| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
KONSERVATUVAR EĞİTİMİ ŞART MI?
Kemal Oruç



Bu çalışmamda Muhsin Ertuğrul’un tiyatro yaşamından yola çıkarak bugünkü Türk Tiyatrosu’nu ve konservatuvar sistemini değerlendirmeye çalıştım.

Günümüz tiyatrosunun yozlaşmasında, yapılan oyunların seyircinin ruhuna değil dalağına hitap etmesinde kuşku yok ki tiyatronun toplumsal yanının unutulması; ticari tiyatroların salt domates satar gibi bilet satma sevdasına kapılması yatmaktadır.

Muhsin Ertuğrul, çağdaş tiyatroyu ülkemize kazandırmaya çalışırken seyircinin alışagelmiş olduğu vodvil, fars tarzı oyunlardan bir türlü vazgeçemediğini; düşündürmeye sevk eden, daha çok klasik olan, oyunları oynatmak ve kabul ettirmek için büyük zahmetler çektiğini biliriz.

Bu oyunları en iyi biçimde sahneye koyabilmek için de belli bir akademik eğitimden geçmiş, alaylı olmayan, oyuncular olması gerktiğini vurgulamış ve konservatuvar kurulması için gerekli başvuruları yapmıştır.

M. Ertuğrul, Darülbedayi’nin Ankara turnesinde, 11 Nisan 1930’da, bir oyun sonrasında, Atatürk’le görüşür. Atatürkten, tiyatro sanatının eğitimle bütünlenerek alaylı gelenekten kurtarılması adına, konservatuar açılması için istekte bulunur. Sanatçımız, 15 Ekim 1930’da, İstanbul’da Darülbedayi’ye bağlı Tiyatro Meslek Mektebi’nin açılışına öncülük eder. Ödeneksizlik nedeniyle kapanan bu okulun yerine R. A. Sevengil’in önerisiyle, yine İstanbul Belediyesi’ne bağlı kurulan konservatuvarda sahne dersi öğretmeni olarak görev alır.*

Ülkemizde kurulan ilk konservatuvarda Muhsin Ertuğrul’un payı büyüktür. Fakat o zaman açılan konservatuara katılan birçok kişiden ancak altı tanesi yaş, fizik ve ilgi dolayısıyla eğitim almaya hak kazanmıştır. Bugün ise her konservatuvara başvuran ortalama 150 kişiden 12- 15 kişisi eğitim almaya hak kazanmaktadır.

Günümüzde tiyatro eğitimi başta konservatuvarlarda, güzel sanatlarda, resmi ve resmi olmayan kurumlarda verilmektedir. İnternet platformlarında, sezon başında duyuruları takip ettiğimizde tiyatroda iki oyuna çıkıp da tiyatro eğitmeni olduğunu varsayan ve eğitmenlik yapmak için öğrenci arayanları görüyoruz. Önceden bu işi bilmese de oyunculuk yapmaya kalkışan birçok kişi vardı; şimdi bu kişiler eğitmenliğe de merak saldı.

Öncelikle şu soruya cevap bulmak gerekir: Bir genç konservatuvara neden gitmeli neden gitmemeli?

Eğer ki bir genç şunları düşünüyorsa;

1- İyi taklit yapıyorum; benim çok yetenekli olduğumu söylüyorlar.
2- Konservatuvar çok eğlenceli görünüyor.
3- Dizilerde oynamak istiyorum.
4- ÖSS’de ancak barajı geçebildim, bari yetenek sınavına gireyim.
5- Okulda bir oyunda oynadım, annem beni takdir etti. Konservatuara girmemi istiyor.
6- Bu işte çok para var diyorlar.

hemen konservatuvar sevdasından vazgeçsin; çünkü hiç de düşündüğü gibi değil!

Öncelikle konservatuvarda eğitim almak demek bu işi gerektiği gibi, büyük bir disiplinle ve başlıbaşına bir meslek kabul ederek yapmak demektir. Bu düşüncenin yararlı olduğu gibi zararlı yanları da vardır. Böyle kabul etmenin en büyük zararı, tiyatroyu sadece “ticari alan” kabul etmektir. Oysa tiyatro bir meslek olduğu halde, diğer bütün ticari işlerden çok farklıdır. Salt para kazanmak için tiyatro yapamazsınız; ama parasız da bu işi yapamazsınız. Sanat için ama maddi destekle yapmak galiba daha doğru olandır.

Öncelikle iyi taklit yapmak demek, iyi bir oyuncu olacağınız anlamına gelmez. Tiyatro oyunculuğu yapmak taklitten başka birşeydir. Taklit demek kopya etmek demektir. Oysa oyunculuğun temeli yaratıcılığa dayanır.

Konservatuvarın çok eğlenceli olduğu hiç de doğru değil. Zira en ağır bölümlerden biri. Akşam geç saatlere kadar süren dersler, haftasonu çalışmaları, akşam evde dahi çalışma zorunluluğu, haftada ortalama beşyüz sayfa kitap okuma zorunluluğu, tatilde bile okunması gereken kitaplar ve hazırlanması geken yüklü ödevler...

Bütün bunları yapıp dört yıl sonunda mezun olduktan sonra da tıkanan devlet tiyatrosu kadrosu dolayısıyla işsiz kalma olasılığı... Özel tiyatrolar da zaten iyi oyuncular barındırıyor; dolayısıyla yeni mezun birini neden kadrosuna alıp da durduk yere maaş ödesin? Hatta kendi kendinize bir sorun son beş yıl içinde konservatuvardan mezun olup da iyi bir yerde tiyatro yapabilen kaç kişi var? Bir elin parmaklarını geçmiyor mu? Peki büyük bir çoğunluk olan diğerleri nerede? Mecburen dizilerde oynuyorlar!

Sadece dizilerde oynamak için konservatuvar okumaya, dört yılı harcamaya hiç gerek yok. Gidin, bir cast ajansına kayıt olun ve görücü usulü rol beklemeye başlayın. Dizilerde hiç oynamanıza, emek harcamanıza da gerek yok, zira yoldan geçen adam bile rol alıyor!

ÖSS’de barajı ancak geçebildiniz ve bir üniversitede okumak istiyorsunuz; dolayısıyla konservatuvar yetenek sınavlarına başvurdunuz. (Bunu yapan o kadar çok kişi var ki!) Tesadüfen ya da bir torpille kazandınız (!) diyelim. Tesadüfen ve torpille mezun olma şansınız hiç yok. Çünkü sizi aldıran hocadan geçseniz bile diğer hocalardan kalır ve sürünürsünüz. Bence yeniden ÖSS’ye girin ya da bir an önce bir iş bulun kendinize.

Okulda bir müsamerede oynadığınız rolü elbette herkes beğenmiştir; çünkü zaten oyuncunun yerine kendini koyan seyirci bir de genç yaşta sahneye çıkan kişiyi daha da çok beğenmiştir. Bu seyirci topluluğunun çoğunluğunun da aile, aile yakınları ve arkadaşlar olduğunu düşünürsek, beğenilmeniz ve de övülmeniz çok doğaldır. Sırf anneniz ya da arkadaşlarınız çok beğendi diye konservatuvara girmek istemeniz ham bir düşüncedir. Oturup enine boyuna düşünmeniz ve bir kesinlik kazanıp, kendi kararınızla , sonucunu da düşünerek konservatuvara girmeye karar vermeniz gerekir. Konservatuvar yetenek sınavında sizin ne kadar yetenekli olduğunuza değil, ne kadar çalıştığınıza ve sadece sınava hazırlanırken bile ne kadar emek verdiğinize bakacaklardır zaten. Ayrıca bir birikiminiz olması da gerekmektedir. Örneğin, kitap okuma alışkanlığı olmayan birinin konservatuvarda tutunması çok zordur. “Hele ben oraya bir kapak atayım” düşüncesi de bir o kadar değersiz ve tehlikeli bir düşüncedir.

Bu işte çok para olduğunu düşünmeyin bile. Öncelikle konservatuvarda okurken bile yapacağınız masraflar sizi bezdirmeye yetecektir. Bir de mezun olduktan hemen sonra iş bulamayacak, yılla sonra iş bulduğunuzda da yaşınız epey bir geçmiş olacaktır.

Unutmayın bugün tiyatronun duayenleri dediğimiz kişiler mezun olduklarında bu kadar çok konservatuvar ve bu kadar çok oyuncu yoktu. Ayrıca tiyatroda tutunabilen kişiler zaten çoğunlukla Türkiye’deki konservatuvar eğitiminin ardından bir de yutrdışında ileri tiyatro eğitimi almış kişilerdir. Şimdi bırakın konservatuvarı, diğer bölümlerden mezun olmak bile olağan birşey ve size ancak o mesleğin kapısını açıyor. İş bulmak ancak ve ancak size kalıyor.

Eğer bütün bu koşulları kabul ediyorsanız, EVET, konservatuvar tam size göre ve kapıları sizin için sonuna kadar açık. Bu kadar büyük bir istekle alabileceğiniz en iyi eğitim de konservatuvar eğitimidir.

Ama şu da var ki günümüzde bir konservatuvara yaklaşık 150 kişi başvuruyor ama ancak 12- 15 kişi alınıyor. Geri kalanların büyük bir çoğunluğu kesin olmayan nedenlerle, öylesine girse de, aralarında onlarca kişi de çok istekli, çalışmış ve bu işi yapmayı hak etmiştir. Bu kişiler konservatuvar okuyamadı diye tiyatro yapamayacak mı? Öyle birşey yok! Gerçekten isteyen, çalışan, emek veren kişi her ne koşulda olursa olsun kendi yolunu açar ve bu işi en iyi şekilde yapar. Konservatuvar okuyan herkes iyi işler yapıyor diye birşey yok. Ve hatta mezun olup da ortadan kaybolan o kadar çok kişi var ki!

Konservatuvar okumak demek “olmak” demek değildir. Yani sadece hocalarınızdan aldığınızla iş yapmaya kalkarsanız yandınız, demektir. Öyle olsa hocalarınız o rolleri oynardı. Ayrıca okurken de, mezun olduktan sonra da taş üstüne taş koymuyorsanız, yeni birşeyler yaratamıyorsanız; aç kaldınız demektir! Zaten hocalarınızın verdiğini geliştiremiyorsanız, bu, kalıplaşmak değil midir?

Hep sorarım kendime: “Madem bütün tiyatroların kapıları kapalı, yeni oyunculara yer yok, neden iyi bir donanımla mezun olanlar kendi tiyatrolarını kurmuyorlar?” diye. Galiba bunun başlıca sebepleri şunlar olsa gerek:

- Her bölümde olduğu gibi son sınıfa doğru rakipleşmenin artması ve bağların kopması
- Tiyatro işletmeciliğinin öğrencilere yeterince ya da hiç öğretilmemesi
- Tiyatro kurup da risk almak istememek
- Devlet tiyatrosunda çalışabilmeyi beklemek
- Mezun olduktan hemen sonra bir iki dizide oynayıp da sonunda para kazanabilmek
- Az bir olasılık da olsa eğitim veren hocasının özel tiyatrosuna girmek

Konservatuvar okumadan tiyatroyu hakkıyla yapan birçok üstad var. Bu kişiler de rast gele sahneye çıkmış değillerdir. Birçok ustanın elinden geçmiş, onların yanında yıllarca çıraklık yapmış ve bu sanatın inceliğini onlardan öğrenmişlerdir.

Konservatuvara giremeyen gençler üzülmesinler ki tiyatroyu yapabilmek için konservatuvar şart değildir. Böyle bir kanun yoktur! Doktor olabilmek için tıp okumak şarttır; ama oyuncu olabilmek için konservatuvar okumak şart değildir. Önemli olan bu işin eğitimini düzenli bir şekilde alabilmek, emek verip ter dökebilmektir. Konservatuvarın avantajı şudur ki; eğitimi düzenli olarak alabilir, dört yıl gibi kısa bir sürede büyük bir birikim sağlayabilirsiniz.

İlk konservatuvarın kurulmasında büyük payı bulunan Muhsin Ertuğrul da, çok istemesine rağmen, bir konservatuvar eğitimi almamıştır. O, eğitimini yurtiçindeki ve daha çok yurtdışındaki ustaları izleyerek, onlara fikir danışarak, deneylerde bulunarak tamamlamıştır. Hatta Darülbedayi’de açılan konservatuvara öğrenci olarak başvurup kısa süre sonra sahne dersi öğretmeni olmuştur. Muhsin Ertuğrul’un konservatuvar eğitimini şart koşmasının sebebi de, galiba, kendisinin bu sanatı dolaylı yollardan çok uzun yıllarda öğrenebilmesidir. Zira farklı ülkelerdeki ayrı ayrı üstadları incelemek ve onların fikirlerinden faydalanıp görgülerinden nasiplenmek çok uzun yıllar gerektirir. Halbuki konservatuvar yoluyla belli bir düzende eğitim verilecek, üstadlar düzenli olarak derse girecek ve oyuncu adayları daha kısa zamanda, iyi bir donanımla, sahneye çıkabileceklerdir.

“O zamanki koşullarla şimdiki koşullar bir değil... Herkes Muhsin Ertuğrul gibi olamaz...” diye düşünmeyin. O tiyatroya aşıktı ve bu büyük aşkla Çağdaş Türk Tiyatrosu’nu kurdu. O zamanki koşullarla şimdiki koşullar arasında pek bir fark olmadığını okuduğum kitaplardan, özellikle Muhsin Ertuğrul’un makalelerinden anlayabiliyorum. Hatta bugün tiyatromuz daha da kötü durumdadır.

Gibi Yapanlar olarak “Toplumsal Destek Projesi” adıyla düzenlediğimiz Ücretsiz Konservatuvara Hazırlık Atölyesi’ne yaklaşık olarak 80 kişi başvurdu ve biz 17 kişiyi aldık(2 kişi sonradan geldi.). Kimseyi elemedik; herkes kendini eledi ya da çalışmaya hevesli olanlar kendini seçti. 17 kişi değil de 25 kişi de olabilirdi yani.

Gelemeyen çoğunlukla yaşanılanlar ilginçti. Öncelikle şunu söylüyorlar: "Ben tiyatroya aşığım, seviyorum, onsuz yapamıyorum." Hemen karşılık veriyorum: "En son hangi oyunu izlediniz?" Uzunca bir düşünme sürecinden sonra cevap gelmeyince: "Peki en son hangi kitabı okudunuz?" diye soruyorum; 'Iııı' sesiyle başlayan bir düşünme süreci daha başlıyor. "Peki" diyorum "hiç bir kişiye aşık oldunuz mu?" "Oldum" diyor. "Ondan ayrı durmaya dayanabiliyor musun?" "Hayır " diyor. "Tiyatroya aşık değilsiniz öyleyse..."

Atölyeye sonradan başvuran bir genç: "Ben çocukluğumdan beri kitap okumayı sevmedim, sevemeyeceğim." dedi ve konservatuara ‘hazırlanmaya’ hazırlanıyormuş. Sınavı da gelecek hafta... Ne yaptın şimdiye kadar diyorum. "Hiçbirşey... ama 1 haftam var daha" diyor. "Konservatuara girince haftada 500 sayfa kadar kitap okumak zorundasın" dedim ve cevabı: "Ben oraya bir kapak atayım da gerisini hallederiz" (!)

80 kişiden 17 kişi atölyeye katıldı; çünkü gerçekten çalışmışlardı ve çalışıyorlar da... Birkaçı sadece dürüst olduğu için alındı. Şöyle ki; "Ben tiyatroyu hiç bilmiyorum, tiyatro ile ilgili kitap okumadım; ama tanımak, içinde bulunmak ve kendimi geliştirmek istiyorum." dediler ve alındılar. Bu bizim için yeterli bir cevaptı.

İsterim ki herkes tiyatronun içinden geçmiş olsun; kendinde birşeyleri keşfetsin, geliştirsin ve değiştirsin. Ama bu iş özveri işi, dürüstlük işi. Çalışmazsanız yapamazsınız!

Tiyatro yapabilmek için mutlaka ama mutlaka eğitim şarttır. Bu eğitimi konservatuvarda, halkevlerinde, özel tiyatroların açtığı kurslarda, ustalardan özel derslerle, okulların tiyatro kulüplerinde alabilirsiniz. Önemli olan kendini ne kadar donattığın, düşüncelerini ne kadar geliştirdiğin ve yeniliklere ne kadar kendini açabildiğindir.

Konservatuvar okuyup da direk olarak sanat ticaretine atılan(!), tiyatronun ve toplumun gelişmesine öncü olup katkıda bulunmayan bir kişinin de; bu işi eğitimsiz olarak, rastgele, salt kıç baş sallamalı oyunlar yaparak bu sanatın değerini düşüren kişinin de gözümde hiçbir değeri yoktur!

Konservatuvar okuyup da kendini geliştirmeden mezun olan bir kişi yerine, kendi olanaklarıyla tiyatro eğitimini parça parça almış, sahnede bu işi öğrenip tiyatroya katkı sağlayabilecek seviyeye gelmiş bir kişiyi tercih ederim.

Tiyatro yapabilmek için konservatuvar şart değil; eğitim şarttır!

GÜNLERİNİZ AYDIN OLSUN SEVGİLİ DÜŞÜNCE DOSTLARI!

* (Görüşleriyle, Uygulamalarıyla) Muhsin Ertuğrul [Hazırlayan: Dr. Efdal Sevinçli], Mayıs 1990, Arba Yayınları: 38.

Kemal ORUÇ


Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

MERVE - ( 1/20/2009 )
ben 14 yaşındayım evet iyi taklitte yapıyorum ama yukarıda da yazdığı gibi düşünüyorum bence yeteneğimizi ttaklide bağlamamamız lazım ama ekranda yeni çıkan bi dizi sayesinde içimdeki tiyatro aşkı dahada canlandı "MELEKLER KORUSUN" anneme babamada sordum inşallah o yaşa gelirim ve sınavları kazanıp bende tiyatro eğitimi görürüm...... evet becerebilirim bu dünyada kimsenin başaramayacağı iş yoktur heleki BİZ TİYATRO İÇİN DOĞMUŞ İNSANLAR

MODERATOR - ( 1/23/2009 )
BU SAYFAYA YAZILAN YENİ YORUMLAR ONAYLANMAYACAKTIR !

BU KONUDAKİ TÜM YAZIŞMALAR, TARTIŞMALAR FORUM SAYFALARINA TAŞINMIŞTIR.

SORULARINIZI SORMAK ÜZERE FORUMA GİRMEK İÇİN:

http://www.tiyatrodunyasi.com/tiyatro_forum


OsmanSadi - ( 1/5/2009 )
Can Abiciğim Öncelikle YOrumuna Saygı Duyuyorum AMa Bir ŞEyleri Belirtmek İStiyorum öncelikle Ben 17 yaşında Denizlide yaşıyan biriyim ŞEhrimde Konservatuvar var ama TİYATRO bölümü yok ve ben Tiyatro eğitimi almak istiyorum Tiyatro Biliyorum Demiyorum Ama ilgileniyorum kendim çabalarımla işten kalan vakitlerimde bol bol filmler izliyerek oyunlar izliyerek hem bir iki bişler kapmaya çalışıyorum hemde bazı konularda kendimi geliştirmek istiyorum ama şuan fazlasıyla yetersizim bu konuda ve eğitim almak istiyorum.ve istanbul gibi bi şehre tek başıma gidicek kadar bunu kafama koydum yapabiliceğimide inanıyorum belki şimdi değil ama en fazla 2 sene ye ya izmire kendi bölgemde bi yere gidicem önemli olanda eğitim mekanın ne önemi var evet yazdıhınız yazıları gördükten sonra bu işi niye yapayım ki geleceğim bile belli değil demedim değil ama inanın düşünmem 5 saniyeyi geçmedi ve ben Tiyatro için doğdum dedim kendime evet herkeze ve herşeye rahmen bu eğitimi alıcam dedim ama avrupada değil ÜLKEMİN KONSERVATUVARINDA VE ÜLKEMİN OYUNCUSU OLARAK...

şuayip - ( 7/12/2008 )
hiç bir fiziki bilimin amatörü olmaz. Amatör doktor gibi. Ama tiyatro hem bilimsel hem duygusal öğeleri içerdiği için amatör tiyatrocularla karşılaşıyoruz. Bu doğal bir durum. Doğal olmayan amatör tiyatrocuların profesyonelliğe soyunması hemde alaylı olarak

gizem:) - ( 8/10/2008 )
teşekkür ederim hemde yürekten konservatuvara hazırlanan bi öğrenci olarak merak ettiğim yazınızda çok şey buldum kendime dair...dediğiniz gibi eğitim şart..mersinliyim ben ve daha diksiyon kelimesinin içeriğini bilemeyen insanlarla birllikte..alaylı tiyatro topluluğuo kadar çok ki;görseniz sizler bile şaşırırsınız...eğitimleriolmayan insanlar eğitim vermeye kalkıyolar... ahh be ahhhhhhh


buse - ( 2/11/2008 )
bu alttaki yazılar muhsin ertugrullla atatürk arasındaki yazılarmı

Fahri - ( 1/8/2008 )
Yazınız gerçekten Türkiye’nin gerçeklerini anlatıyor.Ben sadece şunu düşünüyoum;gerçekten Türkiye’de Sanatçıya gereken değer veriliyor mu? Ya da Sanatçı adı altında değer verilen kişiler,o değeri hakediyolar mı?Kemal hocama aynen katılıyorum.Tiyatro yapmak için konservatuvar değil,eğitim şart.Benimle tiyatro hakkında söyleşi yapmak isteyen arkadaslarım bana mail atabilirler.fahriyoldas@hot.... Umudunuzu Asla KAYBETMEYİN !!!

Can - ( 9/2/2008 )
Herkes ne güzel yazmış;eğitim şart,konservatuvar olmalı,düzenli eğitim,donanımlı mezun falan diye...Donanımlı mı?Türkiye deki üçüncü sınıf,genellikle dersleri boş geçen,hocaların iki haftada bir uğradıkları,kırık dökük sahnesi olan,koca sahnede altı üstü iki tane spot ışığı olan ki genellikle ikisinden biri de arızalıdır,yüz yıl öncesinin kuramları geçerli olan,sınavlarda 2 dakikalık değerlendirmeyle oyuncu seçilen(insanın bunu yapabilmesi için kesinlişkle büyücü falan olması gerek)bir okulda dört yıl okuyan,gerçi üç yıl desek daha iyi olur çünkü yaz dönemi ölü dönem olduğu için haz.tem.ağust.dünemlerini çıkarmayı doğru buluyorum....bu gibi bi okuldan mezun olan kişiye değil tam donanımlı okullu bile demek çok yararsız bence ki o kişide piyasaya atıldığında ne kadar yetersiz olduğunun farkına varıcaktır ister istemez ve avunacağı tek şey görüşmeye gittiğinde karşısındakine mezun olduğu okulun ismini söyliyerek kendini biraz da olsa korumaya aldığını sanmasıdır ta ki sahneye çıkana kadar çünkü iyi yada kötü olduğu ancak orda anlaşılacaktır ve eğer iyiyse oyuna alınır ama kötüyse kapının yolu gösterilir,o kişide o kapıdan çıkarken kendi kendine boşa geçen yıllarını düşünerek keşke başka bi bölümde okusaydım keşke keşke diye söylenerek evinin yolunu tutar...Boşverin ya ne konservatuvarı,ne okulu?On beş yıl ingiltere’de yaşadım ve Royal Akademi den mezun oldum...Kısacası arkadaslara tavsiyem şu;kendinizi kandırmayın,Türkiye de şuan konservatuar seviyesinde bir okul yok ve daha uzun süre de olacağa benzemiyor...Paranızı biriktirin ve yurt dışına gidin...Bu işle ilgilenen yaşı büyük kişilerede şunu söylemek istiyorum;Hala yetmedimi gençleri bu konsvtr,okul yalanlarıyla oyaladığınız ve umut verdiğiniz,şöyle bi etrafınıza baksanıza binlerce işsiz güçsüz,yetersiz,ufku dar,görüşleri sınırlı mezun olmuş kişiler var..Bir bin kişi daha vermenin anlamı ne peki?Eğer bişeyler yapmak istiyorsanız Kültür bakanı denilen o adama dilekçe mektup falan filan yazında biraz bakım yapsınlar o dediğiniz eğitim yerlerine yada dünya görüşü yüksek seviyede olan hocalar alsınlar...Ama ne yaparlarsa yapsınlar,yinede şunun cevabını veremiceklerdir ve gerçek ortaya çıkıcaktır’’Okulda okursam iyi oyuncu olacak mıyım?Hayır Olamayacaksın...Eğer senin kendi içinde yoksa.

y. eyüboğlu - ( 8/17/2007 )
Konservatuvardan mezun olan kişilere baktığımızda, bir zamanlar haftada 500 sayfa kitap okumuş olduklarına inanmak doğrusu mümkün değil.
Makalenin "Esas söz"ü ise, "konservatuvarda okumanın değil fakat eğitimin şart olduğu meselesi", şimdiki hayatın görüntülerine hiç uymuyor. "Entelektüel emek" beş para etmiyor. "Entelektüel tip" modelleri olarak halka takdim edilen kişiler, "Popülist Kültürü çok seviyorum" çeşidinden cümleler kuruyorlar. "Tarihsel Roman" okuyanlar kendilerini tarihçiden tarih okumuş sanıyorlar. Epeyce trajik bir sekansta yer alıyoruz.
Alev Alatlı: "Basın haber vermiyor. Basın haber yapıyor!"
Öneri kitap: Erendiz Atasü: Açıkoturumlar Çağı
Puşkin: Yevgeni Onegin
Dostoyevski: Puşkin Üzerine KONUŞMA


jale özgunsal - ( 12/27/2007 )
yazınızı yenı okucekten cok hosuma gıttı pekı sevgılı kemal oruc bılıyormusunuzkı devlet artık mezun olmıyan oyuncuyu asla kadroya almıyormus bunu yıldızlar altında cınayet oyununu ızledıkten sonra başrol oyuncusu ıle konusmak ıcın beklerken ogrendım elcın altındağ yanı o oyunun başrol oyuncusu sehır tıyatroları oyun u bu oyun mezun olamadığı icin tıyatrosu ıstedıği halde devlet kadroya almıyormuş ben kızım ıcın konservatuar sınavlarını sorarken ogrendım ben herhangı sıradan bır ızlıyıcı değilim sanatla yakından ılgılı bır kısı olarak kendımce donanımları olan bırıyım edebıyat alanında bu yeteneklı bır oyuncunun bu durumundan ulkem adına utanc duydum cok haklı ve yerınde bır yazı sanatta yeterlılık dıye bır sey vardır ama genclerın bu durumlardan ve dunyadan habersızlıgıne cok katılıyorum ve sızı bu anlamda hadddım olmadan kutluyorum saygılar

oRHAN aLTAY - ( 5/9/2008 )
Merhaba çok hoş yazmışsınız gerçekten de! Ben de konservatuvara hazırlanmayı düşünüyorum ; fakat şuan üniversite de benimle hiç ilgisi olmayan bir bölümü yani eğitim fakültesind eokuyorum. Oysa şuan uğraştığım tek şey tiyatro. Amatör gruplarla Malatya’da oyunlara çalışıyorum. Toplumsal baskılar ve çevresel faktörlerden dolayı hep kendimi engelledim ama artık bu yıl girip gerçek mesleğimin eğitimini almak istiyorum.

gözde yokuş - ( 10/25/2008 )
bence sizin bu yazdıklarınız doğru bile olsa benm gibi 14 yaşında ve tiyatroya gönül vermiş birini çok ama çok üzdü yeteneklimiyim yeteneksizmiyim diye düşünürken birde bu sözlerinzle kafamı karıştrdınız ne diyebilirmki üzüldüm.

clara (kılara) tekgül - ( 12/21/2011 )
ben tiyatroyu çok seviyorum.bunu geleiştirmek istiyorum. bunun için bir araştırma yapmaya karar verdim.sitenizi buldum ve okudum .ama siz bendeki tiyatro sevdasını biraz düşürdünüz çünkü çok faza tiyatroyu kötülediniz mama ben yılmayacağım ve büyüyünce büyük bir yıldız olduğumda size dönüp diyicem ki:iyiy ki sizi dinlememişim ama size saygım sonsuzdur iy günler...


Dündar Kılıç - ( 6/17/2014 )
Eminimki İnsanların umudunu kırmak yerine daha iyimser şeyler yazsanız insanlar bu sanata daha çok ilgi duyacaklar.Benim bile tiyatroya olan ilgim sizin yazınız sayesinde %50 azaldı ama bende diğer yorum yapan arkadaşlarım gibi oyunculuk hedefimden vazgeçmeyeceğim.

Gulya Hacılı - ( 7/30/2014 )
Biliyorum, zor bir meslek. Ama sonuna kadar gidicem. Azerbaycanda yaşadığım için özel eğitim almıyorum. Ama 4yıl sonra Türkiyeye gelib konservatuara giricem. Eğitim şart. 4yilimi iyi değerlendiricem. Aynaların karşısında mimiklerimi geliştiriyorum. Oyun düzenleyip oynuyorum. Zor olsa bile asla vazgeçmem. Dedikleriniz benim için çok iyi oldu.

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 156
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Fantastik Gerçekçilik ve Oyuncu (İlhami Özdemir) - 8/27/2007
  • TELEVİZYON VE İNSAN AHLAKI ÜZERİNE; (Murad ÇOBANOĞLU) - 8/27/2007
  • Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu ve Çeşme’nin Anfi(!) Tiyatrosu… (Üstün Akmen) - 8/24/2007
  • Seyir-ci ve SEYİRCİ (İlker Güler) - 8/22/2007
  • SEYİRCİYİ NADASA BIRAKMAK (Ali Çakır) - 8/22/2007
  • Emrah KOYUNCU ve Onu beklerken uzerine (Fırat Güllü) - 8/22/2007
  • EMRAH KOYUNCU İLE SÖYLEŞİ (Ayşan Sönmez, Cüneyt Yalaz, Fırat Güllü, Sevilay Saral) - 8/22/2007
  • Eyyy Yıldız Kenter! Çekirdeklerin hiç bitmesin e mi! (Üstün Akmen) - 8/21/2007
  • Etkin Sanat Merkezi (Mardin) - 8/20/2007
  • Skeçler (Skeçler) - 8/20/2007
  • KONSERVATUVAR EĞİTİMİ ŞART MI? (Kemal Oruç) - 8/16/2007
  • Eugen Berthold Friedrich Brecht (Tiyatro Evi) - 8/15/2007
  • KONSERVATUAR SINAVLARI HAKKINDA SIKÇA SORULAN SORULAR (İhsan Ata) - 8/14/2007
  • Afsem Tiyatrosu (Manisa) - 8/14/2007
  • Aksine Tiyatro (Aksine Tiyatro) - 8/10/2007
  • KORSAN KİTABI BASAN DA, SATAN DA, ALAN DA HIRSIZDIR! (Üstün Akmen) - 8/7/2007
  • Diyafram nefesine geçişin etkileri (Mustafa Kartal) - 8/2/2007
  • TİYATRO YAPMAK (S. İlker Güler) - 8/2/2007
  • SANAT TİCARETİ... TİYATRO SORUNLARI... KURTARILMAK... (Kemal Oruç) - 8/2/2007
  • REZERVUAR KOPEKLERİ UZERİNE DENEME (Bülent İrtan) - 7/30/2007
  • Hayaller ve Gerçekler (Gibi Yapanlar) - 7/27/2007
  • MEHMET AKAN’IN FELEKNAZ HATUN İLE GÜLÜZAR KIZIN ANALIK DAVASI VE BRECHT’İN KAFKAS TEBEŞİR DAİRESİ OYUNLARININ KARŞILAŞTIRILMASI (Selda Karakoç) - 7/23/2007
  • TOBAV POLEMİĞİ ve DENİZ YILDIZI HİKAYESİ (Kemal Oruç) - 7/20/2007
  • Konservatuara Hazırlık (Cüneyt İngiz) - 7/26/2007
  • Sağlık Olsun (İsmail Can Törtop) - 7/18/2007
  • Casablanca (Tiyatro Kedi) - 7/13/2007
  • Omuzumdaki Melek (Tiyatro Kedi) - 7/13/2007
  • Tiyatro Pera (Tiyatro Pera) - 7/13/2007
  • Tiyatro Oyunevi (-) - 7/13/2007
  • Yalnızlıklar (Tiyatro Oyunevi) - 7/13/2007
  • Meyhanede (Oda Tiyatrosu) - 7/12/2007
  • Sayın Akmen’in ''Hülya Avşar kim ki, medyaya hükmediyor, emrediyor? '' Sitemine, büyük sitem… (İhsan Ata) - 7/11/2007
  • Hülya Avşar kim ki, medyaya hükmediyor, emrediyor? (Üstün Akmen) - 7/10/2007
  • Oyunları Niye Okumalıyız? (Edward Albee) - 7/10/2007
  • NEDEN GERÇEK SANATÇILAR GEREKEN DEĞERİ GÖRMEZ (Özlem Ecevit) - 6/21/2007
  • Bu yıl hangi tiyatro oyunlarını izlediniz? (Tiyatro Dünyası) - 7/3/2007
  • HÜKÜMET, TİYATRONUN TEKELLEŞMESİ İÇİN VAR GÜCÜYLE ÇALIŞIYOR. (İhsan Ata) - 6/19/2007
  • Meyhanede : MEYHANE Mİ TİYATRODA, YOKSA TİYATRO MU MEYHANEDE? (Üstün Akmen) - 6/12/2007
  • ORDU’DA “3. ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK TİYATROLARI FESTİVALİ” (Üstün Akmen) - 6/6/2007
  • Nemrut (Kadıköy Halk Eğitim Merkezi (KHEM) Deneme Sahnesi) - 6/4/2007


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    12 Şubat'tan itibaren her PAZARTESİ Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..