YENİ BİR ALGININ ÖYKÜSÜ...
Gündelik yaşamın akışında yerini ve benliğini kaybeden insanın öyküler aracılığıyla kendine bir çıkış yaratmasını, yeni bir algının peşine düşmesini seyrediyoruz bu defa. Adaptasyon mağarasında teslimiyet korunmanın birinci şartıdır. Çünkü adaptasyon denilen şey korunmadır, hayatın sancılarına karşı. Bu yüzden öyküler farklı bir sonla bitmek zorundadır.Farklı bir algı için yeni bir öykü dili oluşturulacaktır.
Öykülerin renkliliği, içinde barındırdığı armoni, hayatla karşı karşıya kalınan sıkıntıların yarattığı ruhsal travmaları engellemek için kurgulanacaktır. Bu algı oluşurken, bireyde vücut, mimik gibi duygu ve enerji göstergelerinin etkinleştirilmesi amacıyla oyuncular sahnede bedensel performansla başlayan bir hazırlık sürecine giriyor. Şartlandırılmış bütün reflekslerinden arındırılması için başlıyor hikâyeler. Oyuncular hikâye anlattıkça bir sonraki aşamaya geçiliyor. Her bir aşamaya farklı bir hikâyeyle geçiliyor. Başarılı geçen her anlatı, adaptasyonu sağlıyor ve dış dünyanın kapısındaki onlarca kilitten bir şifre çözülüyor. Ne kadar çok renk yaratabilirlerse o kadar güçlü olacaklardır Adaptasyon mağarasından hayata baktıklarında...
Hep aynı bildiğimiz öyküler farklı karakterlerle, seslerle, olaylar örgüsüyle yeniden kurgulanıp hayatla adaptasyon sağlanacaktır. Sahneye kurulan dekor adaptasyonun gerçekleşip gerçekleşmediğini belirten tablolarla desteklenmektedir.
Modern dünya kriterlerinde duygusuz alışkanlıklara dönüşen ve konuşmak, iletişim kurmak gibi temel insani duyguların içinin günden güne boşaldığı bir evrende birbirine benzeyen tepkilerin önüne geçilmesi için farklılıkların değer kazanması amaçlanmaktadır. İnsanların giderek otomasyona dönüşen ilişkileri, hayata bakış açısı, sorunlara karşı takındığı genel tavırlar bireyin minimal bir bakış açısında sıkışmışlığının artık anlamsızlaştığını görmesi sağlanacaktır.
İnsanların, bilinçaltına attıklarının, onlarda baskı yaratan duyguların, düşünüşlerin, kendilerine ördükleri duvarların yıkılmasına çalışan bir mağarada hayata karşı korunmak için kurduğu savunma kalelerinin onu nasıl da yalnızlaştırdığı ve komik hale soktuğunu gösterecektir. Makineleşen, giderek robotlaşan insanın kendi gerçek doğasına dönmesi sağlanacaktır.
Deneysel tiyatro özelliği taşıyan Adaptasyon, sahne görselliği açısından da nitlelikli bir çalışmadır. Cebimizdeki öykülerin izinden gittiğimizde gücümüzün çoğaldığını göreceğiz...
Yazan- Yöneten:
Ahmet Seven
Oyuncular:
Burcu Arslan, Cüneyt Koçyiğit, Ebubekir Talayhan, Emine Açık, Gülhan Çiçen, Gülsevim Gökmen, Mehmet Atci, Mehmet Seven, Nur Güreş, Özlem Daş, Yunus Emre Sönmez, Zeynep Uçak ve Rubar
Efekt ve Işık:
Roza Seven
2 saat/ 2 perde
Her perşembe BST Sahnesinde...