Savaşsız, sömürüsüz, her türlü ayrımcılığı ortadan kaldırmış, adil, merhametli, eşitlikçi, demokratik bir ülke ve dünyanın, bir gün mutlaka gerçekleşeceğine inanan ve bu uğurda vargücüyle çalışılması gerektiğini öngören bir ülke ve dünya algısı ile üretir ve paylaşır. Kendisini, ülke ve dünya tarihinde, bu yolda düşünülmüş, üretilmiş, uğrunda mücadele edilmiş tüm değerlerin ve temsilcilerinin doğal mirasçısı olarak konumlandırır ve bu mirasa yakışma sorumluluğunu, ödünsüz biçimde dillendirir, anımsar, anımsatır ve çalışır.
Sanatın, yaşama estetik ve düşünsel bir müdahale aracı olduğuna inanır.
Akademik eğitimin gerekleriyle yaşamın-sanatın pratiğini, birbirine denk ve birbirini besleyen vazgeçilmezler olarak görür. Hiçbirini, ötekinden daha değerli-önemli ya da daha değersiz-önemsiz olarak kabul etmez. İkisinin de, kesintisiz birlikteliğini gözetir.
Güncel olanla popüler olan arasında, sıradanlaşma, halk dalkavukluğu, estetik ve düşünsel olanın yıpratılması açısından, çok ince bir çizgi olduğunu bilir.
Sözü estetiğe, estetiği söze kurban edemez. Basitlikle yalınlık arasındaki çizgiyi unutmadığı gibi, sanatı yaşamdan ve insandan ötelere savuran, birbirine yabancılaştıran tavırlara da yer veremez. Zevksizlikle elitizmin, son tahlilde birbirine denk olduğuna inanır. Sanatın öncü işlevini unutmadan, ama “anlaşılmazlık”, “benmerkezcilik” ya da “burnubüyüklük” batağına düşmeden çalışır.
Bu bağlamda, herhangi bir mazeret öne sürme hakkını iptal etmiştir. Savruk olamaz, inanmadığı eylem ve üretim süreçlerine giremez, sonuçlarını paylaşamaz.
Demokratik dünya görüşü ile sanatın olmazsa olmaz ilkeli-disiplinli kendini varetme süreç ve sonuçlarını bir arada düşünür, gözetir. Çalışanlarından, bu doğrultuda ve yaratma-paylaşma süreci coşkusuyla, emek harcamalarını bekler.
Çalışanlarını hiçbir açıdan sömürmez. Hepsine, varolan koşullarını sonuna dek zorlayarak, maddi ve manevi açıdan haklarını verir, sosyal güvencelerini sağlar. Emeğe saygıyı, önce kendi bünyesinde gözetir ve korur. Sahnede bunları dillendirirken, yaşamın içinde yok saymayı ya da ihmal etmeyi, ikiyüzlülük olarak adlandırır.
Amatör değildir, amatörlüğe sığınmaz. Her süreçte ve ilişkide, profesyoneldir. Bu anlamda, varolan yasaların gereklerini yerine getirir. Bu yasaların daha demokratik ve insan olması için, düşünce üretir, paylaşır ve savunur.
Yerleşik sahnesini oluşturduktan sonra, çalışanlarının sendikalı olması için, gerekli koşulları yaratacaktır. Sendikasız hiçbir emekçiyi, bünyesinde barındıramaz.
Bu değerlerle donatılmış tüm demokratik ve ilkeli yapılanmaların, örgütlenmelerin ve eylem birlikteliklerinin kendiliğinden ve kararlı bir üyesidir. Bunu, yasal gerekleri yerine getirerek gösterir. Benzer düşünce ve eylemlilik içinde bulunan, tüm kültür-sanat topluluklarını, dayanışma unsuru ve yoldaşı olarak kabul eder.
Bunların ötesindeki her türlü spekülasyonu, itişmeyi, çekememezliği, zaman kaybı, sanata ve yaşama saygısızlık olarak görür. Böylesi süreçlerin parçası olmayı, baştan reddeder.
Sanat kadar, yaşamın her alanı ilgi coğrafyasındadır. İnsanı, ülkeyi ve dünyayı ilgilendiren her konuda sözünü söyleme ve eylemli olma halini, doğal bir hak olarak görür.
Sanatı maddi ve manevi açıdan ucuzlatacak hiçbir girişimde bulunamaz. Haksız rekabet yaratamaz. Bu bağlamdaki haksızlıkları, sömürüyü, ucuzlatma girişimlerini, tiyatro adına teşhir eder, mücadele verir.
Her gösterim sonrası, izleyicinin coğrafya alanındaki öteki toplulukları ve oyunlarını anar, tanıtımını yapar ve gidilmesi için yüreklendirir. Yerleşik sahnesinin fuayesinde, bölgesinde varolan ve ilkelerini paylaştığı toplulukların ürünlerinin tanıtılacağı, özel bir köşe düzenleyecektir.
“YERYÜZÜ Sahnesi, İzmir”; Bu manifestoda vurgulanan olumsuzluklara, eksikliklere alternatif oluşturma ve akademik birikimle-yaşam pratiğinin verdiği deneyimleri, eyleme dökme düşüncesi ve kararlılığıyla kurulmuştur. Kuruluşunda fesatlık değil, ama yaşamın ve sanatın kalitesi adına hırs egemendir. Yaklaşımı alçakgönüllük kadar, kenti, ülkesi ve dünyası adına iddia da taşımaktadır.
Çalışanlarını ve yoldaşlarını, bu ilkeler doğrultusunda seçecek ve yürüyecektir. Çıkılan bu yolda, ilk günden bugüne, ilgisini, dostluğunu, yüreklendirmesini esirgemeyenler en büyük teşekkürü ve “YERYÜZÜ Sahnesi, İzmir”in tarihindeki unutulmaz yerlerini haketmişlerdir. Hepsine selam olsun!
Bize, neysek onu kazandıran, öğreten, yol gösteren tüm öğretmenlerimizi, ustalarımızı, tiyatronun varolduğu ilk günden bugüne sanatımıza değer katan sahne önü-sahne arkası tüm emekçilerimizi minnetle anıyor; “YERYÜZÜ Sahnesi, İzmir”i varlıklarıyla onurlandıracak herkese, sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.
Adımız niye “YERYÜZÜ Sahnesi, İzmir”? Çünkü... Yeryüzü, bir sahne arıyorsa, İzmir eşsiz bir kenttir.
İzmir, herşeyiyle yeryüzünün bir sahnesi olmayı haketmektedir. Bugüne dek, bu bağlamdaki eksiklikleri, ihmalleri bildiğimiz kadar, bu yolda gösterilmiş çabaları da onurla anmamız, bu mirasın çıkarımlarını en önemli rehber olarak kabul etmemiz gerekmektedir.
Sahne, alınterimizle işimizi, ekmeğimizi ve iyi ki buradayız deme sevincini yaşadığımız, yaşayacağımız yerdir.
“YERYÜZÜ Sahnesi, İzmir” ise, niteliği ve kalıcılığıyla anılmasını dilediğimiz, bunun için çok çalışacağımız adresimizdir.
Topluluğumuz adına, manifestomuzu sizlerle paylaşmaktan onur ve yerine getirilmesi adına, büyük bir sorumluluk duyuyorum.
Saygılarımla.
Haluk IŞIK
YERYÜZÜ Sahnesi, İzmir
Genel Sanat Yönetmeni
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...