| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Kent Oyuncuları -Bu Devirde Cimrilik Kaçınılmaz- Diyor: Cimri
Üstün Akmen




Hiç kuşku yok ki, Molière (1622–1673) ülkemizde benimsenen ve beğenilen ilk tiyatro yazarlarından biri. Shakespeare, nasıl tragedyaya halk şakalarını katarak gerçekçi tiyatroya ve yeniçağ dramına ulaştıysa, Molière de komedyayı ciddileştirerek, ama güldürücülüğünü kaybettirmeden ciddileştirerek, aynı şeyi yapmış. Ülkemizde benimsenmesi ve beğenilmesi de bu yüzden olsa gerek.

Ünlü yapıtı “Cimri”, İstanbul’da Kent Oyuncuları tarafından oynanmakta… Seyrettim. Seyrederken, halk şakalarının en acı insan gerçeğine nasıl yükseliverdiğini, bir dram gerginliği kazandığına da yeniden tanık oldum.

Bilmeyen, bilemeyen genç okurlarım için oyunun başkahramanının Harpagon olduğunu, Harpagon’un tiyatro tarihinin unutulmaz tiplerinden sayıldığını anlatacağım. “Harpagon’un tüm ihtirası tek bir noktada odaklanmıştır, o da paradır, paradır, ille de paradır. Para hırsı gözünü bürümüş olan Harpagon, para için ölümü bile göze alabilecek bir kişiliğe sahiptir,” diyeceğim. “Cimri”nin, Parisli bir burjuva ailesinin ahlaki değerlerini, düşüncelerini, dünya görüşünü bütün içyüzüyle yansıtmakta olduğunu söyleyeceğim. “Cimri”nin: “İnsan, yemek için yaşamaz, yaşamak için yer” sözleriyle tanındığını ve ortaçağın ibret verici oyunlarını andırdığını da tırnak içinde söyleyivereceğim.
Oyun kişilerini on yedinci yüzyıl Fransa’sının burjuva ve aristokrat çevrelerinden seçen Moliere, “Cimri” adlı yapıtında, tefecilik yaparak servet edinen bir tip olan altın düşkünü Harpagon'un kişiliğinde "İnsanın gerçek doğası"na eğilmiş. "Tiyatro sahnesindeki kişilerin halka tutulmuş bir ayna olduğunu" ilk kez söyleyen Moliere, “Cimri”de aynasının sınırlarını evrensel olana açıp, güldüren bir “kara pinti” karikatürü çizmiş.
Kent Oyuncuları, oyunun ana eksenini cimriliğin kaçınılmazlığı üzerine kurmayı hedeflemiş. Mehmet Birkiye: ”Cimrilik bizi gülünç, budala hatta nefret edilen biri haline getirebilir. Bizi insanlığın en aşağılarına itebilir, ancak içimizde gerek birey, gerekse de toplum anlamında hep vardır. Bazen de kaçınılmaz biçimde büyür ve baskın bir olguya dönüşür,” diye düşünmüş. İlkel kapitalizmden günümüz neo-liberalizmine kadar geçen süreçte “para”nın önemli bir metadan, kimlikle eşdeğer tutulduğu bir olguya dönüşümünü izlemekte olduğumuz gerçeğini göz ardı etmeden, paranın varlık sorusunun yanıtı olduğunu savlar bir yorum getirmiş. Dediği gibi, bankamızdaki para cinsi ve sıfırların çokluğu bizi belirlemekte değil midir? “Öyleyse, böyle bir toplumda cimrilik ve kaçınılmaz olarak buna bağlı ya da bunun sonucu açgözlülük de, bir değer olarak var olmak durumundadır ve kaçınılmazdır.” Mehmet Birkiye’nin “Cimri”si işte bu düşünce ışığında bina edilmiş.

Molière oyunlarının özelliği eğlence, coşku, neşe yanında toplumsal koşulların yerilmesi ise, işin bu yanını da savsaklamamış Mehmet Birkiye. Toplumsal koşulların yerilmesinin altını çizmiş. Molière'in felsefesini, kara mizahını öne itmiş, iterken komedyanın görevini yerine getirmesini de istemiş; insanın, öncelikle de çağımızın insanının kusurlarını ön safta göstermeyi yeğlemiş. Doğası gereği bütün kusurların ve güçsüzlüklerin ancak güldürünün gücüyle düzeltilebileceğine, bu bağlamda hiçbir konunun eleştirel bakış açısının dışında kalamayacağına inanmış, mizansenini de öyle yaratmış. Rejisörlük sahnenin tanrıları ve tiyatronun esrarı ile buluşmak demekse, Mehmet Birkiye sahnenin tanrılarıyla da, perileriyle de, tiyatronun gizemiyle de buluşmuş.

Harpagon adındaki cimri, oğlu Cleante (Engin Hepileri) ve kızı Elise (Demet Evgar) ile yaşamaktadır. Napolili genç Valere (Bülent Şakrak), Elise’i bir deniz kazasından kurtarmış, onu sevdiği için Harpagon’un evine vekilharç olarak girmiştir. Cleante, Mariane (Hare Sürel) adlı genç kızla evlenmek istemektedir. Gençler evlenemeyecekleri; Harpagon da bahçede gömülü altınlarının çalınacağı korkusu içindedir... Harpagon, uşağı Fleche’i (Emrah Eren) kuşkulandığı için kovar; kendisinin Mariane ile evleneceğini; oğlunu dul bir kadınla, kızını da Anselme adlı varlıklı bir yaşlı ile evlendireceğini, açıklar. Elise, bu evlenmeye razı olmamaktadır. Cleante da, Mariane’la evlenmek için para araştırmaktayken, babasının kendisine yüksek faiz ve birtakım işe yaramaz eşyaları satın alma koşuluyla para vermek istediğini öğrenir. Onunla yüzleşir; tartışırlar. Harpagon oğlunu kovar; kendisinden para sızdırmak isteyen Frosine (Kadriye Kenter) adlı bir düzenci kadını da aldatmayı başarır, falan...

Çiğdem Erken, Yavuz Çetin’in “Cherokee”sinden, Necdet Koyutürk’ün “Papatya Gibisin”ine; Lakmé’nin “Flower Duet”inden, Bizet’nin “İnci Avcıları”na değişik bir yelpazede müzikler hazırlamış “Cimri” için. Barış Dinçel “commedia dell’arte”variye kayan, “Brechtyen” biçemi de andıran stiller “manzumesi” bir dekor yaratmış. Kenter Tiyatrosu’nun sahne olanağına oyundaki devinime uygun sahne çerçevesi kurmuş. Sahneyi tasarlarken betimlemeden ziyade izlenim yaratmış. Başak Özdoğan, “matluba” uygun giysiler hazırlamış. Cem Yılmazer, hemen hemen hiç düz ışık kullanmayarak, oyuncu ve nesneleri doğal görüntüleriyle ve üç boyutlu olarak seyirciye gösterebilmeyi başarmış. Biçimin doğal görüntüsüyle yansıtılmasına titizlik göstermiş. Koreograf Cihan Yöntem, koreografisini gene Cihan Yöntem gibi çizmiş.

Çağlar Tüfekçi, Seval İşgören, Cem Bahşi, Ersin Olgaç, Simge Defne, Hüseyin Sevimli, Güneş Sayın, Çağrı Şensoy, Salih Bademci, Tara Demircioğlu, Algı Eke en yoğun anlatım aracının hareket olduğunu öğrenmişler, dolayısıyla adları tek tek anılacak kadar başarılılar. Emrah Eren, aklın ve duygunun uyumlu beraberliğinde karakteri gerçekleştiriyor. Mükemmel bir komedyen gömleği olan İlker Ayrık, tekstte Jacques karakterlerine ait ne bulduysa seyirciye abartmadan aktarmakta. Kavrama ve yorumlama sınırlarını biraz daha zorlarsa daha çok kazanacak, inansın bana. Hare Sürel, fiziksel varlık çizgisini Marianne olduğu süre içinde başarıyla koruyor ve sürdürüyor.

Bülent Şakrak, fiziksel olduğunca ruhsal yaşam duyusunu da içinde yarattığı ve yaşattığı Valere’i öyle mükemmel canlandırıyor ki, insanın içinden yüksek sesle “helal olsun” demek geliyor. Benim gözbebeklerimden biri olan Demet Evgar, bu kere de kendini heyecanlanmaya değil, birtakım özel eylemler yapmaya zorluyor. Daha doğrusu, nasıl heyecanlanacağı yerine, ne yapması gerektiğine şartlanıyor, dolayısıyla, abartısız bir Elise ortaya çıkartıyor.

Engin Hepileri ise mükemmel diksiyonuyla, yaratıcı duygularını aktarmak için her şeyi, ama her şeyi; sözcüklerini, sesini, jestlerini, hareketlerini, aksiyonunu, yüz ifadelerini cömertçe kullanmakta. Gerçekten de alkışlanacak bir performans sergiliyor Hepileri. Kadriye Kenter, Frosine’in duygularıyla, bu duyguların anlatım yöntemlerini pek güzel belirlemiş. Kadriye Kenter’i, rol aldığı oyunlarda genellikle sesi ve hareketiyle daha ilk adımda rolüne girmesiyle tanırız, severiz. Bu kere de Frosine’i nefis dengelemiş, abartmıyor, zerre kadar köpürtmüyor. Mehmet Birkiye’ye gelince, içindeki istek öğesini heyecanlanmak eyleminden başarıyla ayrıştırmasıyla gene öne çıkmakta.

Kent Oyuncuları’nın “Cimri”si, hiç kuşkum yok ki sezonun şu ana kadarki “iyi” oyunları arasında sayılmakta…

Üstün Akmen
Evrensel Gazetesi


Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

TUANA YÜCE - ( 1/15/2010 )
SÜPER BİR SENARYO VE OYNAYANLARDA MUHTEŞEMLERDİ...

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 331
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Bir Aynadır Shakespeare (Yurdagül Yurtseven) - 1/3/2010
  • Kendi Ateşleriyle Çevrelenmiş Akreplerin Öyküsü: Quintet (Üstün Akmen) - 1/3/2010
  • Kendi Ateşleriyle Çevrelenmiş Akreplerin Öyküsü: Quintet () - 1/3/2010
  • Ali Taygun'a Saygı (Metin Boran) - 12/29/2009
  • Çikületa Ayten ve S.K. (Yurdagül Yurtseven) - 12/29/2009
  • Yar Bana Bir Eğlence (Ayşe Müge Gerdan) - 12/29/2009
  • Cüneyt Gökçer’in Ardından Bir Yorum (Hakan Yozcu) - 12/29/2009
  • Bozuk Düzen (Cüneyt İngiz) - 12/29/2009
  • Lursin Sokağı Cinayeti (Dündar İncesu) - 12/25/2009
  • Atatürk …….. Merkezi (Nedim Saban) - 12/25/2009
  • Kent Oyuncuları -Bu Devirde Cimrilik Kaçınılmaz- Diyor: Cimri (Üstün Akmen) - 12/24/2009
  • Cüneyt Gökçer'in Ardından... (Moderatör) - 12/24/2009
  • İnsancıl Tiyatro'da -İlk Adım- (Dündar İncesu) - 12/21/2009
  • Nedim Saban, Eleştirmenler Birliğini Eleştirdi! (Nedim Saban) - 12/17/2009
  • Kendilerini Kendileriyle Aldatan İnsanların Öyküsü: İki Çarpı İki (Üstün Akmen) - 12/17/2009
  • Tiyatronun kraliçesinden -Kraliçe Lear- (Rengin Uz) - 12/15/2009
  • Bir İntiharın Provası - Kurt Neden Ot Yemez? (Cüneyt İngiz) - 12/15/2009
  • Rize Valisinin İzni, Obama'nın Kavliye Özgür Tiyatro (Nedim Saban) - 12/13/2009
  • Bir Süre Sonra Görüşmek Üzere (Arda Aydın) - 12/11/2009
  • Hakiki Gala - Tiyatrotem (Dündar İncesu) - 12/9/2009
  • Bırakın Kavgayı! Kolunuzdaki Saat Ecele Akıyor: 7-Şekspir Müzikali (Üstün Akmen) - 12/9/2009
  • Tarla Kuşuydu Juliet (Fatih Ermiş) - 12/8/2009
  • Düşmanınızı Bile Bağrınıza Basabilecek Misiniz? (Hüseyin Köroğlu) - 12/8/2009
  • Hiçbir Şey Her Şeyse Eğer, Her Şey Hiçbir Şeydir: Şölen (Üstün Akmen) - 12/4/2009
  • Şehir Tiyatroları'ndan Bir Efsane: Şahmeran (Ceren Okur) - 12/4/2009
  • Başaramadım ya da Ülkemle Birlikte Yenildim (Tuncay Özinel) - 12/4/2009
  • -Tarla Kuşuydu Juliet- Müzikali (Dündar İncesu) - 11/30/2009
  • -Çıkmaz Sokak- Çıkmazları (Cüneyt İngiz) - 11/30/2009
  • Nedim Saban'dan Bayram Yazısı (Nedim Saban) - 11/30/2009
  • Balıkesir Muhasebecisi'nden: Tek Sermaye Namus'tur (Yurdagül Yurtseven) - 11/30/2009
  • Festivalin İçinde ve Dışında Olmak (Gılman Kahyaoğlu Peremeci) - 11/25/2009
  • Ankara’da Tiyatromuzun Çatı Örgütü Kuruldu mu? (Ömer F. Kurhan) - 11/25/2009
  • Kan Çağırdı mı, Tutamazsın; Yazıdan Kaçamazsın: Ölümü Yaşamak (Üstün Akmen) - 11/25/2009
  • Antalya Devlet Tiyatrosu’nda Kadeş Gelini- Hüseyin Erdoğan ; Veeee Orhan Alkaya! (Melih Anık) - 11/18/2009
  • Adana Devlet Tiyatrosu - Rita'nın Şarkısı… Tülay Günal ve Çetin Tekindor - Bir Oyunu Seyretmenin Nedenleri (Melih Anık) - 11/18/2009
  • Kadeş Gelini, Hüseyin Erdoğan ve Facebook Sayfası… Bir Sansür Üzerine… (Melih Anık) - 11/18/2009
  • İstanbul Yeni Sahne, Tiyatromuza Hoş Geldi: Uçurtmanın Kuyruğu (Üstün Akmen) - 11/18/2009
  • Sokaklarımız Savaşla Değil, Barış Gösterileriyle Dolsun... (Hüseyin Köroğlu) - 11/16/2009
  • Saldırı Tiyatrosu! - Polemikler Üzerine Bir Yazı (Ceren Okur) - 11/15/2009
  • Sanatçı Toplumun Gerisinden Giden Kişidir (Nedim Saban) - 11/15/2009


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    12 Şubat'tan itibaren her PAZARTESİ Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..