Şehir Tiyatroları, Deniz Uyguner’i Yitirmenin Üzüntüsünü Yaşıyor (12/5/2010)
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, emekli tiyatro sanatçılarından Deniz Uyguner’i yitirmenin üzüntüsünü yaşıyor.
Tiyatro yönetmeni ve oyuncusu Deniz Uyguner’in cenazesi, 5 Aralık 2010 Pazar günü Yakacık Ulu Camii’nde kılınacak ikindi namazına müteakip Pendik Şıhlı Mezarlığı’na defnedilecek.
Deniz Uyguner, 23 Ağustos 1931’de İnegöl’de doğdu. İlk ve ortaokulu Bursa’da bitirdi. İstanbul Erkek Lisesi ve İstanbul Üniversitesi’nde eğitimine devam etti. Uyguner, 1947 yılında lise son sınıftayken İstanbul Şehir Tiyatrosu’na girdi. Ferih Egemen’den sonra Çocuk Tiyatrosu’nun yaşatılması için büyük emek veren Deniz Uyguner, çok sayıda çocuk oyununu yönetti.
Kenterler, Dormen Tiyatrosu, Lale Oraloğlu Tiyatrosu, Arena Tiyatrosu, Altan Karındaş Tiyatrosu, Kadıköy İl Tiyatrosu’nda rejisör ve koreograf olarak çalışan Uyguner, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda birçok oyunda rol aldı; aralarında Figaro’nun Düğünü, Dünya Malı Dünyada Kalır, Peter Pan, Bir Kavuk Devrildi, Julius Caesar adlı oyunların da bulunduğu birçok oyunun koreografisini üstlendi. İBB Şehir Tiyatroları’nın 1985 yılında yayınlanan “Şehir Tiyatroları 70. Özel Sayısı”nı yayına hazırladı. 1998 yılında İBB Şehir Tiyatroları’ndan emekli olan Uyguner, 4 Aralık 2010 Cumartesi günü İstanbul’da yaşamını yitirdi.
Yönettiği Oyunlarından Bazıları
Akıllı Soytarı, Birlikte Oynayalım, Kuklacı…
Oynadığı Oyunlardan Bazıları
Kafkas Tebeşir Dairesi, Othello, Deli Saraylı, Hamlet, Yaprak Dökümü, Marat-Sade…
Deniz Uyguner’in “Şehir Tiyatroları 70. Özel Sayısı” için kaleme aldığı bir yazı:
Muhsin Ertuğrul’un Şehir Tiyatrosu’ndaki Son Atılımı KAHVELERDE TİYATRO
Muhsin Ertuğrul, son Genel Sanat Yönetmenliği döneminde yeni yeni düşünceler atmıştı ortaya. Halkımızın en çok gittiği yerler olan, kahvelerde ve stadyumlarda tiyatro oynansın istiyordu. Ayrıca, memurun ve işçinin öğle tatili saatlerinde de tiyatroları¬mızda kısa oyunlar oynatmak amacın¬daydı. Bu oyunların biletleri ile birlikte sandviç de verilecekti, izleyenler bir yandan karınlarını doyuracak, bir yandan da oyun izleyeceklerdi. Amaç, tiyatroyu sevdirmek ve izleyici sayısını arttırmaktı. Stadyumlarda oynayama¬dık, sandviç tiyatrosu yapamadık ama kahvelere ulaştık. 1975-1976 Tiyatro mevsimi başın¬daydık. Provalar yeni başlamıştı. Ağustos ortalarında ilan tahtamıza Muhsin Ertuğrul'un bir yazısı asıldı. "Gezici Kahve Tiyatrosu" kurulacaktı. Katılmak isteyenlerin bir yazı ile kendisine başvurmalarını istiyordu. Benim için ilginç bir konuydu. Dene-yimlerim de vardı. Yıllarca önce, rahmetli Adalet Cimcoz'la birlikte "Sanat Matineleri" düzenlerdik. Kent¬in çeşitli yerlerinde, klüplerde, der¬neklerde çoğu üniversite öğrencisi olan izleyicilerimize öyküler okurduk. Hatta bir kez, Aksaray'da bir kahvede bile okumuştuk öykülerimizi. Sonra ben bunu bir düzene sokup, Beyoğlu'nda bir gece kulübünde, haftada bir gün, saat 18'de sanat matineleri düzenlemiştim; çok da tutmuştu. Üç ay kadar sürmüştü bu olay. (…) 26.9.975 günü tiyatrodan telefon ettiler, Muhsin Bey beni bekliyordu. Hemen gittim. 1 Ekim'de, diğer oyunlarla birlikte "Kahvelerde Tiyatro" bölümünün de başlamasını istiyordu, "bu işin yöneticisi sensin. Ne yap yap o gece başla" dedi. Muhsin Bey bir şey istedi mi, o iş mutlaka yapılırdı. Hazırladığım listeden Vedat Nedim Tör'ün "Kör" oyununu seçtik. Oyun eski Türkçe olduğu için vazgeçtik. Nazım Kurşunlu'nun "İpler Elimizde Değil" oyununu buldum. Kabul etti. Distribüsyonu yaptım. Arkadaşlarla konuştum. Hepsinin hoşuna gitmişti olay. Öğleden sonra evine telefon ederek durumu bildirdim, "Tamam" dedi. Araya hafta tatili girmişti. 29.9.975 Pazartesi günü Muhsin Bey'le uzun uzun konuştuk. Belediye sınırları dışında kaldığı için Kurt Köy'e gidemiyorduk. Müdür Bey, Belediye Encü¬men azalarının bu konuda bize yar¬dımcı olabileceklerini söyledi. Sanata düşkün olanların adlarını verdi. Sarı¬yer Bölgesinden birini buldum, konuş¬tum. Olay onun da hoşuna gitti. Kahve bulabileceğini söyledi. Bir yandan da prova yapıyordum. Oyunu yetiştirecektim, oyun hazır olacaktı ama kahve ne olacaktı? 30.9.975 günü haber geldi kahve¬miz de hazırlanmıştı. O gün akşama kadar prova yaptık. 1Ekim 1975 Çarşamba… Açılış günü gelmişti. Akşama kadar prova yaptık. Saat 20'de yola çıktık. Oyun üç kişilikti. Bir de ben dört. Muhsin Bey bize arabasını vermişti. Sarıyer'de Belediye Encümen Azası ile buluştuk. Onlarda bir minibüsle geldiler. Fener Köyüne gidecektik. Aman ne uzaktaymış Fener Köyü. Sarıyer tepelerine tırmandık, askerî bölgelerden geçtik. Nihayet köye vardık. Köy meydanında iki büyük kahve vardı. İkisinde de televizyonlar açıktı. Rastlantı işte. Clay'in maçını banttan veriyor. Bekledik, maç bitti. İki kahve halkını birinde topladılar. Bize de bir masa hazırladı¬lar. Pencereler bile salkım saçak insan doluydu. Saat 22'de bir konuşma ile amacımızı onlara anlatıp "Kahvelerde Tiyatro" bölümümüzü açtım. Oyunu okuma tiyatrosu biçiminde sunduk. Saat 23’te bitti oyun. Çaylar, kahveler içildi. Halkla söyleşi kurduk. Büyük bir kalabalık bizi geçirdi. Gene uzun yollardan geçtik, askeri bölgeden geçerken arandık, saat gece yarısı bire doğru oyuncuları eve bıraktık, ben de mutluluk içinde eve döndüm, başarmıştık bu işi.
Şehir Tiyatroları 70. Özel Sayısı, 1985, Şehir Tiyatroları Yayını
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...