Tüpü sökülmüş eski bir televizyonda usanmadan haber sunan bir çocuk…
Hayalimin peşinden koştum diyor Bülent Keser. Her çocuk gibi hayalleri olmuş, oyunlar oynamış ve elbette taklitler yapmış. Televizyonla tanışması ise hayli eğlenceli. “Siyah beyaz, camı kırılmış bir televizyonumuz vardı. Babam tüpünü sökmüştü. Onun içine girip akşamları haber sunuyordum”
İlk gözlemlerini ise elbette yakın çevrede, sokakta gerçekleştirmiş Bülent Keser. “Yazları semt pazarında su satardım. İlk başta hiç satamazdım. Ama vazgeçmeden yine gidip diğer pazarcıları izler, nasıl yaptıklarını izlerdim. Tüm bunlarla beraber, güzel bir mahalle hayatı yaşadım. Gültepe’de mahalle kültürünü tam anlamıyla yansıtan bir sokakta oturuyorduk. Sanki iyi günde kötü günde dayanışmaya gizlice yemin etmiş gibiydi o zamanlar insanlar. Dayanışmanın her türlüsünü mahallemde idi. Kömür alana taşıma konusunda yardımdan tutun, kavgalara, kavgalardan sonraki barışma merasimlerine kadar hayatın her yönünü gördüm. Bu anlamda yeni jenerasyonun mahrum olduğu şeyleri, ben ve benim jenerasyonum dolu dolu yaşadık diyebilirim. Sadece iyi şeyler değil, kötü anlara da tanıklık ettik. O günlerden kalan bir yangın anısı var mesela. Hala soba gördüğümde aklıma gelir. Her anlamda dolu dolu bir çocukluk geçirdim…”
Karatahtalı yıllar…
Bülent Keser’in ilkokul yılları da, adam olacak çocuk misali hareketli geçmiş. “İlkokulda en çok ortaya atılan, monologlar yapan, bayramlarda şiirler ezberleyip okuyan bir öğrenci oldum. Eğitmenlerimiz bize gözlem yapın derler. Şimdi geriye dönüp baktığımda, çocukluğumda en çok bunu yaptığımı farkına varıyorum. Hatırlar mısınız bilmem. İlkokulda karatahtaya konuşanlar yazılırdı. En çok çarpı benim adımın yanında olurdu. Çok tek ayak üzerinde durduğumu bilirim. Ders aralarında öğretmeni taklit etmek için kürsüye çıkıyordum, çoğunlukla da arkadaşlarımın taklidini yapıyordum. Yıllar sonra oyunculuk eğitimi aldığımda, hocalarım bana aslında çocukken yaptıklarımı ders olarak anlattı. Başarılı aktörlerin biyografilerini okuduğumda benzer şeyler görüyorum. Bu anlamda, yetenek çocuklukta kendini göstermiş diyebilirim. Sonrasında da hayatımı şekillendirdi.”
Ve sahnenin tozu dedikleri…
Oyunculuk eğitimi sırasında değerli, yetenekli ve özel insanlarla yollarının kesiştiğine inanıyor Bülent Keser. Hemen ardından da bunun için kendisini çok şanslı bulduğunu da ekliyor ; “gerek tiyatro oyunculuğu, gerekse kamera önü oyunculuğu konularında hep iyi ve saygın isimlerle bir arada oldum; derslerde, kurslarda bu önemli isimlerin deneyimlerinden, ideallerinden ve ilkelerinden yararlanma şansını yakaladım. Ayla Algan, Ali Düşenkalkar, Alin Çalıkyan, Ahmet Cemal, Ergün Demir, Kerem Deren ve Serkan Yimsel’den senaryo yazımı, kamera arkası, montaj konuları, montajlı oyunculuk, senaryo incelemesi, kişilik incelemesi, ses eğitimi(diksiyon-dublaj), sahnede beden kullanımı aksiyon koreografi gibi profesyonel oyunculuk mesleğinin ana konularını öğrendim. En önemlisi de kendimi kamera da izleyerek ” ne yapmamam gerektiği” üzerine tartışarak kendimi geliştirdim”
Bir, iki, üç. Action!
Oyunculuk, bedenin her dili konuşabilmesine bağlıdır diyor Bülent Keser. Bunun için de sporsuz bir hayat düşünemiyor; “Oyunculuğa duruş, disiplin ve hakimiyet konularında katkıda bulunmak için at biniyorum. Bunu da yine özel binicilik eğitmenlerinden, Osmanlı tarzı binicilikten akrobatik biniciliğe kadar çeşitli eğitimler aldım” Sadece bedensel gelişim yetmez diyerek yeni teknikler araştırarak, okuyarak ve filmler, tiyatro oyunları izleyerek geçiyor zamanını. “Performansımın en iyi olmasını istiyorum. Zamanımın çoğu ne yapabilirim, nasıl en iyisini yapabilirim diye düşünerek geçiyor. Genel olarak olumlu bakıyorum hayata, genelde iyimser ve işimin hakkını vererek yapmaya çalışan biriyim Hayal kuruyorum, bu anlamda hala çocuğum” diyor.
Kendi kendine kaldığında…
Doğa ile baş başa olmak, doğal ortamlarda zaman geçirmek en iyi meditasyon BülentKeser’e göre. “Beykoz’da harika bir köyde yaşıyorum. Gece boyu bülbül sesleri var etrafımda. Kimi zaman baykuşlar da ziyaretimize geliyor. Yemyeşil bir vadide, kiraz ağaçları arasında bir yaşam var. Bahçeyle uğraşıyorum, sahile iniyorum. Balığa çıkıyorum. Balığa çıkmayı, balıkçılarla dost olmayı seviyorum. Köyleri, kasabaları gezmeyi çok seviyorum. Gittiğim yerlerde, orada yaşayanlarla sohbetler, paylaşımlar hep katkıda bulunuyor hem bana, hem de oyunculuğuma… Bir başka keyfim de fotoğraf çekmek. Fotoğrafın aslında sinemanın en önemli bir parçası olması bu merakımı pekiştiriyor, özellikle kadraj konusunda büyük katkı sağlıyor bana”
Bülent Keser isimli sanatçının sitemizde kayıtlı çalışmaları
Olacak Şey Değil
Yorumlar
|