Sahnede oyuncunun sigara içmesi konusundaki yasaksal salaklık gündemiyle giriyoruz yeni yıla. Daha önce de geldi konu gündeme. Bu konuda çok güzel küfürler geliyor aklıma, ama söylemeye utanıyorum.
Ferhangi Şeyler’de 1734 sigara içtim sahnede, prodüksiyon açısından ciddi bir masraf!
Kimi oyunlarda, izleyiciden, biraz da alaylı olarak, “sen içiyorsan biz de içebilir miyiz.” mahiyetinde laf atmalar oldu.
-Hayır, siz içemezsiniz. Salonda böyle bir yasak var. Ben sahnede bulunuyorum, izleyici değilim. Şu an evimin oturma odasındayım!
Tiyatroda oyuncu, rol icabı sigara içmek zorundaysa, elbette içecektir. Aslında içme vakti yoktur, ateşlemek vakti vardır, konuşurken derin derin nefesler çekemez, burnundan duman üfleyemez. İçer gibi yapar. O sırada oyuncu diaframına nefes depolamak zorundadır. Tiyatro sahnesinin sofita dediğimiz tavanı çok yüksektir. Oyuncunun içmeye vakit bulamadığı sigarasının dumanı tavana ulaşamadan yok olur gider. Tiyatronun giderlerinden biri olan havalandırma aleyisselam yutar o dumanı. Duman salondaki izleyiciyle öpüşemez.
Yasaklasak yasaklasak, daha neyi yasaklasak iktidarın salak bir taarruzu!
Ferhangi Şeyler’i Avrupa’da, Amerika’da, Avustralya’da oynadım. Sigara yakmak için ateşim olmadığı için, izleyiciden çakmak, kibrit rica ettiğim bir bölüm var, izleyiciyle bu yolla ilişki kurduğum doğaçlama bir diyalog.
Neredeyse tuvalette bile sigara içilmeyen Amerika’da, Avustralya’da sigaramı tüttürerek oynadım oyunu. Kural şu; oyunda sigara içilecektir diye oynayacağınız salona bilgi veriyorsunuz, onlar itfaiyeye bildiriyorlar durumu, oyun başlarken sahnenin sağ ve sol girişlerinde iki itfaiye eri oturuyorlar, bir yangın çıkarsa müdahale etmek üzere, salondaki duman sevmez izleyicileri korumak adına değil, içinde bulunduğumuz tiyatro salonunu yangından korumak üzere.
Bir Brüksel turnesinde böyle izin alınması unutulmuş, sahne amiri Jacques’la epey cebelleştik.
-Sigarayı ben yakıcam ve söndürecem, bir yangın çıkarsa girersin sahneye! dedim.
-Sigarayı yaktığın an girerim sahneye! diye inatlaştı.
-Tamam. Girersen, ben de sana yanıtı Fransızca veririm. dedim. Sigara yakma yeri geldi. Sağ kulis girişinde oturan Jacques’e Fransızca seslendim;
-Yakıyorum sigarayı. Zorundayım. İstersen gel dövüşelim. Sen de sittin yıldır kuliste oturuyorsun, böylece sahneye çıkmış olursun! dedim. İzleyici alkışlayınca Jacques sahneye girmeye cesaret edemedi. Oyun sonunda Jacques’ı sahneye davet ettim, birlikte selam verdik. Jacques ilk kez sahneye çıkıp alkış aldı.
Ben sigarayı yakmasam hiç sahneye çıkmamış olacaktı. Bana bunun için teşekkür etti. Belki hala hayattadır. İyi yıllar Jacques.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...