Oyunbaz, birlikte üretmeyi, samimi ve iyi tiyatro yapmayı, amatör ruhla profesyonel ürünler çıkarmayı hedefleyerek bir araya geldi.
Ve ilk oyunu "Martı" ile perdelerini açtı.
Uçan kuşlar martılar, yeşil tatlı bir bahar, gülen şen sevdalılar vardı...
“Dört kadın, altı erkek, tonlarca aşk ve bir göl manzarasından oluşan bir komedi yazıyorum.”(Anton Çehov).
Yıkılmaya yüz tutmuş çarlık Rusyasının son demlerinde, kentleşme ve sanayileşmenin dayattığı değişimin bunalıma sürüklediği aydınlar ve küçük burjuva sınıfı. Çehov’un “öfkelenerek ve acıyarak bakıyorum” dediği oyun kişileri işte bu sınıfa ait, düşmüş toprak soylularıdır. Eylemsizlik içinde uyurgezer gibi yaşayan bu insanların diyalogları yaşamaya, bir şeyler yapmaya karşı duyulan güçsüzlüğün, can sıkıntısının çevresinde dolanır durur. Ruhları Konstantin Treplev’in vurduğu martı kadar ölü olan bu insanlar, o zavallı martı kadar şanslı değildirler, çünkü onlar ne yaşarlar ne de ölüdürler.
Maksim Gorki’ye göre “Yaşamdaki küçük olguların, önemsiz görünen küçük şeylerin trajik doğasını hiç kimse Çehov kadar açık anlatmamış, onun kadar derinlemesine sezmemiştir. Ve daha önce hiçbir yazar, orta sınıf yaşantısının donuk kaosu içinde, utançlı ve acınası olan her şeyi böylesine acımasız ve aslına uygun bir tablo halinde gözler önüne sermemiştir.”
19.yüzyılın sonlarında feodalizmin temelleri sarsılırken Çehov tarafından sezilen bu insanlık durumu bugün devâsâ bürokratik örgütlenmeler, çokuluslu şirketler ve medya tarafından yönlendirilen bir toplum karşısında giderek yalnızlaşan ve güçsüzleşen günümüz insanının tipik kişilik yapısının bir özelliği olarak her an, her yerde görülebilmektedir. İmaj takıntısı, yüzeysellik, güce tapınma, tüketim ve mülkiyet hırsı, yabancılaşma, yalnızlık, anlamsızlık, tatminsizlik, başarı hırsı, aç gözlülük, şöhret hayranlığı, ideal eksikliği, rekabet, mistisizm tutkusu, yaşlanmaktan, hastalanmaktan ve ölümden duyulan korku gibi çağdaş kültürün özellikleri olarak tanımlanabilecek durumlar Çehov karakterlerinin iç dünyalarının günümüze iz düşümüdür adeta.
21. yüzyıl insanları olarak Çehov’un şu sözlerini üzerimize alınmamız yadırgatıcı olmasa gerek:
“Havaların güzel olacağı, ürünlerin daha çok olacağı, güzel bir aşk serüvenini yaşayacağımız umuduyla, daha zengin olmak, ya da emniyet müdürlüğüne atanmak umuduyla yaşamaya alışığız; ama akıllanmak umuduyla yaşayan kimseye rastlamadım hiç. Yeni Çarın yönetiminde herşey daha güzel olacak deriz, iki yüz yıl sonra daha güzel olacak deriz, ama kimse bu güzel günlerin yarından başlaması için çaba harcamaz. Yaşam, bütününde, giderek daha karmaşık hale geliyor, kendi keyfince ilerliyor, ve insanlar giderek daha akılsız hale geliyor, yaşamdan soyutlanan insanların sayısı her geçen gün artıyor.”
12 Mayıs Cumartesi 19:30
26 Mayıs Cumartesi 19:30
27 Mayıs Pazar 19:30
İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü
Rezervasyon: (532) 760 26 41
19 Mayıs Cumartesi 19:30
Kadıköy Haldun Taner Sahnesi
(İstanbul Şehir Tiyatroları 23. Gençlik Günleri kapsamında)
20 Mayıs Pazar 18:00
Oyun Atölyesi
Rezervasyon: (216) 345 39 39
Yazan Anton Çehov
Çeviren Ataol Behramoğlu çevirisi temel alınarak, Behçet Necatigil ve Mehmet Özgül çevirilerinden derlenmiştir.
Yöneten Abdullah Cabaluz
Yönetmen Yardımcısı Orkun Yeşim
Reji Asistanı Pınar Akkuzu
Sahne Amiri Onur Yıldırım
Işık/Ses Ali Ulvi Coşkuner, Arda Doğan, Evren Palabıyık
Efekt Can Şahin
Dekor, Kostüm, Makyaj, Afiş Oyunbaz
Oynayanlar
Pınar Akkuzu, Aslıhan Azeri, A.Sinan Cebecigil, İmra Dinçer, Güray Dinçol, Tuna Öztunca, Can Şahin, Tolga Şengül, İpek Türktan, Sibel Ulusoy, Orkun Yeşim, Onur Yıldırım
Oyunbaz
Pınar Akkuzu, Aslıhan Azeri, Abdullah Cabaluz, A.Sinan Cebecigil, Ali Ulvi Coşkuner, Gökçen Dağdelen, İmra Dinçer, Güray Dinçol, Arda Doğan, Tuna Öztunca, Evren Palabıyık, Can Şahin, Tolga Şengül, Öznur Turalıoğlu, İpek Türktan, Sibel Ulusoy, Orkun Yeşim, Onur Yıldırım
www.tiyatroyunbaz.com