DOT tiyatrosunun ‘Pornografi’ ekibi çok samimi, yer yer rahatsız eden bir oyunculuk sergiliyor. Amaç bu zaten.
Tiyatro hayranı değilim. Ne çıkacağını bilmeden iki saat bir salonda kalmak için epey sağlam bir nedenim olmalı. Sinemada sıkılırsam, en fazla çekip giderim. Hatta evde DVD seyrederim... Tiyatroda ise sırf oyunculara saygısızlık olmasın diye yerimden kıpırdayamam. Hiç tanımadığınız insanlarla gayet entim, gayet mahrem bir alışveriştir tiyatro. Fakat gerçekten iyi bir oyuna denk gelirseniz tadından yenmez. Sahnedeki oyuncuların enerjisi, dekoru ve sözleri doğrudan size yönlenir. Sinema, bu duyguyu pek ender verir. Çünkü en iyi sahneler, yönetmenin süzgecinden geçip size sunulur. Ne zamandır izlemek istediğim 'Pornografi’ye bu duygular içinde gittim. DOT tiyatrosunun sahnelediği, çok konuşulan oyununa... Pornografi deyince insanların aklına ‘acaba bu olayın pornoyla ne alakası var’ sorusu geliyor elbet. Simon Stephens’ın yazdığı ve Türkiye’de Murat Daltaban’ın yönettiği oyun, hayatımızdaki pornografiyi kast ediyor. Dile getirmekten utandığımız duygu ve düşünceler, savaşı canlı yayında izlemek, modern insanın hissizleşmesi ve yabancılaşma halleri de pornografi sonuçta. Belki şöyle söylemek daha doğru olacak: Oyunun adı 'Pornografi', çünkü insanı, ilişkileri en çıplak halleriyle teşhir ediyor.
Yala ve yut! Bu arada aylardır sahnelenen ‘Pornografi’ sorun teşkil etmezken ismi ‘Yala ama Yutma’ olan bir başka tiyatro oyunu nedeniyle ortalık yıkılıyor... Oyunun sahnelendiği Kumbaracı55 geçen hafta mühürlendi. Tiyatroyu arayıp son durumu soruyorum. Bezgin, sigara tütsülü sesli bir kadın ‘Bu hafta ruhsatı alıyoruz ama oyun bu hafta gösterilemez’ cevabını yapıştırıyor. Vakit’in ‘edepsizliği’ nedeniyle hedef gösterdiği ‘Yala ama Yutma’ için bir grup aktivist ve tiyatrocu imza kampanyası açtı. DOT tiyatrosu ise bu listede yok. İlginç... Memleket tiyatrolarında başka enteresanlıklar da oluyor: 26 Şubat’ta Haldun Dormen ‘Çirokeke Zivistane/Bir Kış Öyküsü’ adlı oyunun prömiyerini Diyarbakır’da yapacak.
Kürtçe bilmeden Kürtçe oyun Dormen’in attığı adım, çok anlamlı ve önemli. Gerçi içerik olarak oyunun Kürt açılımıyla da Kürtçeyle de ilgisi yok. Türkçe yazılmış, Haldun Dormen’in daha evvel yönettiği ve ‘noktasına kadar bildiği’ bir oyun seçilmiş. Asıl şaşırtıcı olan, Dormen’in tek kelime Kürtçe bilmeden bu oyunu yönetmeye talip olması. Hürriyet Pazar’a şöyle anlatmış zorluğunu: “Her mizanseni önce Türkçe okuduk. Arkadan Kürtçe. Aşağı yukarı her lafın ne olduğunu biliyorum. Kürtçe öğrenmedim ama hissediyorum. Oyuncu o lafı ediyor, biliyorum. Çok sıkışırsam ‘orada ne diyorsun’ diyorum.” Niyet iyi, ona şüphe yok... Fakat bir dili bilmeden tiyatro sahnelemek, karanlıkta ipin üzerinde yürümek gibi. Keşke bu oyun bir Türk, bir de Kürt yönetmenin ortaklığında kotarılsaydı... Ve keşke Dormen, bu kadar korkmasaydı.
Londra’nın pornografisi 'Pornografi, Dolmabahçe G-Mall’daki küçük salonda (dotmarsta) sahneleniyor. Oyunun ruhunu kapabilmek için biraz Londra’yı, modern İngiliz sistemine dair bir fikir sahibi olmakta fayda var... Zira 'Pornografi'de hayli ‘British’ durumlar sözkonusu: Dekorunda Londra’nın bölgelerini gösteren haritalar, metro istasyonlarına yapılan atıf, Radiohead’den Coldplay’e çalınan müzik ve İngiliz usulü kurallarla iyice kutulaşan hayatlar... Türkçeye çok başarılı yapılan çevirisi, oyuncuların ‘in yer face- yani suratının ortasına’ performansına rağmen.
ATATÜRKÇÜ KÜRTÇE OYUN!
BİZ DE İHMAL ETTİK: Dormen Hürriyet röportajında, önemli bir itirafta bulunuyor: “O kadar turneye gittim, listede hiç Muş olmadı. Muş lafı bile çok az geçmiştir hayatımda.” ŞORTLA GEZEN MUŞLU! Dormen’in bir Muşlu’yla tanışması, uzaylılarla ilk karşılaşma gibi olmuş: “Geçen gün bir kız geldi. Eğitimli, çok da hoş. O da Muşlu’ymuş. Şortla dolaşırlarmış Muş’ta mesela. Keşke daha evvel tiyatrolar gitseydi oraya.” ATATÜRKÇÜ OYUN: Röportajın bir yerinde kafam karıştı. Dormen, oyunun Atatürkçü bir olduğu vurgusunu yapmış. Ve asıl oyunda yer almayan bir sahneyi ekletmiş: “Kaymakam geldiğinde odacı kadınla karşılaşıyor. Kadının başı kapalı. Kaymakam başını açması gerektiğini söylüyor. Kadın sonunda başını açıyor. Bazı arkadaşlar ‘bu bölümü çıkaralım’ dedi. Ben Atatürkçüyüm, vazgeçmem dedim.” Ne diyelim, bravo...
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...