Sahnelenmesine ara verilen Yedi Tepeli Aşk, beş kadın yazarın hikâyeleri üzerinden İstanbul’u ve İstanbul’da yaşayanları anlatıyor.
'Yedi Tepeli Aşk' isimli oyuna, Alevi vatandaşların tepkisini çektiği gerekçesiyle ara verilince İstanbul Şehir Tiyatroları'nda sansür tartışması başladı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, yeni yılın ilk günlerinde 'sansür' tartışmasıyla gündeme geldi. Geçtiğimiz hafta galası yapılan ve Şehir Tiyatroları'nın 'Genç Tiyatro' repertuarında yer alan 'Yedi Tepeli Aşk' adlı oyunun sahnelenmesine, ulusal bir gazetede yayınlanan bir haberin ardından, yönetim kurulu kararı ile ara verildi.
Haberde, Nezihe Meriç, Ayşe Kilimci, Nevra Bucak, Seray Şahiner, Evrim Yağbasan'ın beş öyküsünden uyarlanan oyundaki öykülerden 'Gelin Başı'nda anlatılanların, izleyicilerin tepkisine neden olduğu söylenmiş ve "Oyunda, bakireliğini kaybetmiş, evlenmek üzere olan bir kızın ailesinden gizlediği durumu ve evleneceği adamın anlamaması için çektiği sıkıntılar anlatılırken, hem kızın hem de evleneceği erkeğin Sivaslı ve Alevi olması, buna sürekli vurgu yapılması, özellikle oyunu izleyen Alevi vatandaşların tepkisini çekti." ifadeleri yer almıştı. Aynı haberde İBB Sanat Danışmanı Kenan Işık'ın, şikâyetleri doğruladığı ve oyunu 'faşizan ve incitici' olarak değerlendirdiği belirtilmişti.
Bunun üzerine Şehir Tiyatroları Yönetim Kurulu bir açıklama yaparak haberde yazılanın aksine, oyunda 'Alevi' sözcüğünün sadece bir kez geçtiğini ve kesinlikle olumsuz anlam içermediğini savundu. Buna rağmen yönetim kurulu "Tiyatromuz söz konusu haber ile, nesnel anlamda tehlikeli sonuçlar doğurabilecek bir provokasyon ortamının içine çekilmiş bulunmaktadır. Bu, tehlikeli sonuçlar doğurmaya aday provokasyon ortamında, tiyatromuzu, seyircimizi ve ekibimizi koruma amacıyla, Yedi Tepeli Aşk oyunumuzu oynamaya ara verdiğimizi, özellikle Şehir Tiyatroları seyircilerinden özür dileyerek kamuoyuna duyururuz." açıklamasını yaptı. Bu açıklama tiyatro dünyasında sansür olarak değerlendirilerek eleştirildi.
Kararla ilgili en sert eleştiri tiyatrocu Nedim Saban'dan geldi. Saban, izleyiciler tarafından çok beğenilen bir oyunun, birkaç izleyicinin seyirci defterine karaladığı birkaç cümle yüzünden yasaklanmasını doğru bulmadığını belirtti. Tiyatro eleştirmeni Hasan Anamur, her türlü sansüre karşı olduğunu açıkladı. Tiyatro eleştirmeni Üstün Antmen de oyuna ara verilmesinin sanat adına doğru bir davranış olmadığını dile getirdi. Tartışmalara konu olan oyundaki 'Gelin Başı' adlı hikâyenin yazarı ve aynı zamanda kendisi de Alevi kökenli olan Seray Şahiner ise ara verilmesine sebep olanın, oyunda kullandığı herhangi bir ibare değil, içeriği tersinden yansıtarak provoke eden taraf olduğunu vurguladı.
Oyunu uyarlayan ve yöneten Ersin Umulu da ara verme kararına ekip olarak kendilerinin de katıldığını ancak çok üzüldüklerini anlatarak "Oyunumuzda kimseyi rencide edecek bir şey yok. İnanıyorum ki tekrar seyircisi ile buluşacak." dedi. Konuyla ilgili bir açıklama da İstanbul Şehir Tiyatroları Sanatçıları Derneği'nden (İŞTİSAN) geldi. Haşmet Zeybek imzalı açıklamada, oyunla ilgili faşizan ve siyasi içerikli suçlamaların sanatın savunulması gereken yasaksız anlayışına ters düştüğü belirtildi.
'Ortamın yatışmasını bekliyoruz'
Orhan Alkaya (Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni): "Oyunla ilgili nesnel bir provokasyon ortamı oluştu. Bunu kim oluşturdu diye düşünmeye de gerek yok. Provokasyon olması için illa bir provokatör olması gerekmez. Haber çıkana kadar Alevilikle alakalı tek bir eleştiri almamışken bir anda tatsız telefonlar gelmeye başladı. Böyle bir şeyle ilişkim olmayacağını çok sayıda kişi biliyor Allah'tan. Hak etmediğimiz bir tartışmanın içinde bulduk kendimizi. Şu anda kritik bir ortam var. Bundan en başta Alevi toplumunun rencide olmasını istemem. Oyunu kaldırmadık, sadece ara verdik ve ortamın yatışmasını bekliyoruz. Daha sonra olayı değerlendirip gerekli açıklamayı yapacağız."
Oyunun kaldırılması yanlış
Seray Şahiner (Oyunun yazarı): "Faşizm gibi hayatımda duyduğum en ağır hakaret olan bir lafla itham edildim, oyunumuz da ayrımcılıkla suçlandı. Benim orada kullandığım 'Alevi' kelimesi bir ayrımcılık amacıyla değil, aksine bu kesimin temsil hakkına duyduğum saygıdan dolayıdır. Ben, namusunu kaybeden bir kızın öyküsünü değil, namus kavramını sorgulayan bir kızın öyküsünü yazdım. Namus kavramını bekâret çerçevesinde algılamadığımdan, bekâret üzerinden kimseyi rencide etmem mümkün değil. Fakat bu yöndeki haberleri okuyanların sayısı, oyunu seyredenlere oranla çok fazla. Yapmadığım bir şey yapıyormuşum gibi yansıtılarak açıkça hedef gösterildim."
Hasan Anamur (Tiyatro eleştirmeni): "Oyuna bu şekilde ara verilmesine karşıyım. Her türlü sansüre karşıyım. Çünkü sansür olayının insanları aptal yerine koyan bir mekanizma olduğunu düşünüyorum. İnsanların değerlendirmeden yoksun olduklarını varsayan bir mekanizma olduğunu düşünüyorum. Avrupa'da çırılçıplak oynanan oyunlar var. Şimdi birtakım insanlar çıkıp da bu adaba aykırıdır derlerse, bir siyasi doktrini içeren oyuna da bir şey derlerse o zaman hiçbir şey oynanmaz. İnsanları serbest bırakacaksın. Seyredersiniz ya da seyretmezsiniz."
Üstün Antmen (Tiyatro eleştirmeni): "Fuayedeki anı defterine yazılan birtakım notlardan etkilenilmiş. Bu da çok yanlış geldi bana. Bütün seyircilerin aynı görüşte olması tabii ki mümkün değil sanat olayında. Ayrıca bu, Alevileri rahatsız eden bir oyun olamaz; çünkü Alevi sözü bir kere geçiyor ve de Alevi toplumu töleranslı bir toplumdur. Bu şekilde ara verilmesini doğru bulmuyorum. Mücadele edilebilirdi söylenenlere karşı. Genç bir kızımızın öyküsü ve çok başarılı bir öykü. Daha ilk günlerinden korkutulması hoş bir şey değil. Sanat adına hoş bir davranış değil bu."
Ali Pektaş
ZAMAN