| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Pembe’nin Hikayesi
Mustafa Acar




Pembe’nin Hikayesi
(Küçük Bir Namus’un Büyük Öyküsü)

Oyun

Yazan:
Mustafa Acar
(musar63@hotmail.com)

(Urfa’da yaşanmış trajik bir olay, kurgusal/mizahi öğeler katılarak sahne için yazılmıştır. İzinsiz iktibas edilemez.)

Kişiler:


Pembe
Güler / Pembe’nin Annesi
Gülsün
Gülsen
Pembe’nin Babası/1. Adam
Damat /Mehmet
Gülten
Damadın Babası/3. Adam
Damadın Annesi /Gülistan
2. Adam
4.Adam
5.Adam
6. Adam
Yaşlı Adam
1. Yardımcı
2. Yardımcı
1. Doktor (Erkek)
Doktorun Arkadaşı
2. Doktor (Bayan)
1. Entel
2. Entel
2 Çocuk
Murtaza hoca
Rüküş kadın
Genç kız
Genç erkek
2 Hemşire
1 Hasta
Üç erkek


Dekor:

Sahne üçe bölünmüştür:

1. Kısım: 1. Adamın evi.
2. Kısım : Sokak.
3. Kısım: 3. Adamın evi.

Her iki ev de basittir. Yer minderi, duvar halısı ve sedirden oluşur.
Sokak, fonda kalır. Sokağın önüne bir masa, beş iskemle ve iki nargile kurularak kahvehane oluşturulur.



Sahne 1


Müzik.
Pembe, loş bir ışık altında, bir sandalye üzerinde, başı önünde oturmuştur. Müzik alçaldığında ağır ağır konuşur.


Namuslarını kirletmişim
onüç yaşında!
Öyle söylediler.
Kocamı sevmiyormuşum!
Gözüm dışarda,
aklım başkasındaymış çünkü

Oysa koca nedir bilmedim ben
Gözüm de aklım gibi hep yerindeydi bildiğim...
Sevmekse kusurum, evet...
Çünkü ben sevmeyi yalnız annemde bildim
Elleri yumuşak, kolları sıcaktı çünkü
Gökyüzüne uzanırdım gözlerinde her gece
Çocuk gülüşlüydü yıldızlar bütün
Masallar toplardım sessizce aralarından
Ve renk renk çiçekler açardı bahçemde
Düşlerim habersizdi siyahtan, karanlıktan.

Üç gün üç gece bir şey vermediler bana onüç yaşımda
Aç kaldım

Uyumadım da!

Üç günün sonunda beni alıp ya bir tarlaya götüreceklermiş
-Öyle söylediler-

ya da...

Biten şeyler gördüm hayatımın başında
Biten şeyler...

ardarda ve kötü...

Ve herşey bitti, anladım,
Uçurtmalarda güneş.

Annemin dizlerinde pembe bir gül yaprağıydım
Masallarla savruldum.

Müzik yükselir. Işık kararır.


Sahne 2


Müzik.
Kahvehane. Beş arkadaş (1. Adam, 2. Adam, 3. Adam, 4. Adam ve 5. Adam) oturmuş nargile içmektedirler.
Bir süre sohbet.
Müzik indiğinde.

2. Adam: Yapma yav, demek dörde kadar yolu varmış hı?
3. Adam: Tabii canım; Aziz bey söylediydi geçende!
4. Adam: Şu, ‘Uyumaya Devam Partisi’ başkanı değil mi?
3. Adam: Evet! Adam hep hakikati konuşuyo! Bi dinle, gözlerinden yaşlar boşanıyo namussuzum!
2. Adam: E, biz niye bir’de karargah kurduk peki? Valla bilsem...
4. Adam: Niye biliyon mu; şu bir kısım medya var ya, insanın aklını çeliyo! Kavram kargaşası yaratıyo!
1. Adam: Yok kadınlar da insanmış da, kadın erkek eşitmiş de...
5. Adam: Dört karı almak demıkrasiye aykırıymış da...
3. Adam: Cart da curt da... Hep bu medya uyduruyo bunları işte!
4. Adam: Öyle bi beyin yıkıyolar ki, şöyle biraz kulak versek, töre, namus, töbe elden gidecek!
3. Adam: Ma’nen zayıf insanlar olacağız maazallah! Erkeklik neyin de kuş olup uçacak.
4. Adam: Karılar da elden gidecek! Bunlar, karıların, kızların da kafalarını karıştırıyorlar çünkü!
5. Adam: Doğru valla! Siz siz olun, bu zamanda karılarınıza mukayyet olun! Karısına kızına mukayyet olmayana kulak asma!
1. Adam: Yav ağa, öyle diyon emme bu zamanda o dediğin zor oluyor!
4. Adam: Zor mor; lakin olacak! Niye dersen, bu karı milletinin birazcık gözü açıldı mı, işimiz temelli sakata biner.
2. Adam: Ne yapmak lazım mesela?
4. Adam: Mesela evde televizyon mu seyredilecek, tamam, açarsın TRT 4’ü izlesinler sabaha kadar. Eve gazete mi alınacak, en iyisi Resmi Gazete... Ben öyle yapıyom! Neme lazım, zaten kuş kadar beyinleri var, onu da bu bir kısım medya yer, ayıkla ondan sonra pirincin taşını!
2. Adam: Valla doğru söylüyon! Yav ben bileydim, şimdiye dörtlemez miydim be! Ah kafa ah! Altı senelik evliyim, hala elde var bir karı! Olacak şey mi bu!
3. Adam: Hepimiz aynı durumdayız ağa! Allah bu bir kısım medyanın belasını versin!
2. Adam: Amin, amin!
3. Adam: Ağız birliği etmişler, töremizi, maneviyatımızı unutturacaklar bize!
1. Adam: Demek arada karıyı dere boyuna falan göndermesek, temelli yerde kalacağız!
5. Adam: Ne diyon be, erkek olduğumuzu unutacağız nerdeyse!
2. Adam: Dere boyu dedin de bak aklıma ne geldi: Geçen, yine karıyı gönderdim...
4. Adam: İtiraz etmedi değil mi?
2. Adam: O nasıl laf öyle ağa! Erkeklik daha ölmedi! İtiraz ederse başına geleceği iyi bilir; indirirsin suratına bir osmanlı tokadı; nakış nakış, öööyle gider!
4. Adam: Nereye?
2. Adam: Ya dereye, ya anasının evine!
3. Adam: Bitti.
2. Adam: Neyse, mevzuya gelelim; karıyı dereye gönderdim, ev boş;
3. Adam: Eeee?
2. Adam: Çağırdım benim yavukluyu...
5. Adam: Namussuzum de!
2. Adam: Namussuzum yav! Yalnız aramızda kalacak bak!
Hepsi: Ayıb ediyon!
2. Adam: Erkek sözü mü?
Hepsü: Erkek sözü!
4. Adam: Anlat hele...
2. Adam: Çağırdım benim yavukluyu....bu önce bir iki nazlandı biliyon mu...
Müzik.

Sahne 3



1. Ev. 1. Adam/Baba girer.

Baba: Güleeeer! Nerdesin lan?
(Güler girer. Havalı bir edası vardır. Karnı şişkindir. Eliyle karnını ovalar.)
Güler: Nerdeydim biliyon mu!
Baba: Yemeği hazırladın mı, yemeği?
Güler: Bu sefer hazırlamadım!
Baba: Neee? Hazırlamadın mı?
Güler: E, nerdeydin diye sorsana! Elbet bi bildiğimiz var ki...
Baba: Nerdeydin lan, (Vurmaya başlar) nerdeydin hı? Kaç saattir çıkmışsın evden? (Kadın konuşacak olur: ‘Ebeye gittim, ebeye’) Bi de konuşuyon lan, bi de konuşuyon ha! Bu adam ne yiyip içecek dedin mi, hı! Bu evin karısı kim lan? Ben miyim, he? Ben miyim? Koş yemek hazırla, gel! (Güler koşar) Koş! Beyinsiz karı! Beyin olsa zaten kadın olmayacaktın!
Müzik.
Sahne 4
1. Ev. Gülsen’le Gülsün girer. Güler çamaşır yıkamaktadır.

Gülsen: Huuu, Güler! Kolay gelsin!
Güler: Hoş geldiniz komşular! Oturun şöyle!
Gülsün: N’oldu, söyleyince sevindi mi?
(Güler susar.)
Gülsen: Hıı?
Güler: Söylemedim!
Gülsen: E, kusura bakma sende de iş yokmuş hani! İnsan hamile olur da kocasına söylemez mi!
Gülsün: O kadar da antreman yaptıydık.
Güler: Yaptıydık!
Gülsen: E niye söylemedin o zaman?
Güler: Söyletmedi ki!
Gülsün: Ne yaptı?
Güler: Vurdu!
Gülsen: (Durur)Neyse, bi dahaki sefere artık!
Güler: Bi dahaki sefere inşallah!
Gülsün: Bu sefer ne yap et söyle ama!
Güler: Tamam!
Çıkarlar. Müzik



Sahne 5



1. Ev. Güler girer. Ev işleriyle uğraşır.
1. Adam: (Türkü söyleyerek girer.) Ne yapıyon lan sen? (Kadın konuşacak olur) Sus sus, koş bi aspirin kap gel. Koş! Bak hala duruyo! (Kadın koşar getirir. Adam hapı ağzına atar.) Su? (Kadın koşar) Ülen beyinsiz karı, akıl dağılanda sen tirene mi bakıyodun, öküz! Su, su! Bak hala gelmedi. Boğuluyom len! Çabuuuk! (Getirir. Suyu üçer.Öksürür. Eliyle ‘sırtıma vur’, işareti yapar. Kadın vurur) Höst lan, kemiklerimi göçürdün be! Çön şuraya, çön! (Kadın zorlukla oturur) Rahatına da pek düşkünsün bakıyom! Oooh, yayıl şöyle yayıl! Nasılsa ekmek elden su gölden! Kalk ulan! Bana gıcık mü veriyon öyle! Ben sabahtan akşama iş-güç anam ağlasın, karıya hele!(Bür süre.) Otur, otur, neyse acıdım. (Kadın oturur.) Kalk! (Durur. Bu arada kadın kalkar) ma, yavrum kalkma! Lafın sonunu niye beklemiyon! Otur şimdi!(Oturur. Kısa bir süre türkü.) Bu kadar istirahat yetişir, kalk!
Anne: (Kalkarken) Ay, ay, ay!
Baba: Konuşma! Konuşma! Yemeği hazırladın mı?
Anne: Hazır! Getireyim mi?
Baba: Yok, hazır olmasa isterdim! Şimdilik dursun!(Düşünür) Peki, yarınki gostümüm?
Anne: Yıkadım, ütüledim!
Baba: İyi!
Anne: Her bi şeyi hazırladım! (Edayla) Ben sana bir şey söyleyecektim! Hiç sormuyon ama!
Baba: Söyleme! Kafamın ağrısı yeni geçti zaten! (Saate bakar. Kendi kendine) Aboo! Saat gelmiş, geçiyo! Niye söylemiyon lan, dangalak!
Anne: Söyliycem ama bırakmıyon ki! (Edayla) Ben hamile...
Baba: Saati diyom salak, saati! Hele sen git bak bakayım...
Anne: Nereye?
Baba: (Düşünür) Dere boyu kavaklar açmış mı yeşil yapraklar?
Anne: Açmamış! Daha dün baktım, açmamıştı!
Baba: O dündü benim akılsız yavrum. Sen şimdi git bak! (Gitmediğini görünce bağırır) Koş lan! Çabuk!
(Müzik. Kadın koşar. Adam telefon açar. Müzik indiğinde)
Baba: Alacağım seni diyom kız! Kraliçeler gibi yaşatacam valla! Bi elin yağda bi elin sende olacak! Nasıl? Bal sensin ya! Esprük yapıyom esprük! İnanmıyon mu, namussuzum diyom bak! Alacağım seni ya! Namus ya! Hele sen bi gel! Dere boyuna gönderdim... Gönderdim canım meraklanma! Tamam, bekliyom, çabuk! Haaa; bana bak; geçen gün giydiğin pembe şalvarı giy gene! Pek yakışıyo sana kız! Hadi hadi, nazlanma, bekliyom. Tamam!
Telefonu kapatır. Türkü: Dere boyu kavaklar... Telaşla kokular sürünür. Işık kararır. Müzik. İndiğinde, fonda ses.
Fondaki ses (2. Adam): Nuri ağa, Nuri ağa!
Sahne aydınlanır.
Baba: Bekle yav bekle! Hüseyin sen misin !
Baba kapıya yönelir.
2. Adam: Benim Nuri ağa, benim!
2. Adam girer.
2. Adam: Sana müjde getirdim!
Baba: Merak ettim yahu, n’oldu, hayırdır?
2. Adam: Müjdemi isterim Nuri ağa, senin karı derenin orda doğurmuş!
Baba: Deme lan! Hamile miydi ki! Benim niye haberim yok! Ula benden habersiz nasıl hamile kalır! (Tabancasını çıkarır) Yaktım ulan seni karı!
2. Adam: Sen muştuluğumu ver de, karıyı sonra öldürürsün Nuri ağa!
Baba: Al, al! (Durur) Oğlan, değil mi?
(2. Adam cevap vermez)
Baba: De hele?
2. Adam: Kız!
Baba: (Verdiği parayı kapar) E, ne bok yemeye müjdelik istiyorsun o zaman puşt, çekil şöyle vurmiyim seni! (Çıkarken) Bittin sen karı, bittin! Öldün ulan!
Müzik.


Sahne 6


Müzik. Aynı ev. Güler (anne), beşik sallamaktadır. Kafası ve bir kolu sargılar içindedir. Adam, avucunda tuttuğu silahı dizinin üstünde tutmaktadır. Kadını tehdit eder gibi konuşur. Müzik indiğinde kadın bir şeyler söyleyecek olur.
Baba: Sus, hiç konuşma! Yaşadığına şükredeceksin bundan sonra, yaşadığına! Ulan madem hamilesin benden niye saklıyon!
Anne: (Ezik) Konuşturmuyorsun ki! Söyleyecektim yoksa!
Baba: Sus! İblis! Canın istediğinde konuşuyon ama? Hadi bana söylemedin, bari oğlan doğur! Bu yaştan sonra beni aleme rezil mi edecen! Ne diyecem şimdi soranlara! Benim kızım oldu ağalar, haberiniz olsun! (Anneye tükürür) Şerefimi iki paralık ettin! Millet demeyecek mi, valla biz bildik bileli, erkek adamın erkek oğlu olur. E, senin kızın olduğuna göre... Katil edecen sen beni, katil! Hayır bundan sonra, işim yok, namus bekçiliği yapacağım size! Karı bi yandan kızı bi yandan! Artık, işimi gücümü bırakayım, kızın erkeklerle konuşuyor mu, radyoyla canlı telefon bağlantısı kuruyor mu, diye bakayım! Öyle mi?
Anne: Ne lüzum var canım! Sen kendini yorma!
Baba: Yorma? Salak karı, namus diyorum namus! Boru mu! Ama sende bunu kavrayacak akıl nerde! (Bir süre) Okula falan da gitmeyecek! Giderse önünü alamayız gayrı! Namus-mamus hak getire o zaman!
Anne: Ama cahil kalır yavrucak!
Baba: Kadın, okula gitse de cahildir zaten! Kadın kafası devlet sektörü gibidir; katiyyen işlemez. Kendinden pay biç; sende hiç, koskoca ortaokul mezunu kafası var mı! Yok! Hem zaten töremiz de kadın okutulur demez! Okul mokul yok! Okula gitse, bakarsın yarın evden kaçar! O zaman ne yapacaksın! (Durur) Ayrıcana, televizyon da seyretmeyecek!
Anne: Hiç mi?
Baba: Hiç! (Durur) Yalnız TRT 4. Bir de Yaşar Nuri Öztürk’ün programlarını izleyebilir.
Anne: Fazla sıkmasan diyorum! Azıcık...
Baba: (Sözünü keser) He ya, serbest bırakayım da evden kaçıp ya gonsomatris, ya da feminist olsun, öyle mi?
Anne: Tü tü tü! (Kulağını çeker, tahtaya vurur) Allah korusun! (Bir süre) Feminist ne?
Baba: Gonsomatristi biliyon mu ki?
Anne: Yoo!
Baba: E, onu niye sormuyon madem? Salak karı! (Bir süre) İşte feminist de onun gibi bir şey! Namusun uğramadığı ailelerden çıkmış karı demek ikisi de! Böyle ailelerde baba kızına elini kaldırmaz. (Durur) Halbuki ne demiş atalar; kızını dövmeyen dizini döver. Sen işime karışmayacan! Hele bir karış, bak o zaman ne yapıyom! İkinizi de öldürürüm andolsun! Hiç olmazsa, namusumu temizledim diye itibarım artar memlekette! (Bir süre.) Namus bu, dile kolay! iki göz her vakit üstünde olmalı ki, alnımıza kara çalmasın!
Anne: Adını koyacan mı kızın?
Baba: (Kalkar) Adı batsın! Sen koy!
Anne: Süt lazımdı çocuğa...
Baba: Zehir içsin!
(Çıkar.)
Anne: (Arkasından) Sen zehir iç hayvan herif! Bi gün gizlice tabağına fare zehiri koyayım da gör gününü! Sen dur! Ayı! (Beşiğe döner, bebeği sever.) Kızım, nartanem, güzelim, a gu gu!
(Gülsün, Gülsen girer)
Gülsün: (Telaşlı) Ne dedi kız, ne dedi; sevindi mi bari?
Güler: Kızdı!
Gülsen: Kızar tabii, kabahat sende! İnsan hamile olur da kocasına söylemez mi! Adını koydu mu adını?
Güler: Adı batsın dedi!
Gülsen: Batsın? Bu pek güzel isim değil be!
Gülsün: O zaman biz koyalım. Dur bakiym...
Gülsen: Gülnaz koyalım. Ama yok yok! Bizlerin adı hep gül’le başlıyo ama, hiç de güldüğümüz yok! Bu isimler tersine çıkıyo galiba! En iyisi...
Gülsün: Dur kız, Pembe olsun adı, Pembe!
Gülsen: Ay çok güzel! Ama neden pembe?
Gülsün: Neden biliyon mu; pembe pancurlu evi olsun diye!
Güler: Ayy! Filmlerdeki gibi.
Gülsün: Yaşantısı, talihi, hayalleri pembe olsun diye!
Gülsen: Pek iromantik konuştun kız! Hatta giysisi bilem her daim pembe olsun! Ben pembeyi çok seviyom! (Mahzun) Ama kocam bana giydirmiyo!
Güler: Niye ki?
Gülsen: Pembe giyersem gonsomatris neyin olurum diye!
Gülsün: Tamam; Pembe olsun Pembe! Adı gibi her şeyi pembe olur inşallah!
Gülsen: Her bi şeyi pembe! Ne güzel!
Güler: Tamam. Her bi şeyi pembe olsun! (İç çeker) inşallah öyle olur!
Hepsi: inşallah!

Müzik. Sohbet sürer. Işık kararır.


Sahne 7


Solda, bir meclis. Bir adam (Murtaza hoca) konuşmaktadır. Sağda, 1. Adamla 4. Adam yolda karşılaşırlar.
4. Adam: Nuri ağa, haberin var mı?
1. Adam: Neden?
4. Adam: Murtaza hoca gelmiş!
1. Adam: Yapma yav, hadi gidelim öyleyse!

Topluluğa yaklaşırlar. Murtaza konuşmaktadır.
Murtaza: Muhterem ve de aziz dinleyenlerim; bu müşrik taifesi, ellerinden gelse, kanımızı emecekler! Allah belalarını versin bunların! Bütün mukaddesatımızı çiğnediler, maneviyatımızı alt-üst ettiler! Siz siz olun, bu hainlerin oyununa gelmeyin! Ha, diyeceksiniz ki, peki ne yapalım? Gayet basit: Bunlar evvela ilkin, kadınlarımıza el atarlar (‘yuuuh’ sesleri.) Yok yahu, öyle el atmak değil; yani baştan çıkarırlar. Ne yaparlar; mesela, çağdaşlıktır deyü sokakta, orda burda, tıpkı erkekler gibi gezip tozmalarında bir mahzur görmezler! E, bir kadın, kadın başına sokakta, orda burda sürterse, n’olur? Erkeklerle arkadaş olur! Erkekle arkadaş olan bir kız ne yapar? Ne yapacak, ateşle barut yanyana gelir mi? Peki, bu kızcağızın babası n’olacak? N’olacak, alenen boynuzlu olacak tabii! E, deniliyor ki, ‘efendim onlar da insan!’ Yahu tamam, insan, buna itiraz eden var mı; amma, insan gibi evinde otursun; değil mi ama? Yani ne işi var, sinemada, tiyatroda, orda burda? Siz siz olun, yılanın başını küçükten ezin! Büyüdükten sonra başa çıkmanız zorlaşabilir! Demek ki, bize düşen vazife, kadınlarımıza, kızlarımıza mukayyet olmaktır!
(İçeri çağdaş kıyafetli bir genç kız ve bir erkek girer. Kulaklarında walkman, oldukça hareketlidirler. Kız, Murtaza hocaya yanaşır)
Kız: Babacığım, arkadaşımla sinemaya gideceğiz; bana biraz para versene!
Murtaza: Kızım, daha dün verdim ya; ne bu, her gün her gün!
Kız: Ama babişko, dün Tayfunla diskoda harcadık parayı!
Murtaza: Tayfun kim lan?
Kız: Diğer arkadaşım!
Murtaza: (Para çıkarır.) İyi iyi, al! Görüyorsun, işim var, rahatsız etme beni!
Kız: Baaay!
(Çıkarlar.)
Murtaza: (Topluluğa) Demek ki, yapmamız gereken şey, özellikle kızlarımızı, ehl-i namus olarak yetiştirmektir! Peki ya karılarımız? Onlar da aynı terbiye dairesinde olmak lazım gelir! Zira, kadın demek erkeğin namusu demektir? Onun için, evvela tesettürlü giyinecekler! Hiçbir tarafı görünmeyecek! Ayıptır çünkü! Ayriyeten kadın kadınlığını bilecek; öyle erkekten hesap soran, onun gibi heryere girip çıkan bir kadından hayır gelir mi? Gelmez! (İçeri bir kadın girer. Oldukça rüküş giyinmiştir. Murtazaya yönelir) Erkek, her zaman için kadından üstün ve de onun amiridir! Bitti!
Rüküş Kadın: Kocacığım, kuaföre gidecektim, birazcık para verir misin?
Murtaza: Yavrucuğum, daha dün gitmiştin? Hem görüyorsun sohbet toplantısındayız...
Rüküş Kadın: Aaaa! Sinirlendirme insanı ayol, şunun şurasında bi kuaför parası istiyoruz, bi de hesap mı verelim!
Murtaza: Tamam gülüm, tamam! Al!
(Kadın çıkar. Murtaza topluluğa) Demek ki, kadınlarımıza, kızlarımıza sahip olacağız! Onların, asi ve özgür olmaları demek, namusun berhava olması demektir! Bu da, gitgide maneviyatımızı zayıflatır muhterem dinleyenlerim! Önümüzdeki ay, mutad sohbetlerimize devam edeceğiz! Görüşmek üzere, karılarınıza, kızlarınıza mukayyet olmanız temennisiyle, hoşçakalın!
(Dağılırlar.)
2. Adam: Ağzından bal damlıyor yahu; ne güzel konuşuyor, değil mi?
3. Adam: E, okumuş, yazmış adam canım; neyin ne olduğunu biliyor tabii!
4. Adam: Yalnız bir şey dikkatimi çekti yav; siz de dikkat ettiniz mi?
2. Adam: Ne çekti dikkatini?
4. Adam: Sanki, sağ gözünün beyazı biraz kızarmış gibiydi! Hayırdır, bir hastalığı mı var acaba üstadın?
1. Adam: Doğru yahu, ben de ona dikkat ettim! Biraz da sesi değişmiş gibi!
2. Adam: Belki buzdolabından soğuk su içmiştir! Allah şifa versin!
Hepsi: Amin amin!
3. Adam: Velhasıl pek nurlu bir adam canım!
3. Adam: İş ki, söylediklerini anlayabilelim!
4. Adam: Anlamak kim, biz kim; nerdeee!
1. Adam: Biz, böyle insanların tırnağı olamayız!
Hepsi: Doğru!
(Çıkarlar.)



Sahne 8

Sokak. Pembe, oyun oynamaktadır. Bir süre oyun. Baba girer.
Baba: (Sert) Pembe! Gir ulan içeri. Kaltak! Ne bu böyle gonsomatrisler gibi giyinmişsin! Pembe pembe! Hı? Katil mi edecen beni! Bir daha giy bak kafanı ezeceğim senin! Güleeeer!
Müzik.
Sahne 9
1. Ev. Pembe’nin annesi oturmuş örgü örmektedir.
Anne:(İçeriye seslenir) Pembeee! Tek başına ne yapıyorsun oralarda!
Pembe: (Girer) Deli bir rüzgar çıkmış anne! Çok korktum! (Annesinin dizine başını koyar.)
Anne:Yine pencerelerdeydin değil mi; ay dedeyle neler konuştunuz bakayım?
Pembe: Bu gece konuşamadık! Bulutlar vardı aramızda! (Durur) Anne, ben bulutlardan çok korkuyorum!
Anne: Canım, bulutlar ne yapabilir ki, sana!
Pembe: (Durur) Babamdan da korkuyom ben!
Anne: Neden?
Pembe:Bizi karanlıkta dereye gönderiyo ya! (Bir süre)Üstelik her zaman dövüyo!
Anne: Babalar hem sever hem döver kızım!
Pembe: Ama ben sevdiğini hiç görmedim?
Anne: (Durur) Senin baban sevdiğini göstermez!
Pembe: Neden?
Anne: Şımarmayasın diye!
Pembe: Ama şımarmak güzel!
Anne: Çocuklar için evet!
Pembe: Ben çocuk değil miyim?
Anne: Sen büyüdün artık kızım.
Pembe: Ben ne zaman çocuktum!
Anne: İşte... Eskiden!
Pembe: Ama sen bana hep aynı şeyi söylüyorsun!
Anne: Üfff! Neyse; bu konuyu kapatalım. Benim kızım, yakında genç kız olacak! Şöyle endamlı, kibar, akıllı!
Pembe: Ben büyümek istemiyom ama!
Anne: Nedenmiş o!
Pembe: Büyüyünce bana masal anlatmazsın!
Anne: Bak artık! Anlatırım anlatırım.
Pembe: Söz mü?
Anne: Söz!
Pembe: Şimdi de anlatır mısın!
Anne: Fettan seniii! Tabii anlatırım. Hangisini istiyorsun?
Pembe:Dur bakayım... Pamuk Prenses’i...
Anne: Peki! Pamuk Prenses bir gün, ormanda dolaşırken, karşısına bir ayı çıkmış....
Homurtulu seslerle baba girer.
Anne: Bak kızım, baban geldi!
Baba, anlaşılmaz homurtulu seslerle ‘defolun lan’ der ve saldırır.
Müzik.

Sahne 10

2. Ev. 3. adam girer. Yeni uyanmış, yüzünü yıkamıştır.
Baba: Ulan Gülistan! Bak Gülistan diyom hiç duyuyor mu? Karııı!
Anne: (İçerden seslenir.) Geldim, geldim!
Baba: Havlu getir havlu!
Kadın koşarak girer, bir eli hamurludur, havluyu diger eliyle uzatır.
Baba: Bir işi de ben söylemeden yap be, ölür müsün mendebur!
(Yüzünü siler)
Baba: Kahvaltımı hazırladın mı?
Anne: Hazır.
Baba: Şu surata hele! İnsanda iştah varsa da kaçıyor! Getir!
(Kadın içeri seğirtir)
Baba: Getirme getirme! İstemez! Dün niye erken döndün dereden; öyle vakitli vakitsiz?
Anne: Ama akşam olduydu!
Baba: Olsun. Gerekse ben haber salardım. Bi dahakisinde kavaklar yeşerene kadar bekleyecen oralarda! Bi koşu gidip gelmeyecen öyle! Tamam mı?
Anne: Tamam!
Baba: Oğlum uyandı mı?
Anne: Uyandı.
Baba: Çağır gelsin!
Anne: (İçeriye seslenir.) Mehmeeeet! Gel oğlum!
Baba: (Kendi kendine) Dün gece güzel bir rüya gördüm.
Anne: (Sevinçle) Ben de gördüm!
Baba: Sen ne gördün? Ama söyleme söyleme! Senin rüyan da sana benzer. Uğurumuz kaçar.(Dalar) Ben rüyamda oğlumu evlendiriyomuşum. Ona anlı şanlı bir düğün yapıyom. Nikah şahidi de Demürel oluyomuş. (Kadına) Dost seviniyo sen çatlıyosun!
Anne: Ben düşman mıyım ki!
Oğlan girer.
Baba: Gel oğlum, gel!
Mehmet (sonradan damat): Emret buba!
Baba: Seninle iki erkek, başbaşa konuşacağız! (Anneyi gösterir) Sen bunu adamdan sayma! (Çocuk etrafına bakınır.) Ne bakınıyon len!
Mehmet: Öbür erkek nerde buba!
Baba: Sensin ya salak! (Kendi kendine) La havle vela! (Çocuğa) Dinle şimdi, seni evermeye karar verdim.
Mehmet: Hı?
Baba:Evermeye diyom lan, seni evlendirecem yani!
Mehmet: Nasıl yani?
Anne: Çocuk ne bilir evlenmeyi bey, ona...
Baba: Sen sus! (Mehmet’e) Dinle şimdi, sana evliliği anlatayım: (Müzik. Adam jest ve mimiklerle evliliği anlatır. Kadın utanır. Çocuk, şaşkın izler. Müzik indiğinde) Nasıl, evlenmek güzel bi şeymiş değil mi!
(Mehmet ağlamaklı, anneye sarılır.)
Mehmet: Anneee!
Baba: (Kolundan çekip oturtur.) Gel lan buraya! (Kadına) Çocuğu kendine benzettin sonunda! (Çocuğa döner)Sus lan, sen de ağlama! Ağlama diyom bak! Sen erkek oldun artık oğlum. Askerliğine şunun şurasında az bişey kaldı...
Anne: Yedi yıl!
Baba: Askerde de böyle ağlarsan, olur mu! Demem o ki, artık büyüdün! Şöyle bü mürüvvetini görem diyom!
(Çocuk kalkıp pantolonunun fermuarını sıyırır.)
Baba: Ne yapıyon lan!
Mehmet: Mürüvvetini dedin ya buba!
Baba: Salak, mürüvvetini diyom, mürüvvetini! Çek şunu! (Kendi kendine) La havle vela... (Çocuğa) Babalar oğullarının mürüvvetini ne zaman görür?
Mehmet: Çüş yaparken mi?
Baba: Değil oğlum, değil! Demin ben ne anlattım sana! Şimdi de bana, hangi kızı istiyon hıyarto!
Mehmet: Sen bilin buba!
Anne: Ben diyom ki...
Baba: (Anneye) Sen sus; erkek işine karışma! (Oğluna döner) Ne demek sen bilin lan, evlenecek olan ben miyim! Hergele! Sen karar verecen! Söyle bakiym, hangi kızı istiyon?
Mehmet: (Utanır) Bilmem ki buba!
Baba: Utanma! Utanmak karıların harcıdır! Sen erkeksin, erkekler utanmaz!
(Çocuk sesini çıkarmaz)
Baba: Hı?
Çocuk: Sen bana bisiklet al buba, kız istemiyom!
Baba: Tüh, Allah cezanı versin; yıkıl karşımdan (çocuk çıkar)! Bi de erkek olacak! Ulan ben senin yaşındayken mahalledeki kızlar yanlarında korumayla dolaşırlardı be! Hey gidi günler hey! Hepsini kovalardım da bubam rahmetlinin göğsü kabarırdı! Ne günlere kaldık yav! (Kadına yönelir.)Hep senin yüzünden böyle oldu benim oğlum. (Saçını kavrayıp sallar) Allah bilir ben yokken çocuğa makyaj falan da yaptırıyorsundur!
Anne: Ne makyajı bey! Allah korusun!
Baba: Senden herşey umulur! Git ceketimi getir! Dikilme öyle! (Kadın çıkar) İş başa düştü gene! Bu karı oğlumu milenyum Bülent Ersoyu yapmadan gidip bir kız bulayım! İşüm rastgiderse akşama tamamdır.
Anne: (Elinde ceketle dönerken) Bir-iki yıl daha beklesen bey! Daha...
Baba: Sen sus; elinin hamuruyla işime karışma, (çıkarken) evlenecek diyorsam evlenecek; ben ne diyorsam o, (Çıkarken) ne diyorsam o, ne diyorsam o!
Anne: (Arkasından) Allah belanı versin hayvan herif! Ölümün yakındır senin! Zati rüyamda gördüm, zehir içip geberiyordun! Benim rüyalarım hep çıkar. (Çıkarken) Yarabbim, inşallah, inşallah!
Müzik.


Sahne 11



Sokak kısmında Pembe oyun oynamakta, 1. evde ise altı adam oturmaktadır. Önce sokak. Bir süre müzik eşliğinde çoyun. Sonra ev.
1. Adam: Hayırlısıysa olsun, ne diyeyim ağalar!
2. Adam: Sen ne istiyon onu söyle, gerisi kolay!
1. Adam: Valla, ne diyeyim bilmiyom ki! Kalkıp buralara kadar gelmişsiniz. Size feda olsun! Bi tırnağınıza kurban ederim Onu! Sizden iyisini mi bulacağım!
3. Adam: Sağolasın, varolasın! Anlaşırsak, senin namusun bizim namusumuz olacak Nurü ağa! Zati birbirimizin yabancısı da değiliz. Bizim yağ bizim tuluğa yani! E, bizim yağ sağlam! Biliyon!
1. Adam: Bak orda dur; tuluğuma laf söyletmem! İşte ağalar burda! Bir günden bir güne, kızımı herhangi bir diskotekte yahut pavyonda gördünüz mü ağalar! Hep gidersiniz!
Hepsi: Tövbe görmedik!
1. Adam: Kızımın adı bugüne kadar herhangi bir aşk skandalına karışmış mıdır!
Hepsi: Haşaaa!
1. Adam: Öyle bi şey olsa, ertesi gün televolede çıkardı zaten; hepiniz görürdünüz!
Hepsi: Doğru!
Müzik. Sokak: Pembe. Bir süre. Yeniden ev.
1. Adam: Kızım diye söylemiyom; elhamdülillah törelerine bağlı, namusuna düşkündür! Öyle okumuş yazmış kızlara benzemez!
3. Adam: Yok yani, şimdiki kızlar töreymiş, ataymış pek kulak asmıyolar da onun için söylediydim.
1. Adam: Ne demek! Ne demek! Var mı öyle! Töre bu...
2. Adam: Boru mu!
1. Adam: Ben kızımı ehl-i namus yetiştirmek için neler yaptım, bunu bir yukarda Allah bilir, bir de ben! Namus bu...
2. Adam: Boru mu!
1. Adam: Bu yaşına geldi, daha balkon nedir bilmez! Yüzüne güneş değmemiştir!
2. Adam: Yapma yav!
1. Adam: Onun için her hafta annesi iğneciye götürür!
5. Adam: Ne iğnesiymiş bu?
1. Adam: D vitamini iğnesi. Güneş görmüyo ya!
5. Adam: Helal be! (Etrafına) Görüyon mu! Bu zamanda böyle ehl-i namus kız bulmak hakkaten zor iş! Kimin kızına baksan, ya okul okuyor, ya televizyon seyrediyor, ya da... af buyrun, erkek arkadaşı var!
Hepsi: Ya, ya!
3. Adam: Biz de zaten o sebepten Pembe kızımıza talibiz ağa! Neyse; (1. Adama) sen şimdi insafı elden bırakma da, ne vereceğiz, onu söyle!
4. Adam: De hele!
Müzik. Sokak: Oyun. Bir süre. Yeniden Ev:
1. Adam: Ben söyleyeceğimi söyledim. Gidin arayın; daha ucuzunu bulursanız, ben beş kuruş üstemiyom! Alın götürün kızı!
2. Adam: Yahu ağalar, birbirinizin yabancısı değilsiniz, anlaşın da bitirelüm bu işi. Uzattınız ama!
3. Adam: E, çok fazla istiyor be kardeşim. Bu kadar da olmaz ki!
4. Adam: (1. ve 3. Adamın ellerini toka eder) Hele sen ver elini, sen de ver; tutuşun şöyle, hah! (Digerleri de ellerini onların üstüne koyar.)
5. Adam: Ne sana, ne sana, ikibuçuk milyar.
1. Adam: Dünyada olmaz! Malımı yerde mi bulmuşum ben!
5. Adam: Sen de söyle!
3. Adam: İkialtüyüzelli. Bak bi kuruş fazla vermem!
Müzik. 1. Bölüm. Bir süre oyun. Tekrar 2. bölüm:
1. Adam: İkiyedüyüzelli son. Buzdolabı, fırına da karışmam!
3. Adam: Tamam.
5. Adam: Verdin mi?
1. Adam: Verdim verdim, gidin hayrını görün!
4. Adam: Hah şöyle yahu, bi kız değil mi alttarafı! Anlaşamayacak ne var bunda!
Müzik. Sokak: Pembe oynarken Gülten girer. Müzik iner.

Gülten: (Heyecanlı) Pembe, pembe kız!
Pembe: A, Gülten abla!
Güzün: Haberin var mı kız?
Pembe: Neden?
Gülten: Seni istemeye gelmişler, baban da vermiş!
Pembe: Nasıl yani!
Gülten: Senin anlayacağın evleniyorsun!
Pembe: Bizim evimiz var ki!
Gülten: Öyle değil. Hani sonra bebeğin oluyor ya, ondan işte!
Pembe: Benim bebeğim de var!
Gülten: (Kendi kendine) Bak artık! (Pembe’ye) Öylesi de değil kız; bak anlatayım da dinle!....
Gülten anlatmaya başlar. Pembe şaşkınlıkla dinler. Müzik. Ev:
3. Adam: Gayrı dünür olduk seninle Nuri ağa!
1. Adam: Hadi hayırlısı!
4. Adam: (1. adama) Paranı bir tamam aldın mı?
1. Adam: Aldım aldım.
2. Adam: O zaman sarılın şöyle yahu, sizi gören de hasımsınız sanacak. Bugün en mutlu gündür. Sarılın sarılın, hatta coşun, oynayın!
4. Adam: Düğün var düğün!

Müzik. Çıkarlar. Yeniden sokak: Pembe’nin yüzü şaşkınlıktan üzüntüye geçer. “Anneeeee” diyerek çıkar.


Gülten: (Arkasından seğirtir) Dur kız, daha hepsini anlatmadım, bi dakika beni dinle...
Müzik.


Sahne 12


1. Adam paraları sayarak girer. Arkasından anne (Güler) girer.
Baba:Kırkdokuz, elli... hiç boşuna dırdırlanma! Altmış, altmışbeş...
Anne: Bari bir-iki yıl beklesen diyorum. Yavrucak daha pek cahil!
Baba: Altmüşsekiz. Onun cahilliği hiç geçmez. Senin geçti mi! Altmışdokuz... Niye; çünkü kadınlar hep bir mayadan. Kaderiniz bu, ben n’apiyim! Yetmiiiş(oynar)
Anne: Hiç olmazsa altı ay sonra olsun!
Baba: Sus! Bu öyle altıaylık iş değil. Ömür sürer ömür. Yetmişbeş, evlenir, kocasından birşeyler görür, seksen(oynar) bir parça cahilliği geçerse ne ala! Doksaaan! (Oynar)
Anne: Kocasından ne görücek ki! O daha...
Baba: Yüz. Derede yüz.(Oynar. Aniden durur. ) Sus, kafamı karıştırma! (Çıkarken) Ben ne diyorsam o, ne diyorsam o, ne diyorsam o!
Anne: (Arkasından) Allah belanı versin ayı! Ölümün yakındır senin; zati, rüyamda gördüm, zehir içip geberiyodun! Benim rüyalarım hep çıkar. (Çıkarken)Yarabbim, inşallah, inşallah!
Müzik.


Sahne 13


Sokak. Gülsen ile Gülsün.
Gülsen: (Sevinçli) Gülsün, duydun mu kız, Pembe evleniyomuş!
Gülsün: Sahi mi? Düğün ne zamanmış düğün!
Gülsen: Bir haftaya kalmaz diyolar! Başlığını vermişler.
Gülsün: Ooooh. Canıma değsin, nihayet oynayacağız desene!
Gülsen: Hem nasıl. Bütün kurtlarımızı dökeriz artık!(Oynamaya başlarlar) Ooh oooh!

Bir grup erkek girer. Bıyıklarını burarak saldırırlar. Kadınlar kaçar. Müzik.

Sahne 14

Düğün. Deminki adamlar, aralarında damat/Mehmet, oynayarak girerler. Bir süre. Pembe girer. Sağında ve solunda iki kadın: Annesi ve kayınvalidesi. Arkalarından Gülsün ve Gülsen girer. Erkekler kısmı kararıp ‘çok sesli’ müzik iner. Kadınlar kısmı başlar. Burada müzik enstrümanı bir leğendir. Gülsün çalmaktadır. Pembe’yi oyuna kaldırırlar. Bu bölüm karardığında yeniden erkekler. Sonra yine kadınlar. Erkekler. Düğün biter. Gelin ve damat kalır. Sessiz ve sıkıntılı bir süre. Gelinle damat arasında alttan alta süzmeler.

Damat: Senin adın ne?
Pembe: Pembe.
Damat: (Cebinden bir kolye çıkarır.) Bak; bubam sana ne aldı!
Pembe: Ne?
Damat: Kolye. Geline takıcan, dedi bubam. Gelin sensin.
Pembe: (Omuz silker) Bana ne!
Damat: (Bir süre) Sen şimdi bana nazlanıyon değil mi?
(Pembe şaşkın bakar.)
Damat: Bubam dedi ki, gelin naz ederse, ona, seni seviyom de, dedi.
Pembe: Ben seni sevmiyom ama!
Damat:(Üzüntüyle) Sen başka birini mi seviyon yoksa?
Pembe: Tabii ya, çatla patla! Seni sevmiyom ben!
Damat: Kimi seviyon peki!
Pembe: Sana ne!
Damat: (Dışarı koşar) Bubaaaa!
Müzik.


Sahne 15


Sokak. Gülsen’le Gülsün karşılaşırlar.
Gülsen: Duydun mu kııız?
Gülsün: Neyi?
Gülsen: Pembe’yi.
Gülsün: N’olmuş ki Pembe’ye!
Gülsen: Kocasını sevmiyomuş da bi başkasını seviyomuş!
Gülsün: Deme kız!
Gülsen: Ben değil, O demiş!
Gülsün: Hem de açık açık! Kime demiş?
Gülsen: Kocasına!
Gülsün: Ne demiş!
Gülsen: Seni sevmiyom, başka birini seviyom demiş!
Gülsün: A, aaaa! Ne demiş ne demiş?
Gülsen: Seni sevmiyom, hayatımda başka biri var demiş! Ben Onunla rütüklü geceler yaşıyom, bilmiş ol, demiş!
Gülsün: Yapma! Görüyon mu hayasızı! Kimi seviyomuş peki, onu da söylemiş mi?
Gülsen: Ahmet Mete Işıkara’yı seviyomuş!
Gülsün: Bak şırfıntıya! O evli değil miydi kız!
Gülsen: Evet! Evli-mevli; dinler mi yosma! Bundan önce de bi yavuklusu varmış; onu medyadan saklamış fakat! Uzatmalısıymış!
Gülsün: Deme?
Gülsen: Ya! Kocasına demiş ki, ben aslında sana varmayacaktım , bubam beni zorla everdi; yoksa sevgilim beni Mayamiye kaçıracaktı demiş.
Gülsün: Görüyon mu edepsizi! Hep bu televizyonlar yüzünden oluyor bunlar; ordan görüyorlar; bir de okula mokula gidiyorlar ya, ondan işte!
Gülsen: Allaha şükür; iyi ki bizleri okula neyin gönderen olmadı! Yoksa maazallah...
Gülsün: Pembe de okula gitmiyordu gerçi!
Gülsen: Canım, gidenlerden öğrenmiştir!
Gülsün: Orası doğru! Yaşına başına bakmadan, görüyon mu kız!
Gülsen: Biz bu yaşımızda onun yaptığını tövbeler olsun yapmadık!
Gülsün: Ve de yapmayız çok şükür!
Gülsen: Biz namusumuzla yaşıyoruz elhamdülillah! Rütük mütük bilmeyiz öyle!
Gülsün: Namus bu!
Gülsen: Boru mu!
Gülsün: Demek, nesil gün geçtikçe namusun ipliğini pazara çıkarıyor kız! Eyvah ki eyvah!
Gülsen: Bu gidişle kızlarda ar-haya kalmayacak vallahi! Allah görüyo bunları hep! Böylelerinin cezasını en kısa zamanda verir!
Gülsün: Verecek muhakkak! (Çıkarlarken)
İkisi de: İnşaallah, İnşaallah!
Işık.

Sahne 16



2. Ev. Altı adam diş bileyerek girer. 4. Adamın elinde kara kaplı bir kitap vardır.
2. Adam: En kısa zamanda cezasını vermeliyiz ağalar!
Hepsi: Vermeliyiz, vermeliyiz!
4. Adam: Bu iş bekletmeye gelmez! Allah da böyle emreder, kul da! Zira bu bir lekedir ve de hepimizin alnında durmaktadır; tez vakitte temizlenmesi gerekir!
3. Adam: Namusumuza halel gelmiştir!
Hepsi : Yaa, yaa!
2. Adam: Bir kadının kocasından başkasına gönül verdiği nerde görülmüştür!
Hepsi: Görülmemiştir!
1. Adam: Kara kitap bu mevzuda ne der ağalar?
4. Adam: (Kitabı çevirir) Valla buralarda olacaktı emme, şimdi bulamıyom!
5. Adam: Yav bırak hele kara kitabı! Pembe bize kara çalmıştır!
Hepsi: Kara çalmıştır!
2. Adam: İnsan içine çıkacak yüz bırakmamıştır!
Hepsi: Bırakmamıştır!
2. Adam: Son bilgilere göre Roma’yı da kendisi yakmıştır!
Hepsi: Yakmıştır, yakmıştır!
5. Adam: İbret-i alem için bunlardan birkaçını sallandıracaksın!
Hepsi: Sallandıracaksın!
3. Adam: Bak bakalım kalıyor mu!
2. Adam: O dediğin olmaz ağa!
3. Adam: Ne yani, asmayalım da besleyelim mi!
2. Adam: O hiç olmaz! Töremize uymaz!
5. Adam: (2. adama) En iyisi gençlerimizden birisi alsın, senin tarlaya götürsün.
2. Adam: Kafasına tek kurşun. Nasıl?
Hepsi: Fena değil!
3. Adam: Yahut da boğsun!
2. Adam: Bak, bu daha iyi!
Hepsi: Bu daha iyi!
4. Adam: Bitti. Maksat hayatı kararsın Pembe’nin!
5. Adam: Kararımız karar mı ağalar? itiraz eden var mı?
Bir süre
6. Adam: Var!
Müzik
Hepsi: (Şaşarak) Hı!
5. Adam: (6. adama) Ne diyon Seyfo Ağa, sen ki bizim mürşidimiz, büyüğümüzsün!
4. Adam: De hele!
6. Adam: (Ayağa kalkar) Efendiler, yazık değil mi bir hiç yüzünden gençlere kıyıyorsunuz! Göz göre göre cinayetler işliyorsunuz! Sizde hiç mi insanlık yoktur, hiç mi vicdanınız sızlamaz! (Bir süre. Herkesin başı önüne düşer.)Siz hangi çağda yaşıyorsunuz allahaşkına! Eloğlu aya apartman dikmek için uğraşırken siz hala töre diyorsunuz, silah diyorsunuz. Nasılsa az yatıyorlar diye eskiden de sabi gençlere cinayet işletip hapislere gönderiyordunuz bugün de! Bu yüzden hapishanelerimiz genç yaşta içeri girenlerle doldu! E, tabii; sizin tuzunuz kuru! Siz bir gün hapiste kalmanın ne demek olduğunu biliyor musunuz! Nerden bileceksiniz; hiç kalmadınız ki! Nasılsa her daim elinizin altında cinayet işleyen bir masum genç bulunuyor! Daha hayatının baharını yaşamadan, siz onu kışa çeviriyorsunuz. Günah değil midir bu yaptığınız! Dünyada bunca şey değişiyor, sizde tık yok! Yahu insan biraz kendini geliştirir, uygarlaşır, ileriyi görür.
Bir süre sessizlik
6. Adam: Kıçı boklu Hindistan bile nükleer teknolojiye geçmiş; siz daha töredesiniz. Şu Avrupa birliğine giremezsek, bilin ki, sebep sizsiniz! Ahirette Abdullah Gül’ün iki eli yakanızda olacak! Çok acıyom size çok! Yazık size!
Bir süre sessizlik
5. Adam: Sen söyle o zaman Seyfo ağa, bu iş nasıl olacak!
6. Adam: Ne lüzum var silaha, ne lüzum var boğmaya! Koyarsın tabağına fare zehirini, yer geberir! Bitti! Böylece kimse de bir kız yüzünden hapislerde çürümez!
(Bakışmalar.)
3. Adam: İyi, hoş da polise ne diyeceğiz peki?
6. Adam: İntihar etti deriz, birader, intihar!
2. Adam: Sebep?
6. Adam: Yav bu memlekette intihar etmek için sebep mi yok!
4. Adam: Mesela?
6. Adam: Mesela, (düşünür) Amerikanın yürüttüğü küreselleşme politikası çok ağırına gidiyordu, dayanamayıp intihar etmiş, deriz. Yahut da... Çok kitap okuyordu, maneviyatı zayıfladı. Yazık!
4. Adam: Bitti.
6. Adam: Bitti. Böylece, gençlerimiz , hayatlarının baharında hapse düşmekten, sizler de mahkemelerde sürünmekten kurtulmuş olursunuz! Nasıl?
4. Adam: Vay be, gördünüz mü nasıl da gençleri düşünüyor! Helal sana be Seyfo Ağa!
5. Adam: Yalnız gençleri mi düşünüyor; bizi ya?
Hepsi: Bizi de bizi de!
3. Adam: Bilgili adamın hali başka oluyor canım!
2. Adam: Sen büyük adamsın Seyfo Ağa!
5. Adam: Bu CHP’ye senin gibi bir genel başkan lazım, namussuzum!
2. Adam: Yok yok, özelleştirmeden sorumlu devlet bakanı olmalı ki, bak gör o zaman!
6. Adam: (Kasıntılı) Yok canım, o kadar deeel!
5. Adam: Ver o mübarek elini öpem Seyfo ağam!
6. Adam: (Elini çeker) Abartmayın lan siz de; şurda oyun gereği iki çift laf ettik, tadını kaçırmayın!
4. Adam: De hadiyin bunu pavyonda kutlayalım!
Hepsi: Kutlayalım kutlayalım! (Kalkarlar.)
4. Adam: Gonsomatrisleri ben ısmarlıyom!
5. Adam: E, içkiler de benden o zaman!
(1. Adam kızgınlıkla çıkanlara bakar. Digerleri farkedip dönerler.)
1. Adam: Şimdi bu yaptığınız iş mi ağalar!
(Şaşkınlıkla birbirlerine bakarlar.)
4. Adam: Hayırdır ağa, yanlış bi şey mi yaptık!
1. Adam: Bundan böyük yanlış olur mu; bugün yarın benim kızım ölecek, siz neler söylüyosunuz burda!
(Bakışırlar)
5. Adam: Ne söyledik ki?
1. Adam: Yok gonsomatrisler benden, yok içkiler ondan! Böyle bir şey duyulmuş, görülmüş müdür?
5. Adam: Sen söyle o zaman!
1. Adam: Benim kızım ölmeyecek mi?
4. Adam: Tamam?
1. Adam: O zaman, hem içkiler, hemi de gonsomatrisler benden! (Yürür.)
4. Adam: Olur mu canım! Bari içkileri biz ısmarlayalım!
1. Adam: (Çıkarken) Katiyyen olmaz!
6. Adam: Tamam len Nuri, seni mi gıracağız ! Bu seferlik böyle olsun hadi!
(Çıkarlarken)
2. Adam: E, hakkı canım kız kendisinin!
3. Adam: Hakkı tabii! Yukarıda Allah var!
Müzik. Çıkarlar.

Sahne 17

Pembe girer. Başı ve yüzü sargılar içindedir. Oturur. Gülten girer.
Gülten: Pembe kız, bütün mahalle seni konuşuyor, biliyon mu?
Pembe: Niye ki?
Gülten: Güya sen kocanı değil de başkasını seviyomuşsun!
Pembe: Seviyom tabii!
Gülten: Büyükler toplanmış karar vermişler. Yemeğine zehir koyup öldüreceklermiş seni!
Pembe: Ne yaptım ki?
Gülten: Sen namuslarını kirletmişsin!
Pembe:Namus ne ki?
Gülten: Namus (durur) işte... çok önemli bi şey!
Pembe: Ben namuslarını kirletmedim ki, (durur) yalnızca altımı kirlettim. O da korkudan!
Gülten güler
Pembe: Ne gülüyon; seni öyle dövseler sen de yapardın ama!
Gülten: Baban sana kimi sevdiğini sordu mu!
Pembe: Sormadı!
Gülten: Ya?
Pembe: Yalnızca dövdü!
Bir süre.
Gülten: Bak Pembe; benden söylemesi, seni kesin öldürecekler! Yerinde olsam buralarda durmam giderim.
Pembe: Nereye?
Gülten: Ne bileyim, ölmeyeceğin bir yere!
Pembe: Ama ben gidersem yaşayamam ki!
Gülten: Kalırsan da yaşayamazsın! Neyse, beni senin yanında görürlerlerse olmaz! .Ben gidiyom; sonra söylemedi deme; buralardan hemen git! (Kendi kendine) Gerçi sonra istesen de söyleyemezsin ya!
(Pembe de kalkar. Ayrı yönlerden çıkarlarken)
Gülten: Ha, az daha unutuyordum; sahi sen kimi seviyosun kız, hınzır! De hele!
Pembe:(Durur) Annemi!
Müzik. Gözlerini silerek çıkar. Gülten şaşkın bakar.


Sahne 18


Elinde bohçasıyla Pembe girer. Sahnenin önünde seyirciye yakın ve paralel birkaç kere gider gelir. Bu arada sahneye birtakım erkekler girerler. Pembe’yi süzerler. Pembe korkar. Bir elinde tesbih, bir elinde bastonuyla sakallı ve yaşlı bir adam girer. Müzik iner. Pembe adamı durdurur.
Pembe: Amca, buralarda yatacak bir yer var mı?
Yaşlı Adam: (Pembe’yi süzer.) Var kızım. Şu karanlık sokağa dal. Önüne kötü bir yol çıkacak. O yolda gidersen mutlaka rastlarsın.
Pembe: Allah razı olsun amca!
Yaşlı Adam:(Durdurur) Dur hele! Senin kimin kimsen yok mu kızım?
Pembe: Yok amca! Benim hiç kimsem yok!
Yaşlı Adam: (Pembe’nin sağını solunu yoklar) Yanında gizli kamera falan da yok değil mi kızım?
Pembe: Yok amca. Hiç bir şeyim yok!
Yaşlı Adam: O zaman dur ben seni götüreyim kızım!
Pembe: Sağol amca, sen yorulma; ben kendim giderim.
Yaşlı Adam: Olur mu kızım, insanlık vazifem bu benim. (Etrafına bakınarak) Götüreyim götüreyim.
Müzik.


Sahne 19

Müzikle beraber hastane ortamı. İki hemşire ardarda girer. Biri hızlı bir şekilde karşıya geçer. Digeri ise arkasında her yanı sargılı ve bastonlu bir hasta olduğu halde girer. Hasta yalvarmakta, o ise hastayı terslemektedir. Bu halde karşıya geçerler. Pembe sedyede getirilir. Giysisi pembedir. İki hemşire tekrar geçer. Getirenlerden biri habire yardım ister. Hiçbiri bakmaz. Müzik indiğinde nihayet bir doktor girer.
1. Yardımcı: Doktor bey bakar mısınız?
(Doktor yanındakiyle konuşmaktadır.)
Doktor: ...Abi şu sıra parayı repo yapacaksın. İlla borsaya gireceğim dersen o zaman sağlam tüyo ara; buldun mu balıklama dal. Baktın olmadı, o vakit spekülatif oyna! Hiç korkma! Geçen gün bizim doktor İhsan bir haftada Mersedes çekti altına!
Yanındaki: Yapma ya! Helal olsun adama!
Çıkarlar. Bir bayan doktor girer.
1. Yardımcı: Doktor hanım bakar mısınız?
Doktor: Acelem var çabuk söyleyin, çocuğu kreşten alıcam!
2. Yardımcı: Bu kız otel odasında intihar etmiş.
Doktor: (Bakar) Derdi neymiş bu dar vakitte?
2. Yardımcı: Valla onu soramadık!
1. Yardımcı: Bi pavyonda konsomatristlik yapıyormuş. Fare zehiri içmiş. Biz vardığımızda yanında şişesi duruyordu.
Doktor: İyi kazanıyor muymuş bari! (Muayene eder. Sevinçle) Yaşasın!
2. Yardımcı: (Sevinçle) Yaşıyor mu?
Doktor: Ölmüş! İyi, uğraştırmadı beni. Hadi siz de kaldırın bunu burdan! Ben çocuğu alacağım, acelem var!
(Çıkar. Yardımcılar bakışırlar.)
1. Yardımcı: Kimse görmeden biz de sıvışalım! üstümüze kalır sonra!
2. Yardımcı: He lan, şahit mahit yazarlar, neme lazım; tüyelim!
Koşarak çıkarlar. Sahneye iki ‘entel’ erkek girer.
1. Erkek: (Arkadaşına) Biz doktor Ahmet beyle eskiden beri aşinayızdır, fakat san’at mevzuunda bir türlü mutabık kalamayız! Sen tut, büyük ressam Lütfullah beyi, Kani Olur mu Yani’ye tercih et!
2. Erkek: Hayret bir şey yani!
1. Erkek: Olacak iş mi yani! (Pembe’yi fark eder.) Bak azizim, bu kadın, belli ki, gül gibi ailesini tepip buralara şöhret olmaya gelmiş; işte hazin sonu. Ola ola bir konsomatris parçası olmuş. Hoş; bu noktaya varmasında ailesinin de kabahati vardır mutlaka; kızını sıkı disipline etse, gözünü açtırmayıp sırtından kırbacı eksik etmese bu eksik beyinli bu hallere düşmezdi. Vaktiyle böyle birinin romanını da yazmıştım. Fakat azizim, yaz yaz bitmiyor ki! Memleketimiz bu nev’i timsallerle dolu! (Pembe’ye bakar) Be akılsız karı; arınla, namusunla yaşamak dururken, bi konsomatris parçası olmak uğruna evden kaçılır mı! Yani hanım hanımcık evinde otursan sana zehir mi içireceklerdi.
2. Erkek: Üstadım, kadın değil mi, saçı uzun aklı kısa! Geleceğini göremiyor işte! Siz yazarsınız, okumazlar, naçizane ben yazarım tınmazlar. Binaenaleyh bu netice, böyleleri için azdır bile!
1. Erkek: İsabet buyurdunuz monşer, son hazırladığım makalede de bu mevzua temas eylemekteyim. Şöyle ki; kadın nam cins-i deni, diye başlıyorum...
2. Erkek: Harikulade bir giriş; tebrik ediyorum üstadım!
1. Erkek: Teveccüh gösteriyorsunuz mirim.
2. Erkek: Devamı?
1. Erkek: Kadın nam cins-i deni, hadd-i zatında erkek gibi humuslu topraktan halkedilmediğü çün...
2. Erkek: Şu belagate hayran olmamak kabil mi! Sonra?
1. Erkek:... her türlü çirkefe duçar olmakta ve şayan-ı hayretle müşahade olunur ki...
Çıkarlar. Pembe sahnede sedye üstünde yatmaktadır. Sahnede başka kimse kalmaz.
Pembe ile annesinin diyalogları kasetten verilir.
Müzik.

Sahne 20

Sokak. Başı önde Güler girer. Yine hamiledir. Gülsün ve Gülsen’le karşılaşır.
Gülsen: Hayırdır Güler, nereye böyle?
Güler: (Başı önde yürür) Dere boyuna!
Gülsün: Niye ki!
Güler: Kavaklar açmış mı ona bakıcam!

Gülsen’le Gülsün üzgün; arkasından bakarlar.
Müzik.

Perde


Mustafa Acar
musar63@hotmail.com


Paylaş      
Yorumlar

Nedim Uslu - ( 11/17/2010 )
Çok güzel

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 110
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Necdet Mahfi Ayral'ı Anarken (Pınar Öztürk) - 12/3/2008
  • Kırcaali'deydim... (Üstün Akmen) - 12/3/2008
  • İstanbul Efendisi – İstanbul Şehir Tiyatroları (İsmail Can Törtop) - 12/2/2008
  • Annen Baban İşte Bunu Bilmezler (Can Doğan) - 12/2/2008
  • Türk Tiyatrosu'nun Neden Var Olamadığı Bu Yazıda Gizlidir (Adnan Tönel) - 12/1/2008
  • Albatrosun Kanatları (Melih Anık) - 12/1/2008
  • Şahane Düğün (Selçuk Soğukçay) - 11/30/2008
  • Asuman Dabak Tiyatrosu'nda Başarılı Bir Komedi: Şahane Düğün (Üstün Akmen) - 11/30/2008
  • Vasıf 70 Yaşında Zengin Mutfağı Hala İşliyor (Mehmet Esatoğlu) - 11/28/2008
  • Ankara DT Tek Kişilik Şehir ile Beykoz Sahnesi'nde (Savaş Aykılıç) - 11/28/2008
  • Pembe’nin Hikayesi (Mustafa Acar) - 11/27/2008
  • Ben Öğrenciyken veya Cindi (Mustafa Acar) - 11/27/2008
  • Demokrasi ve Aşk (Mustafa Acar) - 11/27/2008
  • Çılgın ve tehlikeli bir serüven: 39 Basamak (Rengin Uz) - 11/26/2008
  • Suçlu Yürekler - Ankara Devlet Tiyatrosu (Ahmet Olcay) - 11/26/2008
  • Third Space Uluslararası Sanat ve Barış Konferansı - 15- 19 Eylül - Viyana (İlkay Sevgi) - 11/26/2008
  • Sofrada Canavar Var - Canavar Sofrası (Cüneyt İngiz) - 11/25/2008
  • Vişne Bahçesi - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ayşe Müge Gerdan) - 11/25/2008
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda -Saatleri Ayarlama Enstitüsü- : Bir YANLIŞ Var ! (Melih Anık) - 11/24/2008
  • İstanbul'da Tanpınar Uyarlaması: Saatleri Ayarlama Enstitüsü (Üstün Akmen) - 11/23/2008
  • İletişim Çağında İletişimsizlik! - Var Mı Sın (Rengin Uz) - 11/22/2008
  • Tiyatroya Devlet Yardımı - Türk Tiyatrosu'nun Politikası (Melih Anık) - 11/21/2008
  • Albay Kuş – Tiyatro Adam (İsmail Can Törtop) - 11/20/2008
  • Burası Dot. Bir Tiyatro Mekanı (Arda Aydın) - 11/20/2008
  • Pambık Prenses (Ali Erdoğan) - 11/19/2008
  • Asiye Nasıl Kurtulur - Bursa Devlet Tiyatrosu (Ahmet Olcay) - 11/19/2008
  • Ah Be Babam, Ne Zormuş Erkek Olmak!: TESTOSTERON (Üstün Akmen) - 11/18/2008
  • Devlet Tiyatroları ölüleri gömdü mü? (Feridun Çetinkaya) - 11/18/2008
  • Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz (Rengin Uz) - 11/17/2008
  • İşte Hayat Bu; İşte Tiyatro Bu - Çılgın Dünya - Van DT (Savaş Aykılıç) - 11/16/2008
  • O Güzelim Kaymaklı Dondurma Rengi Elbise (Meral Arslan) - 11/16/2008
  • Yeni Kuşak Tiyatro'da "Salvador Dali Göndermeleri İçimi Isıtıyor" (Melih Anık) - 11/14/2008
  • Sokak Kedileri (Çocuk Oyunu) (Arda Aydın) - 11/13/2008
  • Dionysos ve "Göz" Teması Işığında Kadın-Erkek-Doğa Hiyerarşisi (Tuğçe Kanbur) - 11/13/2008
  • Gardiyan Oyunu Üzerine (Kürşat Ural) - 11/13/2008
  • Nazlı Sevda (Kürşat Ural) - 11/13/2008
  • Selçuk Uluergüven'den Mektup 2 (Selçuk Uluergüven) - 11/13/2008
  • Sanatın gücü baştan çıkartabilir (Rengin Uz) - 11/12/2008
  • Dikmen Gürün, TEB'in 2008 Onur Ödülü'nü Gerçekten Hak Etti Mi? (Üstün Akmen) - 11/11/2008
  • Cesaret Ana ve Çocukları – Semaver Kumpanya (İsmail Can Törtop) - 11/11/2008


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    12 Şubat'tan itibaren her PAZARTESİ Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..