| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
ÇOCUĞUNUZU KORUYUN
Adnan TÖNEL



Öncelikli olarak böyle bir yazıyı yazmamdaki nedeni sizlerle paylaşmak isterim. Bu yazının ilk temelleri, çocuğumun okuldan eve geldiği saatte, yani elini yüzünü yıkayıp, üstündekileri çıkarıp, rahat elbiselerini giyerek, yemek yiyip, ev ödevlerini yapacağı ve annesiyle ve babasıyla okulunda yaşadıklarını değerlendireceği yerde, tüm bu güzelliklerin yerine, her akşam aynı saatte televizyonda yayınlanan, “gerçekten” saçma sapan konulu dizilere zaman ayırmaya başladığı süreçte başladı. Biz yetişkinlerin görme, ölçme, karar verme gibi yetileri var, ama daha ilköğretim çağındaki bu çocukların korunmasız hallerinden faydalanan bu televizyon kanalları, kontrolsüz ve denetimsiz içerikteki dizilerle ve bilhassa ayarladıkları bu yayın saatiyle çocuklar üzerinden para kazanma telaşındadırlar. Pekala televizyonlar böyle de çocuk tiyatroları farklı mı? İlköğretim okulunuzun konferans salonuna gelmiş olan, kapkaç tiyatro toplulukları bizim beklentilerimizi karşılamakta mıdır her zaman? Neden böyle bir şey var? Yani ayağa hizmet ? Neden tiyatro şehir içinde ayağa gidiyor. Okulları dolaşıyor. Kutsal bir vazife uğruna mı? Yoksa tatlı para kolaycılığından mı…?
Bu can alıcı soruyu birbirimize sormak yetmez. Bunun için dur deme vakti geldi.

Önce şunu unutmayalım. Teknoloji ne denli gelişirse gelişsin, çocuklarımız hala bizim insani yakınlığımıza büyük gereksinim duymaktadır. Ve sanatlardan da tiyatroya. Oysa ki, Türkiye’de kimi çevrelerce son 25 yıldır bilinçli olarak, değişim adı altında bir süreç dayatması ile karşı karşıyayız. Neymiş bu süreç? Toplum olarak değişmek zorundaymışız! Bu değişimin artılarını buradan aktarmayı daha çok isterdim, ancak değişim adı altında bizim için öngörülen şeylerin yanlışlarla ve özellikle kitle iletişim aygıtları tarafından dayatılarak oluşturulduğuna çıkıyor tüm kapılar. Ve Global Sermaye tarafından dayatılmakta olan her türlü ürünü, tüketmemiz için savaşan televizyon kanalları, özel çocuk tiyatroları, kendi paylarına düşen pasta dilimlerini kapabilmek hatta kalınlaştırabilmek için, reklamlarla ve iletişim kanallarıyla, çocuklarımızın ve dolaylı olarak ebeveynlerin cebindeki parayı çalmanın hesaplarını büyük toplantılar yaparak gerçekleştiriyorlar.

Reklamcılık ve pazarlama şirketleri elele vermiş, vatanımın satın alma gücü düşük ya da orta halli geleneksel aile kurumunu yok etmek için, ötesi manevi değerlerimizi yok etmeye yakın seviyedeki senaryolarıyla; ithal tiyatro kahramanlarıyla, televizyonlarda, gazetelerde ya da internet ortamında bas bas bağırarak beynimizi aptallaştırıyor, adeta ite kaka gözümüz bağlı ve huni ile kulağımızdan zehirlerini akıtıyorlar.

Farkında olmadan tepkisizleştirilmiş olan bizler, belirsiz görsel-işitsel veri transferleri ile beynimizin kabuklarının arasından akıtılan bu sanal enerji koridorlarında, öncelikli olarak kendimize yabancılaştırılıyoruz ve daha sonra ailemize, sevdiklerimize, akrabalarımıza, sokağımıza, mahallemize, şehrimize ve en sonunda bu vatan topraklarına.
Dahası, önemli (!) köşe yazarları karar veriyor artık bizim ne yapmamız gerektiğine. Bellek kaybına uğradığımızdan onların söylediklerine inanır hale getiriliyoruz.

Sonuçta; tüm bu planlanan oyunlar “aile” yi hedef almaktadır. Ve dolayısıyla ailenin bireylerini. Pekala çocuklarımız, onlar için de bir şeyler düşünüyor mu acaba bu senaristler, sahneye koyucular? Sorarım size, Kaç tane çocuk oyunu izlediniz, biz Türkler’in aile yapısına uyan, çocuk davranışları bize benzeyen? Ya dışardan sera etkili, hormonlu, omurgasız oyunlar ya da komik duruma düşmüş, tiplemeleri bol komiklikler seyrettiriliyor son dönemde ilköğretim okullarında ya da özel tiyatrolarda. Ve maalesef çocuklarımız ahtapotun kollarının uzunluğu ile çevrili oyun alanında yaşam denen garip sürece başlıyorlar.



Var olan Çocuk tiyatroları, çocuklarımızın bilişsel ve duyuşsal gelişimlerini ne boyutta etkiliyor sorusuna geçmeden önce, çocuğun gelişim evrelerine bir göz atarsak onların hayatlarının bu ilk evresinde ne kadar korunmasız ve her türlü dış uyaranı kabullenmeye ne denli hazır olduklarını daha iyi kavrayabiliriz.
İnsan bir varlık olarak, genelde toplum veya özelde grup içerisinde vardır. Aynı bağlamda, Aristoteles insanı “ Zoon Politikon ” yani toplumsal yaratık olarak tanımlamıştır. Çocuk doğal bir grup olan aile içerisinde doğar ve gelişmesinin bütün aşamalarını farklı gruplar içerisinde, ana okulu, okul sınıfları, çalışma ekibinde geçirir. Çocuk ilk doğduğu günden beri sürekli olarak psikososyal ve psikomotor gelişim süreci içerisindedir. Dil gelişimi de belli ölçüde doğumdan itibaren gelişmeye başlar. En ideal olanı çocuğun yaşına uygun konuşma becerisine kavuşması ve bu yönde herhangi bir gelişimsel bir sıkıntı oluşmamasıdır. Çocuğun zamanında konuşması, psikososyal gelişimin aşamalarının düzenli olması, çocuğun sosyal ilişkilerinin ve gelişiminin normal olması, zeka ve öğrenme kapasitesinin normal seviyeye gelmesi, ulaşması gereken gelişimsel dönemlere varması için gereklidir.

Her bebek düşünme, görme, duygu gibi beyin fonksiyonlarından sorumlu yaklaşık 100 milyar sinir hücresi ile doğar. Hayatın ilerleyen dönemlerinde ise bu doğuştan gelen 100 milyar sinir hücresinin üzerine yenileri üretilmemektedir. Çocuk dünyaya geldiğinde, ilk karşılaştığı şeylerden birisi de seslerdir. İnsan beynindeki bir nokta, seslerle ilgilidir. Temporal Lob denilen ve beyinin tabanında yer alan bu bölge duyma ve sese karşı duyarlılığın ve sesin niteliğine karşı yargısını, bu merkezdeki özellikler sayesinde yapabilmektedir. Bebekler bu merkez etkisiyle, sese karşı duyarlılığa daha anne karnında iken başlarlar.

Çocuk duyduğu her sese kendince ve algılama gücüne göre anlamlar yükleyerek ve kendince bağlantılar kurmaktadır. Evdeki sıcak ilişkiler ve mutlu ortam, beyin gelişiminde olumlu rol oynarken, bunun tersi olarak gergin ortam ise olumsuz bir rol oynamaktadır. İlk teatral deneme de diyebileceğimiz, ‘Kendi sesi kendi bedeni’ gibi algıladığı annesi, onda istek ve sevinçle bedenini kullanmayı öğretir, annenin jest ve mimikleri çocuğun bu duyumları algılamasına neden olur ve hareket eylemiyle bir bağlantı kurarak, ancak hareket vasıtasıyla herhangi bir ses elde edebileceğini öğrenir. Örneğin el çırpma, değişik yüz ifadelerini takınan annesinin bu süreçte değişik ezgiler çıkardığını farkeder ve bunu algılar. Yanı sıra, seslere karşı anne ve babanın duyarlılığı ve bu konuda yapmış oldukları faaliyetler çocuğun hemen dikkatini çekecektir. Annelerin, masal anlatırken efekt olarak katacağı, kuş sesleri, su sesi, gök gürültüsü, denizin dalga sesi, rüzgarın sesi, dağların sesi, kurtların, böceklerin çıkardıkları sesler ve bunun dışındaki bütün sesler bir tiyatro gösterisi gibi algılanacaktır ve bu duyarlılık, çocuklarda da kendini gösterecektir.
Bu interaksiyonla büyüyen çocuk zamanla kendi sesini ve sesin gücünü keşfederek kullanmaya başlar. Yanısıra anlamsız seslere anlam yüklemeye ve bunu da çevresine karşı kullanmaya başlar. İşte bu reflekslere ilk replikler bile diyebiliriz. Henüz konuşmayı bilmeyen bir bebek ağlama ya da gülmesindeki tını farkı ile ne istediğini rahatça anlatabilir.(Tonlama) Çıkardığı değişik seslere ek olarak bedeninin tüm hareketleri ile de derdini ifade eder. (Oyunculuk) Çocuğun, kelimeleri kullanmadan da iletişim kurabilen aklı, yeteneği bir kez daha ortaya çıkar.(Pandomim) Sesin ve hareketin çocuklar üzerindeki etkisini anlayabilmek için gözlemden de yararlanmak gerekir. Henüz 3 yaşındaki bir çocuğa, hafifçe kızsanız ve ses tonunuzu birazcık artırsanız, çocuk bu durumdan hemen etkilenerek tepki gösterecektir. (Reji)

Araştırmalar çocuğun ilk çocukluk dönemlerinden başlamak üzere gördüğü ve duyduğu tüm olayların ileriki dönemlerde kendi görüş ve konuşma yetenekleri üzerinde derin bir etki bıraktığını ve şekillendirdiğini göstermektedir.(Gözlem gücü)
(Unutmadan öğrenme yeteneği, 3 - 10 yaşları arasında en üst seviyelere ulaşır ancak ömür boyu devam eder. İlk 10 yıl boyunca müzik, dil eğitimi ve diğer ömür boyu sürecek yetenekler öğrenilmektedir. )

Tiyatroya oyun izlemeye giden bir çocuk düşünün. Çocuk sahnedeki oyuncu ile interaksiyon içerisindedir (İki veya daha fazla kişinin karşılıklı olarak bir eylemde bulunmaları ve etkileşim halinde olmaları) Onun düş dünyası ilk zenginliğini bu görsel bilişim ile kazanacaktır. Aynı şeyi belki annesi ya da babası da yapmıştır demeyin. İç dünya ile dışdünya çok farklıdır. Çocuklar ilişkilerinde duygusal olduklarından, sizin sesinizle sevgiyi öğrenecektir. Ama dış dünyanın uyaranları ile kendi dışlarındaki dünyayı ve dolayısıyla kendilerini tanımaya başlayacaklardır.

Çocuklar, tüm bu güçlü kaydedici görevini üstlendikleri süreçte, seyrettikleri ile olgunlaşacaklardır, o yüzden çocuğunuza izlettireceğiniz her türlü seyirlik çok büyük önem arzetmektedir. Gideceğiniz çocuk oyunlarını gerçekten özenle seçiniz.Yanısıra okulunuza gelen her oyuna gitmesine izin vermeyin çocuğunuzun. Bunu okul yönetimiyle de konuşmalısınız. Uyduruk isimli çocuk oyunları müzikli danslı diye avaz avaz bağırılıp satılan çocuk oyunları her zaman iyi olmayabilir.Ama gerçekten yaş grubu, teması,oyuncuları, süresi v.d verileri özenle oluşturulmuş oyunlar çocuğunuzun gelişimine büyük katkılar sağlar. Örneğin, tiyatronun çocuğunuza ne gibi katkılar sağlayacağına göz atacak olursak şunları söyleyebiliriz.

1-Tiyatro, öğrenme güçlüğü çeken çocuklar için faydalıdır.
2-Tiyatro, çocuğun algılama yeteneğinin geliştirilmesinde faydalıdır.
3-Tiyatro, çocuğun dikkat toplama yeteneğinin geliştirilmesinde yardımcıdırlar.
4-Tiyatro, hiperaktif çocukların dengelenmeleri için önemli bir rol oynayabilirler.
5-Tiyatro, çevresiyle iletişim zorluğu çeken çocukların olumlu ilişkiler kurabilmelerinde faydalı olabilecektir.
6-Tiyatro, çocuğun başkaları ile daha iyi geçinmesini ve sosyal davranışlar geliştirebilmesini sağlayabilir.
7-Tiyatro, çocuğun çevresine adapte olabilmesini yardımcı olur.
8-Tiyatro, çocuğun rahatlamasını ve gerginlikten (stresten uzaklaştırma) kurtulmasını sağlar.
9-Tiyatro, çocuğa korunma duygusunu yaşatacak bir ortamı sağlar ve gelecekte de bu süreç faydalıdır.
10-Tiyatro, çocuğa bir yere ait olduğunu ve önemsendiğini hissettirir.
11-Tiyatro, özellikle baskı ve korku içinde olan çocuğun, kendi kişiliğini yaşamasında ve bunu güçlendirmesinde fayda teşkil eder.
12-Çocuğun kendi bağımsızlığını hissetmesinde tiyatro başlangıçtır..
13-Tiyatro, Kişisel veya bireysel duyguların fark edilmesinde faydalıdır. (Anne-çocuk ilişkisi bazında)
14-Tiyatro, Çocuğun kendisini ve başkasını doğru algılayabilmesini sağlar.
15-Tiyatro seyrederek yetişmiş çocuklarda, özellikle eğitim ve güçlü bir kişilik geliştirilmesi, bazı sosyal davranışların geliştirilmesi daha kolay olabilmektedir.
16-Tiyatro, Özellikle dağınık ve dengesiz davranan çocukların, kendilerini bir düzene sokmalarında faydalıdır.
17-Tiyatro, Çocuğa estetik olayları yaşama duygusunu geliştirmeye yardımcı olur.
Tiyatro ile Okuma yetenekleri de gelişmektedir.

Türk toplum değerlerinde asırlardır çok önemli bir yer tutan Aile, çocuğunuzun seyrettiği çocuk oyunlarında; nasıl işleniyor hiç merak ettiniz mi. Ya da çocuğunuzun TV’de izlediği dizilerde? Acaba çocuğunuz bu izlediklerinden sonra mı size asileşmeye başladı. Bu soruyu bir kendinize sorun önce . Daha sonra da çocuk oyunu yazarlarına.
Şöyle bir çevrenize bakın bakalım, eski muhabbetleri, gezmeleri, özlemleri, dostlukları şimdi bulabiliyor musunuz ? Çocuklarınıza bir bakın, duygusal gelişimlerini gözlemleyin, sizin çocukluğunuz gibi mi? 30-40 yıl önce ailedeki bireylerle yapılan yolculuklar, geziler, ne heyecan vericiydi. Hayatı ailemizle kurduğumuz etkileşimde anlamaya çalışırdık. Aile içindeki yaşantı, okulda okuyan çocuğa, ileri yaşlardaki duygusal gelişimine kadar temel oluştururdu. Doğup büyüdüğümüz, hayata hazırlandığımız, iyi ve kötüyü öğrendiğimiz yer ailemizdi. Kişiliğimizin temel özellikleri ilk beş yıl içinde, yani henüz ilkokula başlamadan önce bu şekilde oluşmuştu. Bu kazanılan özelliklerimizle, hayatımız etkilendi ve sürmekte. O değerlerle yorumluyoruz olayları bugün. Çocuklarınızda bu değerleri şu anda da görüyorsanız ne mutlu size. Ama ya göremiyorsanız. Sakın “dünya değişiyor,son derece normal” demeyin.
.
Günümüzde, evlerden televizyon kanallarındaki kötü sözlü klip şarkıları (asla müzik değil) reklamlardaki çığırtkan sesler, aptal olmayı normal gösteren çizgi film kahramanlarının sesleri, bilgisayar oyunlarındaki şiddet ve ateş efektleri duyuluyor. E peki bu dönem, çocukların görsel ve işitsel olarak, bilişsel, duyuşsal ve psikolojik yönden en önemli dönemi demedik mi yukarıda ? Öyleyse çocuklarımız şu çağda pek sağlıklı bir büyüme süreci yaşamıyorlar diyebilir miyiz?

Öneriler

Artık vakit kaybetmeden, çağdaş gelişmeler ışığında, bilimsel düzlemde, ülkemizde çocuk edebiyatının dolayısıyla çocuk tiyatrosunun, popüler kahramanlarla oluşturulmuş, albenili görüntü kirliliğinden kurtulup, bugünkü olumsuz durumunu oluşturan etmenleri, tartışarak çözümlerine yardımcı olabileceğimiz sürecini başlatmamız gerekir. Çocuk ve Gençlik Tiyatrosunun sorunlarının belirlenmesi ve belirlenen sorunlara çözüm önerilerinin oluşturulması amaçlanmalıdır derhal.

Anneler,babalar..
Çocuğunuz katılacağı sosyal etkinliklerde daha seçici olunuz, çünkü bu etkinlikler yardımıyla çocuğunuz bir yol ayrımına maruz kalmaktadır. Onlarla yakından ilgilenirseniz, onlarla konuşursanız, hem onlarla daha çok vakit geçirebileceksiniz hem de çocuğunuzun sosyal anlamda doğru gelişim alanlarını desteklemiş olacaksınız.

Hayal kuran, sorgulayan, düşünen, araştıran, hayattan zevk alan bir çocuğunuz olması için çocuğunuzun her İsteğine “Evet” demeyin.

" Aile içinde kural ve sınırlarınız olsun. Çocuğunuzun her isteğine sırf o memnun olsun diye " evet " demeyin. Çocuklarınız için anlayışlı anne baba olun, arkadaş değil. Çocukların arkadaşları çok; ama annesi ve babası bir tane. Çocuklara vakit ayırın. Onları tanımaya ve hayatı paylaşmaya çalışın. Onlara bu toplumun değerlerini, inançlarınızı, görgü, bilgi, tecrübelerinizi, toplumun kültürünü aktarın. Onlara vakit ayırmayı önemli bir görev haline getirin. Çocuğu sevmek, ona sahip olduğumuz tüm imkanları düşüncesizce sunmak değildir. Her türlü maddi isteğini çok kolay elde eden çocuklar, daha problemli, tatminsiz, kolay mutlu olamayan çocuklar oluyorlar. Evde her isteği yerine getirilen çocuk, okulda da aynı şeyi öğretmenlerden bekliyor çünkü. Seçeceğiniz Tiyatro oyunlarında ve izleyeceği TV programlarında da bu özellikleri arayın.

Eğitim sistemimiz içindeki okul öncesi ve ilköğretim çağı çocuklarında, öğrenme zorluğu, hiper aktiflik, sağlıklı iletişim kuramama, baskıdan dolayı başarısızlık, konsantrasyon eksikliği, güçsüzlük, güvensizlik, sınavdan korkma gibi psikolojik rahatsızlıklarının önüne geçebilmek için, lütfen çocuğunuza televizyon izlettirmeyin. Ya da haftada 1 gün sizin gözetiminizde belli programları izletin.
Çocuğunuzun eğitim hayatının daha sağlıklı bir hale gelmesi için ve bu tip rahatsızlıkları olan çocuklara yardımcı olmak, onlara daha verimli bir öğretim hayatı kazandırabilmek için, çocuklarınızı yaratıcı drama ile tanıştırın. Eğitimde drama bilen eğitmenleri tercih edin.
Unutmayın, televizyonlarda dayatılan, dinlemek zorunda bırakıldığımız müzikler, farklı misyonlarla oluşturulmuş çizgi filmler ve bu çizgi filmlerdeki sözler, tv kanallarında gösterilen dizilerdeki sihir ve şiddet dolu sahneler, çocuğunuzun strese girmesine neden olmaktadır ve çocukların geleceklerini ipotek altına almaktadır. Kendimize ve çocuklarımıza psikolojik anlamda daha fazla zarar vermeden sizleri seçici olmayı öneririm. Çocuklar da bizim gibi birer varlıktırlar farklı kişiler değildir. Bizim yaşadıklarımız bir zaman sonra onların yaşayacakları hayata örnek oluşturacaktır. Dolayısıyla bizim yaşadıklarımız, çocukların da yaşayacaklarını şekillendirme etkisine sahiptir.
 
Adnan TÖNEL
Tiyatrom.com


Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

immortal_seyda - ( 7/5/2008 )
çocuklarımızı küçüklerimizi koruyalım onlar açılmAmış çiçekdirler.sevgiye ihtiyaçları vardır korunmaya ihtiyaçları vardır bu konuya yer verdiğiniz için teşekkür ederiz Adnan TÖNEL

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 217
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Modigliani - Ankara Devlet Tiyatrosu (Taner Can) - 12/16/2006
  • BIRAKIN BENİ HAYKIRAYIM... (MEHMET TEKKANAT ) - 12/16/2006
  • Alo!Biz komşumuzu öldürdük!... (Oda Tiyatrosu) - 12/14/2006
  • ÇİÇEK, PATRON VE BÖCEK (BAKIRKÖY BELEDİYE TİYATROLARI) - 12/13/2006
  • PIRTLATAN BAL (Müzikli, Danslı Çocuk Oyunu) (BAKIRKÖY BELEDİYE TİYATROLARI) - 12/13/2006
  • GÜNÜN ADAMI (BAKIRKÖY BELEDİYE TİYATROLARI) - 12/13/2006
  • LÜTFEN KIZIMLA EVLENİR MİSİNİZ? (BAKIRKÖY BELEDİYE TİYATROLARI) - 12/13/2006
  • T E R S İ N E D Ü N Y A (BAKIRKÖY BELEDİYE TİYATROLARI) - 12/13/2006
  • İÇ SIKINTISI... (Kemal Başar) - 12/13/2006
  • 'Kozalar' dan herkese bir selam (EFNAN ATMACA) - 12/13/2006
  • ÇOCUĞUNUZU KORUYUN (Adnan TÖNEL) - 12/12/2006
  • Seyir Tiyatrosu (Seyir Tiyatrosu Oyuncuları) - 12/12/2006
  • İçerdekiler (Seyir Tiyatrosu) - 12/12/2006
  • Uçurtmanın Kuyruğu (Seyir Tiyatrosu) - 12/12/2006
  • Çıkmaz Sokak Çocukları (Seyir Tiyatrosu) - 12/12/2006
  • Anadolu da Tiyatro Var.… (Mahmut Hazım KISAKÜREK) - 12/12/2006
  • BÜYÜK AŞIKLARIN SONUCUSU (Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları) - 12/11/2006
  • KARAGÖZ, EVİNDEN ÇIKARTILDI (Mevlüt ÖZHAN) - 12/11/2006
  • YENİDEN "BİR DEMET TİYATRO" (Tuğçe BEKTAŞ ) - 12/11/2006
  • mutsuz olmak... (Funda ARZOĞULLARI ) - 12/11/2006
  • Tiyatronun Gerekliliği (Prof. Dr. Özdemir Nutku) - 12/10/2006
  • Veda-Bir Tarih Göçüyor (Avam Tiyatro) - 12/9/2006
  • Basına-Dergimize-Eleştiri Kurumuna Büyük Saldırı (Tiyatro...Tiyatro Dergisi) - 12/9/2006
  • Sayın Akmen! (Ersan Uysal) - 12/9/2006
  • 2006-2007 Tiyatro Döneminin Başında Hesaplaşmalar (Erbil Göktaş) - 12/9/2006
  • Öldün, Duydun Mu? (Altıdan Sonra Tiyatro) - 12/8/2006
  • Bülent Emin YARAR - Söyleşi (Tiyatro Keyfi) - 4/22/2007
  • Kemal Başar - Bu hantallıktan kurtulmamız gerek (Cevahir Evren) - 12/7/2006
  • Ne İdik Ne Olduk Tiyatro Topluluğu (İstanbul) - 12/7/2006
  • Raptiye Tiyatrosu (İstanbul) - 12/7/2006
  • Tiyatro Işık (İstanbul) - 12/7/2006
  • k.h.e.m Deneme Sahnesi (İstanbul) - 12/7/2006
  • Tiyatro Hayali Ve Organizasyon Hizmetleri (İstanbul) - 12/7/2006
  • Şirinler Tiyatrosu ve Organizasyon - Animasyon (İstanbul) - 12/7/2006
  • Tiyatro Prizma (İstanbul) - 12/7/2006
  • Beyaz Tebeşir Tiyatrosu (İstanbul) - 12/7/2006
  • Tiyatro Simurg (İstanbul) - 12/7/2006
  • Tiyatro Öteki Hayatlar (İstanbul) - 12/7/2006
  • Sarıyer Halk Eğitim Merkezi Tiyatro Topluluğu (İstanbul) - 12/7/2006
  • tiyatro siber animasyon org.gösteri hiz. (İstanbul) - 12/7/2006
  • Alternatif (Bursa) - 12/7/2006


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    12 Şubat'tan itibaren her PAZARTESİ Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..