Aratos Felsefe Günleri önceki gün Güner Baykal Toplantı Salonunda yapıldı. Tarsus dışından Adana ve Mersin’den de gelen felsefe severlerin doldurduğu etkinlikte 10 yıldır Tarsus’ta tiyatro çalışmalarını sürdüren Çağrışım Tiyatrosu kurucusu ve yönetmeni Nihat Çapar’a Aratos Ödülü verildi.
Adını Antik Çağ’da Tarsuslu filozof alan ve 2004 yılından bu yana Tarsus’ta yayın Aratos dergisi bünyesinde oluşturulan Aratos Felsefe Günleri yapıldı. Bu etkinlikle birlikte geçmişi bir bilim ve felsefe kenti olan Tarsus’ta kurulan Aratos Felsefe Okulu’nun ilk dersi de yapılmış oldu. 2011 yılını Aratos Yılı ilan eden Aratos dergisi, yılı da bu düşünürün adına yakışacak ve Tarsus kültür yaşamına yeni katkılar yapacak etkinliklerle kapattı. Güner Baykal Konferans Salonunda gerçekleştirilen Aratos Felsefe Günleri’nde Tarsus’ta 10 yıldır tiyatro yapmaya çalışan Çağrışım Tiyatrosu’na ve kurucusu Nihat Çapar’a verildi.
Felsefe Günleri’nin açılış konuşmasını Prof. Ahmet Ünal yaptı. Antik Çağ’da Tarsuslu Filozoflar belgesel film gösterisi ve Prof. Dr. Afşar Timuçin’in stoacılık üzerine yaptığı konuşmanın ardından ödül törenine geçildi. Aratos Dergisinin Yrd. Doç. Dr. Eyüp Erdoğan (Felsefeci), Doç. Dr. Çetin Veysal (Felsefeci), Yrd. Doç. Dr. Mustafa Günay (Felsefeci), Erkan Tanrıgünverdi (Yönetici), Remzi Karabulut (Yazar), Burak Köroğlu (Arkeolog), Nergiz Örs (Avukat), Tuncay Akdağ (Yazar) Özpehlivan’dan oluşan Seçici Kurulu tarafından yapılan değerlendirme doğrultusunda bu yılki Aratos Ödülü Tiyatro Yönetmeni Nihat Çapar’a verilmesi kararlaştırıldı.
Aratos Ödülü’nün verilme gerekçesi ise şöyle açıklandı, Aratos dergisi yayın kurulumuz, çok güç koşullarda, sınırlı bir bütçeyle çağdaş tiyatro eserlerini, sanattan ödün vermeden, özellikle yaşadığı kentte; Tarsus’ta sahneye koyma ve bu çabayı başka kentlere taşıma başarısından dolayı, ilk ödülü Çağrışım Tiyatrosu Yönetmeni Nihat Çapar’a vermeye oybirliğiyle karar verildi. Çağrışım Tiyatrosu kurucusu Nihat Çapar’a ödülün Prof. Dr. Afşar Timuçin takdim etti.
Nihat Çapar ise aldığı ödüle ilişkin olarak duygu ve düşüncelerini şu şekilde ifade etti, “Ülkede var olan eğitim sisteminin yoz ve alternatifsiz bir şekilde yerini sağlamlaştırmasının yanı sıra; tekke, zaviye, medrese modelleri baz alınarak dokunulamaz hale getirilmeye çalışıldığı bir sürece, ‘’Aratos Felsefe Okulu’’ gibi modern ve bilimsel hedeflerle somutlaştırılan bir yapıyı Tarsus şehrine kazandırma girişimiyle müdahale etmenin, şahsıma layık görülen ödülden çok daha anlamlı olduğunu düşünmekteyim. Tarihi, filozoflarla anılan ve bu gün Aratos Dergisi kurmaylarının büyük gayretleriyle yaşatılan bu büyük zenginliğin, Aratos Felsefe Okulu’yla şehrin tarihine ve geleceğine kök salmasını umut ediyorum. Aratos Dergisi Ödülü’nü almaktan şeref duydum”. dedi.
Aratos dergisi sahibi ve yayın yönetmeni gazeteci Uğur Pişmanlık, Aratos Ödülü’nün, 2004 yılında yayına başlayan Aratos Tarih, Felsefe, Kültür ve Sanat Dergisi’nin 2011 yılı itibariyle başlattığı bir projenin adı olduğunu belirterek, “Bildiğimiz kadarıyla bir iki örnek dışında Tarsus’ta ödül veren kuruluş yok. Bu anlamda Aratos Ödülü, Tarsus’ta kültür sanat alanındaki tek ödüldür.” diye konuştu.
Bu başlık altında bir ödülü derginin yayına başladığı yıllarda yayın kurulunda tartıştıklarını dile getiren Uğur Pişmanlık konuya ilişkin şunları söyledi: “Ancak böyle bir ödül çabasına girmeden önce yayın hayatına yeni başlamış olan Aratos dergisinin biraz yol alması gerekiyordu. O zamanlar bir ödül verme önerisini dile getiren arkadaşlardan Remzi Karabulut, bu yıl yeninden bunu gündemimize taşıdı. Neredeyse her şeyin bir metaya dönüştüğü, hızla kullanıp atıldığı, yozlaştırıldığı bir süreçten geçiyoruz. Paylaşma ve dayanışma duygularının yerini bencillik aldı. Çeşitli alanlarda, gerçek anlamda çalışan, üreten insanlar bu tüketici yığınlar içinde görünmüyor ve kaybolup gidiyor. Hâlbuki insanlığın evrensel değerlerini bugün kültürden, sanata, bilimden, günlük yaşam deneyimlerine kadar az sayıdaki insan diriyor. Yaşamın direnç noktaları sadece günlük geçim derdi değildir. Bu günü birlik kaygı ve çabalardan daha önemli olan ve uzun vadede kişiliğimizi, kimliğimizi ve onurumuzu koruyacağımız yaşam kültürümüzdür. Bu yüzden aramızda belki de sessiz sedasız dolaşan ama bir köşede sanat, edebiyat, kent hayatı için bir şeyler üreten insanlar, söz konusu yozlaşmalara karşı birer direnç öznesidirler. Ve direnenlere, üretenlere hak ettiği değeri bütünüyle veremesek de, onu onurlandırmak toplumsal yükümlülüğümüzdür. Çabalarıyla örnek insanlar kendilerine uygun görülen her ödülü fazlasıyla hak ediyor. Toplumumuzun bireyleri, başta gençler ve çocuklar olmak üzere yönünü Tarkan, Müslüm Gürses, Asena, İbrahim Tatlıses, Serdar Ortaç gibi kötü örneklere dönmüş ve onlara özenir olmuştur. Gerçekte ise, toplumun yüzünü, bin bir emekle yetişmiş, üretken, aydın, ilerici ve halkın gerçek sanatçılarına çevirmek gerekmektedir. Ödüller bu anlamda da önemli bir işleve sahiptir. Ödül vermek de almak da bir moral değerdir. Üreteni de, onu kullananı da özendirir. Ödülün kendisi de alan da, veren de geçmişle gelecek arasında bir köprüdür. Aslında belki de ödüller elden ele geçen bir bayrak yarışıdır. Hiç kuşkusuz, yaşadığımız kentte ya da toplumun içinde ödül almasa da çabalarıyla övgüye layık birçok değerimiz vardır. Ama yine de ödül almaya hak etmişse birisi, o artık toplum için bir değerdir ve bu değerlere sahip çıkılmalıdır. Nihat Çapar arkadaşı kutluyor, çabalarının devamını diliyoruz.” dedi.''
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...