| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
10 Ekim Dünya Drama Günü (…) Bu yil ikincisi kutlanacak olan 10 Ekim Ulusal Drama Gunu bildirisini Ankara Universitesi Dil ve Tarih-Cografya Fakultesi Tiyatro Bolumu Ogretim Uyesi Dr. Tulin Saglam yazdi.
20.yüzyilin baslarindan itibaren gelismeye baslayan ve tüm dünyada hizla yayginlasan drama, ülkemizde de bir egitim araci ve basli basina bir disiplin olarak kendine oldukça saglam bir yer edinmeye basladi. Bir Ulusal Drama Günü’nün ilan edilmesi bu gelismenin bir göstergesi. Ancak yapilanlarin yeterli oldugu, henüz dramanin hak ettigi yayginliga ve etkililige ulastigi söylenemez. Bu günün ilan edilmesi bunun da bir göstergesi ayni zamanda. Dolayisiyla 10 Ekim Ulusal Drama Günü’nü hem dramanin emin adimlarla ilerleyisini kutlamak hem de yaraticiligin, eglencenin ve ögrenmenin olaganüstü bir aradaliginin mümkün oldugunu bir kez daha hatirlatmak için önemli buluyorum. Bugün ayni zamanda bu alanda emek veren egitimcileri ve sanatçilari anmak, onlara tesekkür edebilmek için de önemli bir gün. Tüm emek verenlerin yani sira dramanin ülkemizde taninmasi, yayginlasmasi ve gelismesi için öncü ve özverili çalismalarindan dolayi Prof. Dr. Inci San hocamiza ve Devlet Tiyatrosu Sanatçisi Tamer Levent’e özel olarak tesekkür borçluyuz. Insanin ancak oyun oynadigi zaman tam insan oldugu tespitine tümüyle katiliyorum. Oyunun yasamda kapladigi yer ve oynadigi rol göz önüne alindiginda vazgeçilmezligi kendiliginden ortaya çikar. Bebek, çocuk, ergen, yetiskin hepimiz, hayatimiz boyunca çesitli oyunlar oynuyoruz. Oyunla ögreniyor, dinleniyor, egleniyor, sosyallesiyor, becerilerimizi gelistiriyor, potansiyelimizi fark ediyor, iliski kurmayi, kazanmayi, kaybetmeyi kisaca insan olmayi ögreniyoruz. Adeta yasamsal bir gereksinim oyun. Oyun oldugunu bilir yine de büyük bir ciddiyetle oynariz, zira kurallarina uyulmazsa oyun bozulur. Oyun oldugunu; yani gönüllü oldugunu, kolayca vazgeçilebilir oldugunu bilir ama vazgeçmeyiz çünkü zevklidir, eglencelidir oyun oynamak. Gönüllü, eglenceli, ciddi ve özgür bir etkinlik olarak oyun tüm kültürlerde, tüm insanlarin yasaminda yer alir. Çocuklar ve yetiskinler için vazgeçilmez bir eylem biçimi olan oyunun egitsel süreçlere bilinçli bir biçimde dâhil edilip, egitsel amaçlarla düzenlenmesi ve çok çesitli egitsel süreçlerin oyunla ve sanatla yeniden yapilandirilmasi yoluyla ortaya çikan dramanin da tipki oyun gibi insan yasaminin vazgeçilmez bir etkinligi olacagi düsüncesindeyim. Çünkü drama bir yandan egitimi zevkli, gönüllü, eglenceli bir hale getirirken bir yandan da onun etkinlik alanini genisletmekte, islevini, anlamini çogaltmakta, etkinligini arttirmakta, yöntemlerini zenginlestirmektedir. Oyun, sanat ve egitimin harmanlandigi, katilimci odakli süreçlerin, kimlik olusturma, bireyin kendini ve çevresini tanima, sanatsal ve egitsel gereksinimlere seslenebilme, yaraticiligi gelistirme, empati kurabilme yolunda olanaklar sunma potansiyeli ortadadir. Drama bireyin gelisimine katkisinin yani sira, özellikle barisi saglamada önemli bir araçtir kanimca. Bir yandan farkli kültürlerin bir aradaligi ile zenginlesen, bir yandan da ne yazik ki giderek kutuplasan dünyamizda hala savaslar, açlik, kitlik, siddet, dislanma çocuk-yetiskin hepimizin hayatini tehdit ediyor. Bu tehdidin sürekliligine neden olan unsurlarin önemlilerinden biri önyargilar; bir digeriyse bundan bagimsiz düsünülemeyecek olan empati kurma becerisinin olmamasi. Farkli olana kapilarini açmak, onu anlamak için çaba göstermek, farkliligi kabul etmek ve onunla uyum içinde bir arada yasamak düsüncesini içsellestirmis olmakla asilir önyargilar ve empati kurulabilir. Çagimiz insani için bu beceri hiç olmadigi kadar önemlidir. Zira artik toplumlar, farkli dil, din, kültür, irk ve anlayistan gelen insanlardan olusmaktadir. Bu insanlarin bir arada yasama kültürünü kendiliginden gelistirmeleri oldukça zordur. Öyleyse biz egitimcilere düsen önemli görevlerden biri drama gibi degerli bir araci bunun hizmetine sunmaktir diye düsünüyorum. Drama bir karsilasma, farkina varma ve iletisim kurma alani. Yeni insanlar, farkli kisilikler, yeni davranis ve tutumlar, farkli kimlikler, farkli kültürlerle karsilasma ve tanisma alani. Bu alandaki karsilasmalar bir yandan yasamin ciddiyetini tasirken bir yandan da oyunun güvenli ortaminda gerçeklesir. Bu güvenli ortam bize korkmadan, çekinmeden kendimizi ortaya koyma, karsimizdakine açma ve dolayisiyla birbirimizi anlama, anlasma, olanagi sunar. Hem kendimizi hem karsimizdakini taniriz; yakinlasiriz; yakinlastikça önyargilarimizin farkina varir; fark ettikçe onlardan kurtulabilir ve saglikli bir iletisim ortamina kavusuruz. Yasam ciddiyetindeki karsilasmalar bize burada edindigimiz deneyimleri gündelik yasamlarimiza tasima sansi da verir. Dolayisiyla din, dil, cinsiyet, irk, politik görüs ayriliginin bir yana kondugu; duygular ve bedenlerin karsilastigi ortamlar dramayi baris için yararli bir araç kilar. Umarim dramanin bu hedefe ulasmada attigi ve atacagi adimlar giderek büyür, artar ve adimlarin sesi savaslari bastirir. Ve yine umarim 10 Ekim Ulusal Drama Günü’nü daha uzun yillar kutlariz. Bu günü ilan edenlere, devam ettirilmesi için emek harcayanlara ve harcayacaklara sonsuz tesekkürler.
Dr. Tülin Saglam Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|