Yolculuklara çıkarız bazen. Uzun yollar da gidiveririz, kısa bir tur atıp döndüğümüz de olur. Gözlerimiz hemen çevrede dolanıp durur. Geride bıraktıklarımızın yerli yerinde olup olmadığına bakarız.
Yolculuk uzun da olsa kısa da olsa değişiklikler gözümüze çarpar. Bıraktıklarımızı olduğu gibi bulamayız. Yel değmiştir, sel akmıştır. İnsan müdahale etmiştir. Ucundan bucağına bir yerleri değişmiştir.
Gelip de bulamamak vardır hani. İçimiz burulur. Gözlerimiz nemlenir.
Bir de bunun tam tersi yaşanır. Dünyanın neresinde olursanız olun. Dönüp bakarsınız uzaktan onu görürsünüz. Uzaktan bile olsa size ışığını yollar. Dönüp gelirsiniz onu sapasağlam yaşıyor bulursunuz. İçiniz ferahlar. Gözleriniz ışıldar. Çünkü o içinizde yaşattığınız umudun bir parçasıdır.
Tiyatro Simurg ve içindeki insanları 10 yıldır bu yaşayan umutlarımızı diri tutarak koşuyorlar.
Bir tiyatrocunun yazdığı gibi "onlara her yerde rastlayabilirsiniz". Çünkü on yılın içinde perde açılmadık yer kalmadı. Daracık mekanlardan sokaklara, caddelere, parklara, büyük salonlardan sergi salonlarına, tren garlarına ormanlara hatta bakkal dükkanı önlerine.. yani insan olan her yerde perde açtı, sözünü söyledi Tiyatro Simurg.
Çağrılan her yere koştu. Öne koşul sürmedi. Hep cepten harcadı. Kasasına gireni de kuruşuna kadar tiyatroya harcadı. Ne sermayeden ne de devletten tek kuruş almadı.
Hep amatör kaldı. Amatör tiyatronun örgütlenmesi için her gün çaba harcadı. Kendi için üretti. Başkalarının değirmenine su taşıdı. Mekansız başladı. Mekanlar varetti. Mekanlarını herkesle paylaştı.
Binlerce izleyici ile buluştu. Dolaştığı dünya parçasının bir ucu Konya'da öbür ucu Hamburg'dadır.
İstanbul'da Kartal'da 10 yıl önce açtığı perde Bağcılar'da, Beyoğlu'nda, Kadıköy'de, 1 Mayıs Mahallesi'nde, Gülsuyu'nda Tarabyaüstü'nde, Gazi Mahallesi'nde ve daha bir dolu semtte yeniden yeniden açılmış, ülke çapında Bursa, Ankara, İzmir, Bolu, Aydın, Afrodisias, Isparta, Konya'da, Avrupa'da Köln, Oberhausen ve Hamburg'da oyunlar sergilemiş bir topluluktur.
Bir yanda oyun üretirken öte yandan da ülke aydınlarıyla buluşmaya çalışan Tiyatro Simurg, Sarper Özsan ile başladığı buluşmalara Cengiz Gündoğdu, Sennur Sezer, Adnan Özyalçıner, Orhan İyiler, Veysel Atayman, Mutlu Parkan, Bilgesu Erenus, Kemal Özer, Yılmaz Onay, Enver Akan, Nuran Oktar, Bilgesu Erenus, Zeynep Erkekli, Mehmet Akan, Oktay Sözbir, Ertuğ Koruyan, Yaşar Güner, Aslı Öngören, Tomris İncer, Celile Toyon, Ersan Uysal ve Sezai Sarıoğlu ile devam etmiştir.
Geçtiğimiz 10 yıla baktığımızda çizgimizi ortaya koyan en belirgin söz Sezai Sarıoğlu'nun Simurg için yazdığı "RESMİ TARİHİN TABULARINA KARŞI AKINTIYA YÜREK ÇEKEN AŞKİYALARA" tanımı olmuştur. Simurg resmi tarihi bir yana iterek "Yüz Yıl İçinde Yolculuk"tan "Eşekler Adasında İnsanlık Aranıyor" a dek yeni bir tarih yazmaya soyunmuştur.
Seçtiği izleyiciden sahne estetiğine yeni bir yolda yürümeye çaba harcamıştır. Öncelikle bir okul olmaya çalışmıştır. Tiyatro alanında düzenlenmesi için çaba harcadığı onlarca seminer ve atölye çalışması vardır. Bu çalışmaların en iyi öğrencisi olmak için çaba harcamıştır.
Tiyatro Simurg bir handır. Handa kalıcı olan da var. Gidici olan da. Ancak her ne olursa olsun herkeste güzel bir Simurg duyusu, güzel bir Simurg anısı var. Kalanlar bu güzel geleneği yaşattılar gidenler o güzelim duyuları alıp yeryüzünün dört bir yanına taşıdılar.
Önemli olan tiyatro tarihinde güzel bir gelenek bırakmaktır. Bu geleneği özetlersek maratoncu bir gelenek, paylaşmacı bir gelenek, yaratıcı bir gelenek ve emekçi bir gelenek. Bunlar bize taaa Mehmet Akanların Genç Oyuncuları'ndan miras kalmış Tiyatro Simurg'da almış bu geleneği 21 yüzyıla taşımış. Haldun Taner'in dediği biz de buradan götürüyoruz bu güzelim geleneği vereceğiz yeni kuşaklara.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...