Çağdaş Dans Alanında önemli bir açığı doldurduğuna inanan Çıplak Ayaklar Kumpanyası’nın farklı alanlarda yarattıkları işler önümüzdeki günlerde İstanbul seyircisiyle buluşacak.....
Doğaçlama
“40 gün 40 gece Sulukule Etkinlikleri”
Tarih: 24 Mart Cumartesi
Saat: 13:00
Yer: Sulukule
Sulukule’nin yıkımı ve boşaltılmasına karşı 24 Mart’da açılışı gerçekleşecek olan
“40 gün 40 gece Sulukule” etkinliklerinin ilk konuğu Çıplak Ayaklar Kumpanyası ve
Gevende. İlk defa yan yana gelecek olan dansçılar ve müzisyenler, Edirnekapı surları
etrafına yerleşmiş ve 1000 yıllık tarihiyle ünlü Sulukule’yi Sulukule yapan 3500 Roman
vatandaşın bir nevi sürgün etmeye zorlayan yıkımlara karşı beraber doğaçlayacaklar...
Daha fazla ayrıntı için;
www.40gun40gece-sulukule.blogspot.com
Tiyatro- Dans
Trainspotting
Tarih: 17-18 / 21 Mart
Saat: 17/21 Mart 20:30 / 18 Mart 15:30
Yer: Çevre Tiyatrosu (17-18 Mart ) / Muhammer Karaca (21 Mart)
Semaver Kumpanya 2005-2006 sezonunda Irvine Welsh’in aynı adlı kült romanından Harry Gibson tarafından uyarlanarak İngiltere’de sahnelenen, ardından Richard McCarthy ve Olivier Peyon tarafından fransızcaya çevrilen “Trainspotting” adlı oyunu Ani Haddeler Pekman’ın çevirmenliğinde dilimize kazandırdı. Danny Boyle’un 1996 yapımı sinema uyarlaması ile bütün dünyada ün kazanan “Trainspotting”, eroin bağımlılarının yaşamın ve ölümün kıyısındaki hayatlarını anlatan yürek burkan bir öykü.
Oyun, toplumun kenarına itilmiş bu gençlerin, tüm dünya için ortak olan sorunlarını, düzenle ve toplumla yaşadıkları uyumsuzluğu, şiddete ve ölüme yazgılı yaşamlarını gerçekçi bir tiyatro diliyle izleyiciye aktarıyor. “Trainspotting”i Işıl Kasapoğlu sahneliyor. Oyunda Semaver Kumpanya’ya Çıplak Ayaklar Kumpanyası danslarıyla, Nehir Çinkaya da sahnede canlı olarak çalışacağı resimleriyle eşlik edecek. Oyunun müzikleri Baba Zula tarafından gerçekleştiriliyor.
Daha fazla ayrıntı için;
www.semaverkumpanya.com
Dans-Hareket-Video
“Mehmet Barış'ı Seviyor”
Tarih: 28 Mart Çarşamba
Saat: 20:30
Yer: Kenterler Sahnesi
Mehmet Tarhan'dan etkilenerek hazırlanmış bir eserdir. Doğrudan Tarhan'ın öyküsünü değil, her tarafımızı sarmış olan militarizm, şiddet, izlenme, fişlenme ve bu coğrafyadaki savaşlarda hayatını kaybetme, "ne için kim için ölmek?", "kimi ne için öldürmek" sorularını hatırlatmak için tasarlanmıştır. Sahnedeki büyükanne kaybedilen, ölen, öldürülen annelerini temsil eder ve tek bir şeyin cevabını arar, bu coğrafya ve dünyanın tüm coğrafyalarında daha kaç anne çocuğunu sebepsiz ölümünü seyretmek zorunda kalacaktır. Milliyetçiliğin – Irkçılığın ve şiddetin yükseldiği bugünlerde Mehmet'in söylediklerini hatırlatıyoruz:
"Kolay kolay ölmüyor insan..."
Daha fazla ayrıntı için;
www.ciplakayaklar.com
Enstalasyon- Video
“3. KargART Performans Günleri / “Beden-ek” Sergisi”
Tarih: 17 Mart Cumartesi – 27 Mart Salı 2007
Saat: 12:30-20:00
Yer: KargART
III.KargART Performans Günleri; bu sen geçtiğimiz senelerden farklı olarak yalnızca “sahne çalışmaları”nı değil; bedeni obje olarak kullanarak üretilmiş fotoğraf, video art, dijital art ve yerleştirme disiplinlerinden işleri de kapsayan bir sergiyi de içeriyor.
Çıplak Ayaklar Kumpanyası’ndan Mihran Tomasyan ve Candaş Baş’ın işleri de sergide izlenebilir.
Daha fazla ayrıntı için;
http://www.kargart.org/index.aspx
Candaş Baş
“lucid dreaming: ruya icindeki uyaniklik hali...”
ruya gordugunde
bazen hatirlarsin
uyandiginda
hep unutursun
Mihran Tomasyan
“Yayam”
Sene 1928, eski tarihle 1344, Çatalcalı Ermeniler belki de son pikniklerini yapıyorlar topraklarında, “huzurlu” bir piknik mi bilmiyorum; Kilim serilmiş, elde karpuzlar, “tedirgin” gülümsüyorlar sanki fotoğrafa….
Tam 80 sene sonra fotoğraftan hala yaşayan birisi var; Mari Tomasyan; Yayam*
Fotoğrafın içinden tüm geçmişini anlatacak size….
Türkiye bir gayrımüslümin gözünden ve bir piknik resminin içinden;
“Piknik yapma” durumu fotoğrafın 3m x 5m ebatlarında büyütülmesiyle dışardan izlenen bir hal alıyor…..Yaya’nın fotoğrafta bulunduğu yer kesilerek yerine yerleştirilen bir televizyondan küçük Mari başlıyor konuşmaya…..
“İlkokulda nasıl Türk Bayrağına sardırılıp Gençliğe Hitabeyi okuduğunu, ne zaman “gavur” sözünün ağırlığını hissettiğini, Çatalca’dan İstanbul’a göçlerini, Yahudiler’in Trakya’dan sürülmelerini, 6-7 Eylül’ü, komşularına neler olduğunu, o güzelim evlerin-caddelerin nasıl talan edildiğini, Varlık Vergisini, 20 kura askerliği, 80 darbesini ve Türkiye siyasi tarihinde yaşadığı dönemde kulağında kalanları, gözlerinin gördüğü, radyodan işittiklerini, kocasından duyduklarını, oğlunun anlattıklarını, en önemlisi “İNSAN” olmayı anlatıyor Mari Tomasyan…..
Piknikte konuşulanlar, sohbetler, yarım kalanlar, söylenemeyen her şey 80 sene sonra tekrar sözle buluşacak. Baba-kız tekrar muhabbet edecekler belki…..
Görüceksiniz, nasıl da babası Asadur’un koca gövdesinin arkasında hazır duruyor konuşmaya…..
Bunların hepsini 1928 de çekildiği huzurlu bir piknik fotoğrafının içinden anlatırken 2007’de hala o pikniğin huzurunun nasıl da huzursuz etme politikalarına dönüştüğünü ve devam ettirildiğini anlatmak için de konuşuyor…..
Bize sadece dinlemek mi düşüyor?