| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
ARADA BİR - Oyunculukta Kalıplasmak ve Haluk Bilginer
Nedret Güvenç



Oyunculuğu bekleyen en büyük tuzak, kalıplaşmak ve kendini yinelemektir. Kendini belli bir tipe şartlamak ve doğal olarak buna seyircisini şartlamaktır. Muhsin Ertuğrul Hoca , bir zamanlar Cumhuriyet'e devamlı yazardı. İnandığı tiyatroyu yazardı, oyunculuğu yazardı. Yılların deneyimleriyle damıttığı çok soylu bir birikimi vardı. Hocanın önceliği, tiyatroda disiplindi. Ama karşılıklı disiplin. Oyuncuda disiplin ve seyircide disiplin. Yıllar yılı bu disiplin içerisinde yaşadığımdan biliyorum, içime işlemiş. ''Ya bu deveyi güdersin, ya bu diyardan gidersin'' diktası. Başlangıç yıllarında bu bana çok ters ve ürkütücü gelmişti, ama yıllar sonra önemini anladım, değerini bildim. Çünkü her şey sağlıklı ve başarılı bir perde açabilmek içindir.

Muhsin Hocanın üzerinde durduğu bir başka ilke de, oyuncunun devamlı kendini yenilemesiydi. ''Kendini yineleme, yenile.'' Bu deyim onundur. Yukarıda dediğim gibi, oynadığı her rolde kendini tekrarlayan bir oyuncu, kısa sürede şartlanır ve seyircisini şartlar. Seyirci artık ondan hep o tavırları, o mimikleri, o ses tonlarını ve vurguları bekler. Hatta sahne giysilerinde bile kalıplaştığı o kişiliğin tipik kıyafetlerini, aksesuarını görmek ister. Tıpkı palyaçolar gibi veya bizim orta oyuncularımızdan Kel Hasan gibi.

Örneğin Nejat Uygur . Bana göre Türk tiyatrosunun en tatlı palyaçolarından biridir. O hep aynıdır, oyunlar değişir, dekorlar, kadrolar, seyirciler değişir, zaman değişir, kavramlar değişir, ama o bizim ebedi palyaçomuz hiç değişmez. Hep o tatlı, doğal, abartısız tavırlarıyla, son derece naif bir biçimde, çevresinde dönen dolapların, entrikaların, aldatmacaların, art niyetlerin dışında kalır. O cicili bicili kostümleri, komik şapkaları, hınzır esprileriyle hep aynıdır. Çünkü daha başlangıç yıllarından bu yana seçimini yapmıştır. Yıllar boyunca seyircisi ondan ne bekliyorsa, onu verir. Öyle yinelemek, yenilenmek gibi kaygıları hiç takmaz. Farklı iddialara, daha bir değişik arayışlara itibar etmez. O, dünya üzerindeki tüm clawn'lar gibidir, saf, temiz yürekli, abartısız ve tek tiptir, bizim sevgili Nejat Uygur'umuz.

Her rolünde bir başka insan olabilen büyük oyuncularımızdan biri de, Müşfik Kenter 'dir. O, sahnede rol oynamaz, o insan olur. Cüneyt Gökçer 'i 'Kral Oidipus' ta izleyen seyirci, Shakespeare 'in ünlü 'Onikinci Gece' sindeki Malvolyo veya 'Mançalı Adam' daki Don Kişot müzikalinde izlese aynı aktör olduğu na kesinlikle inanmaz. Ünlü İngiliz aktörü Alec Guiness , oynadığı her rolde öncekinden çok farklı, bambaşka bir insan olurdu. Yerli yabancı, daha böyle pek çok örnek verebilirim. Dikkatli bir oyuncu, sahne üzerindeyken kendini kollar, yinelediği noktalarda kendini yakalar. Bu handikapların tek çaresi de, disiplinli, dikkatli, sağ duyulu ve zorlu mu zorlu bir prova dönemidir. Bir tarihte, Murathan Mungan benden ünlü 'Taziye' oyununda Kevsa Ana rolünü oynamamı istemişti. Bir aşiret kadın-anası. Acımasız, gelenekçi, tüm aşirete hakim, kararlı, soylu, sofu, içe dönük, ketum ve kupkuru bir koca kadın. Çok zordu ama memnundum. Sahnede zor işleri severim, çünkü oyuncu uğraştıkça kendini aşar. Kevsa Ana, bambaşka bir dünyanın, bambaşka bir coğrafyanın, kendini törelerin çıkmazına hapsetmiş, taş kalpli ama muhteşem bir anıt kadınıydı. Dili farklıydı -Mardin yöresi-, giyim kuşamı farklıydı, Tanrısıyla, inançlarıyla, oğullarıyla, tüm çevresiyle ilişkileri farklıydı. Alışmışlığımızın öylesine uzağındaydı ki; ne yapabilirdim?.. En büyük yardımcım, tekstin kendisi oldu. Mungan'ın dizeleri, bana yolumu çizdi ve tabi yönetmenimiz Prof. Nurhan Karadağ . Büyük bir usta. Köy seyirlik oyunları ve Şamanizm konusunda araştırmaları vardı. Neyi, niçin ve nasıl yapabileceğimiz konusunda uzmandı. Korosuyla, danslarıyla, doğaüstü sahneleri ve halisünasyon sendromlarıyla sabahtan akşama acımasız bir disiplin içinde günler boyunca çalıştığımızı hatırlıyorum. Ama sonuç iyi geldi, tamamen kendimin dışında bambaşka bir kişiliği yakalamıştım, bütünlemiştim. O başarılı çalışmaların üstüne Murathan Mungan, bir gün bana 'Geyikler ve Lanetler' oyunundan bahsetti. Daha taslak halindeydi. Cuda Dağı'nın simgesi, ölümsüz Cud-Ana'yı oynayacaktım. Ama bana nasip olmadı, hala içimde uktedir. Ne var ki sevgili Murathan, şimdilerde sen, sanırım tiyatro heyecanını aştın, külledin. O şahane şiirselliğinle farklı bir akarsuyun içindesin.

Geçtiğimiz ay Tiyatro Festivalinde, Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosunda, Oyun Atölyesinden Shakespeare'in ünlü oyunu 'Atinalı Timon' u izledim. Shakespeare'i özlemiştim, hevesle gittim. Timon rolünü Haluk Bilginer oynuyordu. Kuşkusuz değerli bir oyuncu, sahnede olsun, ekranda olsun, çok tatlı ve sempatik. Ancak şu sıralarda onu hangi rolünde izlesem, bana 'Tatlı Hayat' dizisindeki Yıldırım Kurutemizlemeciyi çağrıştırıyor. Oysa Bilginer, akademik kariyerini İngiltere'de pekiştirmiş, hatta ustalar şehri Londra'da sahneye çıkmış, mükemmel bir oyuncu. Ama Timon'da, yeterince deneyimi olmayan genç bir ekibin içinde yalnız kaldı. Bir Shakespeare oyunu için yönetmen dahil, oldukça yetersiz bir kadro, eğitimsiz sesler, anlaşılamayan bir Türkçe, bana göre oyunun asal temasını tamamen saptıran yanlış bir yorum, Timon karakterini çok zorladı. En şaşırtanı da, genç yönetmenin oyunun ünlü sofra sahnesinde Shakespeare'in dizeleriyle yetinemeyip, ''Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştah sizin, doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin'' diye Fikret 'in ünlü Han-ı Yama şiirinin o çok bildik satırlarıyla oyunu takviye etmek istemiş olması. Bana kalırsa böylece, Shakespeare'i küçümsemiş. Ola ki anlayamazlar endişesiyle de, o satırları oyun boyunca sık sık tekrarlayarak seyirciyi de küçümsemiş. Ya da, Fikret'in dizelerini bir Shakespeare oyununda, nesnel bir sofra aksesuarı gibi kullanmış diyelim!.. Kuşkusuz zorlu bir çalışma, büyük yorgunluklarla ve helecanla açılan perde, pahalı bir prodüksiyon, sonsuz bir iyi niyet ve gayret ortadaydı. Sonuçta her şeye rağmen, bir başyapıt olan eserin büyüklüğü, seyirciyi sarmaladı ve oyun kendi dinamizmi, sağlam dramatik yapısıyla ayakta kaldı. Böylece Shakespeare, hak ettiği alkışı fazlasıyla aldı!..

Zordur bu meslek, zordur, tuzaklarla doludur, kalıplaşmak, seyirciyi tek bir tipe şartlamak, işin kolayına kaçmaktır. Meslek hayatım boyunca kalıplaşmaktan, tekdüze bir oyuncu olmaktan hep kaçtım ve meslek büyüklerimin çoğunda bu dikkati gördüm, dinledim, gözledim. Şimdi ben genç oyuncuları bu konuda uyarmak istiyorum. Kalıplaşan oyuncu, kısa sürede yozlaşır, bir kısır döngüde kalır. -seyirci beni böyle seviyor, böyle geldim böyle giderim- derse tamam, seçimini yapmış demektir. Ancak, ne kadar kalıcı olacağını zaman gösterir, belki o büyük komedyenlerimiz bu seçimi yaparlar, ama o büyüklük herkese nasip olmaz. Yol yakınken her genç oyuncu, kendini bulmalı, bilmeli, sağduyuyla seçimini yapmalı. 

Nedret Güvenç
Cumhuriyet Gazetesi  


Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

immortal_seyda - ( 7/5/2008 )
evet bir oyuncu kenidini yenilemelidir seyirciyi meraklandırmaldır acaba bu sefer ne farklılıklar yapacak diye insanlarımızda bunu ister zaten...

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 285
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Röportaj : Nejat İşler (Ulusoy Dergisi) - 2/7/2007
  • Eyvah Yine Karıştı (OSCAR) (İhsan Ata) - 2/7/2007
  • Kurtlar vadiye -ne yazık ki- tekrar inerken... (Bensu Kaya) - 2/7/2007
  • Lysistrata - Ankara İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi (Taner Can) - 2/3/2007
  • Oyun Sonu - Dostlar Tiyatrosu (Üstün Akmen) - 2/2/2007
  • MeradaNesintiler (Tiyato Portre) - 2/1/2007
  • İhale (Tiyato Portre) - 2/1/2007
  • HAZİNE BULDUM (Tiyato Portre) - 2/1/2007
  • Bir Emektar Daktilo (Tiyato Portre) - 2/1/2007
  • QUO VADIS (Kemal Başar) - 2/1/2007
  • ARADA BİR - Oyunculukta Kalıplasmak ve Haluk Bilginer (Nedret Güvenç) - 1/30/2007
  • Röportaj : Aydın ORAK (Müslüm ASLAN) - 1/30/2007
  • Dünyanın Ortasında Bir Yer - İstanbul Devlet Tiyatroları (İhsan Ata) - 1/30/2007
  • Röportaj : Sarıyer Halk Eğitimi Merkezi Tiyatro Topluluğu (Pınar Şenel) - 1/29/2007
  • Tiyatro mu? O da ne demek? (Alıntı) - 1/29/2007
  • Çayhane (İstanbul Devlet Tiyatroları) - 1/28/2007
  • Adapazarı Büyükşehir Belediyesi' nde Tiyatro Zamanı (Sebahat TEKİNKAYA) - 1/28/2007
  • Günün Adamı - Bakırköy Belediye Tiyatroları (Üstün Akmen) - 1/26/2007
  • Benim Küçük Yıldızım (Anadolu Meydan Sahnesi) - 1/26/2007
  • Kocaeli üniversitesi tiyatro kulübü (koutik) (Kocaeli) - 1/26/2007
  • CHAMACO (Semaver Kumpanya) - 1/24/2007
  • Trainspotting (Semaver Kumpanya) - 1/24/2007
  • 12. Gece (Semaver Kumpanya) - 1/24/2007
  • Murtaza (Semaver Kumpanya) - 1/24/2007
  • On İkinci Gece - Semaver Kumpanya (Sevda ŞENER - Radikal İki ) - 1/24/2007
  • Bazıları Ne İçin Yazı Yazar? Ya da Tiyatronline editör Faciası (Gökhan Kalınca) - 1/24/2007
  • Günlük Müstehcen Sırlar (Tiyatro Fora) - 1/23/2007
  • Etik İcat Oldu Ahlak Bozuldu (A. Berhan Yılmaz) - 1/22/2007
  • Beyoğlu Sahneleri Gitti/Gidiyor! Alan Yok mu? Tuğba Özay'dan Başka? (Yeşim Özsoy Gülan) - 1/22/2007
  • Karşılaşmalar - Tiyatro Öteki Hayatlar (Üstün Akmen) - 1/19/2007
  • Kozalar - İstanbul Şehir Tiyatroları (Üstün Akmen) - 1/18/2007
  • Yıldızlar Altında Cinayet - İstanbul Şehir Tiyatroları (Kemal Oruç) - 1/18/2007
  • MODİGLİANİ - Derhal sahneden çekilmesi gereken bir oyun (İhsan Ata) - 1/18/2007
  • Gerçekleri saptırmadan irdeleyen yönetmen : Mesut Yüce (Fatma Babuşçu) - 1/18/2007
  • Osmaniye Gençlik Sanat Tiyatrosu - OGSAT (A. Aziz Öktem) - 1/15/2007
  • Yuva - Yeni Kuşak Tiyatro (Üstün Akmen) - 1/15/2007
  • Meşrutiyet’ten Günümüze Adana’da Tiyatro Sanatının Serüveni… (Doç.Dr. Nurhan Tekerek) - 1/15/2007
  • Eleştirmek mi Yoksa Eleştiriyi Eleştirmek mi? (Şekip Taşpınar) - 1/14/2007
  • BARUT FIÇISI - Trabzon Şehir Tiyatroları (Barış Uzun) - 1/14/2007
  • Biz Gençler (Eda Atalay) - 1/14/2007
  • Kaçamak - Tiyatro İstanbul (Üstün Akmen) - 1/14/2007


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    1 Mayıs'tan itibaren her ÇARŞAMBA Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..