İskele Belediyesi’nin düzenlediği 1. Kültür ve Sanat Haftası Etkinlikleri devam ediyor. Cuma gecesi kısa adı İS-DER olan İskele Sanat Ve Kültür Derneği’nin sahnelediği “Papaz Kaçtı” adlı 2 perdelik komedi oyunu büyük ilgi görmüş ve ayakta alkışlanmıştı. İskele Atatürk Kültür Merkezi Pazar Gecesi de Türkiye’den gelen bir tiyatro ekibini ağırladı. İzmir’in en büyük ilçesi olan Menemen Belediye Tiyatrosu (MEBET) “Duvar” adlı oyunla İskeleli seyircilere tiyatro ziyafeti sundu. Menemen Belediye Tiyatrosu 1999 yılında Belediye Başkanı Tahir Şahin’in istemiyle kurulmuş. İlk olarak “İnadına Tiyatro” isimli oyun oynanmış. O günden bu güne 49 projeye imza atılmış. “Komşu Köyün Delisi” adlı oyunla da en iyi ekip ödülünü almışlar. Tek bölümlük bir oyun olan “Duvar” ı Muzaffer İzgü yazdı. MEBET sanat Yönetmeni Metin Güler yönetti. Oyunda oyuncu olarak dört kişi rol alıyor. Bunlar: İşçi: Metin Güler, İşçi: Eren Elkatmış, Patron: İsmet Karagüz, Hayal (İşçinin karısı): İlknur Bayzit. Teknik görevleri ise Ferhat Gündüzalp üstlenmiş. Oyun hapishanelere karşı bir başkaldırı oyunu. İnsanların elinden özgürlüğünün alınmasına karşı koyan bir oyun. İnsan, doğarken özgür doğmaktadır. Ve bu özgürlüğü yaşamının sonuna kadar sürdürebilmelidir. İnsanın özgürlüğü elinden alınmamalıdır. Oyunda daha ziyade iki inşaat işçisi ön plana çıkmış. Bunlar ekmeklerinin peşine düşmüş iki garip insan olarak karşımıza çıkıyor. Birinci işçi rolündeki Metin Güler oyunda başrolde görünüyor. Zira tüm ağırlık onun üzerinde. Halleri biraz tuhaftır. İtaatkâr biridir. Çalışkandır. Verilenleri en iyi şekilde yapar. İşten kaçmaz, kaytarmaz. Öğle sıcaklarında bile saatlerce çalışabilmektedir. 2. İşçi ile iyi bir arkadaş olmuştur. Ustasıdır. Birinci işçiyi yanına almış ve ona iş vermiştir. Yabancı bir yerdedirler. Çalışma iznini çıkarttırmıştır. Çalışmasından memnundur. Birinci işçi karıncalara karşı hassastır. Fırsat buldukça onlara bakar ve onları inceler. Ustasından durmadan karıncalar hakkında bilgiler alır. Karıncalar hakkında konuşmaktan bıkmaz. Her sözü onlara getirir, onlara bağlar. Çünkü karıncalar çalışkandır, üretkendir ve özgürdür. Oyunda temsili olarak veriliyorlar. Aslında aldıkları iş, bir duvar işidir. Kalın bir duvar çekeceklerdir. Birinci işçi, burasının bir hapishane duvarı olduğunu sonradan öğrenir. Bu nedenle burada çalışmak istemez. İşi bırakacağını söyler. Ustası onu ikna etmeye çalışır. Ama başaramaz. Çünkü birinci işçi gençliğinde aç kalmasından dolayı çaldığı yarım ekmek yüzünden hapiste yatmıştır. Psikolojik bunalım yaşamıştır. Ve hapishane günlerini hiç unutamamıştır. O günleri tekrar yaşar. Ara ara o günler aklına gelir. Orada durmak bile istemez. Psikolojik anlar yaşar. Geçmişini an be an hatırlar. İşi bırakır. Ertesi gün ustasını da ikna eder ve duvarları yıkarlar. İçerik bakımından farklı bir oyun. Özgürlüğü anlatması bakımından önemli. Kısa olmasına rağmen duygu yüklü bir oyun. Yer yer komedi de serpiştirilmiş. Çok düşündüren bir oyun. Sade bir dekor. Duvarlar ve inşaat malzemeleri. Efekt, duygu yüklü müziklerle sağlanmış. Patron ve Hayal (karısı) geri plandalar. Hiç yok gibiler oyunda. Patronun arada bir, elinde cebinde paralarla sahneye girmesi burjuva sınıfının gerçeğini ortaya koyar mahiyette. Onlar sadece parayı düşünür. İşçinin emeğini, hakkını, geleceğini düşünmez. Oyun çıkışında insan olarak, özgürlüğün tadını daha iyi alıyorsunuz. Duvar arasında kalan kader mahkûmlarını düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz. Ve hatta kendinizi onların yerine koyuyorsunuz. Zor bir durum olsa gerek. Hayal rolünde İlknur Bayzit var. Rolü çok kısa. Sadece bir sefer çıkıyor sahneye. İşçinin rüyasında karısı olarak geliyor yanına. Elinde çiçekler vardır. Özlemi, sevgiyi simgeliyor. Söz, hiç yok. Tek kelime çıkmıyor ağzından. Ama temizliği, saflığı, berraklığı o kadar güzel bir şekilde dile getiriyor ki anlatılamaz... Aile hasreti çekmek, çocuklardan uzak kalmak, aylarca, yıllarca onları görememek, kokularını hissedememek, onları kucaklayamamak ve öpememek… Zor bir durum olsa gerek… Ben, oyunu beğendim. İzleyenler de çok beğendi. Çünkü bize değişik geldi. Farklı geldi. Belki de böyle durumlara KKTC’de pek alışık olmadığımız için güzel geldi. Ne yazık ki bu oyun sadece bir defa oynandı. Ben kendimi şanslı addettim. Çünkü oyunu izleyebildim. İzleyemeyenler gerçekten çok şey kaybettiler. Tabii salon tamamen doluydu. Hepsi de benim kadar şanslıydı. Ama bu sayı sadece 220 kişi kadardı. Düşünün bir kere Menemen Belediye Tiyatrosu İzmir’den çıkıyor ve İskele Kültür Haftasına katılıp bizler için oyun sergiliyor. Bu sayede bizler de onları tanımış oluyoruz. Onların kültürleri ile haşır neşir oluyoruz. İşte tiyatronun güzelliği, büyüklüğü buradan geliyor. Uzakları yakınlaştırıyor ve insanları bütünleştiriyor, kaynaştırıyor… İnsanları sevgi selinde yoğuruyor ve hepsini alıp farklı diyarlara götürüyor. İnsanı insan yapıyor. Mutlu kılıyor…
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...