Zaza müzisyen Ahmet Aslan'ın ilk Tiyatro çalışması: Merheba (3/26/2015)
1968 Hozat, Dersim doğumlu, zazaki, kürtçe ve türkçe müzik yapan, besteci, söz yazarı, enstrümantalist ve vokalist Ahmet Aslan, Destar Tiyatro'nun Sechu Sende uyarlaması, anadil hakkına dikkat çeken "Rüyalarımda Bile Dilimi Kaybetmeyeceğim" projesinin ilk oyunu Merheba'da ilk kez tiyatro müzikleri yaptı.
İstanbul Teknik Üniversitesi Konservatuvarı'ndan sonra 1996 yılında Almanya'ya giiden Aslan, Rotherdam Müzik Akademisi'nde okudu, daha sonra Avusturya'da kompozisyon ve icra eğitimi aldı. Aslan, özgün müziği ve icrasıyla dünyanın en önemli müzik festivallerinden Rudolfstad'da 250 bin kişiye dev bir koner verdi. Berlin Filarmoni Orkestrası'yla çaldı. Siyasi ve müzik sebebiyle sürgün olduğu bu coğrafyaya dönüşünde de ilk konserini CRR'de verdi.
Aslan bu yarı resmi, yarı gönüllü sürgün için "Dersim Hozatlıyım. Doğup büyüdüğüm topraklarda kalmak vardı. Bıraktığımda Türkiye’de gözaltılar, kaderin nereden nereye savuracağı belli olmayan bir kaos vardı. Zaten potansiyel bir coğrafyanın çocuklarıyız. Tunceli ya da Dersim deyince uçan kuş bile hesap sorardı. Suçlu olman gerekmiyordu. İşin doğrusu, evrene gelmişsin, gözünü açmışsın onu bile fazla görüyorlardı. Başına bir şey gelmese de her zaman seni bekleyen bir ecel vardı. O dönem benim gibi ülkeden ayrılan çoktu. Hâlâ da gitmek isteyenler var. Üstelik bitmiş bir Avrupa’ya. Hz. İsa’ya atfedilen bir cümle okudum ve her şeyi bırakıp gittim. 'Yaşamı yalnız başına kurmak istiyorsan pislediğin yeri terk et.' diyordu. Özgür kalmak için 1996’da Almanya’ya gittim ve kaldım. Orada gitar bölümüne devam ettim Duesseldorf Konservatuarı’nda. Sonra Hollanda malumunuz. Dünya müziği branşında eğitim alıyorum. Akademilerden nefret ediyorum ama oralardan çıkamıyorum ne hikmetse. Eğitim kendi başına bir manipülasyon. Aslında insan olmaya da karşıyım. Hayatın her yanını manipüle ediyoruz. Yarattığımız formülün kölesi oluyoruz. Ben geleneği koruma çabasında değilim. Zaten geleneği bozmaya ne senin ne de benim gücüm yeter. Onun korunmaya ihtiyacı yoktur. Dışına çıkarsan deneysel işler yaparsın. Onların da içi yüzde 80 koftur. İster istemez geleneğe geri dönüyorsun. Denizden ayrılırken limanı yıkamazsın. Çok fazla açılırsan boğulursun. Son dört yıldır Tunceli’ye yazın gidip geliyorum. Daha öncesinde yasaklıydım. Hâlâ da her gelişimde 1 saat hava limanında tutuyorlar beni. Bürokratik nedenlerle gelemedim Türkiye’ye senelerce." diyor.
Aslan, Zaza ve Kürt müziği hakkında ise " Bizim bölümden etnolog Martin Grew'le sürekli konuşuruz. Kürt, Dersim Türk halk müziğini ayrı yere koyanlar var. Ama gelinen aşamada; Anadolu’dan çıkmış her melodiyi Anadolu müziği diye adlandırmak en doğrusu. Örneğin 'Sarı gelin' türküsü. Aslı Ermenice ama Türk halk müziği kategorisine koyuyorlar. Mesela 'Üsküdar’a giderken' şarkısı. Üzerine dokümantasyon yapıldı. Parça Hırvatistan, Bulgaristan, Yunanistan'a ait çıktı. Hatta etnolog öğrenciler birbirine girdi. Tam 15 ülke bu şarkıyı sahiplendi. Ben kendi adıma Kürtçe, Türkçe, Zazaca demektense Anadolu müziği demeyi tercih ediyorum. Ama bir zamanlar yasaklı bir dilin şimdilerde müziğinin söylenmesi çok güzel." diyor.
En son Pınar Selek için Garaj İstanbul'da "Masal Pınarı: Devlet İnsanı Sadece Canını Alarak Öldürmez" adlı oyunu yapan, ABD, Danimarka, Yunanistan gibi çeşitli ülkelerde tiyatro yapmış, İstanbul Şehir Tiyatrolarından istifa eden yönetmen Mehmet Atak ise "Ben Ahmet'in müziğiyle on sene kadar önce, Ankara'da evlerinde misafir kaldığım süreçte Cengiz Hoca (Güleç) ve Yeşim (Dorman) vasıtasıyla tanışıp, çarpılmıştım. 'Merheba' konseptini çalışmaya başladığımda oyunun müzik bölümleri için aklımda beraber kullanmak için net iki isim vardı: Ahmet Aslan ve Şirin Pancaroğlu. Pancaroğlu'nun rekonstraktif olarak yaptırdığı eski bir mezopotamya çalgısı olan çengle icra ettiği 'Çengname'deki, 'Kürdi Peşrev''in iki mezurunu anadilinin peşinde kimlik arayışına çıkan ve bunun bedelini hayatıyla ödeyen kadının duraklarında leitmotif olarak kullanmak istiyordum. Sağolsun Şirin Hanım bila ücret müsaade etti. Ama Ahmet'le özgün bir iş yapmak istiyordum. Destar'ın kurucuları Mirza (Metin) ve Nerfin'e (Zenderlioğlu), 'Mutlaka Ahmet Aslan'la çalışmak istiyorum' dediğimde aslında pek de umutlu değildim, çünkü Ahmet'in TC'de olmadığını biliyordum. Ahmet'i alıp evime getirdiklerinde çok şaşırdım. Ahmet'le ilk anda elektiriğimiz tuttu. Tam bir zamane, belki zamansız derviş Ahmet. Beraber çok sevdiğim bir iş yapmanın ötesinde özel bir dost kazandım. Ben tiyatroda müziği fon, destek olarak kullanmam. Kendi başına bir unsurdur. Ahmet'le uzun çalıştık ve aynı yataktan aktık. Merheba'nın başlarında on iki dakikalık özgün bir müziği var Ahmet'in, ilk beş dakikası tümden karanlık bir sahnede, sonra Aslı Erdoğan'ın yazdığı ve fiziken görünmediği karanlık bir sahnede Nagihan Gürkan'ın ses oyunculuğundaki 'Dili Kesilmiş Kadının Ön Monoloğu'yla zaman zaman üst üste, zaman zaman peş peşe ilerliyorlar ve arkada enstalasyon başlıyor. Merheba'nın sonlarında da yine Ahmet'in özgün bir icrası sadece tavana asılı dirseklerinden koparılmış bir çift kolla yer alıyor. Mesela kayıtları stüdyoda yapmadık, Merheba'daki sahiciliği için oyunun sahnelendiği mekanda yaptık. Ahmet müziği haznesi gitara, sapı bağlamaya benzeyen kendi tasarladığı bir enstürümanla, onun için geliştirdiği icra tekniğiyle, provalara paralel gelişen doğaçlamalarla yaptı. Hatta canı çıkarak küçük bir bölümü, volümlü bas bariton bir ses gerektiği için bana okuttu. Bu arada Ahmet'ten Kalan müziğin düzenlediği bir konserde Şirin Hanımla beraber çalmış olduklarını duymak da enteresan bir tesadüftü." diyor.
İrtibatlar: Ahmet Aslan: ahmetaslanfan@googlemail.com , tel - 0536 812 64 56 Mehmet Atak: atak1mehmet@gmail.com , tel- 0212 225 54 41
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...