İstanbul Büyükşehir Belediyesi Tiyatroları her zaman klasikleşmiş oyunlar ile karşımıza çıkardı.
Son günlerde ise tiyatronun repartuvarı değişimlere ve çağdaş tiyatroya ne kadar açık olduğunu gösterircesine birbirinden farklı eserleri tiyatroseverlerle buluşturuyor. Alman çağdaş tiyatro yazarlarından Fitzgerald Kusz’ın yazdığı, Hülya Karakaş’ın yönettiği “Dullar” Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde perdelerini açtı. Oyunun başrollerinde Güzin Özyağcılar, Hale Akınlı, Süeda Çil, Neslihan Öztürk ve Hülya Karakaş’ı izliyoruz. Oyunculara göre “Alman da olsa Türk de olsa dul duldur!”
Dul kavramı Türk sinemamızın çok sevdiği konulardan biri olmasına rağmen karşımıza her zaman acıklı hikâyelerle çıkmıştı. Ama 24 skeçten oluşan tiyatro sahnesindeki “Dullar” da bu durumun aslında ne kadar eğlenceli olabileceğini izliyoruz. Yönetmen ve oyuncu Hülya Karakaş oyunu; tüm hüznü ve neşesiyle dulluk durumunu ele alan, farklı yaşlarda dul kalan kadınların komik ama aynı zamanda trajik hikâyeleriyle dolu bir revü olarak tarif ediyor. Kocasını yitiren bu beş kadının yeni bir hayat kurma mücadelesi tüm yönleriyle tiyatro sahnesine yansıyor.
Alman bir yazarın eseri Türk izleyicisine göre uyarladığında elbet farklılıklar da gösteriyor ve biraz daha yöresel hale geliyor. Orijinaline nazaran Türk “Dullar”, izleyiciyi sıkmamak için müzikleri ve danslarıyla neşeli bir kompozisyon olarak karşımıza çıkıyor.
Türk ve Alman dulları arasındaki farklılığı ise Hale Akınlı şöyle anlatıyor: “Türkiye’de böyle bir şey var bunu hissediyorsun ama Batı’da da var. Dul duldur. Belki Doğu toplumlarında biraz daha ağır yaşanıyor.”
Oyuna göre genç veya yaşlı olmak da “dulluk” kavramını değiştirmiyor. Ama oyunculardan Sueda Çil “Genç dulların özlemleri başka başka... Yaşlılar bir noktadan sonra cinsellikten vazgeçebiliyor. Gençlerin seksüel anlamda içindeki sönmeyen ateş çok daha fazla” diyor. DÜnYACA ünlü dullar da oyundaKİ yeRİNİ ALIYOR Güzin Özyağcılar’a göre “Dullar” oyunundaki kadınlar yeni hayatlarında eğer mutsuz bir evlilik geçirdilerse kendilerini özgür hissediyor. Bu kadar eğlence arasında yalnızlık teması da sahnede kendini belli eden öğelerden biri. Oyunculardan Neslihan Öztürk “Neden bu oyunda yer almayı kabul ettiniz?” sorusunu şöyle cevaplıyor: “Kadın oyunu olması benim en büyük ‘evet’ deme nedenim. Aslında ben de dul olduğum için beni oradan yakaladı.” Süeda Çil ise “Bir dul olarak aşka inanılan bir metin, beni bu kadar memnun etmezdi. O yüzden kendimi burada var hissediyorum” diyor.
Oyunda yakından tanıdığımız Yoko Ono, Jackie Onassis, Helene Weigel gibi ünlü dulları da sahnede görüyoruz. Oyuna ve Hülya Karakaş’a göre ünlü dulların tek problemi, kendi çabalarıyla tanınan bir müzisyen olacak ya da hayatta çok önemli bir yerde duracakken bunu erkek egemenliği sayesinde yapmış olmaları. Hülya Karakaş: “Onlar daha sert ve sivriler sadece. Daha kolay deklare ediyorlar. Kapalı yaşayamıyorlar” diyor.
Peki, nasıl bir kitle “Dullar” oyununu izleyecek? Oyuncular, Büyükşehir Belediyesi Tiyatrosunun klasik bir izleyici olduğunu belirtiyor. Ama şunu da ekliyorlar “Bu oyunun başka bir şansı olacak ve umuyoruz ki Şehir Tiyatrosu’nda şu ana kadar hiçbir oyuna gelmemiş seyircilerle de karşılaşacağız.”
“Ne olacak bizim halimiz” demeden duramıyoruz!
“Dul olarak metinde kendinize yakın hissettiğiniz skeçler oldu mu?” sorusuna dul iki oyuncunun cevabı...
Neslihan Öztürk: Yaşlıların parkta oturup bulmaca çözdüğü sahnelerde çok hüzünleniyorum. Sueda Çil: O saate kadar dul kalmayız Neslihan (gülüyorlar)
Neslihan: İleriki yaşlarımı bir an düşünüyorum. Sueda: Hepsinden birer parçayı yaşıyorum hayatımın içinde. Yaşlılığımda da muhtemelen aynı şekilde yaşayacağım. Neslihan: Aşktan bahsederken bir ah ah diyorum ara sıra. Hale Abla’nın bir hikâyesinde “Ne olacak bizim halimiz” dediğin de cidden ne olacak benim halim diyorum.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...