| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
2.TÜRKİYE TİYATRO BULUŞMASI ARDINDAN
M. Vejdi Koçak



Bizler Antakya Belediye Şehir Tiyatrosu’nun ve (HASAD) Hatay Amatör Sanatçılar Derneği’nin kurucuları ve yönetmenleri olarak, birliğin dönem sözcüsü Orçun Masatçı’yla kontak kurup 2.buluşmaya gözlemci olarak katılmak istediğimizi söyledik.Ve bizi nezaketen misafir olarak davet ettiler.Bana da 2.gün “yerel yönetimlerle tiyatronun ilişkisi” adlı söyleşide yer verdiler..

20 yıldır yerel yönetimlerle ilişkimiz olması nedeniyle çok sevinmiş ve kamp ortamını yaşayacağımız için çok mutlu olmuştuk. Ayrıca msn’deki iletiyi okuduğumuzda kendimizi hazırlamaya çalıştık. Otobüs biletimizi aldık,çarşaf ve terliklerimizi,şortlarımızı,gözlük ve şapkamızı unutmamaya çalıştık. Çünkü zırt pırt bir yerlere gidemiyorduk. Bu bizim için çok önemliydi. Ve bizim için Tiyatro bir yaşamdı çünkü…

43 Grup katılım gösterecek, onlarla kontak kuracağız, oyunlar izleyip,değerli ustalarla tartışacağız,onlardan feyiz alacaktık..

Ama gelin görün ki hayat sürprizlerle dolu…

EVET- bizim kaldığımız süre içinde neler yaşadığımızı, açık yüreklilikle herkesle paylaşmak zorunda hissederek başlayalım sözlerimize.

Eğer sürçü lisan edersek af ola…

Arabadan indik, yolun kenarında küçük küçük çadırlar gördük,ve çadırlara ilerledik.Benim gözüm mini bir pankarta ilişti‘’2.Uluslararası ve Türkiye Tiyatrolar Buluşması“yazıyordu.2 adet maki ağacın ucuna bantla tutturulmuştu.İlerledik ;ellerimizde bavullarımız ve yastıklarımız…

Gençlere yaklaştık kendimizi tanıttık. Onlarda hoş geldiniz dediler ve bize küçük bir çadırı gösterdiler. Hatta yetkili arkadaşımız bize buyurun dinlenin dedi…( Orhan Kemal Caddesi 3.Çadır)

Çadırın fermuarını açtık .Boş bir çadır. İçine bavulu koyduk çadırda yer kalmadı. Zaten çadırda ayakta durulamıyordu.Süheyla bana baktı ben Süheyla’ya baktım.İçten bir gülüşme yaşadık.Teşekkür ettik,terliklerimizi giydik,kumların üstüne çöktük.Güneş ve kum açıktayız.Elimizi yüzümüzü yıkamak için bakındık.Musluk yoktu.Çünkü İzmir’de su yokmuş.Tuvalet aradık ,yan tarafta belediyenin seyyar tuvaletlerini gördük,kapısını açtık, içeriye girip çıkmam bir oldu…

Ve gökyüzüne baktım. Ama su ve tuvalet benim sinirlenmemin nedeni olmamalıydı. Koşullar ne kadar zor olursa olsun. Burada imece ve paylaşım vardır düşüncesiyle. Sinirimi içime çektim…

Yavaş yavaş gruplar gelmeye başladı. Özellikle genç oyuncu kardeşlerim 5-6 kişilik gruplarla görünmeye başladılar. Onların o sıcak ve sanatçı ruhları hemen göze çarpıyordu…

Ha unutmadan Manisa Afsem Tiyatrosundan Ahmet Nuri bey tonton yürüyüşüyle Güzelbahçe semalarında göründü!!! Ortamı gördü ve dayanamadı ‘’… kardeş ben 110 kiloyum, güneşte kalamam eririm, dahi gölgelik bir yere gidelim ‘’ dedi.

Gölge bir yer ile sıcak bir çay içmek için bakındık durduk.arka tarafta küçük bir park vardı..ve bir büfe. Bir de bakkal. Hasretle vardık oraya ama… İki masa 4 sandalye. Olsun varsın hayat her şeyi ile güzel.sıcaklar olmasa…

Bize tanıştırılan yöneticilerde bir ağaç altında çay içiyorlardı. Afiyet olsun…

Cuma öğlen saati.Herkes aç….Evet, evet herkes aççççç…

Oradan dönem sözcünün sesi duyuldu. ‘’ Saat 15.30 da yemek gelecek arkadaşlar…’’ Ama gelin görün ki !!!

Ve saat akşam üstü; genç oyuncu ve yazarların günümüz tiyatrosuna etkisi adlı söyleşi.İzmir Devlet Tiyatrosu oyuncusu Çağatay Özçelik’i,çok beğendim .Özellikle tiyatronun disipline olması için faşist bir yönetim yapısının olması gerektiği konusunu.

Esin hanım, kendi durumlarını anlattı.(Ama neyi savundu anlamak mümkün değil.)

Çagdaş Çetinkaya genç bir yazar olarak ciddi bir şeyler söyleyemedi, muamma bir sonuç sergiledi. Yazarla Manisa AFSEM ‘den Ahmet Nuri ‘nin atışmaları hiçte fena değildi.!!! Ama Mehmet Esatoğlu’ nun hakkını yemek olmaz burada.’’Önemli olan ne yazdığınızı bilecek ve ne yaptığınızı da ‘’ bence Çağdaş’a verilebilecek en iyi öğüt. Ah … o sunumu yapan gençte olmasa…

Ankara’dan Hasan kardeşimizde politik oyunlar konusunda anlattıkları günün güzelliği oldu. Manisa Belediyesi Şehir Tiyatrosu Eğitmeni Türker Bey gelmemişti.(Nedense söyleşinin saatini unutmuştur mutlaka. )

Nihayet akşam 20 gibi kamp yerinde elinde bir karton kutu olan bir oyuncu gözüktü.

Herkes sıraya girdi,yarım ekmek içinde domates ve bir parça et.Yanında ayran…

Evet bizler yürekli yiğit oyunculardık. Direnecektik.Özveriyle durmak yok, yola devam edecektik.

İnanın kampta en beğendiğim etkilendiğim şey, Cuma akşamı bizi açık hava tiyatrosuna götüren traktördü. Hep birlikte güle oynaya şarkı ve türkülerle salona gidişimiz.

Ve Mehmet Esatoğlu ‘nun Suna Pekuysal hakkında bizlere verdiği bilgi mükemmeldi

Evet saat 24.00 değerlendirme toplantısı.

Hafif olarak su ve tuvalet sorunu,ve azıcık yemek problemleri ve geçiştirme…

Orçun kardeşimizin ilerici devrimci söylemleri.Bütçe ve sorunlarla ilgili bilgi vermesi.

Ve su yoksa denize girmeyin kardeşim demesi.

Ve zafer Gecegörür’ün onu destekleyici açıklaması.Aferin ustamıza.

Saat 24.40,gençlerin tanışması,sohbet,ve şerefe……

Çadırda altımızda kum,üstümüzde çarşaf…ama mutluyuz….

İyiki ordayız ….gözümüz görüyor,kulagımız işitiyor…farklı topluluk üyelerinin eleştirel dırdırları . devam ediyor ,,ama dile getiren yok…(en az 5 grup)

Ha unutmadan, Afyonkarahisar Belediye Şehir Tiyatrosu bir otobüsle gelmişti.Hatta onların bu düzenli gelişleri beni etkilemişti.Ali Bey’le tanışmak için aradığımda oyuncularını toplamış konuşma yapıyordu.

Daha sonra öğrendiğimde kampta kalıp kalmama konusunu tartıştıklarını öğrendim.

Günlerden cumartesi 2.gündeyiz;

Sabah 06.30 ..tiyatro 657 ile sabah yürüyüşü… Hatay’da mümkün mü sabah sporu? Azerbaycan’ın oyuncusuyla denize girişimiz. Yönetmen Rasim’in kamera çalışması.Kamera önünde hissettiklerimi anlatışım.Sabah kahvaltısına çağrı…

Çeyrek ekmek,yanında bir dilim peynir,küçük reçel ve yağ….
Hakkımızı Ankara oyuncularına verişimiz…
Arkasından Azerbaycan’ın yönetmeni Rasim Bey’le parkta kahvaltı.
Afyon’un oyuncularının toplanması ve oyuncularla tekrar Ali Bey’in konuşması.”Karar gidelim hocam…’’ ve Afyonkarahisar’ın buluşmayı terk etmesi. Onları yolcu eden sadece biz…
Gıcık gözlerin bizlere dik dik bakışları.Ve benim gülüşüm…..

DEVAM EDİYORUM….

Tiyatro atölyesi yapılmadı. (Manisa Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Turgay TANÜLKÜ’nün film çekiminde olması.)

Drama atölyesi yapılmadı.( Hepimiz mutluyuz drama ne gerek var?)

Gitar atölyesi yapılmadı.( Gitar bulamadık!!!şaka )

Resim atölyesi yapılmadı.(Şövalye bulamadık!!!ağaçtan yapılanı ise kabul etmediler.)

Saat öğle saati- yemek yok…(sabah ve akşam yemeği olduğu msn’de bildirilmiş.)

Saat 14.00 ; yerel yönetimlerin tiyatro .ilişkisi adlı söyleşi.
Manisa yok..( Yönetmen Turgay TANÜLKÜ film çekiminde.)
İzmir yok.. ???
Afyon yok…(Protesto edip gittiler.)
Ben varım.Kızıltepe’den Emrah, Orçun ve Zafer usta vardı..
Bir şeyler söylendi.Ve kısa kesilerek…kesildi…..

Ardından yurt dışında tiyatro çalışmaları konulu söyleşi.
Rasim Bey,.Erhan Bey ve M.Esatoglu vardı..
İran’dan katılacak sanatçıların ikisi de yoktu.
Ama sayın Esatoğlu’nun derin bilgisiyle söyleşi amacına ulaştı.

Sonra şiir dinletisi iyiydi.Ve traktörle açık hava salonuna gidişimiz.Kızıltepe Belediyesi Tiyatrosu’ndan.Emrah Koyuncu’nun tek kişilik oyunu izlendi.Her ne kadar da ışık sisteminin ve ses sisteminin olmayışı seyirciyi ve oyuncuyu etkilese de…Güzeldi.
Ardından Rasim Aşın’ın performans gösterisi de hoştu..

Saat 23.30 ; sessiz sinema yoktu.Herkes düşünüyor ama konuşamıyordu.Sessiz sinema oynanıyordu zaten.

Saat.24.00 ; günün değerlendirilmesine gelelim:
Orçun kardeşim ’’Sayın Hazreti Vejdi Koçak söz hakkı istiyor” dedi.
Ve sözü bana verdi.
Sorunların çok olduğunu;su ,tuvalet, yemek problemlerinin başta olduğunu ve herkesin bunu dile getirmediğini söyledim.Birilerinin bunu dile getirmesi gerektiğini söyledim.
Sonuçta Adem Atar’ın “Huzur Operasyonu” adlı oyunundan ‘ SIÇMA ÖZGÜRLÜĞÜ İSTİYORUZ ‘ isimli tiradı alıntı yaptım!!!

Bir kargaşa yaşandı.Hatta hiç unutamayacağım bir şey yaşadım. Antalya Sağlık çalışanlarından biri ‘’ nasıl konuşuyorsunuz burada bayanlar var “dedi ve bana kızdı…
Ve Orçun kardeşimizi destekleyici gruplar ortaya çıktı.
Ama 2-3 grup çekildi, kenara geçtiler…ORÇUN MASATÇI bence hayatındaki en yanlış sözcükleri orada söyledi.Şöyle dedi:
“Yalancılar” dedi.”Defolup gidin “dedi…
Ortamı yumuşatmak için Zafer Gecegörür, Orçun’u destekleyici ifadeler kullandı.M. Esatoğlu sesini çıkarmadı.

Bende bu hissettiklerimi söylemem gerektiğini söyledim.
Çünkü--- tiyatro; insanların düşünüp söyleyemedikleri şeyleri yüksek sesle dile getirmeliydi.
1.yanlış Zafer Bey’in ve Esatoğlu’nun bütünleştirici hiçbir tavrı olmadı.( Ah Manisa’dan Ahmet Nuri Bey keşke ağır hastanızın olması sebebiyle kamptan erken ayrılmasaydınız, belki ortamı biraz toplardınız.Ne yapalım kader ! ya da Afyon’dan Ali Bey olsaydı bir şeyler söyleseydi de gerçekleri savunan birileri çıkardı.)
2.yanlış Orçun kardeşimin sosyalist bir söylemle bu hataları yapması.

Özellikle yöneticiler şapkalarını önlerine alıp, yaptıkları hataların özeleştirisini yapmaları gerekmektedir.
(M.ESATOĞLU-Z.GECEGÖRÜR- O.MASATÇI VE E.KAYA )

O koşullarda orayı terk etmedik.Sabah erken gideceğimizi söyledik.ve sabah oldu..
Bir çok kişiyle vedalaşıp yola çıktık.Azerbaycan’ın yönetmeni bizi uğurladı.
Ben bu maceradan çok güzel şeyler kazandım.Bu eleştirilerimi yazmam gerekiyordu.Yazmadığım birçok şey var. Eğer yalan yanlış ileri geri yorumlar yapılırsa,gerekeni yaparım. Özellikle amatör tiyatro emekçilerinin ellerinden öperim.

2.Türkiye Tiyatro Buluşması bence amacına ulaşmamıştır. Saygılarımla.

www.hataytiyatro.com

M.Vejdi KOÇAK
Antakya Belediye Şehir Tiyatrosu Yönetmeni ve HASAD Sözcüsü.








Paylaş      
Yorumlar

esin açıl - ( 8/30/2008 )
2.TÜRKİYE TİYATRO BULUŞMASI ARDINDAN

Sevgili dostlar, merhaba ! Ben Tiyatro Buluşması komite eş başkanı
Esin Açıl. Türkiye Tiyatro Buluşması ardından elbette benim de
söyleyeceklerim var.
Bu buluşma ile ilgili -komitenin bir parçası olarak- şunu yaptık, bunu
yaptık, şöyle fedakarlıklar yaptık demeye gerek olmadığını
düşünüyorum. Çünkü herkesin de bildiği üzere, bu buluşmayı maddi
kayıplar vererek yaptık, sırf birlik ve dayanışma ortamını
sağlayabilmek için. Ve buluşmada da gördük ki yalnız değilmişiz.
Buluşmaya katılan çoğu tiyatro da en az bizler kadar fedakarlık yaptı.
Yol paralarını binbir zorlukla denkleştirip, BİRLİK olmaya geldiler.
Bu içten, sıcak tavır ve oluşan dayanışma ile bir de oyun çıkarttık
üstelik. Şunu bütün samimiyetimle söyleyebilirim ki: birlikte
çıkarttığımız oyuna hazırlık aşamaları, oyun sırasında olanlar ve oyun
sonrasında yaşadığım his tarif edilemez bir mutluluktu. Düşündükçe
yine gözlerim doluyor.
Bu buluşmayla ilgili Vejdi Koçak’ın yazdığı yazı sonrası bize de cevap
hakkı doğmuş oldu.

Öncelikle Vejdi Koçak’tan özür diliyorum, çünkü gönül isterdi ki bütün
yazıya cevap verebileyim ama o kadar çok çelişkili ifade var ki,
yalnızca bir kısmına cevap verebileceğim.

"Benim gözüm mini bir pankarta ilişti’’2.Uluslararası ve Türkiye
Tiyatrolar Buluşması"yazıyordu.2 adet maki ağacın ucuna bantla
tutturulmuştu."
Hemen bir açıklama yapayım, mini pankart o kadar küçüktü ki, otobüsle
ana yoldan geçen insanlar, buluşmayı görüp, merak edip, internetten
öğrenip bana telefon ettiler. "Bir kamp alanı gördük, tiyatro
buluşması varmış, geçerken gördük, nedir?" diye. Ayrıca koli bandına
takılmak ilginç. Çünkü pankart, iple bağlanabilecek bir yapıda
değildi, ayrıca çok büyük olduğu için ağaçtan başka bir yere
tutturamazdık. Koli bandını birkaç kat yaparak, pankartı ağaçlara
tutturduk ve sağlam bir destek oluşturduk.

"Onlarda hoş geldiniz dediler ve bize küçük bir çadırı gösterdiler."
Bütün çadırlar standart 2 kişilik çadırlardı. Hepsi aynı boydaydı.
Daha önce 2 kişilik çadır görmemenize bağlıyorum bu söyleminizi.

"Çadırın fermuarını açtık .Boş bir çadır."
Boş derken? Çadırın içinde ne beklediğinizi açıklarsanız size yardımcı
olabilirim. Keza battaniyenin olmadığını açık bir biçimde programda
belirtmiştik.

"Zaten çadırda ayakta durulamıyordu."
Dediğim gibi, çadırlar 2 kişilikti ve 2 kişilik bir çadır, içinde
ayakta durulabilecek kadar yüksek olursa, kolayca yıkılır. Bu bir
fizik kuralıdır.

"Elimizi yüzümüzü yıkamak için bakındık.Musluk yoktu.Çünkü İzmir’de su
yokmuş."
İzmir’de evlerde bir damla su yokken, günde 3 defa tankerle su
getirdiğimizi neden yazmadığınızı inanın merak ediyorum.

"Tuvalet aradık ,yan tarafta belediyenin seyyar tuvaletlerini
gördük,kapısını açtık, içeriye girip çıkmam bir oldu..."
bu sorun yüzünden civardaki restoranlar ve büfelerle konuştuk ve
sağolsunlar, tuvaletlerini buluşmaya gelen dostlarımıza açtılar. Çözüm
bulmak kolay. KONUŞABİLMEYİ ve GERÇEKTEN İSTEMEYİ bildikten sonra.

"Cuma öğlen saati.Herkes aç....Evet, evet herkes aççççç..."
öğlen saati? Programda öğle yemeği yazmıyor ki zaten. Vaat edip de
yapmama gibi bir durum yok. Ki eğer paramız olsaydı öğle yemeğini,
hatta fazlasını karşılayacaktık.

"Esin hanım, kendi durumlarını anlattı.(Ama neyi savundu anlamak
mümkün değil.)"
size burda eleştiri nasıl yapılır onu anlatmak istiyorum. Öncelikle
anlamadığınız bir şeyi eleştiremezsiniz. İkincisi konuşmamı
eleştiriyorsanız, "kendi durumlarını anlattı" diyerek -ki ne demek
istediğiniz muamma- konuşmamın hatalarını ve nasıl olması gerektiğini
bir antitez olarak sunmalısınız ki eleştiri anlamını bulsun. Şu
durumda bu tabiriniz açıkça bir karalama ifadesinden öteye geçemiyor.

"Evet bizler yürekli yiğit oyunculardık. Direnecektik."
Gerçekten yürekli yiğit oyunculara, gerçekten birlik olmayı isteyen ve
bize kamp sonuna kadar yardımcı olan oyunculara çok teşekkür ediyorum.

Eleştirimin en eğlenceli yerine geldim :
"Drama atölyesi yapılmadı.( Hepimiz mutluyuz drama ne gerek var?)"
bunu bir yönetmene söylemek üzücü ama kötü bir haberim var. Drama
kelimesi yunanca dran sözcüğünden gelir ve "yapma, etme" anlamı taşır.
Tiyatroda sözü geçen drama sözcüğünün, tiyatro kelimesinden bir farkı
yoktur. Yani halk dilinde acıklı olay anlamında kullanılan dramla, bu
atölyenin bir ilgisi yok. Drama=oynama, yapma, etme demektir.

"Gitar atölyesi yapılmadı.( Gitar bulamadık!!!şaka )
Resim atölyesi yapılmadı.(Şövalye bulamadık!!!ağaçtan yapılanı ise
kabul etmediler.) "
Atölyelere başvuru yapılmadı. Atölyelerin yapılmaması için daha
geçerli bir sebep var mı? Atölye yapılmadı diye boş boş oturulmadı
üstelik. Yönetmenler kendi yaptıkları atölye çalışmalarından
bahsettiler. Bilirsiniz ki bu da eğitimdir! ayrıca bazı gruplar
başvuru yapılacağını bilmediklerini söylediler. Bu sebeple sonraki gün
farklı farklı yönetmenler çeşitli atölye çalışmaları yaptırdılar.
"Saat öğle saati- yemek yok...(sabah ve akşam yemeği olduğu msn’de
bildirilmiş.)"
msn değil, internette buluşma ile ilgili bütün haberlerde
bildirilmiştir.
"Bir şeyler söylendi.Ve kısa kesilerek...kesildi....."
söyleşiler kısa sürdüğü için kesilmez. Kısa sürse zaten neden
kesilsin? Kısa sürer ve biter. Süre aşılmış, fazla uzun sürdüğü için
kesilmiş olma ihtimali daha yüksek sanki? Ne dersiniz?
"Hatta hiç unutamayacağım bir şey yaşadım. Antalya Sağlık
çalışanlarından biri ’’ nasıl konuşuyorsunuz burada bayanlar var "dedi
ve bana kızdı..."
unutamayacağınız olay nedir? Eleştirilerinizin üslupsuz olmasından
dolayı tepki görmeniz mi?

Son olarak, sonuç bildirgesi toplantısında aramızda olsaydınız,
buluşmanın amacına ne kadar ulaştığını somut olarak görürdünüz.
Gerçekten yürekli, yiğit oyunculara sevgilerimle..
Esin Açıl


alpdoğan - ( 8/30/2008 )
Sayın Vejdi KOÇAK;
1. Bütün İzmir halkı susuzken ve evlerine kilometrelerce uzaktan bidonlarla su taşırken günde üç kez belediyenin tankeriyle getirtilen suyu beğenmeyip "Bu su teatral değildir!" sözünüzdeki espiriyi açıklar mısınız? Açıkhava Tiyatrosunda da suların akmadığını gördüğünüzde size tekrar İzmir genelinde suların kesik olduğu bölge halkının evlerinde de su akmadığı hatırlatıldığı halde böyle organizasyon mu olur böyle tiyatro mu olur su bile yok diye tekrar tekrar sitem ederek durumu anlamak istemeyişinizin sebebini açıklar mısınız?
2. Buluşmaya ne amaçla katıldığınızı açık yüreklilikle açıklar mısınız? Eğer düşünceniz tatil yapmak değildiyse gelir gelmez pankarttan başlayarak çadırınızı ve dağıtılan köfte ekmeği beğenmediğinizi niçin özellikle vurguladığınızı açıklar mısınız.
3.İzmir Yenikapı Tiyatrosunun bizleri biraraya getirmek için bu organizasyonu tek başına yüklendiğini ve o beğenmediğiniz çadırların ücretlerini bir oyuncularının babasının karşıladığını, bütün bunlara rağmen aralarında para toplayarak ve borçlanarak size o beğenmediğiniz kahvaltıyı ve köfte ekmeği dağıtabilmek için ellerinden geleni yaptıklarını ve kendilerinin bütün katılımcılar karınlarını doyursun diye kendi haklarını yemeyerek isteyenlere o beğenmediğiniz köfte ekmekleri ikinci kez dağıttıkları için aç kaldıklarını bildiğiniz halde ve size yaşanan maddi sıkıntının defalarca açıklanmasına rağmen niçin hala bu kadar saldırganca tavır takındığınızı açıklar mısınız?
4.Çevre restaurantların defalarca "bizim depomuzda suyumuzda var duşumuzda tuvaletimizde istediğiniz an kullanabilirsiniz" çağrılarına niçin kulak tıkadığınızı; karşı sitenin tuvaletinden çıkarken bir çok kez görülmenize rağmen gece yapılan değerlendirme toplantısında yüksek bir ses tonuyla adeta bağırarak ve bir hayli sert bir uslup takınarak "Bizim burda sıçma özgürlüğümüz bile yok! Biz bu kampı yarın sabah terkediyoruz." şeklindeki açıklamanızın ne kadar kibar ve ne kadar yapıcı bir eleştiri olduğunu açıklar mısınız? Size biraz daha kibar olmanız söylenince biz "ARABIZ" böyleyiz şeklindeki savunmanızın amacı neye yöneliktir açıklar mısınız.
5. İmece den çıkarttığınız anlam nedir açıklar mısınız?
6.Katıldığınız iki gece bir gün süresince iki değerlendirme toplantısında da bir kez tiyatro hakkında konuşma yaptınız mı? Bu toplantılarda yattığınız cadırda ayağa kalkamama sorununuzdan, duştan, sudan, yemekten, çadırdan, sıcaktan, kahvaltıdan ve tuvaletten başka hiç birşeyden bahsetmeyerek insanları provoke etmenizin altında yatan ana sebepleri açıklar mısınız? Bu tarz tartışma ortamları yaratıp saldırganlığınızla insanları gerdikten sonra sessiz sinema oynamamızı nasıl bekleyebilirsiniz?
7. Buluşmayı erken terkettiğiniz ve sonuç bildirisi toplantısına katılmadığınız halde buluşmanın amacına ulamadığı kanaatine nereden vardığınızı öğrenmek istiyorum.
8.Sizin buluşmayı terketmeniz akabinde yapılan atölye çalışmalarından ve bize büyük kazançlar sağlayan söyleşilerden haberiniz var mı? Buluşmaya katılan tiyatroların birbirlerine bir çok konuda maddi manevi karşılıklı destekte bulunduğundan bazı tiyatroların salon probleminin bile çözüldüğünden haberiniz var mı?
9. Katıldığınız söyleşide "AKP nin karanlık yüzüne karşın bize en çok maddi katkıyı onlar yapıyor. Bu yüzden AKP ile çalışıyoruz." söyleminizin Tiyatroların Yerel Yönetimlerle İlişkisi adlı panelle nasıl ilişkilendirebiliyorsunuz. Panelin konusu Antakya Belediyesi Şehir Tiyatrosu ve AKP ile arasındaki ilişki midir? Bu söyleşide paylaştıklarınız, söyleşiye dinleyici olarak katılan diğer tiyatrolara ne kazandırmıştır açıklar mısınız?
10.Sizin buluşmadan ayrılmanızla birlikte her toplantıda salt tiyatro ve tiyatroların yaşadıkları sorunlar ve çözümlerinden, tiyatroların halkla nasıl daha kolay kucaklaşacağından, tiyatroların üstlenmesi gereken misyonlardan, dekordan, kostümden, makyajdan, oyundan konuşulduğundan. Bu konularda profesyonel anlamda yol katetmiş tiyatroların eğitim ve atölye çalışmaları konusunda diğer tiyatrolara destek olmayı kabul ettiklerinden haberiniz var mı? Düzenlenmesine karar verilen festivallerden, nükleer santrallerin kurulmasına karşı sinopta sergilenecek duruştan haberiniz var mı?
11. Sık sık etrafınıza küçük guruplar toplayıp yaptığınız provakasyonlardan ve yapılan değerlendirme toplantılarında ki tiyaro ve sanatla ilgili olmayan saldırgan tutumunuzdan sonra "biz yarın burayı terkediyoruz" sözünüze; yarattığınız gergin ortamda verilen "gitmek isteyen gider" cevabına niçin bu kadar içerlediğinizi ve kurulan bir birliğe karşı bu kadar kin güderek söz konusu bu yazınızı niçin her sitede yayınlamaya çalıştığınızı; hepimizin yek vücut olması gereken günümüzde bir birlikteliği parçalamak için yapılan bu söylemlerinizin nedenini açıklar mısınız?
12. Sizce bu tavrınız yerine yine bizleri çevrenize toplayıp: arkadaşlar tiyatroların maddi imkanları ortada bizlerde taşın altına elimizi sokup kalan eksiklikleri giderilim demeniz daha doğru olmaz mıydı?
13."Yazmadığım birçok şey var. Eğer yalan yanlış ileri geri yorumlar yapılırsa,gerekeni yaparım." Sözünüzdeki tehditvari tutmunuzu açıklarmısınız.
14. Size tekrar hatırlatmak isterim tek şikayetiniz yattığınız yerden, yemekten, teatral su olmayışından, karşı sitenin gayet sağlıklı ve temiz olan tuvaletini kullandığınız halde "sıçma özgürlüğünüzün elinizden alınmasından" olduğunu hatırlatır. Büyüğümsünüz saygı ve sevgilerimle ellerinizden öperim.


Metin Şenocak - ( 9/2/2008 )
Vejdi bey lüks salonlarda kokteyllere yada kültür bakanlığı veya şirket sponsorlu otellerde yapılan festivallere alıştığı için bu tiyatro emekçilerinin çadırdaki paylaşımlarını ve gerilla yaşamlarını yadırgamakta haklı.
Ne diyebiliriz yanlış kişi yanlış yerdeymiş ve farkedip gitmiş.
Bu festivalin amacı tiyatrolar arası dayanışma ve yakınlaşmayı sağlamaktı ve %95 başarıldı. Elbette bu amacı paylaşmayanlar da yanıldıklarını ve yanlış yerde olduklarını görüp gideceklerdi
Vejdi beyi kim destekliyor bakarsanız zaten ne kadar kale alınacak biri olduğunu da anlarsınız
Vejdi beyi halen destekleyen sadece 2 kişi var biri kuyumcu Hilmi Bulunmaz diğeri dizi yazarı Coşkun Büktel. Burada onların kim olduğunu yazıp bu misafir olduğumuz siteyi polemiğe sokmak istemiyoruz ama ufak bir araştırmayla çıkacaktır.
Herkesin hakkında hayırlısı olsun, herkes hak ettiğini yaşar. vejdi beye hak ettiği türde lüks otellerde bol sponsorlu festivaller dileriz iki kim oldukları belli dostuyla.


ali gezgin - ( 9/3/2008 )
ya metin şenocak sen insanları tanımadan neden yorum yapıyorsun olaylar nerden nereye geldi.kardeşim bir insana çamur atacaksan önce iyice araştırben vejdi koçakı çok iyi tanıyorum.o senin söylediğin insanları eleştiri yazısını internete verene kadar tanımıyordu.evet onu tanımadığınız için size üslubu ters gelebilir gayet doğal insanlar kusursuz ve hatasız değildirler.ama bu denli karalama doğru değil buna hakkınız yok.yanlış şeyler yazıp konun büyümesini sağlıyorsunuz.vejdi bey lüks otellerde sponsorlarla festival yaşamadı bunu bil.hatayda veya hataya yakın yerlerde onun ne zorluk ve güçlüklerle tiyatro yaptığı bilinir...o bölgede va tanıdığın tiyatro emekçisi varsa ara sor.körü körüne eleştiri yapmayalım lütfen...bakın ben tiyatroya tapan biriyim festival boyunca ordaydım.ben vejdi koçak sayesinde tiyatroyu sevmiş ve ona aşık olmuş bir adamım ve lütfen bu aşkımı eleştirinin yönünü değiştirerek yanlış şeyler yazmayalım... benim herzaman her yazdığım yazının altına muhakkak not olarak düştüğüm bir cümlem var ...RAĞMEN TİYATRO. üç noktanın önüne istediğinizi yazın. saygılarımla..

Metin Şenocak - ( 9/4/2008 )
BÜKTEL’İN NOTU: Koçak’ın ikinci yazısı da, önce Hilmi Bulunmaz’ın düzeltileri, sonra Coşkun Büktel’in bir iki eklemesiyle geliştirilmiş, en sonunda, yine M. Vejdi Koçak’ın rötuşlarıyla son biçimini almıştır.

Büktel Vejdi koçak’ın yazılarını eliyle düzelttiğini bir anlamda dikte ettiğini bu notla övünerek sitesinde ilan ediyor. Vejdi Koçak dertlerini düşüncelerini kaleme almaktan aciz midir? Kendisine tiyatrocuyum diyen bu şahıs şahit olduklarını yaşadıklarını yazamıyor da orada olmayan bu küfürbazlar mı görmedikleri ortamı yazıyor? Yoksa Türkçe’yi kullanmaktan düzgün imladan mı acizVejdi Koçak?
Düpedüz kendisine dikte edilen görevi yerine getiriyor. Onlardan ayrı biri değil belli ki.


M.Vejdi KOÇAK - ( 9/4/2008 )
"Yalancılar!!! Defolup gidin!!! Omuriliksizler!!!"*

Sevgili tiyatro emekçileri,
Türkiye Tiyatrolar Birliği yöneticileri, İzmir/Güzelbahçe’de yapılan yanlışları savunabilecek ciddi şeyler bulamamışlar… (Bakınız: tiyatronline.com, "Tiyatro Güzelbahçe’de çiçek açtı...") Yapılanları ballandıra ballandıra anlatmalarına rağmen, yapılanlardan daha önemli olan yapılamayanları es geçmişler. Ben, Türkiye Tiyatrolar Birliği yöneticilerine birkaç konuda cevap vereceğim…

Sevgili kardeşlerim sizlerin fedakarlığı konusunda yalan yanlış şeyler yazmadım. Tabii ki her tiyatro emekçisi bin bir zorlukla İzmir/Güzelbahçe’ye gelip bu birlikteliğe katılarak mutlu olmak istemiştir. Buna bir sözüm yok. Ama benim çelişkili ifadelerimden söz ediliyor…

Şunların neresinde çelişki var?

Buluşmanın adı; "2. Uluslararası Türkiye Tiyatro Buluşması.

Uluslararası olduğu iddia edilen buluşmada:

1- Basın yoktu!
2- Su yoktu!
3- Duş yoktu!
4- Yemek yoktu!
5- Tuvalet yoktu!
6- Halkla bütünleşmek yoktu!
7- "Söyleşiye katılacağım" deyip gelmeyen çoktu!
8- Atölye çalışmalarının çoğu yapılmamıştı!...
Ve Orçun Masatçı bizlere, değerlendirme toplantısında, herkesin içinde hakaret etti:

"Yalancılar!!! Defolup gidin!!! Omuriliksizler!!!"

Hakaret ettiğini de aynı günün gecesi kabul edip özür diledi. Orçun Masatçı, hakareti nerede etti? Herkesin içinde. Peki özrü nerede diledi?... Hakaret ettiği yüksek ses tonuyla değil; alçak ses tonuyla ve hakareti duyanların birçoğunun uzağında… Kendisinin kabahatini anlaması iyi bir şey. Ne var ki kabahat hangi koşulda (kaç kişinin önünde) yapıldıysa, özür de aynı koşulda dilenir!!! Ben onu gözlerinden öptüm ve tekrar öpüyorum. Kendisi bana "Zaten benim başıma ne geliyorsa dilim yüzünden geliyor. Bu yüzden kaç tane davam var’’ demiştir….Ve birçok usta vardı bu olumsuz koşulları yaşayan. Hiçbirinin sesi çıkmadı! (Şu an çıkmadığı gibi.) Olumsuz koşullar hakkında konuşsalardı; en azından kendileri için iyi olurdu. Konuşarak sorumluluk almak isterlerse, zaman geçmiş değil; konuşabilirler. En azından kendileri için iyi olur. Tarihe karşı sorumluluklarını yerine getirmiş olurlar!...

İzmir Yenikapı Tiyatrosu, organizasyonu tek başına üstlenmiş gibiydi. İmece diye bir durum görünmüyordu!...

Bizlerin küçük küçük öbekler oluşturup tiyatro buluşmasını provoke ettiğimiz söyleniyor. Yazımın altına yorum yazanlardan biri diyor ki:

"Alpdoğan… 30/08/2008 www.tiyatrodunyasi.com

Sık sık etrafınıza küçük guruplar toplayıp yaptığınız provakasyonlardan ve yapılan değerlendirme toplantılarında ki tiyaro ve sanatla ilgili olmayan saldırgan tutumunuzdan sonra ’biz yarın burayı terkediyoruz’ sözünüze; yarattığınız gergin ortamda verilen ’gitmek isteyen gider’ cevabına niçin bu kadar içerlediğinizi ve kurulan bir birliğe karşı bu kadar kin güderek söz konusu bu yazınızı niçin her sitede yayınlamaya çalıştığınızı; hepimizin yek vücut olması gereken günümüzde bir birlikteliği parçalamak için yapılan bu söylemlerinizin nedenini açıklar mısınız?"

Bir birlikteliğin parçalanmaması, benim kitlenin önünde davet edenler tarafından hakaret görmeyi, "Yalancılar!!! Defolup gidin!!! Omuriliksizler!!!" gibi gayrı insani hitaplara muhatap olmamı ama yine de hiç şikayet etmeden her şeyi sineye çekip susmamı gerektiriyorsa; o birlikteliğin parçalanmaması için benim gerçekleri halktan gizlemem gerekiyorsa; o birliktelik, o kadar kutsanacak bir birliktelik olamaz. Benim gerçekleri dile getirmemle parçalanacaksa, parçalansın, daha iyi! (İnşallah, parçalanmaz! İnşallah, "tüm üyeleri sustuğu ve katlandığı için" değil; "tüm üyeleri gerçekleri konuşabilecek kadar cesur olduğu halde" parçalanmaz.)

Ben orada, küçük küçük öbekler içinde, organizasyonun eksikliğiyle ilgili olarak, Türkiye Tiyatrolar Birliği ilgililerine ne söyledimse aynılarını söylüyordum. Etrafımdakiler de benzer şikayetlerini dile getiriyorlardı. Ama etrafımdakiler Birlik yöneticileriyle konuşmaya başlayınca susuyorlardı. Neyse ben yine gökyüzüne bakıp gülüyordum. Ve şöyle diyordum: "Susma, sustukça sıra sana gelecek!..."


Bu arada, www.tiyatrodunyasi.com sitesinde yayınlanan yazımın (Bakınız: M. Vejdi Koçak, "2.TÜRKİYE TİYATRO BULUŞMASI ARDINDAN") altına yapılan "yorum"lardan birini aktarıyorum:

"////Metin Şenocak 8/28/2008

Bu yazıyı yazan arkadaşlar Coşkun Büktel ve Hilmi Bulunmaz tarafından oraya gönderilmiştir ve festivali sabote etmeye kalktıkları için defolmaları istenmiştir.//////"

Ben, "2. Tiyatro Buluşması" sona erinceye dek, Coşkun Büktel ve Hilmi Bulunmaz’la hiçbir biçimde görüşmedim/tanışmadım. Onlarla ne bir telefon görüşmesi yaptım ne de e-posta yolladım. Ne zaman ki Orhan Aydın, forumlarda dolaşan ve daha sonra "çiğ" biçimde www.tiyatrodunyasi.com sitesinde yayımlanan yazımı Bulunmaz’a göndermiş; ondan sonra Hilmi Bulunmaz beni aradı ve yazımızın geliştirilmesi yönünde önerilerde bulundu. Böylelikle Hilmi Bulunmaz ve ardından Coşkun Büktel’le telefon görüşmesi yapıp, e-postalar yoluyla görüştük. Metin Şenocak adlı kişi yanılıyor. Bana iftira atıyor. Nereden çıkarıyor bu provoke etme olayını?!... Bir insan yalnızca tahminlerine dayanarak, bir başka insana bu kadar alçakça bir suçlamada nasıl bulunabilir? Bir anne, nasıl olup da böyle bir yaratık doğurmuş olabilir?

Neyse sayın Mehmet Esatoğlu’nun yazısını okudum ve şurası gözüme çarptı:

"Gece çadırlarımızın olduğu alana döndüğümüzde tam tiyatro üstüne konuşacakken bu kez Antakya’dan Vejdi Koçak söz alarak buluşmanın en "önemli" tartışması olan tuvalet ve su sorununu öne sürerek kamptan ayrılacağını söyledi. Günlerdir güneş altında koşup didinenlerden sert yanıtlar alınca üzüldü. Gençlik, artık tiyatro üzerine konuşmak istediklerini, kamp sorunlarını konuşmaktan bıktıklarını söyleyince karşılıklı tatsız tartışmalar oldu. Bir ara benim de tartışmaya katılmam istendi. Konuşmayı gerekli görmedim. Bu ortamı germekten başka bir şeye yaramayacaktı.’’

Peki karşılıklı tartışmalar oldu; bir büyük ve usta olarak neden ortamın daha da gerilmesini engellemediniz? Ev sahibi sayılırdınız. Sizler misafirlerinize böyle mi davranırsınız? Bizler herkesin düşünce sesi olduk. Yani size bizden başkası eleştiri yapmadı mı? Doğru: Vejdi’nin üslubu kötü(!) Net olduğum için! Kıvırmadığım için!...

Hatırlayın, Mehmet Esatoğlu; parkta Kıbrıs’la ilgili konuşurken size halktan yaşlı bir amca sert bir dille "Sen siyaset mi yapıyorsun tiyatro mu?’’ deyince: Size sert üslupla konuşulmasına rağmen sakin ve sevecen bir tavırla açıklama yapmaya çalışıp "Amcacığım yanlış anladınız, sizinle sonra oturup konuşalım’’ demediniz mi? Doğrusu da bu değil miydi? Neden aynı ılımlılığı akşam göstermediniz? Sizce bize yapılan hakaretler doğru muydu? O hakaretleri hak etmiş miydik?

Bu arada, birliğin sonuç yazısının 6. maddesini çok beğendiğimi söylemeden geçemeyeceğim:

’’6- Buluşmadaki aksaklıklar göz önne alınarak diğer buluşma ve festivallerde aynı hatalara düşülmeyecek.’’

Tiyatro emekçilerinin gözlerinden, ellerinden öpüyorum. Saygı ve sevgilerimle.

TİYATRO AŞK GEREKTİRİR…ENTELEKTÜEL VE ÖZVERİLİ OLMAK YETMEZ…

M.Vejdi KOÇAK


Nurgül Darendeli - ( 9/3/2008 )
Vejdi Koçak Orhan Aydın ve şürekasıyla ilişkisini açıklasın da hepimiz öğrenelim!!!

Daha önce Türkiye Tiyatrolar Buluşmasına sıcak bakıp yakınında olan ama ayrılanlardan kimler Vejdi Koçak’ı oraya yolladı ve bölünme sağlaması için orada sürekli muhalif ortalıkta dolaşmasını tembihledi?

Vejdi görevini yapıp oradan devşirdiği yalan yanlış değerlendirmeleri kaleme aldığında bunu internet medyasına kim dağıttı? Orhan Aydın neden bu yazıyı tiyatronun başının belası 2 küfürbaz olarak anılan kişilere jurnalleme gereği duydu? Amaçları çıkarabildikleri kadar kuru gürültü çıkarıp sağlanmakta olan birliği dağıtmak mı?

Vejdi Koçak, Orhan Aydın, Hilmi Bulunmaz, Coşkun Büktel gibi isimler baştan bu yana Türkiye Tiyatrolar Birliğinin önünü kesmek için mi vardı? Coşkun Büktel ve Hilmi Bulunmaz defalarca "Kim oldukları bilinmez kişiler" gibi aşağılayıcı ifadelerle Türkiye Tiyatrolar Birliğine saldırmadı mı?

Orhan Aydın sırf bir yerde daha yayınlanmış olsun diye bir avuç kişinin okuduğu bu akıllara ziyan 2 adamın sitesine yazı yazıp bu tür haberleri servis etmekten utanmadı mı? kendini bu gibi adamlarla bir araya koyup rezil rüsva etmesi üzücü gelmiyor mu?
Taraflar artık daha fazla birbirlerini yıpratmadan karşılıklı özür dileyerek çekilebilir

İsteyen Türkiye Tiyatrolar Birliğine dahil olur isteyen olmaz ayrılır. Orada ekmek geç geldi, su kesintisi varmış çadır alçakmış ben o nedenle Türkiye Tiyatrolar Birliğinden ayrılıyorum diye bir sebep bir mazeret olabilir mi?

Hangi mantık hangi ölçü bunu mazeret olarak kabul edebilir?
"Türkiye Tiyatrolar Birliğine gerek duyup katılmıştık ama çadırı alçakmış, tuvalet iyi değilmiş ayrılıyoruz." Bu kadar ahmakça bir mazereti öne sürüp ayrılmak ahmaklığın daniskasıdır. Tabi bunu da bir haber sayıp da bayram yapıp sitelerine taşıyanların yaptığı ise rezilliğin dik alasıdır.

Bu festival sadece TTB için bir araçtır. Biraz daha kaynaşmak daha kalabalıklaşmak için. Araca kızıp amaç yakılmaz. Gerekirse aracın tamamı gözden çıkarılır olmadı bu festival çok kötü geçti denir başka araçlar denenir. Sen ortaya ilkelerden dolayı bir mazeret koyabiliyor musun? Şu ilke bize ters geldi ayrılma gerekçemiz budur diyebiliyor musun? Diyemiyorsun ve yarım ekmek arası köfte için ayrılıyorsun! sonra da ortalığı ayağa kaldırıyorsun!

Ne zannediyordun BU İKSV nin bol sponsorlu Tiyatro festivali mi? İşte bu rezilce beklenti içinde ve rezilce hayal kırıklığının hezeyanı içinde davrananlar tarihe bu kopardıkları rezillikle geçti. TTB ise gelecek yıl daha sorunsuz daha aşama kaydedilmiş organizasyonlar yapacaktır, sonraki yıl daha da iyisini..

ve üyeleri de artacaktır arada bu tür kısa erimli çıngarcılar da içerden yada dışardan ayağına çelme takmaya çabalasa da.


Osman Akkuyu - ( 9/4/2008 )
Şimdi tamam oldu!!!!
Orhan Aydın, Vejdi Koçak vs sırtını tiyatronun küfürbazları denilen 2 sorunlu kişiye dayadı ve Türkiye Tiyatrolar Birliğinin önünü kesmeye çıktı. Pes! Her şeyi anlarım da bula bula bu lanetle anılan facebookda yüzlerce kişinin lanetlediği 2 küfürbazı mı buldunuz müttefik olarak!
Nurgül’ün yazdıkları da çok doğru. Şu karardan şu ilkeden şu maddeden şu uygulamadan dolayı Türkiye Tiyatrolar Birliğinden ayrılıyorum diyemeyenler çadır küçükmüş diye , öğlen köfte ekmek geç geldi diye ayrılıyormuş! Komiksiniz beyler çok komik. Ve bir provokasyona geldiğinizi göremiyorsunuz. Önce yandaş seçtiklerinizi bir sorun soruşturun bunalımlı bir amatör yazar ve bunalımdan öte çizgiye geçmiş bir amatör yönetmen her buldukları açıktan tiyatro dünyasına küfürlerle hakaretle saldırırken sizin bu tavrınız ve işbirliğiniz sadece onlara malzeme oldu başka hiç bir şeye değil!


merve deniz - ( 9/7/2008 )
sayın tiyatro dostu bunu yapan kişileri tanımadan böyle yorum yapma cesaretini kendinizde bulmanız da bi hakaret sayılır.bencede dert edeceğiniz baska seyler olmalı(böyle ağır ithamlar olmamalı.)

Tiyatro Dostu - ( 9/6/2008 )
Sayın Koçak sitemlerinizde haklısınız. Türkiye Tiyatrolar Birliği gibi bi birlik kurma cüretini gösteren insanların önce insani değerleri bilmesi gerekir. Tiyatro gibi saygın bir ortamda hakaret gibi birşeyin kaldırılabilir bişey olmadığını da iyi biliyorum. Boşverin bu kişi zaten tiyatrodan önce insani değerleri bilseydi, çok daha farklı yerlerde olurdu. O yüzden dert etmeye değmez.

Nurhan Yaman - ( 9/6/2008 )
Bir kere daha gördük ki tiyatrocuların profesyonelleri gibi amatörlerinden de bölgesellerinden de bir şey olmayacak.
Yazık...


Enis - ( 8/29/2008 )
afedersiniz ama bu buluşmanın amacı nedir?
ben katılmadım ama okuduklarıma göre vecdi bey haklı ya da haksız olsun, planlananların yarısı dahi yapılmamış oturumlar ortadayken amacına nasıl ulaşmış olabilir acaba?


gözde - ( 8/29/2008 )
2.türkiye tiyatro buluşması amacına ulaşmıştır.Eğer vejdi bey buluşmanın ilanlarında vadedilenlerden fazla şey bekleyip,’tiyatro için aç kalırım’deyip sürekli eksik aramaya,samimi ortamı germeye kalkmasaydı ve buluşmanın sonuna kadar kalma cesaretini gösterebilseydi eğer buluşmanın amacına ulaşıp ulaşmadığını görürdü.2.TÜRKİYE TİYATRO BULUŞMASI AMACINA ULAŞMIŞTIR.

Metin Şenocak - ( 8/28/2008 )
Bu yazıyı yazan arkadaşlar Coşkun Büktel ve Hilmi Bulunmaz tarafından oraya gönderilmiştir ve festivali sabote etmeye kalktıkları için defolmaları istenmiştir.

maco - ( 8/28/2008 )
iyiki cesaretli kişiler varmış....dilinize saglık

selvi karagöz - ( 9/7/2008 )
bu sitede mehmet esatoğlu da buluşmayı değerlendirmiş.onuda okumak gerekir.sadece vejdi beyin yazdıklarını okumak çok yanlı bi davranış olur.

ayşe - ( 9/5/2008 )
hangi konuşma edebiydi ve sanatsaldı.hepsi siyaset .

Nurhayat Güçbilmez - ( 9/4/2008 )
Sayın Vejdi bey,
Sizin tiyatro aşkınıza da tiyatroya verdiğiniz emeğe de saygı duyuyorum belli ki bu işe gönlünüzü koymuşsunuz
Fakat;
Fena halde hata yapmaktasınız. İki nedenle
1- Kendinize seçtiğiniz yandaşlar bu tiyatro dünyasının en çirkin anılan isimleri bilesiniz. Onlar boşuna sizin üstünüze atlamadılar, boşa sizi arayıp bulmadılar.
Coşkun Büktel ve Hilmi Bulunmaz denilen kişilerle yola çıkarsanız isterse adınız Muhsin Ertuğrul olsun adınızı ve birikimlerinizi bir günde iki paralık edersiniz bilesiniz. Tiyatro tiyatro olalı bunlar gibisini bu kadar seviyesizlerini görmedi. Biz nerdeyse 2 yıldır onlarla ilgili yazılanları okuyor görüyor şahit oluyoruz. Bazen sosyalist kisve altında bazen başka maskelerle ve düpedüz alçakça küfürler tehditler ederek var olmaya çalışan bu kişilerin size omuz veriyor olması sizi yüceltmez tam tersine yerin dibine batırır. Benimkisi bir dostça uyarı ama tabi dostlarınızı yandaşlarınızı kimlerden seçeceğinize kendiniz karar vereceksiniz size şunları dost edinmeyip demek haddim değil
2- Türkiye Tiyatrolar Birliği olmuş bitmiş oturmuş kurumsal bir yapı değil. Bu nedenle de bir organizasyonunda aksamalar olması sizi eleştiriye götürdüğü kadar hadi arkadaşlar ucundan tutulacak ne var biz bu kadar kötü organizasyona layık değiliz hadi bende bir ucundan tutayım demeye götürmeliydi. Su mu yok, beş kişiyle oturup bundan şikayet etmek değil arkadaşlar su sorunu çözülememiş ben atlayıp gidip bir tanker su getireyim diyebilmeyi gerektiren bir aşamadayız. Konuşmacı mı gelmemiş arkadaşlar bu bize ders oldu seneye bunları davet etmeyelim benim de sıkı tanıdığım ve tereddütsüz gelecek şunlar var onları getireyim denilecek aşamadayız. Yani konuk gibi duranlara değil bu birliğin inşaatına tuğla koyacaklara ihtiyaç var. Burası bitmiş bir bina kurumsallaşmış bir yapı değil henüz inşaatı süren bir çaba
Tabi henüz inşa aşamasında arkadaşlarımızın fazla havalanıp bunu uluslararası diye ilan etmeleri yada medyatik isimleri getirme çabaları emeklemeden koşmaya kalkmaları da hatadır bu konuda yerden göğe haklısınız. Orçun Masatçı ise sizi kırmakla hata etmiş eminim yazıyla da açık net özür dileyecektir kamuoyu önünde
Sevgiyle kalın Vejdi bey


mehmet kadıoğlu - ( 9/17/2008 )
Türkiye de sanat-toplum adına bir kitle oluşturabilmek için yola çıkan bir oluşum neden eleştirilere (içeriği her ne olursa) katı bir şekilde cevap verme ihtiyacı duysun ki ? bir sonraki dönemde eksiklikler giderilebilir , görüşleriniz dikkate alınır v.s. gibi cevaplar vermek varken.
Organizasyonda eksiklikler olduğu bir gerçek fakat tartışmalar esnasında ne önerirsiniz ? gibi sorular sorulduğunu da hatırlamıyorum ,yalnızca bu etkinliğin bir grup tarafından finanse edildiğinden bahsedildi saygıdeğer bir davranış, fakat verilen emeğin katılımcılara tartışma sırasında anlatılması bunun daha önceden katılımcılar tarafından bilinmemesi en azından ben bilmiyordum, doğal olarak imkanı olup ta katkıda bulunmak isteyebilecek gruplar bu imkanı değerlendiremedi.
her iki tarafında üslubundan kaynaklanan kargaşa ortamı oluştu böylelikle ne diğer katılımcılar konuşabildi veya susmayı tercih etti nede taraflar tam olarak dertlerini anlatamadı. Fakat “beğenmeyen gider” cok masum bir söylem değil özellikle devrimci isek ve amacımız kitle oluşturmaksa. Bu aslında çözülemeyecek bir problem değil özellikle ‘üslup’ problem değil de bir renk olmalı özellikle tiyatrocular açısından, kaldı ki “tiyatral su” ve “ sıçma özgürlüğü” bence radikal söylemler bir nevi devrimci çıkışlardır . Benim dilime dolandı .
bir takım kişiler Vejdi beyin açıklamaları üzerinden başkalarını karalama derdinde bu çok açık görülmekte bunlar yüzünden Vejdi Koçak yıpratılmamalı . Türkçenin kullanımında yetkin olup olmama konusu gülünçtür, vaktinizi boşa harcamayın. Saygılar..


esin açıl - ( 8/30/2008 )
enis bey umarım yeterli bir cevap olmuştur

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 148
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Tiyatro ARTI (İzmir) - 9/12/2008
  • Basri (Hakikat) (Halis Tekel) - 9/11/2008
  • 6. Kıbrıs Tiyatro Festivali'ndeyim, Lefkoşa'dayım... (Üstün Akmen) - 9/9/2008
  • Tiyatroların Güzelbahçe Buluşmasında Olup Bitenler (Mehmet Esatoğlu) - 9/2/2008
  • Bir Buket Aşk (Oyun Teksti) (Berkan Karasu) - 9/2/2008
  • Ah Şu Kültür Faaliyetleri (Berkan Karasu) - 9/2/2008
  • CEZAEVİ… TİYATRO… UMUT VE ÖZGÜRLÜK… (2) (Kemal Oruç) - 9/2/2008
  • CEZAEVİ… TİYATRO… UMUT VE ÖZGÜRLÜK… (1) (Kemal Oruç) - 9/2/2008
  • Bir Adam Yaratmak - Beykoz Belediyesi Tiyatrosu (Ayşe Müge Gerdan) - 9/2/2008
  • CEZAEVİ… TİYATRO… UMUT VE ÖZGÜRLÜK… (3) (Kemal Oruç) - 8/29/2008
  • 2.TÜRKİYE TİYATRO BULUŞMASI ARDINDAN (M. Vejdi Koçak) - 8/28/2008
  • Bodrum'da Magic Life tatil köyü ve köy'de Yeşil Kabare (Üstün Akmen) - 8/26/2008
  • Konservatuar Sınavları Öncesi (Ali Çakır) - 8/26/2008
  • Uçurtmanın kuyruğu – GUTOK (İhsan Ata) - 8/26/2008
  • Şahane Düğün - Asuman Dabak Tiyatrosu (İsmail Can Törtop) - 8/19/2008
  • İki Yüzlü Felaket - 17 Ağustos Depremi'nin Anısına (Ali Erdoğan) - 8/16/2008
  • Ali Poyrazoğlu, Koçum Benim ile kentten kente gidiyor (Üstün Akmen) - 8/15/2008
  • Tiyatroda Akademinin Yeri (Ulaş Tuzak) - 8/15/2008
  • Anton Çehov'dan Tek Perdelik 9 Oyun (Anton Çehov) - 8/12/2008
  • İsa Karslı'dan Konservatuar Adaylarına Bilgiler (İsa Karslı) - 8/9/2008
  • Kamyon - Antalya Devlet Tiyatrosu (Ahmet Olcay) - 8/4/2008
  • Kibarlık Budalası – Tiyatro Kedi (İsmail Can Törtop) - 8/2/2008
  • İzmir Bulvar Oyuncuları Tiyatrosu (İzmir) - 8/1/2008
  • İki Arada Bi Derede Türk Tiyatrosu (Ulaş Tuzak) - 8/1/2008
  • Tiyatro Eğitiminin Derhal YÖK'den Ayrılması ile Başlayabiliriz (Adnan Tönel) - 7/29/2008
  • Suna Pekuysal Söyleşisi - Tiyatro dışında yaşamım yok ! (Okan Bayülgen) - 7/24/2008
  • Suna Pekuysal'ın Ardından.. (Suna Pekuysal) - 7/22/2008
  • Tiyatroculuk Oynamayın (Ulaş Tuzak) - 7/22/2008
  • Tiyatro ve İstismarcılık (İbrahim Kırbulut) - 7/22/2008
  • Tiyatromuzda Amatörlük ve Profesyonellik (Melih Anık) - 7/14/2008
  • Aspendos Opera ve Bale Festivali'nde Norma'yı izledim (Üstün Akmen) - 7/11/2008
  • Kurtar Beni - Sesli Öykü (Gılman Kahyaoğlu Peremeci) - 7/9/2008
  • AÇIK MESAJIM VAR GİTMESİ GEREKENLERE… VE ÜSTÜNE ALABİLENLERE….. (Cihat Faruk Sevindik) - 7/8/2008
  • KAFKAS TEBEŞİR DAİRESİ- Erzurum Devlet Tiyatrosu (Ahmet Olcay) - 7/6/2008
  • Kene Can Almaya Devam Ediyorkene… (Ali Erdoğan) - 7/1/2008
  • Tiyatro'da Yeni Bir Kapı (Ulaş Tuzak) - 7/1/2008
  • Türkiye' de Sanat Yapılır mı? (Mert Urdal) - 6/30/2008
  • Mehmet Baydur’un bozuk Türkiye'si : Kamyon (İhsan Ata) - 6/30/2008
  • Tiyatro… Tekst Arayanlar… Sirkçiler… (Kemal Oruç) - 6/25/2008
  • TARİHİN EN ÇARPICI DİLİYLE : SİYAH ÇORAPLILAR (İhsan Ata) - 6/24/2008
  • BEN TİYATROCUYUM…HADİ YA..! (Cihat Faruk Sevindik) - 6/24/2008


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..