İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, 12 Kasım Çarşamba günü Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde Nâzım Hikmet’in İNEK adlı oyununu sahneledi.
Nâzım Hikmet’in son dönem oyunlarından İNEK’te, hayallerinin peşinde koşan bir ailenin, içinde bulundukları maddi sıkıntılarından, satın aldıkları bir inekle kurtulma çabaları absürd bir dille anlatılırken, aynı zamanda sıkı bir bürokrasi eleştirisi de yapılıyor. Başta ineğin kendilerine çok para kazandıracağını düşünen aile fertleri, inekten nasıl yararlanacaklarını bilemeyince, durumları zamanla “inekten kurtulma çabası”na dönüşüyor.
Nâzım Hikmet’in yazdığı, Mehmet Avdan’ın yönettiği İNEK, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları 24. Genç Günler etkinlikleri kapsamında, geçtiğimiz Mayıs ayında ilk kez sahnelenmişti. İNEK, 12-16 Kasım tarihleri arasında, İ.B.B. Şehir Tiyatroları Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde izlenebilir.
İNEK
Yazan: Nâzım HİKMET
Yöneten: Mehmet AVDAN
Dekor Kostüm Düzenleme: Mehmet AVDAN
Işık Tasarımı: Vahit GEYİK
Efekt Tasarımı: Metin TAŞKIRAN
Dramaturg: Dilek TEKİNTAŞ
OYUNCULAR
Ana: Berna OĞUZUTKU DEMİRER
Kız: Işıl Zeynep TANGÖR
Çocuk: Can ERTUĞRUL
Şoför: Zafer KIRŞAN
Öğretmen: Ozan GÖZEL
Doktor: Cem URAS
Ses: Haldun ERGÜVENÇ
Yazan:
Nâzım Hikmet (1901 – 1963)
Heybeliada Bahriye Mektebi'ni bitirdi. Hamidiye Kruvazörü'nde güverte subayı iken, sağlık nedeniyle askerlikten ayrıldı, bu arada ilk şiirlerini yayımladı.
1921 başlarında Kurtuluş Savaşı'na katılmak için Anadolu'ya geçti, Bolu'da öğretmen olarak görevlendirildi. Daha sonra Batum üzerinden Moskova'ya giderek Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'ne (KUTV) yazıldı. Burada siyasal bilimler ve iktisat okudu. 1924'te yurda döndü. Aydınlık Gazetesi’nde yayınlanan yazı ve şiirleri yüzünden on beş yıl hapsi istenince, yeniden Sovyetler Birliği'ne gitti.
1928 Af Kanunu'ndan yararlanıp tekrar yurda döndü. Resimli Ay Dergisi’nde çalışmaya başladı. 1932'de yeniden dört yıl hapse mahkûm olduysa da, bu kez “Onuncu Yıl Affı”ndan yararlandı. Gazetecilik yaptı, film stüdyolarında çalıştı.
1938'de “orduyu ve donanmayı isyana teşvik ettiği” iddiasıyla 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Çankırı ve Bursa cezaevlerinde yattı. 1950'de özgürlüğüne kavuştuysa da sürekli olarak izlenmekten kurtulamadı; kitaplarını yayınlatma, oyunlarını oynatma olanağı bulamadı. Askere alınması kararlaştırılınca Romanya üzerinden tekrar Moskova'ya gitti.
1951'de T.C. yurttaşlığından çıkarıldı. Nâzım Hikmet, 1961’de Berlin'de yazdığı "Otobiyografi"sinde, "sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım / şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile / aldattım kadınlarımı / konuşmadım arkasından dostlarımın" diyordu. 3 Haziran 1963'te Moskova’da bir kalp krizi sonucu yaşama veda etti.
Oyunları
Memleketimden İnsan Manzaraları
Taranta-Babu'ya Mektuplar
Ferhad ile Şirin
Kurtuluş Savaşı Destanı
Şeyh Bedrettin Destanı
Kafatası
Unutulan Adam
Yöneten:
Mehmet Avdan
1971’de Gaziantep’te doğdu.
1991 yılında Ankara Devlet Konservatuarı oyunculuk bölümünü kazandı.
Konservatuar eğitimini tamamladıktan sonra, bir süre Ankara ve İzmir Devlet Tiyatroları’nda görev yapan Mehmet Avdan, 1998 yılından bu yana İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda profesyonel tiyatro çalışmalarını sürdürmektedir.
Bürokratlar…
Bürokratlar, yeteneğin boş bir şey olduğunu düşünüyorlar. Onlara göre, yetenek sıklıkla rastlanan, ciddiye alınmasına gerek olmayan bir şey. Bu son derece cahilce bir yaklaşım. Yeteneğe sevgiyle, umutla yaklaşmak, yardım etmek gerekir. Aksi takdirde yok olur gider. Diğer yandan, memurlara gücenmeye, devlete kırılmaya gerek yok. Bizim Karadeniz’de güçlü bir balık vardır, yakalaması da pek güçtür. Fakat çok alıngandır bu balık. Büyük, çok büyük burnu olan bu balığın burnuna vurur insanlar. O zaman gücenir ve ağa düşer. Benim de, Allah’a şükür, kocaman bir burnum var. Ona ne kadar vursalar da aldırmadım, yazmaya devam ettim. Örneğin, yazdığım oyun ‘İvan İvanoviç Var Mıydı?’ ne kadar çabuk kaldırıldı sahneden! Moskova’da oyunumun neden kaldırıldığını sormadığım dostum kalmadı. Kimse açıklayamıyor. Gücenip bir daha piyes yazmayabilirdim, ama yazıyorum. Kaldırılan oyunumun ardından dostum Aleksandr Fadayev’in yazgısından etkilenip bir başka piyes yazdım: ‘Olmak ya da Olmamak’. Sahnelemediler. Sonra ‘Demokles’in Kılıcı’nı yazdım. Burada ‘Satir’de ve başka tiyatrolarda oynuyor, yurtdışında da sahneleniyor. Karım Vera Tulyakova’yla ‘İki İnatçı’yı yazdık. Başarı kazandı. ‘Tartüf 59’u yazdım izin vermediler. Sonra ‘İnek’i yazdım, gene yasak.
Nâzım Hikmet
Vera Tulyakova Hikmet, Bahtiyar Ol Nâzım, YKY, 2008.