Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı Üstün Akmen, II. Avrupa-Anadolu Kültürleri Buluşması kapsamında Kayseri Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde “Rolünden Korkan Tiyatro Eleştirmeni” başlıklı bir konuşma yaptı.
İngiltere'den “Genç Filmler”in, Techno Roman Project konserinin ve İstanbul Devlet Tiyatrosu yapımı “Tek Kişilik Düet” oyunun sahnelendiği ve 25-29 Aralık tarihlerini kapsayan etkinlikte ayrıca İsa Çelik “Fotoğraf”, Mehmet Güleryüz “Plastik Sanatlar konularında Workshop çalışması yaptı.
Konuşmasında toplum yaşamında kültür ve sanatın kendisine yer edinebilmesi için belli koşulların oluşması gerekliliğine değinen Üstün Akmen, konuşmasına katılımcılara “kültür ve sanatın toplumun yaşantısında var olabilmesi için, önce eser üretilmesi gerektiğini kabul ediyor musunuz” ve “üretilen yapıtların estetik değerini belirleyen, değerlendiren, yönlendirecek olan eleştiri değilse, sizce nedir” sorularını sorarak başlayan Üstün Akmen, birinci sorunun yanıtının “EVET”, ikinci sorunun yanıtıysa “HİÇBİR ŞEY” olması gerektiğini belirttikten sonra, yanıtları aynen böyle olmayanların kendisini dinlememelerini istedi ve: “Çünkü bundan sonra söyleyeceklerim size göre değil. Sıkılırsınız” dedi.
Resim olsun, şiir, roman, tiyatro, sinema, her ne olursa olsun, sanat dallarından hangisi ele alınırsa alınsın, eserin yöneltileni olan okur/seyirci beğenisinin, o üretimin değeri hakkında tek başına fikir edinmemizi sağlayamadığını anlatan Akmen, seyircinin beğenisinin, o üretimin değeri hakkında fikir edinmemizi neden sağlayamadığının detayına indi. “Seyirci, tiyatroya yeni şeyler görmek, kendini başka düşünce ve duygu düzenlerinde duyumsamak, kendinden ötede olmak, kısacası haz duymak için gidiyor. Haz duymak duygusu ise, bazen güldürerek, bazen ağlatarak, bazen düşündürerek, bazen de duygulandırılarak sağlanmakta. Tiyatro başyapıtlarında çoğu kez bu ruhsal durumların tümünün bir arada kullanıldığına tanık olmadık mı? Çoook... Birbirlerinden yetişiş, çevre, zekâ, duygu açısından farklı bireylerden oluşan tiyatro seyircisi, oyun başladıktan sonra, bir süre için, aşağı yukarı aynı yaşantıyı paylaşmaya başlıyor. Ama aynı yaşantı, çeşitli kişilere değişik açılardan etki edebilmekte. Komisarjevski'nin dediği gibi, böylece “tiyatro insanın acısıyla mutluluğuyla kendini anlamasını, kendini tanımasını” sağlıyor. Ancak bunu yaparken de, kesin sonuçlara gidilemiyor, çünkü bu sonuç, her insanın kişiliğine göre değişebilmekte. Bu da, her bireyi (aynı deneyimi yaşamalarına karşın) doğal olarak kendi kişisel dünyası içinde etkilemekte. Tiyatroda bulunan seyirci bir bütün olmakla birlikte, her biri aynı deneyime değişik tepkiler göstermekte” dedi.
İki saate yakın süren Üstün Akmen'in “Atölye Çalışması”nı yetmişin üzerinde öğrenci izledi.