| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Devlet Tiyatrosu Sanatçıları Derneği'nden Haluk Bilginer'e Cevap (10/7/2011)


Ekim Geldi, Perdeler ve Ağızlar Açılıyor ya da Devlet Tiyatrolarına Saldırmanın Dayanılmaz Çekiciliği…

Bir tiyatro sanatçısı ki; aynı zamanda bulunduğu tiyatronun patronu, başoyuncusudur. Yeni oyununun seyirci ile buluşmasına, perde açmasına birkaç gün kala bir fırsat yakalar. Kendi varlık sebebi olan, eğitimini aldığı okulla kuruluşundan bu yana organik bağları olan Devlet Tiyatrosu’na saldırma ihtiyacı duyar. Şimdi kendisine anlayış göstererek, empatiyle (halinden anlayarak) yaklaşmaya çalışalım.

“Yarın kapanacak, biliyorum. Kimse kapatmazsa ben kapatacağım. Çünkü uzun zamandır ölmüş zaten. Hayatı gereksiz uzatılmış, makinede. Makinenin düğmesini kapatacağız, bitecek. Böyle tiyatro olmaz.” demesinin ardındaki nedenler muhtemelen şunlar olabilir:

Yoğun çalışma ve yeni yapım üretme süreci yormuş, yıpratmış olabilir. Devlet Tiyatrosu’nun olanakları “ah bende olsa” demiş olabilir, Kadıköy’ün ortasında tiyatro yapmanın zorluğundan kurtulup belki Van’da, Trabzon’da, Konya’da, Diyarbakır’da, Yüksekova’da tiyatro yapma özlemi duymuş olabilir. Yani Devlet Tiyatrosu’nun 1 Ekim’den itibaren perde açtığı, turne yaptığı, yıllar yılı tiyatrosuz bırakmadığı bölgelere gitme arzusunu derinlerinde duymuş olabilir ama bu bölgelere gitmenin pek karlı olmadığı ve biraz da hayati tehlike olduğunu bilmiyor mu acaba. Buralara gitmek için biraz riski göze almak gerekir.

Belki “her yıl şu kadar oyun, şu kadar temsil yapıyorum, yüzüm eskidi, sesim çatallaştı, oynadığım tipler basmakalıplaştı nedir bu çektiğim” diye dertlenmiş olabilir. Bir çaresi olmalı elbette. Biraz özen, biraz özeleştiri, biraz kalite merakı ve daha az kibir, daha az kendini beğenmişlik.

Belki altmış yıllık deneyimli, birikimli bir tiyatronun ışık, dekor, aksesuar, olanaklarına sahip olmak istemiş olabilir.

Belki Devlet Tiyatrosu’nun deneyimli oyuncu kadrosu ile şöyle karşılıklı oyun oynamak, okul arkadaşlarıyla sahne paylaşma özlemini duymuş olabilir.

“Timon’u yapın, hemen gelin” dediler. Biz ‘reprise’ yapmayı sevmediğimiz için sonunda “Antonius ile Kleopatra” oldu. Koşa koşa Zerrin’i (Tekindor) aradık.” diye konuşmuş kendisi ile yapılan söyleşide…

Zerrin Tekindor’u nereden tanımış? Nerede çalıştığını biliyor mu Zerrin Tekindor’un? “Kiminiz oyuncu olacakken meyhanede sarhoş olmuşsunuz, kiminiz rapor alıp durmuşsunuz, kiminiz yılda üç tane oyun oynamışsınız… Bu memurlar nedir ya” diye karaladığı Devlet Tiyatrosunda.

Şüphe yok ki yeni oyun telaşı ile yapılmış bir dil sürçmesi. Bilemeyiz, belki de bilinçaltındaki gerçeği başka biçimde söylemek istedi.

Kısacası, Devlet Tiyatrosu kaynakları söz konusu olunca Bilginer “Coşa coşa, koşa koşa” gidiyor, neden?

“Kepazelik” olarak nitelendirdiği Devlet Tiyatrosu ve bir başka önemli ödenekli tiyatro İstanbul Şehir Tiyatroları’nın yaklaşık yüz yıldır tiyatro sanatını sevdirmek, yaygınlaştırmak amacıyla yaptıklarını unutmamak, şöyle bir hatırlamak gerekir.
Shakespeare’i “Antonius ile Kleopatra” ilk kim oynadı, seyircinin, benim nerden haberim oldu acaba diye düşünmelidir.

Şimdi Haluk Bilginer Devlet Tiyatroları’nı halkın gözünde küçük düşürmek için, Muhsin Ertuğrulların, Mahir Canovaların, Kerim Afşarların, Macide Tanırların gururla söz ettiği Devlet Tiyatrosu ve onun fertleri için yakın zamanda  “kıçımı yesinler” “yavşaklar” gibi seviyesiz sözleri söylemeyi alışkanlık haline getirmiş.
    
Bilinmez ki; belki Devlet Tiyatroları’na saldırma, kamuoyu önünde karalayarak küçük düşürme sırası H. Bilginer’e gelmiştir. Sanki gizliden gizliye böyle bir nöbet çizelgesi varmış gibi.

Daha da önemlisi özel tiyatrolara yapılacak devlet yardımı öncesi Kültür Bakanı’na şirin görünme, moda ağızla konuşarak göze girmeyi bu yolla alacağı yardım miktarını çoğaltabileceğini de düşünmüş ve hesaplamış olabilir.

Kuvvetle muhtemel ki; özel tiyatrolara yapılan yardımların da genel bütçeden ayrıldığını, yani Devlet Tiyatrosu ile aynı kaynaktan beslendiğini de yorgunluktan, telaştan yahut öyle görmek istediğinden unutmuş olabilir.

Bilginer’in aslında seçimleri isabetlidir. “New York’ta Beş Minare”, “Zeki Müren” seçimleri yerindedir. Tutarlıdır. Değerli bir repertuara doğru atılmış adımlardır. Shakespeare’le beraber çok iyi durmaktadır. Aslında bunların pek önemi de olmasa gerektir. Amaçlanan repertuarın kazançlı olacağı “bazı kaynakları” hep açık tutacağı da elbette su götürmezdir…

Sözü uzatmanın anlamı da gereği de yoktur. Bunu değerlendirmek, Bilginer’in dünyayı, sanatı nasıl bir bakış açısıyla kavradığını görmek; etkilemeye çalıştığı, mesaj yolladığı kimselere ve çevrelere düşer.
   
Anlaşılıyor ki ciddi bir yol planlaması yapılmış, haritalar çizilmiş. Yoksa hiçbir sanatçı kolaylıkla bir çırpıda “Yarın kapanacak, biliyorum. Kimse kapatmazsa ben kapatacağım.” lafını etme cüretini gösteremez.

Yarın; oyunculara 10.000 TL verecek, “gel bakayım buraya” diyecekmiş. Devlet Tiyatrosu’nda bu işlerin dörtte biri liraya yapıldığını bilmiyor mu acaba? Eğer Haluk Bilginer yanında çalıştırdığı oyunculara sözünü ettiği paradan bir kuruş eksik veriyorsa ayıp ediyor demektir. Oyuncu ayırmak, kendi tiyatrosunun oyuncularını Devlet Tiyatrosu sanatçılarından küçük ve değersiz görmek yakışmaz. İlerde göreceğiz. Kendi cebinden vermediği parayı devlet kasasından bakalım nasıl verecek?

Bu ülkenin yarısından çoğunun açlık sınırında yaşadığı bir ortamda özel tiyatroların bilet fiyatlarını karşılayacak kaç kişi vardır acaba…

Özel tiyatrolar turneye çıktığı zaman genellikle Devlet Tiyatrosunun sahnelerinde ve yine Devlet Tiyatrosunun teknik olanaklarıyla oyunlarını seyirciyle buluşturmaktadırlar.

Her türlü eleştirimize rağmen Devlet Tiyatrosu altmışıncı yılında atmış hiç oynanmamış yerli esere yer vermesi bile başlı başına önemlidir.

Devlet Tiyatrosu, sizlerin asla gitmeyeceğiniz ilçelere, beldelere giderek yılda yaklaşık 6000 kez perde açmaktadır.

Haluk Bilginer, kendini kaybetmişçesine Devlet Tiyatrosunun yok edilmesini isterken, ne yazık ki cumhuriyet karşıtlarıyla aynı safta buluşuyor.  Bu ülkede Devlet Tiyatrosunu yok ederek ileri adımlar atılacağını sanıyorsanız, ne yazık ki küçük dünyanızda, kocaman yanılgılar içinde yaşıyorsunuz demektir.

DETİS YÖNETİM KURULU
Devlet Tiyatrosu Sanatçıları Derneği



Paylaş      
Yorumlar

K.Armağan Yılmaztürk - ( 13/10/2011 )
Ben Haluk Bilginer-i hiç sevmem.Bu yazıda çok doğru.Karışmasa böyle şeylere Aşkın Nur Yengi-nin kocası.......

Ne gerek var ki isme.. - ( 03/11/2011 )
Kesinlikle Haluk Bilginer tututumunda haklıydı.Şehnaz oyun türü artık klasikleişmiş oyunları izletmek değildir dt de izlemek istediklerimiz.Günceli yakalıcak klaskler varken hep kolay ve basit oyunlar seçilmesine anlam veremiyorum.Ayrıca bi oyuncunun bilmem kaç yıl hiç bi projede yer almadan maaş alması hangi vicdana sığar.Çok zor ve kısıtlı imkanlara rağmen özel tiyatrolar çok daha kaliteli işlere imza atmaktadırlar.Bimem kaç yıl sahneye çıkmadan para alan oyuncu sıfatları sorarım ne yapıyo o yıllarda?? Sadece böyle Haluk Bilginer gibi dt nin iç yüzünü bilen birinden eleştiri gelince mi tutuşuyolar?? Yazıkk görüntü iç karartıcı fazlasıyla..

Bu Haber Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 793
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 


    Güncel Haberler     En Çok Okunan Haberler
Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
Hangisi Karısı, 5. Sezonunda!
    Tüm Haberler

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Haberler
    Bu haberin yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer haberler aşağıda listelenmiştir...

  • Tiyatro Artı Darbe Günlerine Dönüyor: Ölüm ve Kız (10/10/2011)
  • Müjdat Gezen Tiyatrosu'ndan Aşk, İhanet, Yalnızlık, vs (10/10/2011)
  • Müjdat Gezen Çocuk Tiyatrosu'ndan Işıltı Kumpanyası (10/10/2011)
  • Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları, dergi ve çocuk gazetesi çıkardı (10/10/2011)
  • Tiyatro Ayakbağı'ndan Generallerin Beş Çayı (10/10/2011)
  • Tiyatro Gazetesi, yeniden merhaba demenin sevincini yaşıyor! (10/10/2011)
  • Kampüste Senfonik Akşamlar Turnesi Başlıyor (10/10/2011)
  • Ziya Osman Saba'nın Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi Şehir Tiyatroları'nda (10/10/2011)
  • Serbest Bölge, Çatı adlı oyunu sahnelemeye devam ediyor (10/9/2011)
  • Nedim Saban'dan Leyla'nın Evi oyununa yağmur şifresi! (10/9/2011)
  • Devlet Tiyatrosu Sanatçıları Derneği'nden Haluk Bilginer'e Cevap (10/7/2011)
  • Başar Sabuncu: Haluk Bilginer'in yaptığı oyunculuk mu? (10/7/2011)
  • Cam, yeni sezonda da sahnelerde (10/4/2011)
  • Tiyatro Pera'dan Kazaen (10/4/2011)
  • Özel Tiyatrolara Devlet Yardımları Açıklandı (2011) (10/3/2011)
  • E.S.E.K.'ten 3. Türden Yakın İlişkiler / BAŞLANGIÇ (10/3/2011)
  • Tuncer Cücenoğlu'nun 4 OyunuBulgaristan'da Yayımlandı (10/3/2011)
  • Merhaba Gösteri Topluluğu üyesi Orhan Kazbek'in -Deniz...Denizz- isimli kitabı yayınlandı (10/3/2011)
  • Eskişehir Şehir Tiyatroları'ndan yeni çocuk oyunu: Herşeye Rağmen (10/3/2011)
  • Cengiz Özek Gölge Tiyatrosu Charleville'de (10/3/2011)
  • Ayyıldızlar Altında Tiyatro Topluluğu'ndan Yarası Olana-Bizim Hastane (10/3/2011)
  • FotoKritik -denge- konulu fotoğraf yarışması  (10/3/2011)
  • Haluk Bilginer: Yetkim olsa Devlet Tiyatroları'nı bugün kapatırım (10/1/2011)
  • Odunpazarı Belediyesi Tiyatro Bölümü için önkayıtlar başladı (10/1/2011)
  • Kabare Dev Aynası'ndan Şakayla Söyler Haldun Taner (10/1/2011)
  • Şermola Performans Ekim 2011 Programı (10/1/2011)
  • Çocuklara Gençlere Yetişkinlere Öğretmenlere Yaratıcı Drama Eğitimi (10/1/2011)
  • İstanbul Drama Sanat Akademisi Coşkuyla Açıldı! (10/1/2011)
  • Kukla Tiyatrosu için yetiştirilecek oyuncu arayışı (10/1/2011)
  • Tiyatro Karnaval, Gönül Ülkü & Gazanfer Özcan Sahnesi'nde (10/1/2011)
  • Tiyatro Karnaval, Gönüllü Karnavalcılar arıyor (10/1/2011)
  • Myth'ten Korku İmparatorluğu (10/1/2011)
  • Tiyatro Karnaval'dan Görünmeyen (10/1/2011)
  • İstanbul Drama Sanat Akademisi Açılıyor (9/27/2011)
  • Töre Cinayetlerine Hollanda'dan Bir Oyun: Dilek (10/1/2011)
  • Nöbetçi Felsefeci, Mask-Kara Tiyatrosu'nda (9/27/2011)
  • Tiyatro Sezonunu Düğün'le Açın (9/27/2011)
  • Serbest Bölge'den yeni oyun: Yok Oğlum, Biz Evdeyiz (9/27/2011)
  • Maya Sahnesi Ekim 2011 Programı (9/26/2011)
  • Maya Sahnesi'nden 15 Ekim'de Sezona Merhaba (9/26/2011)
  • Bandırma'da Tiyatro ve Pantomim Kursu (9/26/2011)


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    12 Şubat'tan itibaren her PAZARTESİ Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..