Tiyatro Maydanoz tarafından 2023 tiyatro sezonu için hazırlanan Nazım’ın Kadınları adlı eseri Hasan Özaşlamacı kaleme aldı.
Oyunun Yönetmen koltuğunda ise uzun bir aradan sonra Erkan Çelikol’u görüyoruz. Tiyatroya uzun bir süre ara vermiş olan sanatçıyı sahnelere yeniden dönmeye ikna eden ise “Nazım Hikmet’in eserlerinin dışında” Nazım Hikmet’i anlatan yeni bir eserin sahnelenmesi…
Dünyanın en iyi şairlerinden birinin, Nazım Hikmet’in neredeyse tüm eserleri defalarca sahnelenmiş ve seyircinin beğenisine sunulmuştu. Fakat bu eser şairin kendisini, insani yanlarını, aşklarını, acılarını, hayatında önemli izler bırakmış kadınları anlatıyor. Bu fırsatı kaçıramazdım, bir yazarı başka bir yazarın penceresinden izlemek benim açımdan da seyirci açısından da son derece özel bir deneyim. Görünenin arkasını görmek, bir gizemi aralamak gibi.
Oyunun başrolünü ise daha önce pek çok biyografik film ve tiyatro oyunlarında önemli karakterleri canlandırmış (Mustafa Kemal Atatürk, Hasan Ali Yücel vs.) başarılı oyuncu Mehmet Tokat canlandırmaktadır. Böyle önemli bir karakteri canlandıracak oyuncuyu seçmek için elbette pek çok parametreniz olmak zorunda fakat bunların en önemlileri benim için Oyunculuk, tipolojik özellikler ve entelektüel yeterlilikti. Provalardaki süreç bu konudaki kararımın haklılığını bana fazlasıyla gösterdi. Tabi Mehmet Tokat’ın da projeyi sevmesi ve ekibimize inanması oyunun zenginliğini arttırdı.
Oyunun genç kadrosu ise; Öykü Gemici, Burcu Topçu, Zeynep Bone, Gül Türkmen, Tünay Alpfırat, Mecbure Bozyel
Oyunun Süresi: yaklaşık 90 dakika
Oyunun Türü: Epik
Oyunun Konusu:
Moskova’da bir evde Nazım’ın son gecesinde yaşananlar Vera’nın gözünden anlatılır. O gece Nazım, bir hesaplaşma içindedir kendisiyle. Bu hesaplaşma yaşamının önemli kesitlerini de izleyebilmemizi sağlar.
Toplumcu politik kimliği, mücadelesi, hapislikleri, hayal kırıklıkları ve yaşamına etki eden kadınlar bu hesaplaşmanın konularıdır. Kiminde özeleştiri, kimindeyse ısrarla savunduğu “duruşu” ve bir yeryüzü şairinin hikayesidir anlatılan.
Mayıs sonu bir akşamüstü, Soçi’de deniz kıyısında “memleket ve İstanbul hasretiyle” depreşen bir yürekle sarılır Vera’ya. Ve eli kulağındadır Haziran’ın. Haziran “kiraz zamanı”dır. Yani sevişme vaktidir. Bir hafta sonra Moskova’daki evlerinde yorgun kalbine yenik düştüğünde; “hani Haziran kiraz vaktiydi? Hani sevişme vaktiydi? Ölüm yakışmıyor hazirana koca adam” diye döker acısını.
On dokuzunda” paşa torunuyken” İnebolu’dan Kuvayı Milliyeye katılan genç delikanlının şiirlerini on binlerce bastırıp halkı Kuvayı Milliyeye katılmaya çağıranlar,
Sonrasında şiirleri için zindanları dolaştırırlar bu genç adama.
Hapislikler, açlık grevleri ve sürgün hayatı kalır payına.