Çeşitli meydanlarda polisin asayiş için yerleştirdiği mobese gözetleme kameraları malum.
İcat edildiğinde İngiltere’de filan tepkiler olmuş, “Bu, özel hayatımıza bir saldırıdır” diyen göstericiler gürültüler koparmıştı. Tiyatro tarihimizin en heyecan verici oluşumlarından birine işte bu kameralar vesile oldu. 10 yıl kadar önce ‘Nobese Oyuncuları’ diye bir kumpanya çıktı. İnatla bütün mobese kameralarının önünde sokak tiyatrosu yaptılar. Hem eylem hem tiyatronun müthiş imkânlarının zekice paylaşılması... Masadaki polisler de sokaktaki insanlarla birlikte bu barışçıl ve kıvrak oyunları zevkle seyrettiler.
Sokak tiyatrosu politik olacak diye bir kural yok. Ama tarihte çoğunlukla böyle olmuş. Gezi olaylarıyla birlikte çeşitli protestolara tanık oluyoruz. Duran adamlar, su savaşları gibi eylemler bir yönüyle tiyatral işler. Bunlar bize, ülkemizde az gördüğümüz ‘happening’leri çağrıştırıyor. Sokak tiyatrosunun özgün ve serbest formlarından biri olan ‘happening’ler (Ben Türkçede ‘sokaktaoldubitti’ diyorum) hem yaratıcı hem de şoke edici olmayı hedefler. Sokaktaki insana kısa zamanda bir mesaj verir, belli bir konuda farkındalık yaratır ya da sanatsal anlamda şehrin rutini dışında bir bakış ve neşe sunarlar. Bir de ajit-prop oyunlar vardır. Bunlar da yine sahnelerden, tiyatro binalarından çıkıp halkın içinde gerçekleşir ve biraz ajitasyon, biraz propaganda yaparak politik bir duruş sergiler.
Mesela 12 Eylül öncesinde gecekonduları dolaşıp ideolojik tiyatro yapan efsane isimlerin başında Erkan Yücel geliyordu. Bildiğimiz anlamda tiyatronun sınırlarını zorlayan, meddahtan commedia dell’arte çizgisine uzanan ve sonsuz özgürlükte bir form olan sokak tiyatrosu ne yazık ki hak ettiği ilgiyle karşılaşmıyor. Sağdan soldan çeşitli protestolarda bayraklar, kuklalar yakılırken bu tür etkinliklerin sokak tiyatrosunun iyice sulanmış formları olduğu gözden kaçıyor. Sokak, tiyatrocuların yadırganmadan, itilip kakılmadan yaratıcılıklarını sergileyebileceği bir mekân olmalı. Sokak tiyatrosu bize hayatın tiyatro, tiyatronun hayat olduğunu gösterir. Salon tiyatrosuna alternatiftir ve uzmanlık gerektirir. Sokak tiyatrosu sıradan bir protesto ya da eylem değil, dört başı mamur bir tiyatro formudur. Efsanevi Amerikan sokak tiyatrosu kumpanyalarından birinin adı pek manidardır: ‘Bread and Puppet Theatre’, yani ‘Ekmek ve Kukla Tiyatrosu’. Sokaklarımız gerginlik, öfke ve sıradanlıkla değil tiyatroyla, müzikle dolsun. Çetin şartlara rağmen tiyatro sanatçılarının sokağı yeniden keşfetmesi, halkın da sahip çıkması lazım. Tiyatroda barışmayı beceremezsek hiç beceremeyiz.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...