Kadro :
Bertolt Brecht’ın şiir, şarkı ve öykülerinden uyarlayan: Genco Erkal
Yönetmen: Genco Erkal
Sahne Tasarımı: Ali Yenel
Giysi: Özlem Kaya
Işık Tasarımı: Yüksel Aymaz
Koreografi: Tan Temel, Sernaz Demirel
Müzik Yönetme: Emin Fındıkoğlu.
Oyuncular
Genco Erkal
Tülay Günal
Piyanist: Yiğit Özatalayın
Oyun Hakkında :
ŞİMDİ BRECHT ZAMANI
Genco Erkal
Öyle yazarlarım var ki yıllar boyu peşimi bırakmıyorlar, peşlerini bırakmıyorum. İşte Nâzım Hikmet, Aziz Nesin… işte Brecht. Tanışmamız 60’lı yıllar. İlk Brecht oyunum Ankara Sanat Tiyatrosu’nda Asaf Çiğiltepe’nin yönettiği Arturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi, yıl 1966. Bir önceki oyunuma Nâzım Hikmet’le 35 Yıl demiştim. Demek ki bu yıl da Bertolt Brecht’le 46 Yıl diyebilirim. Gene uzun bir yolculuk. Berlin’e gidip onun tiyatrosu Berliner Ensemble’la tanışmam.
Ardından Dostlar Tiyatrosu’nun kuruluşu Mehmet Akan’la birlikte kotardığımız, Kafkas Tebeşir Dairesi’nden yola çıkarak uyarlanan Feleknaz Hatun ile Gülizar Kızın Analık Davası. 1978 yılında Brecht’in şiir, şarkı ve öykülerinden uyarladığım ilk gösteri, Zeliha Berksoy’la birlikte oynadığımız Brecht Kabare. İki yıl sonra Mehmet Ulusoy’un olağanüstü yorumuyla Kafkas Tebeşir Dairesi.
12 Eylül karanlığını delip aydınlatan Galileo Galilei, yeniden şiirlere, şarkılara dönüş ve ilk Ben Bertolt Brecht. Ve 87 yılında Dostlar Tiyatrosu’nun son büyük Brecht yapımı olan Bay Puntila ile Uşağı Matti. 97’de Zeliha Berksoy için uyarladığım Yosma’dan bu yana, Yaşasın savaş’taki alıntıları saymazsak 15 yıl Brecht’siz bir tiyatro yaşamım oldu.
Onun için şimdi Brecht zamanı diyorum. Marks’ın Dönüşü’nden sonra bu da Brecht’in Dönüşü olsun. Onun o sivri dilini özledik. Düşünmeyi keyfe, eğlenceye dönüştüren zekasını, gülmece dehasını özledik. İnsanın gözünü açan, ufkunu genişleten, sorduğu sorularla kışkırtan, uyaran, baştan çıkaran yazarımızı yeniden sahneye davet ediyoruz. Günümüz üstüne söyleyeceklerini dinleyelim. Bir de onun gözüyle bakalım Nereye Gidiyoruz?
Hınzır yazarımız sanki bugünleri, bizleri düşünerek yazmış kimi şiirlerini. “Baskının arttığı günlerde karar verdi bizimki/ ekmeğinden olmamak için/ ağzını sıkı tutacaktı” diyor. “İnsanların nasıl alınıp satıldığını gördüm/ insan pazarlarında” diyor. İsyan ediyor:
Bozuk adalet yeter artık.
Acemi ellerde yoğrulan, iyi pişmemiş adalet yeter.
Yeter dura dura bayatlayan adalet.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...