Bir şirkete gittiğinizde duvarda asılı ISO belgesinin olduğu çerçeveyi görürsünüz bunun anlamı “bu şirkette müşterinin ihtiyacına ve beklentilerine uygun kaliteli mal ve hizmet üretimi ve iş güvenliği vardır” anlamını taşımaktadır. Bu ve buna benzer belgeler olmadan ihaleye girilemez. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de iş güvenliğiyle ilgili konferanslar verilmekte fakat gerek maden işçileri gerekse tersane işçileri yaşamlarını yitirmeye devam etmektedirler. Sebep taşeron şirketlerinin çalışma sistemindeki yanlışlıklar, yaptıkları haksızlıklar ve bunların görmezden gelinmesi… Gelişmiş dünya ülkelerinde elliden fazla işçi çalıştırılan yerlerde iş güvenliğinin sağlanması ve bir takım kazaların önlenmesi için ve işçilerin sağlığı kısacası sağlıklı bir üretim için “iş güvenliği” konusunda eğitim verilmektedir. Amerika’daki şirketlerde her çalışanın işe alınırken ve alındıktan sonra check-up muayenesi yapılmaktadır. Kısaca sağlık durumları düzenli olarak takip edilmektedir. Ve bir iş yerinde oluşan kazaların çoğu teknik, sosyal, psikolojik, fizyolojik etkenler ve kimyasal malzemeler, eğitim ve bilgi eksikliği, ilgisizlik-düzensizlik..vs sebep unsurlarıdır.
Piramit İnşaat şirketi, Paşabahçe Devlet Hastanesi’nin taşeron temizlik şirketi… Ve Türkan Albayrak haksızlığa, olumsuz çalışma şartlarına karşı gelip, sendikaya üye olup örgütleşen, iki çocuk annesi bir temizlik işçisi… Paşabahçe Devlet Hastanesi’nin bahçesinde bir çadır kurmuş, eşi en büyük destekçisi… Ziyaretine gittim, aldığım simidi bölüştük, demlenmiş helâlinden çayımızı yudumladık. Ziyaretçileri daha da çoğalacak gibi… Ve çoğalmalı da… Önümüzdeki haftalarda tiyatro oyuncuları da orada olacaklar diye düşünüyorum... Özellikle yazarlar, şairler, oyuncular, müzisyenler, ressamlar… vs gitmeliler ziyaretine…
Bir devlet hastanesine gittiğinizde sizinle hasta bakıcı, hemşire mi ilgilenir yoksa bir temizlik işçisi mi? Türkan Albayrak ve arkadaşları nasıl çalıştırılmış? Neden bu çadırı kurmuş? Sorduğum sorulardan ortaya çıkan cümleleri onun dilinden kelimesi kelimesine aynen aktarıyorum.
“Emekliliğime 5 yıl var. Temizlik işçisi olarak çalışıyoruz biz, ama temizlik dışında her işi yapıyoruz. Biz ameliyat dışında her işi yapıyoruz. Yapmamamız gereken taşıma işini yaptırıyorlar, hastayla ilgilenme işini yaptırıyorlar, yatak değiştirme işi, hastaya serum takma, serum değiştirme işi, hastayı ameliyathaneye getirip götürme işi, ameliyat masasına yatırma işi... Ben yapmadım ancak arkadaşlarıma lavman yaptırıyorlar.. lavmanda mesela hastanın bağırsağını delebilirsin… İşin ehli birinin yapması gereken bir iş… Ameliyat sonrası hastayı geri getiriyoruz. Sağlık personelinin yapması gerekeni biz yapıyoruz. Bir olay olsa “ya bizim haberimiz yok temizlikçi yapmış gitmiş” diyecekler ve orada sen suçlu olacaksın. Kullandığımız malzemeler insan sağlığına çok zararlı malzemeler, çamaşır suyu, kezzap… Yaptığımız işi normalde eldivenle yapmamız gerekiyor. Taşeron firma bize yeterli eldiven vermiyor, hastaneninkini kullansak “sizin eldiveniniz yok mu?” diyorlar. Çoğu işimizi eldivensiz yapıyoruz. Paşabahçe Devlet Hastanesi’nin yetkilileri bu çalışma şeklini görmezden geldi. Hastanenin tüm yetkilileri çalışma şartlarından haberdar... Hepsini görüyorlardı. Hastayı asansörle indiriyorduk... Üzerinizdeki temizlik formasını görmüyorlar mı? Sizi gece vardiyasına yazıyorlar.. normalde saat gece on birden sonra temizlik yapılmaz. Niçin seni o vardiyaya yazar? Hasta bakıcılık yapasın diye yazar. Arkadaşlarımla tek tartıştığım konuda şudur; Başka yere sürdüğü paspası, bezi hastanın yattığı, yemek yediği yere getirmesi ve orada da kullanması. Haksızlıkları görüp sendikaya üye oldum bizim haklarımızı savunacak olan bir kurum olsun diye. Sendika da yanımda olmadı işverenle anlaştı. Avrupa’daki sendikalarda güvenilir değil çünkü 4C’ye imza atan Mustafa Türkeri’ni konuşmacı olarak çağırmışlar. O yüzden Avrupa’daki sendikalarında güvenilirliği tartışılır… Sendikalaştıktan sonra yeni bir sözleşme imzalatmaya çalıştılar ben imzalamadım. Çünkü bütün haklarınız fesh olacaktı. Amaç işçinin köle gibi güvencesiz çalıştırılması…”
Hastanelerde dahi sağlımızın ne derece tehlike altında olduğunun farkında mısınız? Bu yaşadıklarını anlattığı için Türkan Albayrak’a teşekkür ederim.
Hayat bir tiyatro ve insan mücadeleci bir oyuncu…E(k)mek…Ne kadar anlamlı bir kelime..
Ve Türkan Albayrak’ın yazdığı günlük defterinin yanında, yazmam için itinayla elime uzattığı not defterine yazdığım cümleyle yazımı sonlandırıyorum… “emek.. ekmek demek ve bu ekmek hepimizin…”
İşte bu yüzden sizde bu eylemi destekleyin!
Alkışlarımla,