DEĞİŞİM ATÖLYESİ OYUNCULARI VE TİYATRO
Değişim Atölyesi Oyuncuları
20. yy’ ın başından itibaren Tiyatroda köklü değişiklikler yapmak için çabalayan Tiyatro sanatçısı, geleneksel sahneleme anlayışını kırmaya çalışırken, işe hem kendilerinin hem de izleyicinin perspektifini değiştirmekten başlamıştır. Günümüz Türkiye’ sinde bırakın izleyicinin perspektifini, kendileri büyük bir ufuksuzluk içerisinde. Ancak gelecekteki tiyatronun asal yapı taşlarının oluşturulma kaygısını taşıyanlar ve bu çağda-siyasal yapı sorunu-olanlar düşüncelerinde değişimi yakalayabilmiştir. Ve izleyicisini her kertede değiştirmeye çalışan sanatçı, toplumun gelişimsizliği nedeniyle, hep geri izleyici ile karşı karşıya kalmıştır.
Üretilen bütün tiyatro eserleri izleyici için yapılır ve eğer onu yok sayarsak tiyatro oyunu gerçekleşemez. Peki, çağımızda büyük bir bilinç buhranı yaşayan insanlarımız nasıl (iyi bir) tiyatro izleyicisi olacaktır? İzlediği oyun hakkında nasıl düşünecek, ne gibi bir yargıya varacaktır? İzleme hayatı izlemeyle aynılaşacak mıdır? Yoksa gördüğü oyun onu ciddi bir biçimde değiştirecek midir? Değişmeye aday kişi ise, çağıyla sorunu olan kişidir her zaman.
Her şeyin, yaşamlarımızın, duygularımızın, aklımızın, mutluluklarımızın kısırlaştırıldığı, teknoloji bombardımanının bir “Atom Bombası” etkisiyle yaşamlarımızı felce uğrattığı bir ortamda, bireyin, “ruhunu” kurtarmak adına sanata sarılmak dışında bir şansı yoktur. Ancak o zaman aklını ve duygularını yeniden kazanabilir. Kapitalist çağda, aklı kurcalanmış, deneğe dönüştürülmüş birey, bir böcek gibi, nereye gideceğini, nerde duracağını, yaşama nasıl bakacağını, kendi var oluşunu nerede gerçekleştireceğini şaşırmış, durmadan savruluyor... 21. yy’ da böyle bir izleyiciyle karşı karşıyayız. Öte yandan bu düşünce, yaşadığımız topraklar üzerinde tiyatro yapmaya çalışan bir çok sanatçıya da sirayet etmiş durumda. İzleyiciyi değiştirmek gibi bir itkiden yoksun kalmış, çünkü kendini de değiştirememiştir.
Çağdaş Tiyatro’ nun, B. Brecht’ de somut ve kuramsal olarak ifade bulan olgu; seyirciyi edilgen durumdan etken duruma getirme çabasıdır. (Bunu başaranlar ya da başarmaya çalışanlar kuşkusuz “öncü” sanatçılardır.) Kımıldamadan, rahat koltuklarına gömülerek oturan izleyici, artık tiyatro sanatının “eskimiş” izleyicisidir. Gerek fiziksel gerekse düşünsel devinimden yoksundurlar. Aynı şekilde etken duruma gelme sorunu, ülkemizde tiyatro yapan sanatçılar için de gereklidir.
Daha açık söyleyebiliriz: Türk Tiyatro’ suna damgasını vurmuş kimi tiyatrolar, fiziksel olarak yaşasalar dahi, ömrünü tüketmiştir. Bu tükenişin ilk evresi seyirciyi yitirmekten başlamıştır. Bunun oluşmasında yukarıda bahsettiğimiz savruluşun da büyük etkisi olmuştur. Çünkü sanatçı çağını kavrayamamış ve yanıt verememiştir. Sorunun özünü başka başka yerlerde aramaya koyulmuştur.
Ardından kulaktan kulağa şu söylenti yayılmaya başlamıştır: “Tiyatro öldü...” Neredeyse Türk Dil Kurumu’na deyim olarak önerecekler: Tiyatro öldü! Elbette tarihsellikten, bilimden, felsefeden yoksun sanatçıların uydurmasıdır bu. Tiyatro gerçekten öldü mü- ölmedi mi, nadasa mı yattı, gibi sorulara yanıt aramak ne kadar gereksizse, bugün kendi estetik bakışını arayan, “öncü-deneysel” Tiyatro yapmak da o kadar gereklidir. Fakat burada bir ayrım yaparak; son zamanlarda, 1940'lı yıllardan itibaren ortaya çıkmış “doğaçlama tiyatrosu” Türkiye'de de yaygınlık kazanmaya başladı. Elbette tiyatroda doğaçlamaya karşı çıkmayacağız fakat kendilerini Viola Spolin'in Türkiye temsilcisi olarak gören kimi topluluklar sosyal dünyadan uzak, basit hareket ve durum komiğine dayalı oyunlar üretmeye başlamışlardır. Sadece ve sadece izleyiciyi eğlendirmek, hoşça vakit geçirmek adına yapılan tiyatro, maalesef ilerici-öncü-deneysel işler olmuyor. Kendiliğindenlik sadece toplumsal akışa ayak direyen bir hal almış durumdadır. Orta oyunu, gölge oyunu gibi, geleneksel tiyatroda doğaçlamanın bulunduğunu belirten bu tiyatrolar, sanırız elde kalmış kimi metinlere yeniden dönüp bakmak zorunda kalacaklardır.
Yukarıda belirttiğimiz gereklilik, Dünya’ ya bilimsel olarak bakmaktan geçiyor. İnsan yüzyıllardır bilgiyle donatılmış, fakat bilgi bir şekilde elinden alınmıştır ya da çalınmıştır. Sanal iletişim, mistizm-dinsel gericilikler-şovenizm bütün dünyada ve ülkemizde “saltanatlarını” sürdürmektedirler. (Elbette onlar düşünen-tartışan bireyler istemeyeceklerdir.) Tiyatro sanatı; antropoloji, tarih, sosyoloji, psikoloji vb. gibi bilimlerden kendini soyutlayamaz. Yaşanan tüm gericiliklere karşı tiyatronun tek silahı bilime sarılmaktır. Ancak dünyayı bilimsel ve felsefi olarak algıladığımızda, tiyatro sanatı kendi işlevine dönebilir; Dünya’ yı değiştirme ve dönüştürme işlevine.
Değişim Atölyesi Oyuncuları (DAO) yukarıda bahsettiğimiz nedenlerden dolayı öncelikle hayata ve sanata bilimsel düşünüş biçimiyle bakarak kendini ve dünyayı değiştirmeye çabalamaktadır. Çağımız insanının hastalığını; korkak, güvensiz, kuşkucu izleyicisini dönüştürmeye uğraşmaktadır. DAO herhangi bir akımın takipçisi değildir. Öncelikle Dünya’nın ve Türkiye’nin siyasal gelişmelerini, Diyalektik bir süreç olarak dikkate alır, ardından elindeki metnin yapısal sürecini değerlendirir. Bütün bunlara uygun bir biçim arar.
Değişim Atölyesi Oyuncuları için en önemli olgu kendi biçimsel-estetik kategorilerini zamanla belirlemeye çalışması olacaktır; aksi halde bir kısır döngüye dönüşecek, kendini yavaş yavaş tüketmiş olacaktır. Hiçbir akımın takipçisi değil derken, sanatsal sürecini gerçekleştirmekte diğer önemli akımlardan yararlanmayacağı anlamına gelmez.
Toparlarsak; 1900’lü yıllardan beri büyük değişimler yaşayan Tiyatro, gerek oyun yeri, gerek oyunculuk biçimleri konusunda bizleri bir yere taşımaktadır. V. Meyerhold’un Konstrüktiv sahne ve Biyomekanik oyunculuğu, B. Brecht’ in Epik-Diyalektik Tiyatrosu, J. Grotowsky’ nin Yoksul Tiyatrosu, E. Barba’nın Karşılaşma ve Takas düşüncesi, P. Brook’un Boş Alan düşüncesi, bütün bu ve benzeri anlayışlar, DAO’nun önüne ışık tutmakta ve tarihin süzgecinden geçirerek değerlendirmemizi sağlamaktadır.
Tüm bunların ışığında önümüze çizdiğimiz yolu tariflerken belirlediğimiz oyunların günümüz toplumuna yaslanmasını zorunlu kılmaktadır. 2006 yılından itibaren Ankara'dan sonra, İstanbul Değişim Atölyesi Oyuncuları kuruluşunu gerçekleştirmiştir. İstanbul Değişim Atölyesi Oyuncuları, geçen yıl “Übü” oyunundan sonra bu yıl da Edward Albee'nin “Kim Korkar Virginia Woolf'tan- Kayıp” adlı oyununu sahnelemiştir. Bu oyunun gösterimi hala sürmektedir.
Geçtiğimiz altı yıl içerisinde sahne oyunlarının dışında insanın olduğu her yerde irili ufaklı, yaklaşık 35 civarında oyunlar ürettik. Bizim için sahne dışında sokakta oynamak geleneksel bir kazanımdır. Bundan sonra da insanın olduğu, söyleyeceğimiz sözümüzün olduğu her alanda tiyatro yapacağımızın bilinciyle yolumuza devam edeceğiz.
ÜRETİMLERİMİZ
1 - NAZİK VAZİYETLER ( 2001 - 2002 )Yazan: Aziz NesinUyarlayan: Müge SautOynayanlar: Nevzat Süs, Müge Saut, Ecmel Çakmak, Harun Güzeloğlu, Gonca Çapraz, Utku Demiralay, Başak İşkur, Özgür Kuşçu, Sibel Pekdemir, Barış Torun, M. Anıl Kaçar 2 - BANT SİSTEMİ ( 2001 - 2002 )Yazan: Dario Fo-Franca RameYöneten: Müge SautOynayanlar: Özge Öztürk, Burcu Toker, Bilge Sevinç, Hülya Kalaycı3 - BİZ VE ONLAR ( 2001 - 2002 )Yazan: David ChamptonYöneten: Harun GüzeloğluOynayanlar: Nevzat Süs, Ecmel Çakmak, Harun Güzeloğlu, Gonca Çapraz, Utku Demiralay, Başak İşkur, Özgür Kuşçu, Sibel Pekdemir, Barış Torun, M. Anıl Kaçar 4 - ADA( 2002 - 2003 )Yazan: Athold FugardYöneten: DAOOynayanlar: Harun Güzeloğlu, Nevzat Süs, Hasan Tanay5 - BEN ULRİKE BAĞIRIYORUM ( 2002 - 2003 )Yazan: Dario Fo-Franca RameYöneten: Hasan TanayOynayan: Müge Saut6 - KAPILARIN DIŞINDA ( 2002 - 2003 )Yazan: W. Bochert Yöneten: Nevzat SüsOynayanlar: Hasan Tanay, Harun Güzeloğlu, Nevzat Süs, Özge Öztürk, Ecmel Çakmak, Halil Ersan, Sibel Pekdemir, Başak İşkur, Tuba Birincioğlu, Bülent Erdoğan, Barış Torun 7 - KIZIL İLE BEYAZ: ŞEYTAN ( 2003 - 2004 )Yazan: Ozan ÖzgürYöneten: Hasan TanayOynayanlar: Nevzat Süs, Müge Saut, Harun Güzeloğlu, Hasan Tanay, Ecmel Çakmak, Halil Ersan, Erkan Saraç, Eda Şenol, Özge Öztürk8 - ANLAŞMANIN ÖNEMİ ( 2003 - 2004 )Yazan: Bertolt BrechtYöneten: Harun GüzeloğluOynayanlar: Hasan Tanay, Nevzat Süs, Harun Güzeloğlu, Sibel Pekdemir, Uygar Cengiz, Özge Öztürk, Pınar Çiftçi, Elif Sudan, Uğur Atay9 - YAŞASIN DÜŞMAN ( 2004 - 2005 )Yazan: Sam ShepardYöneten: Harun GüzeloğluOynayanlar: Nevzat Süs, Müge Saut, Hasan Tanay, Ferhat Büküş, Sibel Pekdemir, Uygar Cengiz10 - KUŞ ( 2004 - 2005 )Yazan: Coşkun IrmakYöneten: Ferhat BüküşOynayan: Hasan Tanay11 - VATANDAŞ OYUNU ( 2005 - 2006 )Yazan: Genç OyuncularYöneten: Harun GüzeloğluOynayanlar: Hasan Tanay, Harun Güzeloğlu, Sibel Pekdemir, Özgür gügül, Aliye Karahan, Edip Tüfekçi, Yılmaz Angay, Kenan Şener12 - ÜBÜ ( 2005 - 2006 )Yazan: Alfred JarryYöneten: Nevzat Süs - Bülent ErdoğanUyarlayan: Müge SautOynayanlar: Nevzat Süs, Müge Saut, Bülent Erdoğan, Uğur Atay, Uygar Cengiz, Can Yasin, Metin Gökcan, Seryal Koçer, Dinar Kahveci, Aslı Gültekin, Özkan Yıldız, Saadet Akdağ, Hülya Demirci13 - SİVAS ( 2005 - 2006 )Yazan: DAOYöneten: Nevzat SüsOynayanlar: Nevzat Süs, Müge Saut, Uğur Atay, Müslüm Çalasın, Hülya Demirci, Murat Arslan, Dinar Kahveci, Metin Gökcan, Aygül İleri, Mert Zaim, Sevcan Gökmen, İlham Yolcu, Cihan Oğuzhanoğlu14 - KAYIP - KİM KORKAR VİRGİNİA WOOLF'TAN ( 2006 � 2007 )Yazan: Edward AlbeeYöneten: Müge SautYönt. Yard: Sinem Bingöl, Hakan KılıçOynayanlar: Tuğba Birincioğlu, Nevzat Süs, Metin Gökcan, Müge SautSOKAK OYUNLARI1 - AİLE BAĞLARI ( 2001 - 2002 )Yazan: Değişim Atölyesi Oyuncuları2 - ÇIĞLIK ( 2002 - 2003 )Yazan: Değişim Atölyesi Oyuncuları3 - KAN TADI ( 2002- 2003 )Yazan: Değişim Atölyesi Oyuncuları4 - KANLI DÜĞÜM ( 2003- 2004 )Yazan: Değişim Atölyesi Oyuncuları5 - SEÇİM OYUNU ( 2004 - 2005 )Yazan: Değişim Atölyesi Oyuncuları6 - DUVAR ( 2005 - 2006 )Yazan: Değişim Atölyesi Oyuncuları7- DAVET ( 2006 - 2007 ) Şiir: Nazım Hikmet
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...