| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
-Bir Festival- ki Sormayın, Sürüyor! Süründürüyor...
Dündar İncesu




“Popüler kültürün insanları oyaladığını, işlem dışı bıraktığını ve durumun korunmasını sağladığını savunuyorum. Başkalarının egemenliğindeki insanlar fala, astrolojiye yönelir; çünkü geleceğini bilmez durumdadırlar.
Bunun sebebi de insanın kendi hayatının öznesi olmamasıdır.”


Kafam çok karışık.
Önce rakamlara takıldım. 29 uncu mu ? 17. inci mi ?

Halkın sanat beğenisini duyumsamayı mı amaçlamış yoksa düzenleyenlerin kendi için, kendi beğeni ve görüşlerini benimseyenler için mi ?

Seçkin azınlık yanında turistlerin beğeni ve istekleri mi göz önünde tutularak hazırlanmış ?

Uluslar arası düzeyde kültür ve sanat alışverişi sağlamak, seyredenleri ortak yaratılarına açmak gibi erekleri yanında daha önemli bir işlevi mi yüklenmek istemiş?

Geniş seyirci yığınına her türlü olanaktan yararlanarak ulaşmayı mı hedeflemiş, yoksa değişik kültür ve sanat ürünlerini tanımadığı için, şartlandırıldığı için sevmeyen kitlelere en azından ileterek tanıştırmayı, zamanla yaratıcı bir bütünleşmeye girmelerini mi sağlamak istemiş ?

Beğenileri incelmiş, dışa açılmış kişiler için mi düzenlenmiş ?

Prof.Dr.Çoşkun TECİMER’in 14 mayıs 2010 günlü Cumhuriyet Gazetesinin 2.sayfasında “ Olaylar ve Görüşler” sütununda “ Sorular mı önemlidir cevaplar mı ?” başlıklı makalesini okuyunca yukarıdaki satırlar usuma düştü…

“Sorular bilinmeyenleri açığa çıkarıyor, cevaplar ise soruya reaksiyon olarak gelişiyor, sorular yeni ufuklar açıyor” diyor sayın Tecimer. Peki ama bu sorular 29 yıl öncede soruldu. Neden hala yeni bir ufuk açılmıyor. Tepki vermesini beklediklerimizde mi bir hata var?

Çünkü yukarıdaki soruların çoğunu S.Günay AKARSU 1977 yılı Temmuz ayında o zamanki VATAN Gazetesi “ Tiyatro Günlüğü”nde artarda iki hafta kaleme aldı. 2010 yılındayız. Hala bu soruların yanıtları festival düzenleyenlerce verilemedi.

Bugün “Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali”nin kimine göre 29. kimine göre 17. sini yaşını yaşıyoruz.

Ne var ki soyutlamalar, gerçeklerden yola çıkmayan genellemeler, korkunç tuzaklarla dolu. Varılmak istenen noktaya varılmış gibi davranarak tuzağa düşülüyor. Toplumdaki genel anlayış, kavrayış ve beğeni ortalamanın gerçekten iyiye, güzele yönelik olması, ileriye yönelik olması, ileriye açık olması varılmak istenen erek iken, 2010 yılında toplumumuzun içinde bulunduğu ekonomik, toplumsal, siyasi ve sanatsal durum ortada. Maddi koşullar değiştirilmeden, yozlaşmayı arttıran, yaratan ve besleyen kaynaklara öncelik verilerek halk denilen sınıflar karmaşasının sanat beğenisini kendiliğinden doğruya yönelmesini beklemek ne kadar gerçekçi olabilir?

Kültür emperyalizminin bütün saptırma çabalarının kol gezdiği bir ortamda eskinin geri kültür ve sanat ürünlerinin etkisi ve etkinliği henüz yok edilmemişken halkımız bozucu koşullandırmalardan nasıl kurtulup da yarına yönelik sağlam, sağlıklı bir sanat oluşturma çabasına girer ?

Bu sanat ve kültür alanında işi kaderciliğe bırakmak, en azından “ kendiliğindenci” bir anlayışla popülizmin kucağına düşmek olmaz mı ?

Eğer kentsoylunun “ iyi” ve “güzel” dedikleri aynı zamanda halkı oluşturan sınıflar için de gerçekten “iyi” ve “güzel” ise, halkımızın gerçek değerleri bunca yozlaştırma çabasına rağmen kendiliğinden bulup çıkarmasını, gitgide yaygınlaşan bunca çarpık sanat ürününü nasıl açıklarız ?

Toplumsal dönüşümler nasıl emekçilerin bilinçlenmesi sonunda gerçekleşirse sanat alanında yarının ürünlerine, yaratılana yönelmekte emekçilerin bilinçlenme düzeyleriyle doğru orantılı olarak gelişir. Bir süreç sonucudur bu. Süreçleri karıştırmak bizi büyük yanılgılara düşürür.

Yaşadığımız nicel değişmeler sürecinde emekçilere yönelik bilinçlendirme çabasının kültür ve sanat alanında mutlakla kapsam içine alınması gerekir.
İşte kimi sorular vardır içlerinde rahatsızlık barındırır. Çünkü hep bir şeyleri sorgular,” sistem niye böyle işliyor ?”, “Bu düzen neden böyle ?” diye düşünür. “Daha iyisi nasıl olmalıdır” der. Merak eder. Değişimin kapısını aralar. Bu nedenle konformist, yaşamın rahatlığına alışmışlar, kurulu düzenlerinin değişmesinden korkanlar sorulardan rahatsız olurlar. Soru soranı sevmezler, hatta alaşağı etmeye çalışırlar.

Düşünceye eleştiri, eleştiriye yargı, yargıya seçimle ulaşırız.
Seçimimizi baştan yanlışlar üzerine kurgularsak, düşüncelerimiz bataklıklarda çırpınır durur. Dizini doğru kurmalıyız. Çıkarların küçük, katı, cimri ve bencil ruhu yalnızca bir noktayı görür. Bu yalnızca olgular açısından böyledir. Değer açısından değil. Değer, yerel yetkililerin değerlendirmesine göre belirlenmesi karakteristik bir özellik olduğu sürece çıkarın pratikliği gündeme gelir.
29 yıldır yapıla gelen budur.

Artık kaçıncı olduğunu karıştırdığım İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivalinde
“ popüler kültürün” topluma yerleşmesi sağlanmıştır. Bunu “tüketim kültürü” ile açıklamak da mümkündür.

Çünkü “festival” tamamen “biçime” yönelmiştir. Sanatta içeriğe bakmak yerine biçime bakıyor ve o anın duygularına seslenen, seyircinin gelişmesiyle, ruh haliyle ilgilenmeyen, bir anlamda insanı aşağılayan bir yönü var bu popüler kültür aktarımında.
Çünkü; her bireyin yaşamını sürdüreceği düşünce birikimi, gelecek tasarımı olmalıdır. Bugün toplumdaki insanlara baktığımızda, insanlar düşüncelerini,
kendi tasarımları peşinde koşmak yerine “ popüler kültürün” ya da o anda var olan değer yargılarının peşinden gittiklerini görüyoruz. Bireyi başkaları yönlendiriyor. Toplumsal değer yargıları insanların hayatını tümden yönlendiriyor.

Ezilen sınıfın insanı olup da yaşamda sınıfsal bilincin uyanmayışını “ gerçeklerin gizlenmesi” olarak yorumluyorum. Halkıma “Platon’cu düşünce” alışkanlığı uygulanıyor.

Geleceği, insanı idealize etme eğilimi dayatılıyor. Değişen çelişkiler aracılıyla olan bu çelişkiler yalnızca doğada, toplumda değil bireyin iç dünyasında da vardır. Çelişkileri göz ardı eden bir sanat geçmişle geleceği tek düzeliğe indirme aracıdır.
Çünkü ; bilinç sayesinde tasarımlar, planlar ve projeler oluşturabiliriz. Tasarlayarak yapabilme yeteneği insanı hayvandan ayıran temel özelliktir. Doğadaki güzellik ve sanattaki güzel; hoşa gitmek, estetik için gereklidir ama yeterli değildir. Kentsoylunun çıkarlarını/ideolojisini savunanlara göre yeni doğuş ve gelişmekte olanların çıkarları/ideolojilerini birbirinden ayırt etmek gerekir.



29 yıl önce olduğu gibi sanat alanında İKSV yönetimi etkinlikleri devlet gücü ile kontrol altına alarak, onu kendine tabi kılarak çalışmalarda bulunmuştur. Şimdi bu çalışmaların sonucu olarak ortaya çıkan ürünler insanımızı kontrol altında tutmaya yöneliktir. Bu anlayışa göre aklın iktidarı demek gerçekte teknolojinin ve gücün iktidarı demektir. Teknoloji direnişi değil uyumu körüklerken, özerkliği değil köleliğe davet çıkarmanın aracıdır. Toplum tüketim prensi genç erkeklerle, genç kızları bir yığın haline getirmektedir. Bu çerçevede yığınlar arası ilişkiler biçimi de “ yarar” damgası ile kodlanmaktadır. İKSV’ nin kültür sömürüsü, sahte özgürlük, iktidar ve yönetim boyutlarıyla 29 yılda ortaya çıkmıştır. Bu bir “kültür sanayi”sidir.
Yani “kendinde şey” iken, zamanla yabanlaşarak “ kendisi için şey” durumuna gelmiştir.

29.cu yılında İKSV nin İstanbul Tiyatro Festivalinin 17.sini kutlarken (!) bu hususların dile getirilmesi tarihe not düşmek açısından önemlidir. Belki başlardaki sorulara zaman içinde yanıt bulur. Ama umarım 30 .cu yılında İKSV Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivalinde toplum ihtiyaçlarını, gelişen dinamikleri ve değişimin öncüsü ile yaratıcılığın kaynağı olan sorulara rahatsızlık duyarak yetişkinler için belki geç ama çocuklarımız için cesaretlendirici, yaratıcı geliştirici hamlede bulunur.

Dündar İncesu

Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 874
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Dört Başı Mamur Kuruç (Tuncer Cücenoğlu) - 5/26/2010
  • Kıbrıs Yakındoğu Üniversitesi'nin Yeni Tiyatrocu Adayı Mezunları (Üstün Akmen) - 5/26/2010
  • Bir Yaz Gecesi Rüyası ve KOÜ SSB (İhsan Ata) - 5/24/2010
  • Türkiye'de Kadın Olmak ile Dünyada Kadın Olmak Arasındaki Fark Nedir? (Asmin N. Singez) - 5/24/2010
  • Münchner Kammerspiele - Dava - Kafka- 17.Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali (Melih Anık) - 5/24/2010
  • Kanlı Nigar - Oyun İstasyonu (İhsan Ata) - 5/21/2010
  • King Kong'un Kızları ya da Bakıcı Terörü (Savaş Aykılıç) - 5/21/2010
  • Yahu Malkovich, Bu Ne Biçim Kitsch?: Şeytani Komedya (Üstün Akmen) - 5/21/2010
  • Kadınlar Savaş ve Komedi Üzerine (Cüneyt İngiz) - 5/20/2010
  • -Bir Festival- ki Sormayın, Sürüyor! Süründürüyor... (Dündar İncesu) - 5/20/2010
  • Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali ve Bir İstek (Fatma Babuşçu) - 5/20/2010
  • Tiyatrocu Kadınların İmza Kampanyası Hakkında... (İmza Kampanyası) - 5/18/2010
  • Sokaklarda Bir Hayalet Dolaşıyor! (Tufan Taştan) - 5/18/2010
  • Aleksey Maksimoviç Peşkov MADRE (Yurdagül Yurtseven) - 5/18/2010
  • Kuş bakışı Malkovich: Bir Okuma gecesi… (Rengin uz) - 5/18/2010
  • Bireyden Toplumsala Şiddet Sarmalı (Metin Boran) - 5/12/2010
  • Trabzon'daki Tiyatro Şöleni, Cumartesi Akşamı Perde Kapatıyor (Üstün Akmen) - 5/12/2010
  • Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali'nin 11.si Başladı ve Özlem Türkad (Üstün Akmen) - 5/7/2010
  • Nurullah Tuncer, İstanbul Şehir Tiyatroları'nda Görücüye Çıkıyor: İntiharın Genel Provası (İhsan Ata) - 5/1/2010
  • Kerem Gibi (Dündar İncesu) - 4/29/2010
  • Aşkta, Kırıldığı Yerden Keskinleşen Yolculuk: Dar-ül Love (Üstün Akmen) - 4/29/2010
  • Aşkta, Kırıldığı Yerden Keskinleşen Yolculuk: Dar-ül Love () - 4/29/2010
  • Hayat Popüler Değildir: KOHELET (Yurdagül Yurtseven) - 4/28/2010
  • Tiyatroyu Yeniden Tartışmak (Metin Boran) - 4/28/2010
  • Tuncer Cücenoğlu'nun ÇIĞ'ı, Krasnodar'da Ayakta Alkışlandı (Üstün Akmen) - 4/28/2010
  • Amatör (Dündar İncesu) - 4/28/2010
  • İmza Kampanyası - Tiyatrocu Kadınlar Siirt'te Yaşanan Olayı Protesto Ediyor! (İmza Kampanyası) - 4/23/2010
  • Gizli Aşk, Aşkın Gizli hali ya da; Rita (İhsan Ata) - 4/23/2010
  • Tiyatro Sezonu Sona Ererken - Bitsin Bu Boşvermişlik! (Metin Boran) - 4/21/2010
  • Tiyatroda Oyun Seçimi ve Anlamı Üzerine bir Deneme… (Melih Anık) - 4/20/2010
  • APARTMAN ya da Yalnızlığa Atılan Düğüm (Pınar Çekirge) - 4/20/2010
  • Yiğit Sertdemir'den bir Çığlık: Fail-i Müşterek (Melih Anık) - 4/7/2010
  • Artık Hiçbir Yer... (Oya Palay) (Pınar Çekirge) - 4/7/2010
  • Kemal Başar'dan Postmodern Bir Uyarlama… Romeo ve Juliet (İhsan Ata) - 4/7/2010
  • Tamer Levent Gene Sahnede ve Gene Yüceliyor: Yalancının Resmi (Üstün Akmen) - 4/7/2010
  • Geçmişten Günümüze Yayınlanan En Güzel Tiyatro Bildirileri (Yurdagül Yurtseven) - 4/4/2010
  • Hizmet Etmeyi Kabul Etmeyin ya da Başınıza Geleceği Kabullenin: Mefisto (Üstün Akmen) - 4/1/2010
  • Kafka'nın Davası (İlkay Sevgi) - 4/1/2010
  • Gibi Yapanlar Perdelerini Son Kez Kapattı! (Mehmet Demirtaş) - 3/30/2010
  • Pıtchfork Disney / Korku Tüneli (Pınar Çekirge) - 3/29/2010


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    1 Mayıs'tan itibaren her ÇARŞAMBA Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..