“Karısını öldürmekle suçlanan psikiyatristle, kendisini cinayeti çözmeye adamış bir dedektif arasında geçen; sorgulayanla sorgulananın kimlik çatışmaları, suç ve ceza kavramı, baskı-şiddet, psikolojik işkencenin toplumsal boyutları, bireyler üzerindeki yansımaları…” olarak özetlenebilecek, YU’nun Türkiye’de ilk kez sergilenen bu oyunu, Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde (0216) 418 95 49 Ocak 2013: 13 Ocak Pazar 15.30, 18 Ocak Cuma 20.30, 26 Ocak C.tesi 20.30
Bizim Tiyatro / 32.yıl / Yalanın Ardındaki / Arasız 70dk/ Yazan Nick Rongjun Yu / Türkçesi Zeynep Nutku / Yöneten Melisa İclal Gürmen / Film ve Kurgu-Yönetmen Yardımcısı Alper Tunel Işık-Müzik Ersin Uzun / Fotoğraf Baran Tokmakoğlu - Selçuk Çolak / Afiş-Dergi Aydın Göksu
Katkılarıyla Beyti Engin - Can Kolukısa / Telif hakkı TEM Yapım
Doktor Memetcan Diper / Polis Faik Üretmen / Kadın Öykü Özaydın
Bir karakol, karakol içinde sorgu odası. Siyahlar içinde. Bir sandalye ve bir masa. Sade bir görüntü. Ayaklarını masaya dayamış ve gazete okuyan bir sorgu memuru. Ayakta duran sanık. Bir cinayet sorgulanıyor. Ölmüş bir kadın… Cinayet olup olmadığı sorgulanmıyor, sorgu memuru sadece cinayeti işleyip / işlemediğini soruyor… Sanık psikiyatrist. Karısını ölü bulduğunu iddia ediyor, sorgu memuru ise cinayeti sanığın işlediğine inanıyor… Kurgu bu şekilde başlıyor… Ölülerin şehir sokaklarını doldurduğu bir çağda, bir cinayet. İki kişiden birinin katil olduğunu ve olacağını söyleyeceğini sanırken, aslında cinayeti her ikisinin de işlediğini ya da cinayette parmak izinin olduğunu ortaya koyuyor. Suç kabul edildiğinde vicdan rahatlıyor. Suçu kabul etmeden ölülerin gezdiği sokaklarda özgür olmak ne kadar gerçekçi?.. Çin’li yazar Nick Rongjun Yu, oyunu kurgularken olayları ve kahramanları iç içe geçirmektedir.Polisiye romanlarında çok sık karşılaştığımız mantık süzgeci içinde oyun sahnede canlandırılmaktadır. Üç kişilik oyunda, oyuncular sahnede müthiş performans gösteriyor. Oyuna o kadar kaptırıyorlar ki, olayın içinde yaşıyorlar. Birbirlerini ancak gerçek kavgada hırlayacakları kadar hırpalıyorlar. Oyunun içinde yaşayan kahramanlar, gerçek yaşayan bir anın canlandırılması olarak seyirciye sunuyor… Bizim Tiyatro, oyun seçiminde alışılmışın dışında bir tercihte bulunmuş ve bu oyun ile polisiye oyuna da el atmış gözüküyor. Bizim Tiyatro, psikolojik sorguyu ve bireyi öne alan bir oyun ile seyirciyi selamladı. Bu oyun Bizim Tiyatronun genç oyuncuklarına olanak sunması ve onların tercihini ciddiye alıp sahnelemesi açısından önemlidir. Otuz yılını çoktan aşmış olan bir tiyatro, alışılmışın dışında da seyirciyi selamlayabileceğini bu oyun ile bir kere daha göstermiştir… Bu oyunun, uzun süre sahnede kalacağını söylemekte abartı olmasa gerek. Her oyuncu (Memetcan Diper, Faik Üretmen, Öykü Özaydın), oyunun ve kurgunun içinde yaşamaktadır… Oyunun sahne düzenlemesi içinde film kurgu görüntüleri ve canlı görüntüler; yerinde ve zamanında oyunun içine dahil olmakta ve seyirciyi sahnenin dışına da davet etmektedir. Sorgu odası dışında yaşamdan görüntüler ve sorgu odasında polis ve sanığın sohbet görüntüleri oyun ile bütünleşmiş… Kullanılan müzik de sahneyle bütünleşmesi açısından büyük başarı sağlamış… Yazar izleyiciye şunu sordurur; suçlu dışarıda kalan mı, içeriye giren mi? Yaşadığımız şehirlerde ölüler sokakları doldurmaya devam ediyor ve her an bir yerlerde cinayet işleniyor… Suçlular veya suça parmak izi bırakanlar bu ölülerin hakim olduğu şehirde özgürce sokaklarda ölü olarak dolaşmaya devam ediyor… İmkanı olanlar bu oyunu izlesinler, kaçırmasınlar derim. Çünkü oyun kurgusu ve sahneye uyarlanması çok başarılı. Her oyuncuyu ve sahne için emeği geçenleri ayakta alkışlayacaksınız. Tüm emeği geçenlere teşekkür ederim… İsmail Cem Özkan / Galata Gazete
Yalanın Ardındaki, Türkiye’de ilk kez Bizim Tiyatro’da Memetcan Diper (bu oyun onun lisans çalışması olmuş aynı zamanda), Faik Üretmen ve Öykü Özaydın’ın oyunlarıyla sahnede …. Oyunun yönetmeni de Melisa İclal Gürmen. Oyuna emeği geçenlerin tümü (Öykü Özaydın dışında: O; Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi mezunu) çevirmeninden yönetmenine ve oyuncularına dek İzmir Dokuz Eylül Ün. Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü Oyunculuk Ana Sanat Dalı’nı bitirmiş sanatçılar. Oyunun konusu ilk bakışta oldukça basit bulunabilir: “Karısını öldürmekle suçlanan bir psikiyatristle, kendini cinayet çözmeye adamış bir dedektif arasında geçen gerilim yüklü bir sorgulama” olarak özetlense de, dahası “suçluyla polisin kaçma-kovalamaca serüveni” açısından sinemasal çağrışımlara kapı açarak ilk bakışta bu tür örneklerle dolu dedektif filmlerini andırsa da, sonuçta bunun sorgulayanla sorgulanan arasındaki kimlik çatışmalarını sergilediği anlaşılıyor. Dahası sorgulananla sorgulayanın ilginç yer değişimleri, izleyiciyi “suç ve ceza” kavramı üzerinde düşünmeye çağırıyor. Bir yandan da “erkek kişilik” tanımının irdelenmesi sayılabilecek iç çözümlemeleriyle oyun, ilginç bir biçime evriliyor. Erkekliğin, karşı cins (kadın) üzerinden oluşumunu alabildiğine sorgulayan oyun, baskı-şiddet, psikolojik işkencenin toplumsal (ya da erkek-kadın cinselliğine dayanarak oluşan) boyutlarını araştırıyor. Başka türlü söylenirse, erkek-kadın ilişkilerinin erkek gözüyle tartışılması ve bu açıdan erkekler arasındaki savaşım/ rekabet gibi yönlerinin açımlanmaya çalışılması, oyunu ilginç kılıyor. Oyuncular da bu gerilimli atmosferi aktarabilmek için ellerinden geleni başarıyla sergiliyorlar… Bu arada “Suç ve Ceza” kavramının tonla üretilen Amerikan damgalı “dedektif / suçlu” filmlerine karşı ancak tiyatroda düşündürücü olabileceğinin de altını ustalıkla çiziyorlar. Bu oyunu izlemeye, herkesi çağırıyorum… Tansu Bele / Aydınlık-Evetbenim
Erkekliğin, kadın üzerinden oluşumunu da sorgulayan oyun, baskı-şiddet, psikolojik işkencenin toplumsal boyutlarını araştırıyor… Cumhuriyet
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...