| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Sofrada Canavar Var - Canavar Sofrası
Cüneyt İngiz




Her gün haberlerden izliyoruz savaşın izlerini, ölenleri, yaralananları ve şehitleri. İçimizde bir yerlerde kanasa da yaralarımız, televizyon kumandasının bir tuşuyla silip atıyoruz acılarımızı sıkıntılarımızı. Hemen bir başka kanalda unutuyoruz dertlerimizi. Bir sünger çekip gerçek hayata mutluluk maskelerimizi takıp unutmaya çalışıyoruz karanlık dehlizlerini ruhumuzun. Silmeye çalışıyoruz zihnimizden tüm izlerini vicdanımızın sorumluluklarını.

Akşam sofralarında yeniden başlayıp hayatlarımıza,hiçbirşey yokmuş gibi davranıyoruz. En büyük korkularımızı, bir gün bizi sofralarımızda yakalayacak olanı görmezden gelip saklanıyoruz kovuklarımıza. Geçmişimizin tüm izlerini silip, sanal bir dünya yaratıyoruz, takip edip bulamasınlar eski bizi diye. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” düşüncesiyle sarılıp dünya nimetlerine, vazgeçilemez olmak, o kara gün geldiğinde bırakılamaz olduğumuza inandırmak istiyoruz kendimizi.

Ve o kara günle yüz yüze geldiğimizde……



İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları ile Kıbrıs Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun ortaklaşa sahnelediği “Canavar Sofrası” bu düşüncelerle açıyor oyunu. Yönetmenliğini Şehir Tiyatroları sanatçısı, aynı zamanda Kıbrıslı Hüseyin Köroğlu’nun üstlendiği oyun günümüz dünyasında savaşa bakışaçısını, bir tuşla unutulup giden hayatları ve acıyı seriyor gözler önüne.

Salona giriş yaparken bir nazi kampına giriş yapıyorsunuz adeta. Tellerle çevrili bir giriş kapısı, ekranda Nazi yanlısı marşlar çalınan görüntüler, giriş çıkış anonsları bir kampın yöneticisi tarafından emrediliyor. Bir anda kendisi kaçamayacağınız bir kapana girermiş gibi hissediyorsunuz. Sahnede sağlam duvarlarla kurulmuş bir ev, sanki hiç zarar görmeyecekmiş gibi dursa da, etrafı tel örgülerle sarılmış, kaçılması çok zor görünen bir toplama kampını andırıyor.

Oyun bir doğumgünü kutlaması için toplanan insanların neşeli, mutlu ve bir o kadar da eğlenen görüntüleriyle başlıyor. Dans ediyor, eğleniyor, şarkılar söylüyorlar. Dışarıda devam eden savaşa, sokağa çıkma yasaklarına rağmen, hiçbirşeyi umursamadan müziğin sesini her an yükselterek eğlenmeye devam ediyorlar.

Derken bir çatışma, silah sesleri, ölen Alman askerleri, Nazi subaylarının evi basması ve Nazi subayının emriyle her evden iki kişinin rehin alınma kararı şok etkisiyle sarıyor evde eğlenen yedi kişiyi. Bu andan sonra kendileriyle hesaplaşmaları başlıyor. Az önce hiçbir şeyi umursamadan dans eden insanlar birden bire korkularıyla yüzleşip, hayatta kalabilmek adına tüm pisliklerini döküyorlar ortaya. Hayatta kalma savaşı, tüm insani mantık ögelerini geriye atıp, hayvani içgüdülerle davranmaya itiyor onları. İnsanın ölümle yüzyüze geldiğinde belki de asla yapmam, yapamam dediği şeyleri bir bir, üstelik kendilerini haklı da çıkartarak yapıyorlar.

Sonrasında olanlar seyircinin sürprizlere gebe finalde şok olmasına kadar gidiyor.

Oyuncular oyunun başından sonuna kadar korku ve sahte mutluluğu çok güzel yansıtıyorlar. Sahte mutluluk ve neşeli hallerinin altındaki korkularını apaçık tüm çıplaklığıyla görüyoruz. Biz de onlarla beraber korkularına ortak oluyoruz. Herbiri birbirini tamamlayan bir oyunculuk sergiliyorlar. Kriz öncesi, kriz anı ve sonrasını bir bir hissettiriyorlar. Finalde herbirini ayakta alkışlamak boynumuzun borcu oluveriyor.

Oyunun dekoru sanki hiç yıkılmayacakmış gibi duran bir ev olmasına rağmen, Nazi askerlerin eve baskın yaptığında anlıyoruz aslında ne kadar yapay ve yıkılabilir olduğunu, her yanı sallanıp duruyor. Sahnenin sağ ve sol yanında duvarlara yerleştirilen ekranlarla sahnede oyun devam ederken arka planda Nazi subayının odasında olanları, evin diğer odalarına yerleştirilen kameralarla oyunun her anının içinde buluyoruz kendimizi. Adeta bir BBG evinde hapsolmuş insanları seyrediyoruz. Fakat her ne kadar istesek de elimize kumandayı alıp kanalı değiştiremiyoruz.
Oyun zaman zaman uzuyormuş ve fazla ağır bir tempoda ilerliyormuş gibi gelse de, aslında ne kadar gerçekçi ve sıkıntılı, yani kaçmaya çalıştığımız duyguları içimize işlemeye çalıştığını anlayarak, yine hapsolmuş bir şekilde bekliyoruz. İçimizden bir ses “Kalk git, kanalı değiştir, bunları dinleme” dese de bırakıp gidemiyoruz.

Sevgili Hüseyin Köroğlu oyunun her adımında bir derdi olduğunu açık seçik gösteriyor. Belki de şimdilerde birçok insanın unutmaya başladığı Kıbrıs Harekatı’nda savaş adına yaşadığı tüm acılarını paylaşıyor bizlerle. Bunu yaparken duygusal söylemlerle,ajitasyonlarla değil, tüm çıplak gerçekçiliğiyle yaparak anlamamızı sağlıyor.

Dekorunda, müziğinde ve oyunun her noktasında emeği geçenlerin emeklerine ve yüreklerine sağlık.

Ve oyunun bitiminde selam verirken yine son sözü o söylüyor……
“ATATÜRK’ÜN DEDİĞİ GİBİ :”
“YURTTA SULH, CİHANDA SULH.”

Cüneyt İngiz
25.11.2008

Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

özden özgürdal - ( 11/25/2008 )
Genelde bir oyunun seyircisiyle buluşması,şüphesiz ki okunan eleştiriler ile ve özellikle de kulak reklamı diye adlandırılan boyutu sayesinde oluşur!Henüz seyretmediğim bu oyunun öncesin de yazılanlar benim için çok önemli!Okudum ve bir an önce seyirci olarak salon da yerimi almak istiyorum!Teşekkür ederiz Cüneyt İngiz !Yürekten sahiplendiğin için!Sevgilerimle!

İLKAY - ( 11/26/2008 )
ÇOK BEĞENMEDİM KULLANILAN DIŞ MEKANLAR İYİYDİ TEKNİK İYİ İDİ AMA BİZİM OYUNCALAR KADAR İYİ DEĞİLLERDİ

Elif Ergöz - ( 12/9/2008 )
Olağanüstü bir oyun, belki de bir oyun değil, olağanüstü bir gerçekle yüzleşme. Ben Canavar Sofrası’nı seyrederken, zıtlıkların bir hale geldiği hızlı bir yolculuk yaptım.

Savaş’ın içinden Barış, Barış’ın içinden Savaş birden aynı oldular. Françoise’nin "Dilerim savaş sonsuza dek sürer" haykırışı gerçek barışın bir an önce gelmesi için içimizdeki savaşları teker teker başlatmış olabilir mi, kimbilir?

Bu oyun insanı değiştiriyor, sarsıyor ve içinizdeki birşeylerle yüzleştiriyor. Buna gerçekten cesaretiniz varsa seyredin oyunu, çünkü aslında size kendinizi seyrettiren bir oyun bu...

Asıl oyun ise, siz oyun sonrası salonu terk ederken başlıyor, anlayabilene....





BUKET GENÇ - ( 12/3/2008 )
OYUNU ÖZELLİKLE 2 GÜN ARAYLA 2 KERE İZLEDİM. BELKİ BİR ŞEY KAÇIRMIŞSIMDIR DİYE... Kİ ŞAYET DE KAÇIRMIŞIM BAZI ŞEYLERİ...
OYUNDA ANLAYAMADIĞIM ŞEYLER VAR. KAPALI BİR KUTUYDU SANKİ İÇİ SÜPRİZLERLE DOLU. EMEKLERİNE SAĞLIK OYUNCULARIN... AYRICA HALİL FIRATLI BEYE DE ÇOK TEŞEKKÜRLER... TEŞEKKÜR EDERİM...


Aysun Köse - ( 12/1/2008 )
Dün izledim oyunu çok güzeldi.
Herkesin gitmesini tavsiye ederim.


fernald - ( 11/29/2008 )
ilk olarak salona girerken sızı kalsılayan bır dekor
oyundakı dekorda bır harikayıd.özellikle kameraların oldugu bolumler
dekor,ses efektlerı, oyuncular ve oyun hepsi guzeldı.



Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 434
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Şahane Düğün (Selçuk Soğukçay) - 11/30/2008
  • Asuman Dabak Tiyatrosu'nda Başarılı Bir Komedi: Şahane Düğün (Üstün Akmen) - 11/30/2008
  • Vasıf 70 Yaşında Zengin Mutfağı Hala İşliyor (Mehmet Esatoğlu) - 11/28/2008
  • Ankara DT Tek Kişilik Şehir ile Beykoz Sahnesi'nde (Savaş Aykılıç) - 11/28/2008
  • Pembe’nin Hikayesi (Mustafa Acar) - 11/27/2008
  • Ben Öğrenciyken veya Cindi (Mustafa Acar) - 11/27/2008
  • Demokrasi ve Aşk (Mustafa Acar) - 11/27/2008
  • Çılgın ve tehlikeli bir serüven: 39 Basamak (Rengin Uz) - 11/26/2008
  • Suçlu Yürekler - Ankara Devlet Tiyatrosu (Ahmet Olcay) - 11/26/2008
  • Third Space Uluslararası Sanat ve Barış Konferansı - 15- 19 Eylül - Viyana (İlkay Sevgi) - 11/26/2008
  • Sofrada Canavar Var - Canavar Sofrası (Cüneyt İngiz) - 11/25/2008
  • Vişne Bahçesi - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ayşe Müge Gerdan) - 11/25/2008
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda -Saatleri Ayarlama Enstitüsü- : Bir YANLIŞ Var ! (Melih Anık) - 11/24/2008
  • İstanbul'da Tanpınar Uyarlaması: Saatleri Ayarlama Enstitüsü (Üstün Akmen) - 11/23/2008
  • İletişim Çağında İletişimsizlik! - Var Mı Sın (Rengin Uz) - 11/22/2008
  • Tiyatroya Devlet Yardımı - Türk Tiyatrosu'nun Politikası (Melih Anık) - 11/21/2008
  • Albay Kuş – Tiyatro Adam (İsmail Can Törtop) - 11/20/2008
  • Burası Dot. Bir Tiyatro Mekanı (Arda Aydın) - 11/20/2008
  • Pambık Prenses (Ali Erdoğan) - 11/19/2008
  • Asiye Nasıl Kurtulur - Bursa Devlet Tiyatrosu (Ahmet Olcay) - 11/19/2008
  • Ah Be Babam, Ne Zormuş Erkek Olmak!: TESTOSTERON (Üstün Akmen) - 11/18/2008
  • Devlet Tiyatroları ölüleri gömdü mü? (Feridun Çetinkaya) - 11/18/2008
  • Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz (Rengin Uz) - 11/17/2008
  • İşte Hayat Bu; İşte Tiyatro Bu - Çılgın Dünya - Van DT (Savaş Aykılıç) - 11/16/2008
  • O Güzelim Kaymaklı Dondurma Rengi Elbise (Meral Arslan) - 11/16/2008
  • Yeni Kuşak Tiyatro'da "Salvador Dali Göndermeleri İçimi Isıtıyor" (Melih Anık) - 11/14/2008
  • Sokak Kedileri (Çocuk Oyunu) (Arda Aydın) - 11/13/2008
  • Dionysos ve "Göz" Teması Işığında Kadın-Erkek-Doğa Hiyerarşisi (Tuğçe Kanbur) - 11/13/2008
  • Gardiyan Oyunu Üzerine (Kürşat Ural) - 11/13/2008
  • Nazlı Sevda (Kürşat Ural) - 11/13/2008
  • Selçuk Uluergüven'den Mektup 2 (Selçuk Uluergüven) - 11/13/2008
  • Sanatın gücü baştan çıkartabilir (Rengin Uz) - 11/12/2008
  • Dikmen Gürün, TEB'in 2008 Onur Ödülü'nü Gerçekten Hak Etti Mi? (Üstün Akmen) - 11/11/2008
  • Cesaret Ana ve Çocukları – Semaver Kumpanya (İsmail Can Törtop) - 11/11/2008
  • Proje : Histanbul (Melih Anık) - 11/10/2008
  • Kırmızı Pazartesi - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ayşe Müge Gerdan) - 11/10/2008
  • Ben De Anlamıyorum (Gılman Kahyaoğlu Peremeci) - 11/9/2008
  • ALIN SİZE BAŞARILI BİR GARAJİSTANBUL PROJESİ DAHA: HİSTANBUL (Üstün Akmen) - 11/9/2008
  • Bir Boş Zaman Etkinliği: Yok Saymak (Ali Erdoğan) - 11/7/2008
  • Selçuk Uluergüven'den Kamuoyuna Açık Mektup (Selçuk Uluergüven) - 11/6/2008


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    12 Şubat'tan itibaren her PAZARTESİ Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..