Huysuz Virjin'in iki yıl süren araştırması
TEGV Başkanı Cengiz Solakoğlu'nun anlattığı bir bağış öyküsü de bana çok ilgi çekici geldi.
Huysuz Virjin'in (Seyfi Dursunoğlu) telefonu ile TEGV'in telefonu arasında bir sayı fark varmış. TEGV'in kampanyası sırasında, sık sık Seyfi Bey'in telefonları çalıp, orası TEGV mi, diye soruyorlarmış.
O da burası neresidir diye merak edip, vakfın yönetim yerine gitmiş, gerekli bilgileri ve belgeleri alıp, incelemeye başlamış.
Amacı; mal varlığını bir eğitim kurumuna bağışlamak. Başka vakıfları da araştırmış. Sonunda TEGV'e bağışlamaya karar vermiş.
Vakfa telefon edip, sağlık kurulu raporu aldığını, mal varlığını TEGV'e bağışlamak istediğini, hemen bir avukatla birlikte onları beklediğini söylemiş.
Gitmişler ve bağış işlemini tamamlamışlar.
Cengiz Solakoğlu, şimdi en az ayda bir kez ona gidip tavla oynuyormuş. Evinin dekorasyonunu, düzenini anlata anlata bitiremiyor. Solakoğlu, kapıdan içeri girdiğinde -tabii eve ancak ayağınızda galoşla girebiliyorsunuz- söze, "Sana kötü bir haberim var," diye başlıyormuş:
"Bugün çekaptan geldim, hiçbir şeyim yokmuş!"
Bir gün Türk müziğinden anlayıp anlamadığı sorusuna, "evet" yanıtını alınca İsmail Hakkı Bey'in Acemaşiran bestesini sormuş:
"İntizar-ı makdeminle rehgüzárın gözlerim
Gel yetiş ey bivefá yollarda kaldı gözlerim."
Makdeminle mi, makdeminde mi sorusunun doğrusunu Solakoğlu, İnci Çayırlı'nın onayını alarak söylemiş, sınavı da kazanmış.
Seyrettiğim, dinlediğim, sevdiğim bir sanatçının Türk müziği bilgisine sık sık tanık olmuşumdur.
Benim ilgimi çeken, Seyfi Dursunoğlu'nun bağış yapacak kurumu inceleme bilincine sahip olması. Bence her ciddi bağışçı bu araştırmayı yapmalı.
Servetinin iyi kullanılmasını sağlaması.
Çok doğru bir davranışla, çok doğru bir karara varmış sanatçı.
Doğan HIZLAN