| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Buruk Olmayan Ezgi - Largo Desolato
Gülin Dede Tekin



Ekip Tiyatrosu'nun prömiyerini geçen sene yaptığı Türkçe'ye Buruk Ezgi ismi ile çevrilen Largo Desolato adlı oyundan çıktığında, herşeyden önce EKİP ile ilgili bir şeyler söylemek istiyor insan. Oyunun genelinde hissedilen başarı, tiyatronun adını ne kadar da hak ettiğini düşündürtüyor izleyiciye. Tam da hedefledikleri gibi bir ekip işi ile başlıyor oyun, o kapkara mekanda...

Oyunun yazarı Vaclav Havel, insanlarla, toplumla kurmaya çalıştığı ilişkilerin yanı sıra, diğer taraftan kendini onlardan soyutlamaya da çalışan, kendi iç dünyasında sıkışıp kalmış, yazdığı yazılar yüzünden birileri! tarafından bir yerlere! götürülmekle tehdit edilen, kimlik bunalımı içerisinde bir aydın, bir kahraman bozuntusu! sunuyor. Seyircinin hayal dünyasına bir distopya tohumu bırakıp, tam bir absürd tiyatro örneği ile başbaşa bırakıyor bizi. Sıradanlıktan uzak karakterler, tekrarlara dayalı söylemler, kurulamayan insan ilişkileri, iletişimsizlik... Vaclav Havel az da olsa epik tiyatroyu da içinde barındıran oyunu kurgularken klasik bir İtalyan sahne hayal etmiş belki ama Ekip Tiyatrosu'nun yukarıda bahsettiğim başarısı da tam bu noktada devreye giriyor. Ekip, yazarın kafasında tasarladığının aksi bir sahneleme yoluna gitmiş Largo Desolato'da. Seyirciyi oyunun göbeğine yerleştirerek, kahramanı seyircinin ayaklarına kapandırarak büyük bir işe imza atıyor. Yoğun bir arka plan çalışmasıyla ortaya koydukları sahneleme, makyaj, kostüm, ses vs., hepsi tesadüf olmaktan çok uzak bir şekilde oyun boyunca yüzünüze çarpıyor.

Oyun akışı, daha ilk saniyede seyirciyi içine alıyor ve diğer tüm öğelerden, dekordan, sesden daha fazla etkiliyor beni. Kapıdan girdiğiniz an sizi hoşgeldiniz diye karşılayan oyuncular fikren tanıdık belki ama, seyircilerin arasında konumlanıp, herkes hazır olduktan sonra mekanın ortasında oturan başrol oyuncusundan "biz hazırız, başlayabiliriz" cümlesini duymak şaşırtıcı. Şaşkınlıkla başladığınızda bir oyuna, beklentiler de büyük oluyor elbette. Hemen arkasından karanlık geliyor ve karanlıktaki seslerden oyunun şiddetini anlayabiliyorsunuz daha en başında. Kapkaranlık hazırlanmış bir dekorda daha fazla karanlık nasıl olur diye beklerken en koyusu ile karşılaşıyorsunuz ki bu sözünü ettiğim beklentileri daha da artırıyor. Oyuncular dört bölüme ayrılan, seyirciler arasına yayılmış olan mekanı, her sahnede yerli yerinde kullanıyorlar. Göze batan tek bir adım yok sanki. Koridorlar arasında süregelen hareket akışı, hem oyunu sürekli dinamik tutuyor, hem de seyircilerin birbirlerine dönük bakışları tepki kontrolünü ve seyircinin diken üstünde oturmasını sağlıyor. Yaratılan koridorlar ikili karakterlerin varlığının da altını kalın bir çizgiyle çiziyor. Simetri içinde asimetri. Tam ortada kullanılan üç parçadan oluşan dekor ise kullanışlı ve basit. Duvarlarda asılı olan, olmayan ama varmış gibiyi yapan dekoru tanımlayan yazı fikri ise harika. Buralar hep kitap yazısının üçlü kombinasyonu ile oluşturulan yazar evi, açık kapalı olarak ifade edilen balkon kapısı, hem oyunu rahatlatıyor hem de dekor fikrini bir adım öteye taşıyor. Ancak naçizane fikrim, oldukça başarılı bir fikir olmasına rağmen tasarımıyla sanki makyaj ve sesin yanında biraz eksik kalıyor.

Ses ve dekorun birlikte çalışıldığında ne kadar başarılı olduğunu da görüyorsunuz oyun sırasında. Banyo ve mutfak girişlerinde kullanılan ahşap takozlardan çıkan sesler, Leopold'ün evi! diyebileceğimiz çok amaçlı mobilyanın kapağının çarpmaları bunlara birer örnek. Zaten seyirci oyun boyunca ayak vuruşlarıyla yönlendiriliyor aslında. Balkon kapısı açık'a döndüğünde oyunculardan hep bir ağızdan çıkan rüzgar sesleri, bir oyuncunun ardından tekrarlanan, sayısı sayısına uygun ünlemlerin çarpıcılığı... Ve tüm bunların yanında oyun için Necati Doğa Ebrişim tarafından hazırlanmış müziklerin başarısı...

Makyaj ise Ekip'in oyun için seçtiği yolu oldukça net ifade ediyor. Duygu Yetiş makyaj konusunda çok detaylı bir iş çıkarmış. Abartılı ve siyah beyaz olmasına rağmen oyuna renk veren makyaj tercihleri sirk tiyatrosuna göz kırptığı gibi, karakterleri de oldukça iyi tanımlıyor. Özellikle kadınlar için tercih edilen renk farkları, karakter özellikleri için çarpıcı ve ifadeli. Başrol oyuncusu Cem Uslu'nun oyun boyunca ter sebebiyle yüzündeki makyajının akması bile oyunun içinde bir detay olarak işlenmiş sanki.

Oyunculuklarla ilgili söylenebilecek çok şey yok. Herkes çok başarılı. Başrol kahramanı Leopold'ü oynayan Cem Uslu bir adım ötede. Ona oyunun ikinci yarısında izleme şansı bulduğumuz Duygu Yetiş eşlik ediyor. Olbram'ı oynayan Ömer Fırat Kökner'in kısacık süren monologu ise oyunda bir kırılma noktası yaratıyor sanki. O sahnenin ardından oyun hem metinsel, hem de oyunculuklar adına hız kazanıyor.

İlk oyunları Oyun Sonu ile de çok beğendiğim EKİP Tiyatrosu, seyirciye geçişinde çoğunlukla problem yaşayan Absürd Tiyatro'ya, rahat bir nefes aldıran, varmak istediği yere sağlam adımlarla yürüyen bir tiyatro oluşumu... Matematiği oldukça iyi çözülmüş, sezonun en çarpıcı oyunlarından biri olan Largo Desolato da bunun başarılı bir örneği...

Gidiniz, etkisinde kalınız.

Gülin Dede Tekin

Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 35
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Erol Günaydın Taziye Sayfası - Başsağlığı Mesajınızı Yazın (Taziye Sayfası) - 10/15/2012
  • İktidarların tiyatro korkusu (Metin Boran) - 10/12/2012
  • Yeniden Bertolt Brecht (Hayati Asılyazıcı) - 10/12/2012
  • Sidikli Kasabası Burası / Dünyaya Kendi Gözüyle Bakar (Murat Örem) - 10/10/2012
  • Lulabay: Bir Cihangir ya da Yer Değiştirmenin Hikâyesi (Cansu Karagül) - 10/10/2012
  • Bozkurt Kuruç Hoca Dedi Ki: Sırça Kümes değil, Sırça Küme'dir (Üstün Akmen) - 10/10/2012
  • Bey Oğullarının Yokolduğu Beyoğlu'nda Çarpışmalar: Kazaen (Üstün Akmen) - 10/10/2012
  • Mutsuzluk Komedisi: Anita'nın Aşkı ya da Antigone New York'ta (Üstün Akmen) - 10/8/2012
  • Tarık Günersel'den Hiciv Yüklü Şiirsel Trajedi: Zırhlı Kurt (Üstün Akmen) - 10/8/2012
  • 74 ve 76 kişilik Tiyatro Üzerine (Nedim Saban) - 10/8/2012
  • Buruk Olmayan Ezgi - Largo Desolato (Gülin Dede Tekin) - 10/5/2012
  • Gözü Matematikten Yılmış -Tuhaf Tabiatlı Çocuk-, Bedri Rahmi EYÜBOĞLU ve Tek Kişilik Yaşam Oyunu (Murat Örem) - 10/4/2012
  • Çirkin - Devlet Tiyatroları (Gönenç Kaytaz) - 10/4/2012
  • Perdeler açılırken İstanbul Şehir Tiyatroları (Hayati Asılyazıcı) - 10/2/2012
  • Ankara Devlet Tiyatrosu'nda Tennesse Williams: Sırça Kümes (Üstün Akmen) - 10/2/2012
  • Dertsiz Oyun'un Derdi - Yiğit Sertdemir - Altıdan Sonra Tiyatro (Melih Anık) - 9/25/2012
  • Sanat Dünyamızın Ördek Tecavüzcüler (Nedim Saban) - 9/24/2012
  • Benim de Babaannemin Başı Bağlıydı (Nedim Saban) - 9/24/2012
  • 10. Kıbrıs Tiyatro Festivali İNADINA Sürmekte... (Üstün Akmen) - 9/19/2012
  • Türk tiyatrosu ve Münir Özkul (4) (Hayati Asılyazıcı) - 9/15/2012
  • Türk tiyatrosu ve Münir Özkul (3) (Hayati Asılyazıcı) - 9/15/2012
  • Türk tiyatrosu ve Münir Özkul (2) (Hayati Asılyazıcı) - 9/15/2012
  • Türk Tiyatrosu ve Münir Özkul (1) (Hayati Asılyazıcı) - 9/15/2012
  • Ay Işığı Manastırı'ndan Çıktık Yola, Şimdi Gelelim AKM-SA'ya… (Üstün Akmen) - 9/12/2012
  • Merhamet, Hava Gibi Gereksinimimizdir'in Öyküsü: Reis Bey (Üstün Akmen) - 9/12/2012
  • Bale akşamlarından izlenimler (Rengin Uz) - 9/3/2012
  • NELER OLUYOR? YİNE NELER OLUYOR? (Cüneyt İngiz) - 9/2/2012
  • AKPaketiyatrosu (Ne Paketmiş!) (Yurdagül Yurtseven) - 8/29/2012
  • Ne Şam'ın Şekeri, Ne Arabın Yüzü: Kargaşa (Üstün Akmen) - 8/29/2012
  • Tiyatro Yanetki'den Doğrudan Etkili Bir Oyun: Yalnız Batı (Üstün Akmen) - 8/29/2012
  • TİYATRO VE DEVLET II (Savaş Aykılıç) - 8/22/2012
  • MÜŞFİK KENTER USTAYI GURBETE YOLCU ETTİK (Üstün Akmen) - 8/22/2012
  • Rengin Uz, Müşfik Kenter'i Yazdı: O KADAR SAHİCİ VE YAKINDI SESİ… (Rengin Uz) - 8/18/2012
  • YENİ SEZON (Nedim Saban) - 8/17/2012
  • Kemal Başar, Müşfik Kenter'i Yazdı: İnsan Ol! (Kemal Başar) - 8/16/2012
  • Arda Aydın, Müşfik Kenter'i Yazdı: İnsan Ol! (Arda Aydın) - 8/15/2012
  • Müşfik Kenter Taziye Sayfası - Başsağlığı Mesajınızı Yazın (Taziye Sayfası) - 8/15/2012
  • LEFKOŞA'NIN TİYATROSUNA DOKUNULAMADI (Üstün Akmen) - 8/15/2012
  • Bodrum'a sanat, Kale'ye bale yakışıyor (Rengin Uz) - 8/11/2012
  • (Tiyatroda) Beyin Yıkama (Melih Anık) - 8/3/2012
  • Shakespeare - Antonius ve Kleopatra'da -Kadın- (Melih Anık) - 8/3/2012


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    12 Şubat'tan itibaren her PAZARTESİ Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..