| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Keşanlı Ali Destanı - Hıncal Uluç Hıncal Uluç Bir Muhteşem Keşanlı !.. NASIL mutlu, nasıl coşku içinde, nasıl durmadan "Bravo" diye bağırarak ve de zaman zaman yaşaran gözlerimin yaşını içime akıtarak izledim Keşanlı Ali'yi, Açık Hava Tiyatrosu'nda.. Şehir Tiyatroları'nın son yıllardaki en güzel oyunu.. Bir baş yapıt.. Bir harika müzikal.. Haldun Taner'in ölümsüz dizeleri, her devirde geçerli.. 1960'lı yıllar için yazdığı hicivler, bugün aynen duruyor ve alkış alıyor.. Yalçın Tura'nın müziği de öyle.. Dünya durdukça çalınıp, söylenir türden.. Ve de Yücel Erten'in yönetimi, sahneye koyuşu tabii.. Oyunu güncel yapan, biraz da Erten'in tiyatro dehası.. Harika bir yorum.. Harika bir oyuncu yönetimi.. Oyuncular da müthiş ha.. O ilk temsillerdeki, Semiha Berksoy'u aratmayan bir Şerife Abla Hikmet Körmükçü .. Genco'dan geri kalmayan İzmarit, Murat Garipağaoğlu .. Ne Gülriz, ne Zeliha için "Nerde eski günler" dedirtmeyen olağanüstü bir müzikal yıldızı Meriç Benlioğlu .. Ve de tabii, adaşı Engin Cezzar'la yarışır bir Keşanlı, Engin Alkan .. Sahnedeki tüm oyuncular mükemmeldi, en küçük rolü olanlar dahil.. Nasuh Barın'ın, dansçılara değil, tiyatro oyuncularına yaptırdığı danslara bayıldım, bayıldım, bayıldım.. O ne müthiş koreografidir. Arkada tabanca gibi bir orkestra.. Deniz Noyan yönetiminde.. Ayhan Doğan'ın stilize dekorundaki güzellik ve estetik anlatılmaz, gidip görmek gerek.. Aysen A. Bayraslı'nın tam da dönemi hatırlatan kostümleri fevkalade.. Her şey mükemmel olacaktı, eğer ses düzeni de doğru olsaydı. Belli bir akustik provası yapılmamış. Mikrofon ayarı yok. Lafların yarısından fazlası anlaşılmadı. Hadi ben 40 yıldır, en az 40 kez izledim, ezber biliyorum, ama millet öyle mi?. İstanbul Belediyesi 7.5 lira fiyat koymuş biletlere.. Lahmacun parası.. Herkes izlesin diye.. Olmaz.. Bir defa bu 7.5 lirayı da iyi duyuracaksın bir.. İkincisi Sinekli gecekonduları dahil, semtlere otobüs koyacaksın, oyun sonunda Muhsin Ertuğrul'un yaptığı gibi.. Ve bütün yaz oynayacaksın.. Bu Keşanlı'yı kullanabilsek, yaz boyu turist yağar İstanbul'a, içerden, dışardan.. Londra'ya yağdığı gibi.. İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları'nı kutluyorum. Yücel Erten'i bin kez kutluyorum.. Oyuna adını yazan herkesi, ama herkesi kucak kucak öpüyorum.. Ellerinize, dillerinize, yüreklerinize sağlık.. İlk temsil 60'lı yıllardaydı.. Beni 20'li yaşlarıma götürdünüz.. İkinci temsil 80'liler.. 40'lı yaşlarıma taşıdınız.. Hüznüm, içime akan gözyaşlarım, geride kalan gençliğime mi acaba?.. Hıncal Uluç Sabah - 20.06.2007 Paylaş Tweet neslihan - ( 9/29/2007 ) güzeldi diyerlerine bakarsak güzeldi yani biraz kısa olsaydı keeşke anıl yılmaz - ( 9/30/2007 ) bertbat bir yazııııııııııııııı cüneyt - ( 10/5/2007 ) Birileri birilerine yaranmak için yazı yazıyor,çiziyor. Aynı gün sizinle beraber seyrettim hıncal bey, ama belli ki başka oyunlar seyretmişiz. Hiç de beğenmediğim üzücü şekilde eski halini aratan bir oyundu. Serdar Doğan - ( 1/12/2008 ) KEŞANLI ALİ DESTANIN da TARİHSEL KÜFRÜN DESTANLAŞMASI… Haldun Taner üstadı tanımayanımız yoktur. Türk yazın tarihinin, özellikle Türk Tiyatro tarihinin önemli kalemlerinden biridir. 1915 İstanbul doğumlu olan yazar; Galatasaray Lisesini bitirdikten sonra Almanya da ekonomi ve siyaset bilimi eğitimi almıştır. 1933te Ülkeye dönen yazar ilk öyküsün Töhmeti Yedigün dergisinde yayımladı. Ardından ilk oyunu olan Günün Adamını yazdı. Oyun Yazarlığını bilmeyenler; Milliyet gazetesinde 12 yıl yayınlanandevekuşuna mektuplar köşesinden ve öykülerinden tanıyacaklardır. Yazarın bazı oyunları; Dışarıdakiler, Ve Değirmen Dönerdi, Fazilet Eczanesi, Vatan Kurtaran Şaban, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı… Günün Adamı adlı oyun; Şehir Tiyatrosundan provaları devam ederken sakıncalı görüldüğü için, kaldırıldı. Oyun; küçük burjuva partilerinde var olan ayak oyunlarını, aday belirleme kıstaslarını; aday, ne kadar namuslu olursa olsun; karısının, kızı ve oğlunun, kaynının, kayınpederinin bitmek bilmez iktidar isteklerini, iktidarı çıkarları için kullanma çabalarını, sınıf atlama telaşlarını en son, yıkımlarını anlatır. 1949 yılında yazılmış olan oyunun ilişki ağı, 2007 de bile ne kadar tanıdık geliyor…1949 dan 2007 bu ülkede siyaset adına pek çok şeyin değişmediği görmek ne acı! Haldun Tanerin ustalığı… 1990 yılından beri tiyatronun içinde ve 9 Eylül Tiyatro, Yazarlık-Dramaturgi Bölümünde akademik eğitim almış bir tiyatro gönüllüsü olarak, Haldun Tanerin Keşanlı Ali Destanı adlı oyununda var olan ve beni yıllardır rahatsız eden bir olguyu, doğru bir tiyatro insanı olma çabam gereği en sonunda yazacağım… Oyun; sinekli dağ adlı bir gece kondu mahallesinde geçer. Ağa baskısından, topraksız olmaktan sıkılan, büyük umutlarla şehre göçen insanların Sözde büyük şehirde tutunabilmelerini, kanunsuz gecekondu yapmaya çalışırken gecekondu ağalarının sömürüsüne maruz kalanları anlatır. Sadece gecekondu simsarları değil; devlet ve şehirlilerde bu varoş tutunamayanlarına ilgisizdir. Haraç, kavga, cinayet, siyasetin ayak oyunları; Sinekli dağın kaderidir. Beklenen bir kahraman bu kaderi değiştirecektir. Ali, tesadüfler sonucu, Sinekli dağın beklenen kahramanı olmuştur. (Tamda bu noktada oyun; Türk Tiyatro tarihinin en güzel Anti-kahraman oyunlarından biridir.) Ne var ki Alide alt-üst olmuş ekonomik ve siyasal durumda doğruluğunu koruyamamış; kendinden önce var olan bütün olumsuzlukları devam ettirmiş, düzene uygun davranmıştır. Kurtarıcı olma rolüne soyunan Ali, düzenin sürdürücüsü olmuştur… Derdim oyunun çözümlemesini yapmak değil ki daha önce yüzlerce defa yapılmış. Özellikle, Sayın Ayşegül Yüksel hocam; Bilgi Yayın evinden çıkan; Haldun Taner Tiyatrosu adlı yapıtıyla, Üstadın bütün oyunlarını en ince ayrıntısına kadar incelemiştir. Beni derdim, yazımın başlığında belirtilen bin yıllık ve artık birileri tarafından destansı hale getirilen küfürle ilgili. Aleviler için öteden beri yapıla gelen bir iftiranın, kabul edilmez bir küfrün Türk Tiyatrosunun başyapıtlarından biri olan, yurt içi ve yurt dışında yüzlerce kez oynanan böyle büyük bir eserde de yer alması! Elimdeki Keşanlı Ali Destanı oyununun kitabı; Bilgi Yayınevinden çıkan (Ekim 2000) 8. baskısı. Oyunu bilmeyenler için kısa bir hatırlatma; Ali, sinekli dağın bir gencidir. Mahallede çamur İhsan diye bilinen şahsiyetin öz yeğeni Zilha adlı bir kıza âşıktır. (İhsan ve Zilha; dayı, yeğen) Yüzlerce pis işi olan İhsan, bir gün öldürülür. Cinayet Alinin üstüne kalır. Onu kahraman yapanda bu cinayettir. Herkesin illallah çektiği birinden kurtulmuştu mahalleli. Alinin mahpustaki dördüncü yılında af çıkar, Zilhanın canı sıkılır bu duruma Mahalleye yeni gelen bir polis geçmişi bilmez; oyun kişileriyle şu konuşmayı yapar. (Kitapta var olan replik akışından) NURİ- Kolay mı beyim.Vuran sevdalısı, vurulan özbeöz dayısı. Z.POLİS- Ne diyor bu? Ş.POLİS- Meşhur kondu cinayeti. Dört yıl önceki. Z.POLİS- Ben burada değildim o vakit. HİDAYET- Keşanlı Ali adını da mı duymadın hiç? Z.POLİS- Keşanlı Ali de kim? NURİ- Ayıp ettin be abi! TEMEL- Alinin şanını duymayan kaldı mı memlekette? NİYAZİ- Bu Çamur İhsan, adı gibi vıcık vıcık bir herifti beyim. Astığı astık, kestiği kestik. Karı kızana da uzanır üstelik. Bu haller Alinin canına tak demiş. NURİ- Yok canım, Zilha yüzünden dendiydi ya. Ali kızı istiyor, İhsan dayısı değil mi, vermiyor. TEMEL- Günahı boynuna, yeğenini bilem satarmış dedilerdi. Z.POLİS- Kızılbaş mı bu? NİYAZİ- Ondanda beter beyim, ondanda beter… !!! Şimdi, hangi ortalama vicdan ve biraz siyasi ahlaka sahip insan böyle bir hakareti kabul edebilir? Alevlere ya da biline adıyla Kızılbaşlara öteden beri atfedilen bir iftiradır. İnanmak isteyenlerin çokça sarıldıkları çirkef bir yalan; mum söndü yapıyorlar… Bir sokak köpeği bile, yavrusunu korur kollarken; hangi insan evladı kendi kızı, oğlu ile bir ilişkiye girebilir? Yine ülkemizde belli bir kesimin gurur kaynağı, ölümsüz eserler sahibi, içinde benimde olduğum kaç kuşağın yaratıcısı, ışığı, Sayın Aziz Nesin; Sivas Katliamı sırasında bütün tepkileri (haksız olarak) üstüne çekerken. Sivas Kültür Merkezinde 1 Temmuz da ki konuşmasında sohbetinin bir yerinde şu cümleyi kurmuştu; hiçbir dine inanmıyorum ama inananlara saygım var. İnsan, namusluca yapıyorsa, isterse taşa tapsın… Adı, unvanı, yaptıkları ne olursa olsun kimse, ama hiç kimse namusluca inançlarına sahip çıkanlara küfür edemez, hangi dinden olursa olsun. Bu, ne aydın duruşuna ne de yazar sorumluluğuna yakışmaz. Sayfa 45te de Ali muhtarlık seçimleri için nutuk atarken ya Ali, ya Hasan, ya Hüseyin diye tempo tutanlara Nuri- Susun be. Alevi ayini sanıp zabıt tutacaklar… Diye serzenişte bulunur. Sanki Alevilerin ayini cem yapmaları sakıncalıymış gibi… Oysa aynı Alinin mahpusta bile beş vakit namazı bırakmadığı ve ehli din olduğu bilgisi verilir. Özdeşim kurduğu Alevilikte namaz, oruç, hac vb. zaten yoktur. (aynı sayfada) Bu replikte sapla saman iyice karıştırılmıştır… Bu ülkede Tiyatro yapmanın ne kadar meşakkatli, kazançsız bir iş olduğunu bile bile Tiyatrocu olmak isteyen, başka fırsatlar var iken akademik eğitim alarak, Tiyatro serüvenine devam eden bir öğrenci olarak; Haldun Taner Hocamı karalamak, derdinde değilim. Kaldı ki haddimde değil. 1962 yazılmış bu oyunun yeni sahnelemelerinde; yukarıda belirttiğim bölümler çıkarılmış olarak oynanmaktadır. DT, Şehir ya da Özel Tiyatrolarda metnin bu kısmı budanarak sergileniyor. Dikkatsiz ya da metne sadık kalmak isteyen yeni bir çalışmada bu replikler (kavgada bile söylenemeyecek ağırlıkta olan bu replikler) Yeni acılara, kavgalara sebebiyet verebilir. Sayın Ayşegül Yüksel bu oyunun; Brechtin epik tiyatro anlayışı yöntemiyle şekillendiğini ancak, Brechtin sorunlara toplumcu gerçekçi bakmasına karşın; Haldun Tanerin eleştirel gerçekçi yaklaşımı yeğlediği ve bu epik-göstermeci anlatımında eleştirme kaygısı, gerçekleri toplumcu anlayış doğrultusunda değiştirme kaygısından daha yoğundur diyebilmiştir. Yani, bu küfrü toplumsal bir gerçeklik olarak görüyorsa bile eleştirmemiştir ne Sayın Taner ne de Sayın Yüksel… Metin bu kısmı gözden kaçmış yahut inatla kaçırılmıştır… Öğrenmeye devam eden bir tiyatro öğrencisi olarak Haldun Taner Hocamın varislerinden yahut Bilgi Yayınevinin yetkililerinden kitabın yeni baskılarından bu bölümün çıkarılmasını ve var olan eski baskılarının toplatılmasını rica ediyorum… Serdar doğan esra - ( 12/2/2011 ) gerçekten harika bi oyun |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|