Bu sabah bir sızıyla uyandım yatağımdan. Sağ kolum yoktu. Bağırmaya başladım. Kolum! Kolum! Yok kalp krizi değil bu sefer. Daha ağır, daha acıtıcı! Vücudumdan bir parça kopartılıyordu! Hem de kepçelerle, iş makineleriyle! İş makineleri iş yerimi ısırıyordu. Parçalamak, öğütmek için! İş makinesini kullanan arkadaşım duvarları değil Ruhları parçaladığını biliyor muydu o sırada? Bence bilmiyordu! Yoksa kollarımızı, bacaklarımızı, ciğerimizi parçalarmıydı? Tiyatrolar yaşarlar. Binalar canlıdırlar. İçinde çalışıp yaratanların teriyle, Nefesiyle yoğrulmuştur harçları. Her gelen bir tuğla eklemiştir varlığına. Her gelen bir toz kapmıştır sahnesinden. Bir süre sonra göğe uçuşacak bütün toz parçacıkları. Tüm dünya, tüm Türkiyeliler içinize çekin bu toz bulutlarını Muhsin Ertuğrul’un, sevgilim Savaş Dinçel’in ve nice aşklarımızın Tadını alacaksınız yüreğinizde...
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...