 2007 Eylül’ünde başlayacak yeni döneme onbeş yaşın üstünde herkes başvurabilir. Oyunculuğun yanı sıra, oyun yazarlığı, yönetmenlik, dekor, kostüm gibi tiyatronun yan unsurlarında da talep ve katılıma açığız. Temel ilkemiz: “amatör bir ruh, ama profesyonel bir çalışma disiplini ile elimizden gelenin en iyisini yapmak." Kayıt için 020 72758440 – 07947884202 nolu telefonları aramanız gerekiyor...   

Her yıl çıtayı biraz daha yükselttiğimiz yeni bir profesyonel aşamayı hedefliyoruz; bu hedef öncelikle, hem gündelik olanın, hem de amatörlüğün üstüne çıkma çabasıdır. Profesyonellikten murad, elbette, farklı sanatsal ifade alanlarında da derdimizi, inanç ve düşüncelerimizi dillendirmek ve böylece bilincimizi daha da sağlamlaştırmak. Bu amaçla, geçen yıl “Canlı Maymun Lokantası” oyunumuzu Almanya’nın 5 ayrı kentinde de sergiledik; yeni oyunlarımızla da bu turnelere devam etmeyi planlıyoruz.