| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Özerk Sanat Konseyi Savaş Aykılıç “ALTERNATİF KÜLTÜR BAKANLIĞI OLARAK ÖZERK SANAT KONSEYİ PROJESİ” (Aklımda kalanlar ve izlenimler.) Özerk Sanat Konseyi Yürütme Kurulu’nun hazırladığı “SANAT-ÖZGÜRLÜK-ÖZERKLİK” konulu PANEL VE FORUM’u 12 Mart 2009 tarihinde TMMOB Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi Yıldız Binası Toplantı Salonu’nda yapıldı. Açılış Konuşmasını 70 STÖ’nün temsil edildiği Özerk Sanat Konseyi (ÖSK ) Dönem Sekreteri Karikatürist Canol Kacagöz yaptı. “Kendini bu işe adamış” bir insan olan Kocagöz 14 yıl önce kurulan ÖSK hakkında bilgiler verdi ve gelinen noktayı özetledi. Perde, sahne ve gösteri sanatları, tasarım, müzik, plastik sanatlar, yazın ve disiplinler arası sanatın 76 yaratıcı ve icracı,10 destekçi örgüt bileşeninin, “sanat ortamlarının özgürleşmesi, ödenekli ve özel sanat kurumlarının özerkleşmesi ve sanat kültürünün yaygınlaştırılması” yolundaki ortak akıl, güç ve sesiyle on dördüncü yılını dolduran süreçte, bugün, gerçekleştirdikleri sanatsal ve bilimsel etkinlerin sonuncusunu gerçekleştirdiklerini bildirdi. KÜLTÜR BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY’I , İL KÜLTÜR MÜDÜRÜ DOÇ. DR. AHMET EMRE BİLGİLİ TEMSİL ETTİ Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay yerine İstanbul Kültür Müdürü Ahmet Emre Bilgili yaptığı açılış konuşmasında bürokrat değil akademisyen kimliği ile burada bulunduğunu ve “öğrenmeye geldiğini” söyledi. AKM tadilatını üstlenen İstanbul Kültür Başkenti 2010 Ajansından aralarında Nuri Çolakoğlu ve İskender Pala’nın da bulunduğu seçilmiş dört üyenin geçtiğimiz günlerdeki istifalarıyla ilgili “susma hakkını” kullanacağını açıkladı. 2010 AJANSI , İSTİFALAR , SUSMA HAKKI VE ŞEFFAFLIK Ancak daha sonra yapılan Panel’de bu “susma hakkı” panelist Hüsamettin Koçan ve Cengiz Bektaş tarafından yoğun bir şekilde eleştirildi. Demokrasinin olmazsa olmazlarından “açıklık/şeffaflık” ve “katılımcılık” ile bu söz konusu “susma hakkının” ne denli sekter , manidar ve uzlaşmaz bir çelişki olduğunun altı çizildi. HÜSAMETTİN KOÇAN Hüsamettin Koçan “kişisel örgütlenme ve mücadele tarihinde” Ankara Belediye Bşk. Melih Gökçek’in heykel ve resime yaptığı sansürün bir milat olduğunu ,bu sansürün diğer benzeri belediyelere de bulaşmaya başlaması üzerine bir önlem almak amacıyla gazeteye verdikleri “bu durumu protesto eden” bir ilanla bu işe başladıklarını ve bu ortak ilanda imzası bulunan sanat örgütleri ile kurulan bir “telefon ve faxs kardeşliği” üzerinden dayanışma ve mücadele bilincinin nasıl geliştiğini anlattı. YILMAZ ONAY Yılmaz Onay önceden yazdığı metni okuyarak yaptığı konuşmasında , Tübitak Dergisi’ndeki “Darwin Sansürü” üzerinde durarak sanat ve bilim üzerinde son zamanlarda artan sansür üzerinde durdu. TAMER LEVENT Tamer Levent , genel bir “sanatçı” söylemi yerine mesleki “oyuncu,ressam vb.”bir tanım yapılmasının daha doğru olacağı , “dansöze de oyuncuya da sanatçı” denilen bir toplumda zararı oyuncuların çekeceğini , Unesco’ya göre sanatçının tanımının “bir işi en iyi şekilde ve ustalıkla yapılmasının felsefesini yapan kişi” olduğunu , Haşmet Zeybek ile adada bir … (reklama girer diye değil , hotelin adını unuttuğum için nokta nokta koydum.S.A.) Palas’ta iki gün hiç uyumaksızın kapanıp çalışarak ÖSK Yasası’nı hazırladıklarını anlattı. CENGİZ BEKTAŞ Cengiz Bektaş ise yorgun , yılgın ve kızgın bir haleti ruhiye içinde , bütün anadoluyu karış karış gezerek insanları aydınlatmaya , bilinçlendirmeye ve yaklaşan tehlikeye dikkat çekmeye çalıştığını , kendisini bu işe adadığını , bu “sosyal” işlerden kendi işini (mimarlık) yapmaya zaman bulamadığını , kendi işine % 5 zaman ayırabildiğini , eşinin bile yarı şaka ile kendisinden telefon ile rendevu istediğini anlattı. HÜSAMETTİN KOÇAN Hüsamettin Koçan artık “konuşma yerine” somut projeler ve eylemler ile harekete geçilmesi gerektiğini , Cengiz Bektaş da bundan böyle “zaman kaybetme” yerine daha aktif olunması gerektiğini , Yılmaz Onay ise kültür ve sanat alanlarının başta AKM olmak üzere savunmanın doğru ancak yeterli olmadığını ve bunun yanı sıra atağa geçerek yeni kazanımlar için saldırıya geçilmesi gerektiğini ve Tamer Levent de iç muhalefet ile çok zaman yitirildiğini ; panel ve toplantılara siyasetçileri davet ettiklerinde “sanata siyaset sokmakla !” eleştirildiklerini , bir başka örnekte ise ÖSK projesini -Kültür Bakanlığı yerine Cumhurbaşkanının himayesinde yapılanabilmesi için- o dönemdeki cumhurbaşkanı Demirel’e götürdüklerini ama bunun da içeriden yıkıcı bir şekilde tenkit edildiğini ; içe kapanarak bir yere varılamayacağını , bütün sanat ve kültür sivil toplum örgütlerinin aynı gemide olduğunu ; ancak denizin de bitmekte olduğuna dikkat çekti. MELEKLER ERKEK Mİ DİŞİ Mİ Bu arada oturum aralarındaki çay molalarında yapılan ayaküstü sohbet ve kulislerde içerideki ayrıntı “sanatçı tanımı , “sen şu kadar süre , ben bu kadar süre konuştum” vb.” tartışmalarını ; İstanbul’un fethi sırasında meleklerin erkek mi , dişi mi olduğu tartışmasına benzetenler ve bunun yerine asıl hedefe yönelinmesini isteyenler de vardı. ANAYASANIN 64. MADDESİ Kubilay Önal’ın yönettiği “Özgürlük ve Özerklik” konulu 2.Oturumda Prof.Dr. Ülkü Azrak anayasanın özellikle 64. Maddesinden yola çıkarak sanatın yapılması,üretimi ve yaygınlaşmasında devletin görevli ve yükümlü kılındığını , ancak “Devri Süleyman”ı oynayan Halk Oyuncuları’nın tiyatrolarının mühürlenerek oyun ve salon özgürlüklerinin kısıtlandığı gibi örneklerde olduğu gibi bazen bu yasaların yanlış yorumlanarak (!) destek değil köstek olunduğunu , zaman zaman sansürler ile sanat özgürlüğünün engellendiğini anlattı. Ayrıca Gazi Üniversitesi’ndeki bir profesörün sanatı ve sanatçıları aşağılayan yazılarından örnekler vererek yaklaşan tehlikeye vurgu yaptı. MESAM VE ALİ RIZA BİNBOĞA’NIN HAK ARAMA DENEYİMİ Forumda (günün bence) en ilginç ve heyecanlı konuşmasını Mesam’dan Ali Rıza Binboğa yaptı. İTÜ Makine Fakültesi’nde sınav kapısında uğradığı bir haksızlık üzerine yaptığı “Yarınlar” şarkısından başlayarak yıllarca Mesam’da verdikleri mücadelelerden (ve kazanımlarından) sonra çevresinde çok az dostunun kaldığını , tüm televizyon ve medya patronları ile mahkemelik olduğu için dışlanmalar ve hatta örtük tehditlerle karşı karşıya olduğunu , kazanımların bedelinin bu ülkede ağır ödendiğini ama yılmadığını ve müzik yasalarının çıkması için mecliste bütün vekillerle günlerce kulis yaparak onları ikna ettiğini ama gazetelerin (ve yapımcıların) kendisinden müzik mafyası (!) diye başlık atarak söz ettiklerini anlattı. HAŞMET ZEYBEK Haşmet Zeybek (İştisan), yakında (bu ülkede) oylamayla bilimin “yerçekimi” , “kaldırma” gibi yasalarının bile yüzde çoğunluk hesaplarıyla değişebileği tehlikesine karşı hazırlıklı olmamız gerek-tiğini söyledi. SUAT ARIKAN Suat Arıkan (İDOB) , ne yazık ki ülkemizde tiyatrosu-operası-balesi kapatıldığı için sokaklara dökülen –Batı’daki gibi- bir seyircisi olmadığını , haksız yere bir önceki dönemde görevden alındığı zaman pek çok dava açtığını ve biri dışında tüm davaları kazandığını ve görevine geri döndüğünü , ileride anılarını yazarken mutlaka anlatacağı bu “bir” dava konusunun ise trajikomik bir şekilde “bir STÖ ile ; Tobav ile işbirliği yapmak !” suçu (!) olduğunu anlattı. ORHAN KURTULDU Orhan Kurtuldu ; -ki kendisi AKM YIKILAMAZ MİTİNGİ’nin mimarıdır -(Tomeb),2010 Ajansı’ndan gelen istifa haberlerinin altında “rant kavgaları”nın olduğunu , 27 Mart’ta yeni bir kutlama ile AKM’yi gündeme getireceklerini,sekiz ay geçmesine karşın AKM’ye tek çivi çakılamadığını , halen “tadilata” başlanamadığını ve bu gidişle AKM’nin 2010’a yetişmesinin zor olacağını , İstanbul’un yedi tepesine yedi AKM gerektiğini ve “Karanlığa Karşı Sanat” mücadelelerinin artarak süreceğini söyledi. ORHAN AYDIN Orhan Aydın (Nazım Hikmet Kültür Merkezi) , 2010 Ajansı ile AKM üzerine yapılan protokolün gizlendiğini , ajansın bütçesinin ve şimdiye kadar yapılan harcamaların gizli tutularak şeffaflıktan özenle kaçınıldığı,kendisini AKM Tadilatı garantörü gören Nuri Çolakoğlu’nun istifasının hayra alamet olmadığını,sanat disiplinleri arası örgütlenme ve dayanışmanın üst adresi olarak ÖSK’nin işlevinin gelişerek büyüdüğünü vurguladı. PANDORANIN KUTUSUNDA KALAN UMUDUN ADI : EZGİ BAKÇAY Genç Sinema Sanatçı Öğrencisi Ezgi Bakçay’ın yaptığı konuşma gençlik ve sanat üzerine umut toğumlarımızı bir anda yeşertti ve gelecekte umutlu ve iyimser olmak için yüreğimize su serpti. Yaptığı çoşku dolu konuşmasında gençlerin sanat eğitiminde sosyal devletin önemine değinirken sistemin piyasa koşulları ile belirlenen sanat ortamında yeni gençlerin deneme-yanılma haklarının ellerinden alındığını , örgütlenmede ve hak aramada yeni mücadele yöntemler ve yeni yaratıcılıklara ihtiyaç olduğunu ve buna hazırlıklı olduklarını belirtti. KÜLTÜR VE SANAT SENDİKASI GN. BŞK. YAVUZ DEMİRKAYA “2010 AJANSI İSTİFALARI” TARTIŞMALARINA SON NOKTAYI KOYDU Yavuz Demirkaya (Kültür Sanat Sen) Genel Başkan AKM tartışması ve 2010 Ajansı istifalarında son noktayı koydu (resmin eksik parçalarını onun konuşması ile tamamladık) ; istifaların asıl nedeni-nin Kültür ve Sanat Sen’in 2010 Ajansı’na açtığı dava olduğunu söyledi. Koruma kurulunun onayladığı Avan Projesi yerine AKM’ye yeni bir yüz ve dizayn vermek isteyen ajansın denetimsiz ve “susma hakkı”na sığınarak ölçüsüz para harcamalarının olduğunu ve bu istifaların arkasında bu iç hesaplaş-manın yattığını öne sürdü. Yargıda yarın öbürgün hesap sorulacağını ve istifaların bu hesap gününden kurtulmak için yapıldığını bildirdi. MÜZİK ZİYAFETİ Etkinlik baba kız ; Ömer ve Güneş Özgeç (Yunak)’ın nefis müzik ziyafeti ile sona erdi. Söyledikleri ve çaldıkları şarkılarla günün yorgun ve hüzünlü havasını canlılık ve neşeye çevirmeyi başardılar. (Konuşmaların uzaması üzerine etkinliğin programlanan zamandan biraz geç ve müzisyen-lerin bir yakını tarafından –sertçe-hatırlatılmak zorunda kalındığı anki gerginliğimiz çoktan unutulmuş-tu bile.) DAHA HAYATININ BAHARINDA BİR GENÇ OLARAK ÖSK (Not : Aşağıda yazılanlar bu Panel ve Forumdan bağımsız olarak benim öznel düşüncelerim ve değerlendirmelerimdir.S.A.) Notlarımın arasında ,Tamer Levent ile yaptığım ve Hürriyet Gösteri’de yayımlanan ve içinde Ulusal Sanat Konseyi (İstanbul’da “Özerk” adını alacak sonradan) üzerine uzunca bir bölüm olan “Bir Sistem Oluşturma Özlemi İçindeyim” başlıklı söyleşimizin tarihine bakıyorum : 1993 ! Yani tam 16 yıl önce ! Kızım Selin ile yaşıt bir ide !(İhtimal çok daha eski…) Dile kolay tam on altı yıl bir ideali , bir ütopyayı yaşatmak ve (besleyip) büyüterek buralara getirmek , ne diyeyim , helal olsun ! KÜLTÜR BAKANLIĞI VE ÖZERK SANAT KONSEYİ Rüzgar o kadar tersten esiyor ki ÖSK’nın kanatları (neredeyse) kendiliğinden havalanacak ! Ah nerede Aziz Nesin gibi bir pilot ? Bir de net bir hedef konulsa ! Benim anladığım ÖSK ve Kültür Bakanlığı birleşik kaplar gibi olacak ; biri boşalırken o boşluğu -alanının uzmanlarının yönettiği -diğeri alacak ! Son tahlilde şu anda Kültür Bakanlığı’na bağlı olan Sanat ve Kültür Kurumları (DT,Şehir Tiyatroları,Opera ve Bale , Senfoni vb. Sahne Sanatları,Plastik ve Görsel Sanatlar ile Müzeler ve Kütüphaneler) devlet ödenekli ancak özerk yönetimli yerler olacak. KAMU PERSONEL YASA TASARISI İMF’nin hükümete hazırlattığı “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yerel Yönetimlere ; Sanat ve Kültür Kurumlarının İl Özel İdarelerine Bağlanması Yasa Tasarısı” ne oldu , buzdolabına mı ,rafa mı çöpe mi kondu ? ÖNCELİKLER NE OLMALI , NEREDEN BAŞLAMALI “ÖSK Yasası” , her Sanat ve Kültür Disiplin ve Kurumlarının kendi içlerindeki örgütlenme , birleşme ve temsiliyet sorunlarının çözümü , “Devlet Tiyatroları Yasası” , “Türk Tiyatro Yasası” ,”Telif Hakları ve (Sinemada) Komşu Haklar (oyuncu) Yasası vb. sorunlardan hangisinden başlamalı ? OYUNCULAR GEÇİM SIKINTISINDA Devlete bağlı sanat kurumlarında görev yapan en örgütlü ve güçlü (dernek,vakıf ve sendikaları ile) öncü olabilecek “memur-sanatçıların”,”sanat erbabının” öncelikli konusu ise geçim ve yetersiz maaşlar ! Şu anda açlık sınırındaki bir paranın karşılığı olan 3600 tavan ek gösterge ile devletin “sanatçı” cetveli olmadığından ; devletin “mühendis” cetvelinden intibak (örnek/emsal) alınan gecici ilgili yasaların kaldırılması ve bunların yerine , kalıcı , Devlet Cetveline “Sanatçı” maddesinin (TRT örneği) 5400 ek gösterge ile eklettirilmesi bekleniyor. ÖRGÜTLERİN İÇ SORUNLARI Öte yandan Sivil Toplum Örgütleri’nin iç sorunları da çözüm bekliyor. Bu STÖ’ler ; Hükümet yanlısı STÖ’ler (Bu belki de dış sorundur !) , yönetim ve üye arasındaki diyalektik ve sağlıklı ilişkinin kurulamaması , yönetimler ile üyeler arasındaki kopukluk , yaşam şartlarının kriz ile daha da zorlaşması ile paralel olarak gönüllü sorumluluğunun artık taşınamayacak kadar ağırlaşması , çoğu örgütün mali güçten yoksunluğu (mekan,sekreterya ve iletişim araç ve gereçleri) eksiklikleri vb. pek çok sorunla boğuşuyor. ALTERNATİF KÜLTÜR BAKANLIĞI ; ÖZERK SANAT KONSEYİ Bu ve benzeri bulaşık teli gibi iç içe geçmiş ve karışmış pek çok sorunun çözümü için hangi öncelikler belirlenecek , mücadele-hak arama ve dayanışma için nasıl bir yol haritası çıkacak , ütopyalar ve hayaller ile gündelik hayat gerçeğinin arasındaki uçurumun üstüne nasıl bir köprü inşa edilecek…Önümüzdeki dönemde ÖSK gündemi bunlar ve benzeri sorunlarla dolu dolu olacak. Bakalım “Alternatif Kültür Bakanlığı” ; ÖSK yola nasıl devam edecek ? Savaş Aykılıç Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet Adnan Tönel - ( 3/21/2009 ) Özerk Sanat Konseyi Yürütme Kurulunun hazırladığı SANAT-ÖZGÜRLÜK-ÖZERKLİK konulu PANEL VE FORUMu takip ettikten sonra gözlemlerinizi ve konuşulanları bizlerle paylaştığınız için teşekkürler. |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|