| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Şehir Tiyatroları'nda Oynanan Ayaktakımı Arasında Oyununun İncelemesi ve Eleştirisi Yasin Çetin İbbşt’nin merakla beklenen oyunu, yapılan galayla seyirci ile buluştu. Birçoğumuz biliyordur ama bilmeyenler için oyunu daha iyi çözümleyebilmek, daha çok keyif alabilmek için önce yazar ve metin hakkında biraz bilgi sahibi olmak gerektiğini düşünüyorum. Maksim Gorki’nin en başarılı oyunlarının başında hiç şüphesiz “Ayaktakımı Arasında” gelir. Çünkü Maksim Gorki’nin kendisi de en dipten gelmiştir. Gerçek adı “Aleksey Maksimoviç Peşkov” dur. Gorki Rusça’da acı anlamına gelir. Maksim Gorki ismini ise 1892 yılında Tiflis’te ilk yazarlık deneyimini yaşayacağı Kafkasya Gazetesi’nde kullanmaya başlamıştır. 5 yaşında yetim kalmış, sonra annesi başka evlilik yapmış, dedesinin yanına gitmek zorunda kalmıştır. 11 yaşında ise hem yetim hem öksüz kalmıştır. Eğitim durumu ise aldığı birkaç aylık eğitimden ibarettir. 8 yaşından beri bulaşıkçılıktan tutun, hamallık, ayakkabı tamirciliğine kadar birçok iş yapmıştır. Bu yüzden en diptekilerin yaşamını bu kadar iyi aktaran bir yazar olduğu için şaşırmamak gerekir. Bu oyununu bir şiirinden dolayı tutuklanıp kısa sürede çıktığı 1901 yılında yazmıştır. Bütün bu şartların sonucu oluşan bu eser, şehir tiyatrolarında nasıl sergilendi? KOSTÜM DEKOR VE IŞIK: UYUM İÇİNDE OYUN ATMOSFERİNİ KURMUŞTU Kostüm, dekor ve ışık ile oyun atmosferi kusursuz bir şekilde kurulmuştu. Dışarıdan oyunun adını dahi bilmeyen birini getirip, kulaklarını kapatıp, sessiz bir şekilde tüm oyunu izleyebileceği şartları oluştursak, oyunun sonunda ana çatışma olan varlıkla yokluğu, yan çatışmalardan biri olan ihanetle sadakati bizlere söyleyebilirdi. Bu derece güzel bir atmosfer kurulmuştu. Dili yalın ve akıcı idi. Herhangi bir zor anlaşılmaya muhal bir durum yoktu. Başarılı bir çeviriydi. Bütün bunların hepsi birleştiğinde oyunun görsel hazzını artıran etkenler arasındaydı ve seyircide keyif çıtasının hep yüksekte kalmasını sağladı. NASTİA’NIN BAZI HAREKETLERİ: OYUNUN AKIŞINA ZARAR VERDİ Oyunun genel akışını bozan ve gereksiz gördüğüm bir durum; Nastia’nın her an oyuna girecek gibi sahnenin kenarında kendini teşhir etmeye çalışması, sürekli hareket halinde bir şeyler yapması oyunun geneline zarar verdi. Metnin özünde, okuduğu her kitabın hayalini, kendi gerçekliği sanan bir kızdır. Okuduğu her kitabı kendi yaşamış gibi anlatıp, etraftakilerce alay konusu olan 24 yaşında hayalperest bir genç kızdır. Psikolojik, sosyolojik ve fizyolojik olarak bu veriler haricinde bir şeye sahip değiliz. Ama yönetmenin verdiği şartlarla ortaya çıkan reji de Rock’n Roll, asi, istediğiyle öpüşen, sürekli bir yerini açarak gezme ihtiyacı hisseden bir Nastia izledik. Baştan sona kadar sahne kenarında bacak gösterme, dekolte gösterme çabasından helak oldu kızcağız. İyi de bir oyuncu. Kendini teşhir etmek yerine iyi bir oyuncu olarak çok daha güzel şeyler yapabilirdi. Bu göze batmanın sebebi de yapılan abartıdan kaynaklansa gerek. Bir tık daha minimize edilmiş şekilde yaptırsa yönetmen, en azından kendi istediği gerçekleşmiş olabilirmiş. Ama bence o abartıdan dolayı yönetmen kendi istediğini de yakalayamamış. SEMBOL KULLANIMI: ÖNERMEYİ TAM ANLAMIYLA ORTAYA ÇIKARTTI Oyunda bazı sembol kullanımları önermenin harika bir şekilde ortaya çıkmasını sağladı. Örnek olarak topladığı şişelerinin dibindeki birkaç damladan ibaret olan içkileri bir huni ile tek şişede toplayıp sonra içilecek hale getirme fikri bana çok hoş geldi. İlk başta söylediğimiz oyunun sesini duymadan izlesek bile bazı çatışmaları kavrayabilir demiştik. O fikrimi destekler nitelikte bir reji olmuş. Veya ciddi bir konu konuştukları esnada Müslümanın sürekli dans etmesi, dans ederken yara olan kolunun çarptığı anda acıması; o duruma kayıtsız kaldığını, her ne kadar dans etse de kolu bir yere çarptığında da yarası olduğunu sembolize ediyordu. Bu tartışmalar esnasında umursamazca yaptığı danstan yorulan Müslüman, en son yorulunca da eline kuran alıp okuyarak duymaması, Gorki’nin Marksist düşünce ve önermesinin çıkmasını sağladı. Sürekli ortada dönen “5 kapik versene” sözü ise oyunun özünde olan motif olarak güzel bir biçimle seyirciye geçti. OYUN: DEVRİMİN AYAK SESLERİ AMA MÜZİKLER KIZIL ORDU MÜZİĞİ Oyunda birkaç saydığımız husus dışında her şey yerli yerinde kullanılmışken, en çok dikkatimi çeken bir şey de müziklerdi. Oyun devrimin ayak sesleri olarak kabul edilirken, kullanılan müzikler devrim sonrası kızıl ordu müziğiydi. “Acaba bu bilinçli mi yapıldı?” diye kendime sordum ama oyun metnine hâkim olmama rağmen öze hizmet edecek bir sebep bulamadım. OYUNUN SEYİR HAZZI: OYUNCULAR SAYESİNDE HEP DORUKTAYDI Genciyle yaşlısıyla harika bir kadro idi. Bütün oyunculukları gayet dozunda ve yerinde buldum. Tabi birkaç oyuncu çıtanın altında kalsa da genel olarak güzeldi. Daha önce başka oyunlarda izleyip bu oyunda farklı bulduğum oyuncularda oldu. Fakat onları da yönetmenin direktifi doğrultusunda öyle oynadıklarına kaniyim. Genel olarak iyi oyunculuklar seyrettik. Dramatik kurallar çerçevesinde başarılı bir metin, iyi bir oyuncu kadrosu ile bulunca tabi olarak izleyende daha fazla seyir hazzı uyandırıyor. YAZARIN ANLATMAK İSTEDİĞİ: TAMAMEN SEYİRCİYE SUNULDU Kısa da olsa en başta yazar hakkında bilgi paylaştık. Hem yazarın yaşamına hem de oyuna vakıf olanlar bilirler; Neden Alyoşka ayakkabıcı çırağıdır. Çünkü yazardan izler taşımaktadır. Maksim Gorki; ayakkabıcı çıraklığı, oyunda ki Tatar ve İğriboyun gibi hamallıkta yapmıştır. Gezgin olan oyunda ki Luka gibi o da 5 yıl boyunca Rusya’yı gezmiştir. Yani bu kadar güçlü bir metin olmasının altında yazarın kendisinden, gerçek yaşanmışlığından izler taşımasıdır. Bunların yanında Marksist, devrimci, sosyalist düşünceler taşıması da dahil. Bütün bunların hepsi genel olarak iyi bir şekilde anlaşılıp, seyircinin algısına sunulmuş olduğunu gördük. "Gidip, güneşi ve mutluluğu arayacaktım; Vaktinden önce çıplak kaldım! Giysilerim gibi umutlarım da yitip gitti yollarda" M.Gorki Yasin ÇETİN 12.12.2015 karagozseymen@gmail.com Yazarın Tüm Yazıları Oyun tanıtım sayfası: Ayaktakımı Arasında Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|