| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Tiyatro Dediğin Nedir Ki? - Mask-Kara Tiyatrosu (Gülşah Özdemir) (9/19/2012) TİYATRO DEDİĞİN NEDİR Kİ? MASK-KARA TİYATROSU İki koca kıta arasında uzanan geniş bir koridorun tam ortasında yaşıyoruz binyıllardır... esen her rüzgarın bir yaprak, bir çiçek, bir toz zerresi taşıdığı; geçen her beşerin bir nefes, bir cümle, bir doku, bir iz bıraktığı kadim bir coğrafya... Bazı şeylerin geç geldiği, bazı şeylerin kalmadan gittiği, bazı şeylerin ayak bastığı an yerleştiği, bazı şeylerin ise kendiliğinden yeşerdiği topraklarımızda tartıştığımız/konuştuğumuz bir çok olgu, kavram ve durum var. Belki de bu yüzden hala bu kadar ayakta/yerleşememiş bir toplumuz. Bu da tartışılası bir hal; doğrusu da, yanlışı da kendi içinde saklı… Tiyatro… dediğin nedir ki? Hele ki bizim gibi kafası her daim karışık insanevlatlarının oluşturduğu bir toplulukta? Koridorun tabanında, duvarlarında yeşermiş; yeşerenlerin üzerine rüzgarla, beşerle, eserle iki kıta eklenmiş bir sanat dalı… mı? Tiyatro dediğin; kravat bağlamayı, konuşmadan oturabilmeyi, zamanlamayı, kişisel hakimiyeti öğreten bir öğretmendir… Tiyatro dediğin; Abdülhamit’in sansürlerine, zamanı durdurmak savaşı veren hayalsiz zihinlere, halkının geleceğini düşünen, milli kaynaklarını daha iyi değerlendirme çabasında olan şuursuz idarecilere dayanma ve direnme gücü veren enerjidir… Tiyatro dediğin; düşünme yetisini geliştirmek için düşünen, hareket eden ve her daim sonuca ulaşan, demokrasi kavramını ete kemiğe büründüren, özgürlük dediğimiz şeyin tanımını bozan, sadece adını zikrettiğimiz ‘’adalet’’i hayatlarımıza yerleştiren toplum sağlığı koruyucusudur… Tiyatro dediğin; haykırıştır, öfkedir, sevgidir, heyecandır… ruhtur; varlığımızı gerçek kılan… ve… şüphesiz ki yazılabilecek bir sürü ‘’şey’’dir tiyatro dediğin. Tiyatro dediğin, yaratıcıları ve seyircileri ile vardır! Bu kadar çok ‘’şey’’i temsil eden, hayatımızda olmasını sağlayan ve öğreten tiyatro sanatı yaratıcıları ve talep edenleri/seyircileri sayesinde varlığını sürdürmektedir… ama nelere rağmen? İşte kocaman bir soru, kocaman bir başlık daha. Kolaya kaçıp varlık sebebi olan insana rağmen, insanın yarattığı durumlara rağmen deyip geçeceğim… şimdilik. Tiyatro, kendi kavramlarından biri olan, ‘’dramatik yapı’’ gereği, yani karşıt güçlerin karşı karşıya gelmesi ve yeni durumlar yaratması gereği, sürekli tutunmaya çalışmış bir sanat. Kökleri insanın bedenine sarılmış bir sanatın tutunmaya çalışması kadar tuhaf bir durum olabilir mi? Olabiliyor işte; dramatik yapı gereği! Bu tutunma sürecinin acısını en fazla yaşayanlar da şüphesiz ki tiyatro yaratıcıları oldu; şehir merkezlerinden sürülüp, karın tokluğuna, köy köy dolaşmak zorunda kaldılar, ağır vergiler ödediler, mesleklerini ‘’meslek’’ olarak adlandırtabilmek için uğraş verdiler, başkaca yasaklarla boğuştular, sadece tiyatro yaptıkları için hürriyetlerinden oldular… vs. Peki ne oldu? Tiyatro güçlendi, çeşitlendi ve insan arzusu kadar ürün verdi. Tiyatro yaratıcılarının diyaframları kuvvetlendi, bedenleri dirençlendi ve hem kendileri hem de zihinleri çeşitlendi. Tiyatronun içindeki bu devinim nice güzel zihinler, topluluklar üretti… Tiyatro dediğin biraz da Mask-Kara’dır! Evet, tiyatro dediğin yarattığı topluluklardır bir taraftan da… işte o topluluklardan bir tanesi Mask-Kara Tiyatrosu. 1994 yılından beri, tam 18 yıldır ayakta kalabilmiş, her yıl yepyeni bir üretimle seyircilerini selamlamış, bazen yasaklarla, bazen maddi kaynak sıkıntıları ile tökezlemiş, her defasında yeniden dirilmiş, yeniden diriltmiş; ülke tiyatrosuna ‘’Tiyatro Gazetesi’’ gibi çok önemli bir yayını kazandırmış, İstanbul seyircisi için 240 koltuk kapasiteli bir tiyatro salonunu yoktan varetmiş, Oyuncular Sendikası’nın kurulmasına öncülük etmiş ve bir çok sivil toplum örgütüne destek vermiş, İstanbul çocuklarına ve gençlerine, bu yıl ikincisi gerçekleştirilecek olan, Uluslararası Küçük Harfler Büyük Düşler Çocuk ve Gençlik Tiyatro Festivali’ni armağan etmiş bir tiyatro topluluğu. Nazif Uslu, Cengiz Çakıcı, Gökhan Bulut ve Gülşah Kıray’ın önderliğinde kurulmuş olan bu ‘’deliler’’ topluluğu, ‘’Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü’’ ile başladığı zorlu yolculukta çocuk oyunları da dahil olmak üzere yaklaşık 37 yapımı sahneye taşımış, yüzlerce yeni tiyatro ‘’deli’’si yetiştirmiş, onlarca akademisyene yol açmış, birbirinden değerli sanat insanları ile çalışmış (Yılmaz Onay, Tamer Levent, Orhan Kurtuldu, Renan Bilek, Belit Özükan, Dinçer Sümer, Memet Baydur, Yüksel Aymaz, Mehmet Ulay, Prof. Dr. Nurhan Tekerek, Cengiz Çakıcı, Recep Yener, Özlem Menligil… ve adını sayamadığımız nice değerli isim...) ve binlerce insana temas etmiş… Mask-Kara Tiyatrosu’nu özel kılan en önemli şeylerden biri de tiyatro anlayışı; yerli yazarlara önem vererek, ülke gündemine dair söyleyecek sözleri olan oyunları sahneye taşımayı düstur haline getimiş bir tiyatro: kuruluşunda sahneye taşıdığı Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü, mafya, çıkar ilişkilerini anlatan Memet Baydur’ un kaleme aldığı Yeşil Papağan Limited, Uğur Mumcu’nun Sakıncalı Piyade adlı eseri, Dinçer Sümer’in 6-7 Eylül olaylarını sahneye taşıdığı Sandalım Kıyıya Bağlı bu oyunlardan sadece birkaçı… ve 2012-2013 sezonunun, yani 19. yılın oyunu olarak hazırlanan, Yılmaz Güney’in kitabından Halit Karaata tarafından, aynı isimle, sahneye uyarlanan ‘’Salpa’’! Yılmaz Güney’in özgür delikanlısı SALPA! Mask-Kara Tiyatrosu’nun seyircisine sunduğu en iddialı yapımlardan biri de kuşkusuz ki ‘’Salpa’’ olacak. Salpa, Yılmaz Güney’in 1971-73 tarihleri arasında kaleme aldığı, Selimiye Üçlüsü olarak adlandırılan ve 1975 tarihinde ard arda yayınlanan üç önemli eserinden biri. Güney, yarattığı Mehmet Salpa karakteri ile özgürlüğün peşinden giden bir delikanlının taşı toprağı altın şehir İstanbul’da karşılaştığı müthiş yoksulluğu ve sahtelikleri kaleme almış. 2012-2013 tiyatro sezonunun teması olan özgürlük kavramını böylesine büyük bir ustanın kalemiyle işlemekten daha doğru ne olabilirdi ki? Aklınıza, emeğinize sağlık Nazif Uslu, Nurhan Uslu, Halit Karaata ve oyunda emeği geçen tüm arkadaşlarım… Salpa 27 Eylül tarihinde Su Gösteri Sanatları Sahnesi’ndeki prömiyeri ile sezon açılışını yapacak; alkışı bol olsun! (www.mask-kara.com dan oyun programını takip edebilirsiniz.) ve Mask-Kara dediğin… Sıra geldi yazmadan edemeyeceğim cümlelere... Mask-Kara; devimiyle besleyen, temas eden herkese yeni değerler katan, kavramları konuştuğu kadar da yaşayan/yaşatan, enerjisi ile yepyeni kapılar açan/açtıran, üretimleri ile keyiflendiren, kızdıran, üzen, düşündüren yani insanlaştıran bir tiyatro... İşte bu yüzden tiyatro dediğin böyle bir ‘’şey’’dir ve tiyatro dediğin biraz da Mask- Kara’dır. Gülşah Özdemir glshozdemir@hotmail.com Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|