Semaver Kumpanya sezonu Titus Andronicus ile açıyor (10/10/2011)
ŞİDDET FARKSIZLAŞTIRIR !
Kalp krizinde de öyle. Kalp krizi geçirdiğiniz andaki acı, hiçbir şey... ( Eğer Ölmediyseniz...) Önemli olan ondan sonrası. Tüm yaşamınız.. Acaba ne zaman bir daha gelecek... Çocuğumu kucağımda taşırken mi ? Araba ile ailemi taşırken mi? Sevişirken mi ? Yoksa tuvalette mi.. Denizde mi...? Bu düşüncelerin kafada yarattığı acı daha şiddetli...
Fiziksel şiddetten öte, siyasal şiddeti nasıl yaşıyoruz peki... Bizim Titus ile göstermeye çalıştığımız siyasal şiddetin doğurduğu sürekli şiddet. Evet oyun boyunca 22 insan öldürülüyor. Kan, acı, haykırış, Oğul,ana,baba,arkadaş... Eeeee...
Sonra ?... Daha sonra ?...
Kalp krizi ne ki? Şiddet ne ki? Siyaset !!!!! ( ne mi ki?)
Işıl Kasapoglu ,
MAGANDA TITUS
Titus Andronicus’un bu uyarlaması, 1991’de, Paris’de, Işıl Kasapoğlu’yla geçirdiğimiz bir akşamı noktalayan bir oyun olarak ortaya çıktı. Asıl adı «Titus Andronicus’un İçler Acısı Tragedyası» olan Shakespeare’in bu ilk – ve en ilkel – ağlatısındaki şiddetin aşırı dozu (sayısız cinayet, sakatlama, tecavüz, evlat katli, yamyamlık, işkence, vb.), namus, iktidar, intikam hırslarının ve genelde tüm duyguların çiğliği, yapıtın Türkçe’ye çevrilmekten çok, grotesk bir fars olarak yeniden anlatılmasını adeta çağırıyordu.
Bu «Manzum Maganda Faciası», sonradan yapılan birkaç ayar dışında bir haftada tamamlandı ve Paris’de zaman zaman yaptığımız pazar toplantılarında arkadaşlar arasındaki kahkaha amaçlı okumalar dışında dünya yüzü görmedi.
Işıl Türkiye’ye döndüğünde oyunu çeşitli tiyatrolara götürdü, ama dilinin aşırılığı, kadronun kalabalığı, efektlerin karmaşıklığı yüzünden alıcı bulamadı. «Maganda Titus», kapalı bir arkadaş çevresinin kıkırdayarak zaman zaman andığı bir şaka olarak kalmaya mahkum gibi görünürken Işıl, ilk yazılışından neredeyse yirmi yıl sonra, bu faciayı Semaver Kumpanya’nın yetenekli kadrosuna yüklemeye karar verdi.
Bir ara, geçen yıllar ve eskimiş olabilecek göndermler göz önünde tutularak bazı değişiklikler, uyarlamalar yapılıp yapılmaması gerektiği tartışıldı, ama sonunda ilk metne sadık kalındı – Işıl’ın yönetimiyle de bu facia kaynağına dönmüş oldu...
Sinan Fişek
TITUS ANDRONICUS
İntikam... İnsanlığın bir türlü kurtulamadığı alışkanlığı. Biz modernler artık intikam almıyoruz öyle değil mi? Kan davası bize ne kadar da ilkel görünüyor. Bizler intikamdan ve kan dökmekten uzakta, güvenli evlerimizde sakince yaşıyoruz. Bizim yerimize intikamı hukuk alıyor. Ne de olsa hukuk devletinde yaşıyoruz...
Oysa insanlık intikamdan ve şiddetten kurtulmuş değil. Şiddeti yok sayıyoruz, şiddet karşıtı olduğumuzu söylüyoruz. Adalet istiyoruz. Ama en çok da adalet için şiddet uyguluyoruz. Çünkü insanın intikam hırsında adalet arayışı var.
İzlediğimiz filmlerde kahraman, ailesinin öcünü alırken nasıl da haz duyuyoruz. İntikam için, adalet için kan döküldüğünde haklı buluyoruz. Ama unutuyoruz, herkesin intikam için aynı gerekçeleri var.
Ne şiddeti önleyecek koruyucu bir yöntemimiz var ne de tedavi edecek güvenilir bir hukuk...Bize yapılanların öcünü ararken, kendi yaptıklarımızı görmezden geliyoruz. Tarihten bu yana kabul etmediğimiz şiddetlerimiz, sebep olduğumuz Hrantlar’ımız, aile içi köy katliamlarımız, toplumsal linçlerimiz, sorgusuz sualsiz infazlarımız, yaş tanımayan tecavüzlerimiz...Ne kadar da uzağız şiddetten!!!
Kirliyiz, kirleniyoruz, kirletiyoruz... Şiddet hızla bulaşıyor, yıkanmak yetmiyor, uzak durmak yetmiyor hepimiz bu şiddet kirinin parçası oluyoruz. Hepimiz birbirimize benziyoruz. Aynı gerekçelerle şiddet uyguluyoruz.
Savaştan gelen Titus savaşta döktüğü kanı ülkesine de taşıyor. Yanlış kararlar, yanlış seçimler intikam döngüsünü başlatıyor. Kan döküldükçe intikamı alınacaklar artıyor. İntikam alındıkça kan dökülüyor. Kan döküldükçe şiddet her tarafa yayılıyor. Önüne geçilemeyen şiddet, kültürü de insanı da yok ediyor.
Titus Andronicus ülkesi için savaşmış bir kahraman mı, yoksa bir seri katil mi? Tamara aşağılık bir insan mı yoksa sadece öç mü alıyor?
Yok olmuş bir kültürün, insanlıktan uzak bir diyarda, öldürdüğü gibi konuştuğu, konuştuğu gibi yaşadığı, izbe bir yeraltı dünyasında Titus oyunu, insanın şiddetini bir kere daha gözler önüne seriyor. Şiddeti yok sayamayacak kadar içine çekiyor bizi. İntikamın sonu gelmez döngüsünü derinden yaşatıyor. Şiddetin başladığı anda nasıl da yayıldığını, sınır tanımazlığını, şiddetin nedensizliğini, herkesin intikam için haklı gerekçelerini, şiddetin hepimizi farksızlaştırdığını anlatıyor.
Titus Andronicus’u izlediğimizde iki seçeneğimiz var. Bu “barbarları” uzaktan izlemek ya da “barbarlığımızı” farketmek...
Dikkat! Şiddet size de bulaşabilir...
BURCU TEKİN
TITUS ANDRONICUS Yaratıcı Ekibi
William Shakespeare’in Titus Andronicus’u
Uyarlayan: Sinan Fişek Yöneten: Işıl Kasapoğlu Müzik: Alper Maral Dekor ve Işık Tasarımı: Cem Yılmazer Koreografi: Maral Ceranoğlu Kostüm ve Aksesuar Tasarım: Tomris Kuzu Butafor: Karina Cheres Yönetmen Yardımcıları: Tansu Biçer, Gülin Kılıçay
Oyuncular: Nadir Sarıbacak, Asil Büyüközçelik, Mustafa Kırantepe, Sarp Aydınoğlu, Sezin Bozacı, Volkan Sarıöz, Fatih Dönmez, Şebnem Hassanisoughi,Sabahattin Yakut, Serkan Keskin, Burcu Tekin, Emre Kılıçoğlu, Mehmet Şeker, Uğur Senkeri,Ümit İlban
Dekor Realizasyon: Zeki Kızılışık, Aslı Ersüzer Kostüm Realizasyon: Tomris Kuzu, Gizem Dila Kars Silah Tasarım ve Realizasyon: Nevin Köksal Prodüksiyon Asistanı: Merve Kızılışık Kondüvit: Tuğçe Bulduk Işık Kurulum: Utku İnan Afiş ve Broşür Tasarım: Ezgi Platin Fotoğraf: Utku İnan
Teşekkürler Gökhan Özdoğan, Hacer Büyük Bahar Çebi
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...