| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Çok Orijinal Bir Oyun-Bursa Devlet Tiyatrosu
Ahmet Olcay




“Sen Ne Kadar da Büyümemişsin”
Çok Orijinal Bir Oyun, “ içimdeki çocukluk ” edebiyatı tam unutulmuşken, bu edebiyatın söylemlerini tekrar gündeme getiren bir oyun.Çok sulandırılmış olan bu konu, Çok Orijinal Bir Oyun’la da zihinlere bir şey katmadığı gibi,zihinleri daha da bulandırıyor.Bütün çocukluklar hazine değerinde mi? Çocuklukların zalimlikleri,acımasızları yok mu? Bütün çocukluklar yüksek zeka ve yüksek duygularla mı donanmıştır? Bu ve bunlara benzer soruların yanıtlarını oyunda bulamıyoruz.

Kamuran çocukluğunda da kız çocuğuna bağırıyor,baskın davranıyor,büyüdüğünde de O kızla evlenip yine Ona karşı bağırıyor, baskın davranıyor. Kamuran,büyüse ne olur,büyümese ne olur? Çocukluğu ne ki büyüklüğü ne olsun? Zaten çocukluğunda da dönüşmüyor,ancak aldığı uygar eğitimin sonucunda uzun yıllar sonra eşinden özür dileyerek dönüşüyor.Öyleyse bütün çocukluklar hazine değerinde değildir.

Harun aynı Harun, değişen bir şey yok. Çocukluğunun büyük hacimlisi.Bir bakıma o da “sen ne kadar büyümemişsin ”e çok uyuyor. “Sen ne kadar büyümemişsin ”e hiç uymayan Ercüment, sen ne kadar büyümemişsin yakıştırmasına layık görülmüş.Ne yapmış Ercüment? İyi bir şair olmak istemiş,başaramamış, şiir gibi yaşamaya karar vermiş.Bu nedenle de sen ne kadar da büyümemişsin yakıştırmasına nail olmuş.(Şiir gibi yaşamak da neyin nesi anlamak çok zor.Aruz vezniyle mi yaşayacağız,Neyzen Tevfik’in şiirleri gibi mi yaşayacağız,piyasa şairlerinin yazdığı şiir biçimli boş yazılar gibi mi yaşayacağız belli değil.)

Ömrünü güzel yaşayan yazar sevgili Savaş Dinçer, belli ki bu edebiyatın yapıldığı dönemde, O da bu oyunla bu sürece dahil olmuş.Eğer uygulama metnin aynısı ise yanlış da olmuş. “Her çocuk değerlidir ”anlayışı çok doğrudur.Buna kimse karşı çıkamaz.Ama bence her çocukluk büyütülmemeye gelmez.

Söylendiği gibi eğer oyun, çalınan çocuklukları anlatmaya çalışıyorsa bu çok açık değil.Sanki çalınan çocukluklara karşı yine çocuklar suçluymuş gibi bir sonuç çıkıyor.Bu sonuç yanlış bir sonuç.Sevgisiz bırakılan Cihan’a karşı suçlu çocuklar olamaz. Kamuran’ın baskın olması Kamuran’ın suçu değil. Çabuk büyütülen Selen’in suçlusu çocuklar olamaz.Bilmeliyiz ki çocuklar çabuk büyümek ister.Büyüklerde bu isteği kullanarak çocukları çabuk büyütüyorlar.Bununla ilgili de tek bir replik yok. “Oyun bunların suçlusu olarak büyükleri görüyor.Sen anlamamışsın.” denilebilir.Bunu gören izleyicilere, mutlu izleyicilerdir derim.

Vurgulanması gereken; çocuklukta sahip olunması gereken özelliklerdi.

“İnsan ancak çocukluk hayallerinin peşinden gittiği sürece ancak çocuk kalabilir.”Bu görüşü kabul edersek çocukluk hayali bitmiş olan Ercüment, nasıl olurda sen ne kadar da büyümemişsin olabilir ki? Adamın pili bitmiş.Bu düşünceye katılan biri olarak,bana göre çocuk kalan sadece doktor olması gerekirken, O da buna uygun görülmemiş.Çocukken doktor olmak istiyor,doktor olmuş olarak da insanlara hizmet peşinde koşmaya devam ediyor.İnsanları mutlu ediyor. O da mutlu.Öyleyse tek çocuk kalmış karakterdir diyebiliriz.Sürekliliği olan hayaller iyi hayallerdir.İyi olan hayaller de, bütün insanlık için taşınan hayallerdir.

Benim görmek istediğim oyun, geçmişe döndüğünde çocukların hayallerini ön plana çıkaran,insanların kayıp hayalleriyle yüzleştiren bir oyundu.Bu günün hırsızları da kan emicileri de bir zamanlar çocuktu.Kim bilir çocuklukları nasıldı? Ne oldu da bu hale geldiler? Yanlışlık eğitimde ise o zaman doğru eğitimle temiz çocukluk yetiştiren eğitim sistemleri kuralım.Hazinemiz çocukluk değil iyi bir eğitim olmalı.Doğan bir bebeği ya da bir çocuğu ilkel bir topluma bırak O da onlar gibi olur.Oyunun geçtiği toplumda da çocuklara verilen yanlış bir eğitimle birer zalim yapıp çıkarabiliriz.Birbiriyle acımasızca savaşan toplumların eğitim sistemlerine bir göz atmamız lazım.

Çocuk dünyası çok acımazsızdır,bencildir.Bütün çocukluklar iyi değildir.Çok çocuklu ailelere sahip bir mahallede büyüdüm.Büyük kardeşleri tarafından yüzü tırnak izleriyle dolu onlarca çocuk gördüm.Mutlaka içimdeki çocuğa vurgu yapılacaksa bu tür çocukları nereye koyacağız. Bence çocukluk hayallerine vurgu yapılsın.Kim tırnakla parçalanan çocukluğuna dönmek ister ki? Yine karlı yollarda lastik ayakkabıyla okula gidip gelmek kolay değildir.Bu çocukluğu kim ister? Fakat bu tür geçmişe sahip çocukların da, çocukken hayaller vardı.İyi kabul edilen hayalleri hatırlatıp bu hayaller peşinden koşmayı “sen ne kadar da büyümemişsin” olarak kabul etmemiz gerekir.Başka türlü içimdeki çocuk edebiyatının kötü örneklerinden kurtulamayız.

Çocuklar arası farkı doğuran eğitimdir.Özellikle aile eğitimidir.Anne ile kızların kuyumcularda tırnakçılık yaptıklarını gazetelerde okuyoruz.Keramet çocukluktaysa bunların çocuklukları da farklı olmasa gerek.Hiç kimse hırsız doğmaz ki.Eğer sorunu eğitimde kabul ediyorsak, eğitime vurgu yapalım.Çocuk dünyasında kalarak sorunları çözemeyiz.Bu sorunları,yanlış eğitilen çocuklukta aramalıyız.Mutlaka çocuk kalmak istiyorsak çocukluk hayallerine sarılalım.Çocukların iyi hayaller kurmasının yollarını açalım.Bu hayallere sıkı sıkı sarılan çocuklar yetiştirelim.Eğitim sistemiyle bunu verelim.Bunlara vurgu yapalım.

Çocukken mutlaka falanla filanla evleneceğim fikri de oldukça abartılı.Hiç bir çocukta hemen büyüsem de, bulmuş olduğum sevgilimle evlensem fikri olmayacağına inanıyorum.Çocuklar da evlilik fikri sadece oyunlar için vardır.Oyunumuzda da böyle bir oyun var fakat büyük insanlar gibi evlilik fikri ve kararlılığı da var.Bu yaştaki çocukların özelliğine de aykırıdır.Hatta bu yaşta çocuklar hemcinsleriyle birlikte olur, karşı cinsle çatışırlar.Cinsel kimlik gelişimi için de bu gereklidir.Ülkemizde çabuk büyütülen kızları anlamak mümkün de,oyundaki evlilik saplantısında olan çocukları anlamak mümkün değil.

Cihan rolü net değil.Çocuklarca gösterilen şiddet yüzünden mi “terörist” oluyor, aile sevgisizliğinin verdiği boşluğu doldurmak için mi “terörist ” oluyor hiç belli değil. Şiddeti insan içine yerleştirmede çocukluk acımasızlığının suçu ne kadar? Cihan’a terörist deniliyor,oyunlara alınmıyor.İçine şiddetin yerleşmesi sağlanıyor.Buradaki sorunun pay sahibi arasında çocukların da bulunması, çocukluğun hiç de mahzun bir şey olmadığını anlatıyor.Bu olumsuz sonuçla yüzleşme,çocuklukla mı oluyor,sistemle mi oluyor o da belli değil.Eğer çocuklar birbirinin içine şiddeti yerleştiriyorsa o zaman bütün çocukluklar iyi değildir.Bir küçüklük hırsızlığına bu kadar çok saplı kalınması bunu söyletiyor. Yok eğer sevgi eksikliği insanı şiddete sürüklüyorsa bunu doğru yansıtıyor.O zaman da şu soru çıkıyor; Cihan hangi süreçten geçiyor da büyüdüğünde güzel insan oluyor? Bunun cevabı yok.Bunun cevabını bulsak bize çok yararı olacak.Etrafımız böylesi geçmişle gelen insanlarla dolu.

Çocukluk nasıl çalınıyor? Cihan kimi suçluyor,büyükleri mi küçükleri mi belli değil.
Çocuklardaki şiddetin nedeni,bilinmezliklerin doğurduğu bir savunma mekanizması olabilir mi? Sevgisizliğin getireceği tek şey de şiddettir diyebilir miyiz? Cihan’ın anne ve babası yoktur.Sevgi denen koruma duvarı yoktur.Bilinmezlikler içindedir.Bu nedenle şiddet içinde olabilir. Neden buysa, oyun bunu ortaya koymuyor.


Bence içimdeki çocuk edebiyatını bırakmamız lazım.Bunun yerine, çocuklukta da büyüklükte de oluşan hastalıkları gidermenin yöntemlerini aramamız lazım.Bulduklarımızı paylaşalım.
Bu oyunu,ancak çocuklukta geçen tatlı bir anının okunması üzerine kurulmuş olarak kabul edebiliriz.Başka türlüsü görülmüyor.

Oyunun iyi tarafından biri, insanlar çocukluklarında yaptıklarını unutmayıp,çocukluklarında kendi paylarına düşeni temizlemeyi gösteriyor.Vefa örneği de duygulandırıyor.Bu açıdan iyi de büyüklüklerde oluşan kirler nasıl temizlenecek? Bu soruya yanıt bulamıyoruz.Kirlerin bazıları çocukluktan kaynaklanıyor olsa da bazılarının sebebi de mutlaka büyüklüktür.

Oyun hayallerimizin çabuk söndüğünü anlatması açısından haklı.Oyun bütün çocukların fark gözetmeden arkadaşlık kurmalıdır fikri doğru.Sinevizyon görüntüleri iyi düşünülmüş fakat çocuklar mı çok değerli,çocukluklar mı çok değerli yine belli değil.

Dekor,sanki Antep bit pazarından apar topar toplanıp kurulmuş gibi.Oyun fotoğrafları olmasaydı Antep izleyicisi böyle olduğuna inanabilirdi.Başarılı ve zengin bir avukatın evi böyle olmamalıydı.Amatör oyuncuların oyun günü kendi evlerinden taşıdıkları eşyalarla tamamladığı dekorlar bile bu oyunun dekorundan daha sahici,daha uyumlu.Sahnenin kulisler görülüyor.Oyun;uyumsuz, eski ve derme çatma koltuklarla,teyp mi müzik seti mi belli olmayan araçla,evin dekoruyla uyumsuz bir kapı ile,sihir oluşturmaktan çok uzak.

Konuklar beklenirken dış kapı neden açık kalıyor? Evden dışarı çıkınlara ışık yanmıyor da dışardan eve girenlere neden yanıyor.Anlamak oldukça zor.

Çok Orijinal Bir Oyun
Yazan:
Savaş Dinçel
Yöneten: Hakan Çimenser
Yönetmen Yardımcısı: Rüyam Dirin
Dekor Tasarım: Işın Mumcu
Giysi Tasarım: Gülümser Erigür
Işık Tasarım: Şükrü Kırımoğlu
Müzik: Can Atilla
Dans Düzeni: Handan Ergiydiren Özer
Asistan: Ezgi Yentürk

Sahne Amiri: Ali Soyluoğlu
Kondüvit: Ferit Özer
Işık Kumanda: Yasin Şimşek, Ferhat Tahsin Şimşek
Suflöz: Dilek Çolak
Projeksiyon: Olcaytu Gönder

Rol Dağılımı:
Bora Özkula, Halil Balkanlar, Kemal Okur, Emir Çiçek, Rüyam Dirin, Demet Oran, Belgin Bilgin Gümüşkaya, Ecehan Şarman Çetinkaya, Zafer Altun

Ahmet Olcay
aahmetolcay@hotmail.com


Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

BÜŞRA EKİM - ( 12/21/2009 )
BU TİYATROYU IZLEMEYEN COK SEYLER KAYBETMIS DEMEKTIR BENCE

defne - ( 1/9/2010 )
süperr ötesi bir oyundu herkesin izleyip çocukluguna bir kez dönmesi gerekir

Ramazan Aktaş - ( 3/4/2010 )
Bu Eleştiriyi Yazan Arkadaş Oyunu Hangi Amaçla İzlemiş ? Bu Kadar Karamsar Bir Yorum Yapmış


volkan - ( 3/6/2010 )
İlk perde sonrası eşimle dayanamayıp çıktık. Çok sığ bir tema ve yetersiz metni kompanse etmeye yönelik sürekli tekrarlar nedeniyle şaşkınlık ve üzüntü içinde tiyatroyu terkettik. Oyuncular hakkında herhangi bir olumsuz eleştirim olamaz, ancak o kadar emek niçin böyle bir oyuna harcandı anlamış değilim. Yetişkin olma yolunda çocukluğumuzdaki bir çok heyecanı ve coşkuyu kaybediyoruz elbettte, herkes farkında, ancak bu doğanın ve yaşamın bir gerçeği. Eğer bir çocuk tiyatrosu olsaydı bu oyun, o zaman yetişkinlerin çocuk rolünde bir perdelik bitmek bilmeyen sığ diyalogları ve alt tarafı çocukların bir evlilik oyununu bir saatten fazla süreyle üstelik yan triadlarla zenginleştirilmemiş halde canlandırmaları, gerçek izleyicileri olan çocuklara eğlenceli vakit geçirtebilirdi. Ayrıca dekor değişikliği arasında gösterilen barkovizyonda şeker çocuk fotoğraflarından başka oyuna dair hiçbir ilinti yoktu ki bu da kanaatime göre tiyatro rejisinin de oyunu hazırlarken durumun farkında olduğu, herhangi bir heyecan duymadığı ya da tiyatro izleyicisini hafife aldığının başka bir ispatıdır. Daha önce Bursa Devlet Tiyatrosunda çok daha kaliteli oyunlar izledim ve ilk kez bir tiyatroyu antraktta terkettim. BDT’nin ismine ve tecrübesine yakışan oyunlarını sabırsızlıkla bekliyorum.

Didem Kahveci - ( 3/8/2010 )
bencedee kesinlikle izlenmesi gereken bi oyunn
harikaydı..


izleyici - ( 2/8/2011 )
çok güzel bir oyundu.çok beğendim.oyuncularda çok iyi oynadılar.

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 6
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • 7. GSM Amatör Tiyatro Festivali 2. Günü İzlenimleri (Savaş Aykılıç) - 6/4/2009
  • Haldun Dormen: Hiç nefes almadan çalışmışım... (Pınar Çekirge) - 6/4/2009
  • Yarılma sürüyor… (Orhan Aydın) - 6/4/2009
  • İBB Şehir Tiyatroları'nda -Güle Güle…Hoş Geldin….- Atama… Görevden Alma…. / Tiyatronun Yönetimi (Melih Anık) - 6/3/2009
  • Tiyatroda Dans (Yurdagül Yurtseven) - 6/3/2009
  • GSM 7. Amatör Tiyatro Festivali İzlenimleri (Savaş Aykılıç) - 6/2/2009
  • Dün akşam YDÜ’de tarih yazıldı (Hasan Hastürer) - 6/2/2009
  • Alacakaranlık Kuşağı ve Özerk Tiyatro (Nedim Saban) - 6/2/2009
  • Orhan Alkaya'nın Genel Sanat Yönetmenliği Görevinden Alındıktan Sonra Yaptığı Basın Toplantısı (İsmail Can Törtop) - 6/1/2009
  • Yaban: İnsan Olmayan İnsan (Aliye Ummanel) - 5/31/2009
  • Çok Orijinal Bir Oyun-Bursa Devlet Tiyatrosu (Ahmet Olcay) - 5/31/2009
  • Yaşanılanların Tortusu Kalır Geriye (Fatma Babuşçu) - 5/31/2009
  • Çocuklar Yaşadıklarını Öğrenirler (Yurdagül Yurtseven) - 5/31/2009
  • İstanbul'a Taşınan AST'a Hoşgeldin ve Başarılar... (Savaş Aykılıç) - 5/30/2009
  • Kontes Almaviva ve Eva Duarte Peron Figaro'nun Düğünü'nde karşılaşırsa (Pınar Çekirge) - 5/29/2009
  • Sarım Saklı… Burada! (Yurdagül Yurtseven) - 5/29/2009
  • Bir İzmir Aşığı Olarak Manisa'yı Kıskanıyor(D)um (Uğur İpek) - 5/29/2009
  • 25. Genç Günler’in Ardından Kısa Kısa... (Ayşe Müge Gerdan) - 5/27/2009
  • Savaş Aykılıç ile Bir İlköğretim Öğrencisinin Röportajı (Savaş Aykılıç) - 5/27/2009
  • Game Over (Eser Ali) - 5/27/2009
  • Teşekkürler (!) 2010 İstanbul (Öney Olcaytu) - 5/27/2009
  • Mustafa Kemal'ler Asla Seyirci Kalamaz (Tuncer Cücenoğlu) - 5/26/2009
  • -Marka- Çerçeveye Pencere Camı…. Tiyatromuzun Halleri… (Kusura bakmayın!) (Melih Anık) - 5/25/2009
  • 10. Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali (Fatma Babuşçu) - 5/24/2009
  • Dans ve Vücut Eğitiminde Çağdaş Keşifler (İlkay Sevgi) - 5/24/2009
  • AST'ın Ankara salonu kapanıyor! (Orhan Aydın) - 5/24/2009
  • Sayın Can Törtop (Anonim) - 5/23/2009
  • Oradaydım... (Yurdagül Yurtseven) - 5/23/2009
  • Tehlikeli Oyunlar – Oğuz Atay / Seyyar Sahne (Melih Anık) - 5/23/2009
  • Alkışlamak Seyircinin Görevi Değil, Yargısıdır. Yuhalamasını da Bilmek Koşuluyla...! (Dündar İncesu) - 5/21/2009
  • Feridun Karakaya Neden Ahmet Midhat Oluyor (Arda Aydın) - 5/21/2009
  • Temiz Yayıncılık (Nedim Saban) - 5/21/2009
  • O erguvan günbatımları... (Suna Pekuysal) (Pınar Çekirge) - 5/20/2009
  • Üzüntülerim, Sevinçlerim, Teşekkürlerim ve… İzin İsteğim (Üstün Akmen) - 5/20/2009
  • 5 Ödül Aldılar (Fatih Ermiş) - 5/20/2009
  • Alkışlarla Yürüdük... (Rengin Uz) - 5/19/2009
  • Yeter Artık (Ergün Işıldar) - 5/19/2009
  • Can Doğan'ın Sitemizde Yayınlanan İddia ile İlgili Yazısı (Can Doğan) - 5/19/2009
  • Pervari'deki arkadaşım Mehmet Korkusuz'a selam olsun! (Öney Olcaytu) - 5/18/2009
  • Perdeler hep açık kalacak… (Orhan Aydın) - 5/18/2009
  • Oyunculuk Açısından Temiz Topa Benzeyen Oyun: Ne Dersin Azizim (Üstün Akmen) - 5/17/2009


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    1 Mayıs'tan itibaren her ÇARŞAMBA Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..