| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Bilginer'den "ufak tefek" sırlar (11/16/2008)


 
Oyun Atölyesi’nde iki yıldır kapalı gişe oynayan Haluk Bilginer, hem Türkiye hem de yurtdışında oyunculuk adına yapılacak ne varsa hepsini icra ediyor. Peki, şimdilerde ‘Güneşin Oğlu’nda izlediğimiz Bilginer’in hiç kafası karışmıyor mu? ‘Ben hep Haluk’um, onları yapan da. Öteki türlüsü ruh hastalığına girer’ diyor

HIZIR TÜZEL - RADİKAL

İSTANBUL - Haluk Bilginer, bu yıl da, tiyatrosu Oyun Atölyesi gibi kapalı gişe oynuyor. ‘Güneşin Oğlu’ isimli filmi yeni gösterime çıktı. ‘Nerede Kalmıştık?’ isimli dizide yine o var. ‘Spooks’u (polisiye dizi) izlerken ekranda birden yine onunla karşılaşıp yine memnun oluyoruz. Yine gidip, başrolünde Naomi Watts’ın oynadığı bir Hollywood yapımı olan ‘The International’da rol alıyor. Ve ‘kapalı gişe’ oynayan, ‘Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler’de Vahide Gördüm’le sahneye çıkıyor. Ayrıcana evli, bir kızı var, biliyorsunuz. Arada yemek filan da yiyor, galalara katılıyor, reklamlara çıkıyor. Bana bile vakit ayırabiliyor. En çok bu yüzden çok seviyorum Haluk Bilginer’i! Memleketin dörtte biri onun gibi doğru ve dürüst çalışsa ne biçim kalkınırız bir düşünsenize.

Bu kadar çok işi bir arada yapmak zaman zaman bir yabancılaşma yaşatıyor mu size?
‘Bir işin iyi yapılmasını istiyorsan, vakti olmayana ver’ diye bir atasözü vardır, çok severim. İnsan hayatta sevdiği şeyler için her zaman vakit bulabiliyor. Ve ben de bütün bu yaptıklarımı çok seviyorum. Ondan herhalde. Yabancılaşma filan hiç olmuyor. Ben hep Haluk’um. Bütün onları yapan da Haluk. Öteki türlüsü ruh hastalığına giriyor ki, o tehlikeli bir şey. Hemen hastaneye yatırılmalı... Aktörler mesleği biraz da gizemli kılmak için, bazı yalanlara başvururlar, ‘Ay, rolümün çok etkisinde kalıyorum, kurtulamıyorum’ diye. Sen o zaman ya yalancısın ya da ruh hastasısın kardeşim. Kimi yiyorsun, kime yalan söylüyorsun. Perde kapandığı zaman ‘Nerede rakı içeceğiz?’ diye düşünürsün, o kadar. Biz işin efsanesini seviyoruz. Oysa ki bunlar işin gerçeğinden bizi çok uzaklaştıran şeyler. Gerçeğin peşinde koşacağımıza işin gösterisine, hamasetine, gizemi peşinde koşuyoruz. Halbuki ortada hiç gizemli bir şey yok.

Ne var peki?
Eşek gibi çalışmak var. Bu senin mesleğin, o role çalışacaksın. O adam nasıl biri, nasıl tepkiler veriyor? Bunu seyirciye yansıtacaksın, bitti.

Oyununuz iki yıldır kapalı gişe oynuyor. Neden bu kadar tuttu bu ‘Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler’ oyunu?
Çok gerçek olduğu için olabilir. Bu biraz tiyatronun tanımına da giriyor galiba. Tiyatro hayattan daha gerçektir. Gündelik yaşamda göremediğimiz, fark edemediğimiz şeyleri tiyatro sahnesinde fark ederiz. Tiyatro sanatını önemli kılan nedenlerden biri bu... Tiyatro hayatın aynasıdır derler filan ama yalan. Hayatın aynası olsa aynısını gösterir, oysa daha iyisini, daha doğrusunu gösteriyor tiyatro. Fuayeye yazdırdım. ‘Tiyatro hayatın aynası değil, olsa olsa kötü bir taklididir,’ diye. Oyun karı koca arasında ya da insanlar arasında olabilecek sorunları tüm gerçekliği ile ortaya koyabildiği için ilgi gördü. Çünkü gerçektir bu sahnede söylenen. Çünkü bütün bunlar zaten olur. Kadın da, erkek de böyle hisseder. Şu ya da bu nedenle ya bunu açıklayamaz, söyleyemez, içine atar, gizli kapaklı yaşar ya da sonuçta bunları biriktirip, bir patlama yaşar.

Sizce her evlilikte olur mu böyle ufak tefek cinayetler?
İki kişinin bir arada yaşaması zor... İnsan yaşam sürecinde kendini bile anlayamıyor ki. Değil ki, başkalarını anlasın. Çok zor. Kendini anlayamıyorken, eşini, çocuğunu, arkadaşını, dostunu nasıl anlasın? Böyle olunca belki de anlaşamamada anlaşmak gerekiyor. Eksileri artılarıyla... Yoksa çok yalnız kalırsın. Zaten herkesin aynı fikirde olduğu bir dünya çok sıkıcı olurdu.

Özür dilerim ama oyunla sizin özel yaşamınız arasında istemeden bir ilişki kurdum. Siz de oyundaki gibi uzun yıllar evli kalmıştınız. Boşandıktan sonra bu oyunu sahnelediniz...
Hiç aklıma gelmedi, denk düşmüş. Öyle olsa söylerdim...

Peki, ne yapmalı, evlilikte küçük cinayetler işlememek için?
İnsanlar birlikte yaşamanın sırrını keşfetmeli. Karşınızdakiyle aynı olamayacaksınız hiçbir zaman. Baştan bunu kabullenmek gerekir. Bir ilişkiye girerken bunu kabullenirseniz daha mutlu olursunuz. Öbür türlü hep hüsran olur. ‘Yok benim gibi tepki vermedi, yok benim gibi düşünmedi’. Niye öyle olsun ki, çünkü o başka bir insan.

Bu saflığı da genelde erkekler yapıyor galiba. Kadının, duygusal aklı erkekten daha fazla sanırım. Çünkü erkekler yaşları ilerlese de fazla büyümüyor. Erkek hep oynamak istiyor. Kadın ise doğurganlık özelliğinden ötürü bence, yuvaya daha sağlam, daha güçlü bakıyor. Kadın öyle olmazsa batarız zaten. Yani erkekleşmiş kadın istemiyoruz. Mesela kadın başbakan olsun ama Allah aşkına kadın gibi olsun. Erkekleşmiş bir kadın olmasın. Biz erkeklerden çok çektik yani. Kadın başkan olsun, başbakan olsun...

Başkan derken aklıma geldi. Obama’nın başkan seçilmesini nasıl değerlendirdiniz?
Çok iyi bir gelişme olarak görüyorum. Fakat, değişen çok fazla bir şey yok. Sadece vitrin değişiyor. Çünkü Amerika’da başkan, garsondur sadece. Mutfakta pişirilen yemeği sunandır. O yemeği başkaları pişirir. Garson siyah olmuş, beyaz olmuş hiç fark etmez. Belki birtakım kamusal harcamalarda iyi niyetli davranabilir. Fakat bir anda ‘Biz artık hiçbir yerde savaşmayacağız, haydi Irak’tan da çıkalım’ diyemez. İstese de çatlasa da diyemez. Tabii ki, Amerika gibi bir ülkede bir siyahinin başkan olması dünyayı da mutlu etti. ‘Eskiden aynı otobüste oturamıyorlardı şimdi bir siyahi başkan oldu’. Dışarıdan bakılınca burası bir hoşluk. Bu bir masalın devamıdır. Çok fazla heyecanlanmamak lazım.

‘Güneşin Oğlu’nda ne yapıyorsunuz peki?
Kötü bir şair, şarkı sözleri filan yazan bir adamı oynuyorum. Ve şairliğini kamufle edip çapkınlık yapıyor. Fakat ölüyor sonra onun vücuduna başkaları, başka ruhlar giriyor. Yönetmen Onur Ünlü’nün deyimiyle fantastik bir mavra. Şairim o bedeni taşıyorum ama bunun yanında profesörüm, imamım, edebiyat öğretmeniyim.

Naomi Watts’la aynı filmde
Bu arada bir Hollywood yapımında da rol aldınız...

Başrollerinde Clive Owen ve Naomi Watts’ın oynadığı ‘The International’ diye bir filmde rol aldım. Filmi ‘Parfüm’ü yöneten Tom Tykwer çekti. Orada güçlü bir işadamını oynuyorum. Bankalarla ortak iş yapan, uluslararası silah ticareti yapan birini. Bilirsiniz bankalar para kazanmak için savaş çıkartır. Film bunu anlatıyor. Yakında vizyona çıkacak sanırım.

Niye hep size böyle hep kanun dışı adam rolleri veriyorlar? Güzel rollerdir ama onlar. Kötü adamı oynamak çok daha zevklidir. Kötü adamı oynamanın şöyle bir özelliği var; akıllı, kurnaz, kafasında kırk tilki dolaşır hiçbirinin kuyruğu birbirine değmez. İyi yazılmışsa eğer o kötülüğün bir temeli vardır zaten. O kötülüğü yaparken kafasından neler geçtiği, ne sebeple bu kötülükleri yaptığı derken dolayısıyla çok renkli bir karakter çıkıyor ortaya. Düz kahraman sıkıcıdır.




Paylaş      
Yorumlar

Bu Haber Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 577
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 


    Güncel Haberler     En Çok Okunan Haberler
Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
Hangisi Karısı, 5. Sezonunda!
    Tüm Haberler

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Haberler
    Bu haberin yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer haberler aşağıda listelenmiştir...

  • Döküntü Diva Cabaret Show, sadece bir gece için Tiyatro Z de.  (11/20/2008)
  • Çalıştır Saksıyı! - Yarışmaya Katılın, hem eğlenin hem tiyatro bileti kazanın! (11/20/2008)
  • Maria Clara Machado'nun Küçük Hayalet'i İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda (5 Yaştan itibaren) (11/20/2008)
  • Ege Sanat Atölyesi Venedik Taciri ve İki Kişilik Hırgür ile sahnede (11/18/2008)
  • Tiyatro Z'den tempOdyssey / Küçük Genny Efsanesi (11/18/2008)
  • FKM'de Konservatuar Tiyatro Bölümüne Hazırlık Kursu Başlıyor (11/18/2008)
  • Ayça Telırmak'n Anısına; Bernarda Alba'nın Evi (11/18/2008)
  • Trabzon Sanat Tiyatrosu Ermenistan'da (11/17/2008)
  • Phaedra'nın Aşkı - Sarah Kane Her Cuma 20:30'da Desem Tiyatrosu'nda (11/17/2008)
  • Oyuncu Tayfası, Bir Tavsiye Mektubu ile gala yapıyor (11/17/2008)
  • Bilginer'den "ufak tefek" sırlar (11/16/2008)
  • Ertuğrul Günay: 60. yılda hedef 60 tiyatro (11/16/2008)
  • Şehir Tiyatroları'nda Reşat Nuri Güntekin'den Bir Oyun: Balıkesir Muhasebecisi (11/16/2008)
  • Livane Kültür Güncesi Radyo Barış'ta (107.0) Devam Ediyor (11/16/2008)
  • Kuranderde Kalanlar'ın bu haftaki konuğu: Nejat Birecik (11/16/2008)
  • İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları ve Lefkoşa Belediye Tiyatrosu Ortak Projesi: Canavar Sofrası (11/16/2008)
  • Nejat Uygur'dan sevindirici haber (11/15/2008)
  • Ankara yeni bir tiyatro sahnesi kazanıyor: Mavi Sahne  (11/15/2008)
  • Özel Tiyatrolara Devlet Yardımı'na yönelik tepkiler giderek artıyor (11/21/2008)
  • DOT, Devlet Yardımını Reddetti (11/15/2008)
  • Talimhane Tiyatrosu 2008 Laurence Olivier Ödülü Adayı Actors Touring Company'i ağırlıyor (11/14/2008)
  • Velev'ki Tartüf, 15 Kasımdan itibaren sahnede! (11/14/2008)
  • Oyun Atölyesi-Testosteron Kasım Programı (11/14/2008)
  • Bizim Tiyatro - Olya Kasım Programı (11/14/2008)
  • Moda Sanat Tiyatrosu Kasım-Aralık programı (11/14/2008)
  • Moda Sanat Tiyatrosu Kadro Sınavı Açıyor (11/14/2008)
  • David Gieselmann’dan Yazarlık Atölyesi 23 Kasım Pazar Goethe Enstitüsü'nde (11/13/2008)
  • Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu sezonu açıyor (11/13/2008)
  • İsrailli Yazardan Filistin Sorunu: Maskeliler.. Şehir Tiyatroları'nda (11/13/2008)
  • Şehir Tiyatroları, Nazım Hikmet'in İnek oyununu oynuyor (11/13/2008)
  • Büyüklere ve Küçüklere Kukla Tiyatrosu Berlin ve Viyana’dan Sonra Talimhane’de (11/13/2008)
  • Antuan Mezarları, ENKA'da! (11/13/2008)
  • Albay Kuş, Oyun Atölyesi semalarında uçuyor (11/13/2008)
  • Sivas '93 Anadolu Turnesine Çıkıyor (11/13/2008)
  • Ti Performans'ın Yaratıcı Yazarlık Dersi (11/13/2008)
  • Ustalara Saygı etkinliği 17 Kasım'da Suna Pekuysal ve Ergun Köknar için (11/13/2008)
  • Antakya 3. Tiyatro Şenliği 29 Kasım'da başlıyor (11/13/2008)
  • Beşiktaş 3. Tiyatrolar Buluşması Başladı (11/13/2008)
  • Alman Oyun Yazarı David Gieselmann İstanbul'a Geliyor (11/12/2008)
  • İngiliz Oyun Yazarları Dot'ta Konuşuyor.. Mark Ravenhill Türkiye'de (11/12/2008)
  • Tiyatro Pera Kasım Programı (11/11/2008)


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    12 Şubat'tan itibaren her PAZARTESİ Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..