| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Altan Erkekli : -İnsancıl rollerin- bir numaralı adamı! (9/28/2007) Aslen tiyatroda var olan ancak yıldızı son birkaç yıl içinde üst üste oynadığı TV dizileri ve filmlerle parlayan Altan Erkekli hep 'iyi rollerin' adamı sanki... Şimdilerde 'Komiser Nevzat'ı canlandırırken eline silah yakıştırmak güç de olsa, karakterin insancıl yönünü göstermek için biçilmiş kaftan! Yıl 1967, Diyarbakır Maarif Koleji. Öğrencilerin dörtte üçü daimi yatılı olduğu için bayramlarda eğlenceler düzenlenmekte. Gene böyle bir eğlencede, arkadaşlarının "Çok iyi taklit yapar" diye arkasından ittiği 12 yaşında bir çocuk sahnede bulur kendini. Müdür beyin, baş muavinin ve birkaç arkadaşının taklidini yapar çaresiz. Salon kırılır gülmekten. En başta da taklidi yapılan müdür... 18 Ocak 1955'te İstanbul'da Koşuyolu'nun iki katlı, bahçeli evlerinden birinde dünyaya gelir Erkekli ailesinin büyük oğlu Altan. Babası idealist bir cumhuriyet subayı olan Burhanettin Bey, annesi ise ev hanımı Kamuran Hanım'dır. Okulda birden ünü yayılırken müdürden aldığı ödül ertesi gün koridorda yediği tokat olur. "Şimdi de ben senin taklidini yapacağım" cümlesi hiç gitmez kulaklarından. Anlar ki doğruyu söylemenin, göstermenin bedeli var her zaman. Ama kulaklarında çınlayan daha baskın bir ses daha vardır yine o günden: "Sen büyük bir aktör olacaksın" diyen Amerikalı hocası Mr. Auer'in sesi... Türk müdür unutulur gider ama Altan Erkekli büyük bir aktör olur gerçekten. Mühendis olmak isterken... Annesi sık sık tiyatroya götürür oğlunu. Üsküdar Şehir Tiyatrosu'nu da, fuayede içtikleri gazozları da unutmaz hiç. "Nasıl olsa satıcı yok, parayı koymasak ne olur, kimse görmez ki" dediğinde annesinden işittiği azar bir insanlık dersi olarak kafasına kazınır. Kamuran Hanım ağır bir hastalık nedeniyle hastaneye yatırılınca, yalnız günleri başlar Altan Erkekli'nin. Yedi yaşında yatılı okulla tanışır. Göztepe Pansiyonlu İlkokulu'yla başlar, Diyarbakır Maarif Koleji'ni kazanınca da gurbetin yolunu tutar. O yıllarda inşaat mühendisi olmaktır hayali. Çünkü İstanbul'daki evlerinde bir odası yoktur ve inşaat mühendislerinin işini insanlara ev vermek sanmaktadır. Gelecek hayalleri, Müdür Bey'in meşhur tokadına rağmen, Diyarbakır'daki sahne deneyimiyle değişir. Orta 2'deyken Kadıköy Maarif Koleji'ne geçiş yapar ve zamanının çoğunu İstanbul tiyatrolarında geçirmeye başlar. "Seni kendi ellerimle konservatuvara yazdıracağım" diyen öğretmeni Pesen Şentürkler'in sözünü dinlemeye karar verir. Ama konservatuvarı değil, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nin tiyatro bölümünü kazanır. Önce bir hayal kırıklığı yaşasa da orası bir dönüm noktası olur onun için. Yıl 1974'tür. Bölüm Başkanı Özdemir Nutku, yılsonu oyununda son sınıfları oynatır, birler ve ikilerin işi sahneyi paspaslamaktır sadece. Ama büyükler dışarıdaki işleri nedeniyle provaları asarken birinci sınıf öğrencisi Altan Erkekli her daim oradadır. Bir gün prova aksamasın diye bir rolü okumaya sahneye çağrılır ve bir de bakarlar ki oyunun tamamını ezbere biliyor. Ara verildiğinde başrol onundur artık. Mucize üzerine mucize...Mucizeler bununla da bitmez. Oyunu izlemeye Ankara Sanat Tiyatrosu'nun (AST) Genel Sanat Yönetmeni Rutkay Aziz gelir. Oyun sonunda Erkekli'yi tebrik ederken o pek şiirsel cümleyi kurar: "Bizimle beraber AST gemisine binmek ister misin?" 19'undaki Altan Erkekli bir anlam veremez bu davete, ne gemisidir bu? Bereket üst sınıftan arkadaşı Gökhan Akçura uyandırır onu da, bunun bir rol teklifi olduğunu anlar. 15 gün sonra Gorki'nin "Ana"sında Pavel rolündedir. AST da 25 sene boyunca ayrılmayacağı evi olacaktır.Sahneyi de siyaseti de, açlık ve yokluğu da orada öğrenir. Sonra 12 Eylül... Kovuşturmalar, yasaklamalar, ama hiç kırılmayan umutlar... Gün olur, elektrikler kesilir, gemici feneriyle oynarlar oyunlarını. "Sakıncalı Piyade", "Zengin Mutfağı", "Küçük Adam Ne Oldu Sana", "Yaz Misafirleri", "Ay Karmela", "Bir Ceza Avukatının Anıları"... Tam 45 oyun... Bir başka dünyadır AST gerçekten. Hep kahkaha yok ki...1996-2000 arasında tek kişilik "İnadına Yaşamak"la dünyayı dolaşır. Atıf Yılmaz'ın "Dolap Beygiri", Erden Kıral'ın "Mavi Sürgün", Tomris Giritlioğlu'nun "80. Adım" filmlerinde küçük roller oynar bu arada. Ama o zaten o kadar tiyatroya, özellikle de AST'a aittir ki, başka yerlerde değildir gözü. "Cenazem bu merdivenlerden kalkacak" diye düşünür.Gelgelelim yıllar geçer, gişenin önündeki kuyruğun köşeyi döndüğü günler sona erer. Seyircisi yalnız bırakmıştır AST'ı. Yıllar sonra BKM'yle geldiği Ankara turnelerinin tıklım tıklım dolması gidermez Erkekli'nin içindeki burukluğu... Aklının bir köşesi hep AST'ta kalır "Hayatta hep kahkaha yok ki. Bir çınar ağacını yaşatmak için bir kereliğine gelselerdi" der. Beyazperdede bahtı açıldıO nasıl olur da ayrılır 'Evim' dediği AST'tan peki? 2000 yılı haziranıdır, ikinci evliliğini yapmış, ikinci kez baba olmuştur. Evinin kirasını ödeyemez, oğlunun ameliyatı için para bulamaz durumdadır ki Yılmaz Erdoğan arar onu: "Vizontele'de birlikte oynamak istiyoruz sizinle" der.AST'tan ayrılmak zor gelir, "Provalarım var" diye yalan söyler önce. Rutkay Aziz der ki "Her şeye hemen hayır deme, sinema seni geniş kitlelere ulaştırabilir". BKM'nin sevgili 'Tombalak'ı Gürdal Tosun'un ani ölümü hızlandırır her şeyi. Yılmaz Erdoğan'ın "Bir kardeşimizi kaybettik, bir abi kazanalım" sözleriyle BKM'ye katılmaya karar verir Altan Erkekli. Bu, 45 yaşındaki çeyrek asırlık oyuncu Altan Erkekli'nin Türk izleyicisi tarafından keşfedileceği andır. "Vizontele"nin Başkan Nazmi'si olarak Altın Portakal'ı da alır ve başlar röportajlarında gökten zembille inmediğini anlatmaya. Şöhreti tiyatroda "Bana Bir Şeyhler Oluyor", sinemada "Vizontele Tuuba", televizyonda "Bir İstanbul Masalı" ile katlanırken, o "Şöhretin değiştireceği yaşta değiliz" der. Setlerde herkesin 'Altan Abi'si olarak çok sevilirken beyazperdede bahtı açılır. Yılların açığını kapatırcasına neredeyse Altan Erkekli'nin oynamadığı film çekilmez olur. İki yıl içinde "Organize İşler"de dürüst bir profesörü, "Anlat İstanbul"da fareli köyün kavalcısını, "Eve Dönüş"te Hoca'yı, "Cenneti Beklerken"de çobanı, "Sınav"da bir veliyi, "Unutulmayanlar"da eski Yeşilçam yönetmeni Aziz'i oynar, iyi aktör olduğunu kimse inkâr edemez. En çok da 'iyi adam' rollerine yakıştırılır, yüzündeki yumuşak ifadeden olsa gerek. Bir tek "Beyaz Gelincik"te olumsuz yanları olan abiyi oynar ama o bile sevilir. Altan Erkekli bu sene Çetin Tekindor ve Uğur Yücel'den sonra üçüncü 'Komiser Nevzat'ımız olarak ekranlarda. Sina Koloğlu'nun da yazdığı gibi eline silah yakıştırmak biraz güç. Ama kahramanın yaratıcısı Ahmet Ümit "Nevzat'ın insancıl yönünü ortaya çıkarmak istedik" diyor ki o zaman doğrudur. Hâlâ birileriyle kader birliği yapmaktan, vefadan söz eden, "Kimse sokaklarda şiir mırıldanmıyor artık. Şairi az olan ülkede sokak çatışması olur" diyebilen birinden daha uygun bir seçim olamazdı gerçekten. Asu Maro
Milliyet Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|