| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Emrah Koyuncu ile Etkin Sanat Merkezi ve Kızıltepe'de Tiyatro Çalışmaları Üzerine (8/20/2007) Etkin Sanat Merkezi'nden bahsedebilir misiniz, ne tür çalışmalarınız yapıyorsunuz? Etkin Sanat Merkezi'ni kurarken niyetim çalışmalarımı yapabilecek bir alan oluşturmaktı. Daha öncesinde Kızıltepe Halk Eğitim Merkezi bünyesinde oyunlarımı sahneliyordum. Şartların oluşması için iki yıl bekledim. Uygun şartlar oluştuğunda ise, 2003 sonlarında, Etkin Sanat Merkezi'ni kurdum. Şu an bütün çalışmalar bu merkez bünyesinde yapılıyor. Daha önce birden fazla disiplin üzerinde çalışmalar yapılırken (Resim, Heykel, Müzik, Edebiyat) bu sene başında aldığımız bir kararla sadece tiyatro çalışmalarına ve sinema atölyesine ağırlık vermeyi kararlaştırdık. Tiyatro çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Kaç yıldır tiyatroyla uğraşıyorsunuz? Yaklaşık sekiz yıldır tiyatrocuyum. Son beş yıldır da bu işi profesyonel düzeyde yapıyorum. Birçok özel tiyatroda görev aldıktan sonra, son üç yıldır Kızıltepe'de bu işi yapmaktayım. Üç yıldır beraber çalıştığım dokuz kişilik bir ekibim var. Bu dokuz kişi ESM Oyuncularının iskeletini oluşturuyor. Bazen bu sayı artar. Ama ekip bu bahsettiğim dokuz kişi üzerine kuruludur. Kurum içerisinde üç ayrı tiyatro grubu oluşmuş durumda. Birinci grup bu bahsettiğim ekiptir. İkinci grup çocuklardan oluşmaktadır. Hafta sonları yaşları 8 ila 10 arasında değişen çocuklara tiyatro eğitimi verilir. Üçüncü grup bu senenin başında oluşan bir projedir. Sokak çocuklarına yönelik olan bu çalışmada tek amaç onların sokakta daha az vakit geçirmesini sağlayıp, tiyatro yoluyla rehabilite etmeye çalışmadır. Bütün çalışmalar farklı saatlerde, haftanın beş günü merkezimizde düzenli olarak yapılır. Oyunun sahneleme aşaması yaklaştıkça da çalışma saatleri ve günleri artar. Oyunlarımızı Kızıltepe'de sahnelerken kullandığımız iki sahne vardır. Biri Halk Eğitim Merkezi Salonu, diğeri belediyenin Ana ve Çocuk Sağlığı Merkezi. Bu iki salon da iki yüz kişilik kapasitelidir. Teorik çalışmalarımız üç ana başlık altında yapılmaktadır. Bunlar, tiyatro kuramları, tiyatro tarihi ve oyunculuk üzerinedir. Oyunculuk üzerine verdiğimiz dersler; Ses Eğitimi (tiyatro dili, tiyatroda ses, solunum, ses kusurları, kekemelik) ve Vücut Eğitimi (duruş, adımların istikameti, yer, mekân kullanımı, hareketin formları, hareketlere anlam kazandırma ve vücut açıcı çalışmalar) üzerinedir. Oyun çıkarıyor musunuz? Kendi yazdığınız oyun var mı? Her sezon iki oyun çıkarırız. Ayrıca çocuklara yönelik üç veya dört oyun hazırlanır. Oynayacağımız oyunun metinlerini kendim yazıyorum. Oyunların temaları için net bir şey söyleyemem. Bir şeyler beni rahatsız eder ve yazarım beni rahatsız eden bu şeyi. Yani kısacası insana ve hayatta dair ne varsa, oyunlarımın konusu olmaya adaydır. Hangi oyunları oynadınız ve oynuyorsunuz? İlk oyunumuz Ve Onu Beklerken'di. Oyun, yıllar önce bir bankta gördüğü bir kadına aşık olup, onu bir kez daha görebilirim umuduyla onu her gün orada bekleyen; geçmiş yaşantısını unutarak sokakta yaşamaya başlayan bir evsizin etrafında gelişen traji-komik olayları anlatır. Bu oyunu 2002 sezonunda oynadık. Yine aynı yıl Annemindir Maviler isimli oyunu sahneledik. Farklı anne ve kadın tiplemelerinin erkek egemen toplum içindeki sıkıntılarını anlatan, farklı zaman dilimlerine göndermeler yaparak kadının yaşadığımız ülkedeki yerini ve durumunu göstermeye çalışan ve bunu yine gündelik yaşam içindeki traji-komik öğelerden yararlanarak anlatan bir oyundur. 2003 sezonunda Diğerleri isimli oyunu oynadık. Oyun yaşamla ölüm arasında sıkışmış ruhların hayatı tekrardan hatırlamasıyla başlar; ruhlar yeniden hayata dönmenin yolunu ararlar. Bu durumdan canlılar arasında tutunamamış ancak bulunduğu âlemde Kral muamelesi gören İlmani rahatsız olur ve kendi düzenini korumak için elinden geleni yapar. İş, düzen yanlıları ve karşıtları arasında bir mücadeleye varır. Bu oyunun dramaturjisinde birden fazla kuramdan (Shakespeare dilinden ve oyunculuk anlayışından, Absürt tiyatro anlayışına kadar) yararlanarak deneysel bir yöntem izlenmiştir. 2004 yılında Düş, Resim ve Unutulmuş Zamanlar'ı oynadık. Kendi yalnızlığında kavrulan bir ressamın, yaptığı resme ya da boyadığı tuvale bir anlam vererek ona aşık olmasıyla başlar oyun. Yalnızlığın bilgeliği sürer zamanla. Kahramanımızın aşk, acı, mutluluk ve gerçeklik üzerine söyleyeceği birkaç cümlesi vardır. Söyler; söyledikçe acı çekmeye başlar. Acı çektikçe biraz daha kopar gerçek yaşamdan. Artık tek bir gerçek vardır. O da hayal dünyasında yarattığı hayatlar, olaylar ve insanlardır. Bunları yaşar. Bunlarla avunmaya başlar, bunlar da anlamını yitirir. Ve bir gün bütün ipler kopar. Bu oyunu hala oynuyoruz. Turnelere ağırlıklı olarak bu tek kişilik oyunla gidilir. Hoşçakal Yaşıtım Hayat adlı oyunu da bu yıl, yani 2005 yılında oynamaya başladık. Otuz iki yaşındaki bir yetişkinin fizyonomisine sahip ancak sekiz yaşındaki bir çocuğun zekâsına sahip olan Cemşit'in gözünden anlatılır hayat. O, çocuk zekasıyla hayatla baş etmeye çalışır. Çevresindeki alaycı bakışlara inat yaşamaya devam eder. Bir gün, sevdiği tek şey olan güvercinlere yem verirken Dilan adında bir kız çocuğuyla tanışır. İki sıkı dost olurlar. Ancak bu dostlukları yanlış anlaşılır ve Cemşit sapık muamelesi görerek müşaade altına alınır. Oyunlarınızı Kürtçe mi oynuyorsunuz? Bütün oyunlarım Türkçe yazılıp oynanmıştır. Bunun beli başlı sebepleri var. Ben sadece bu coğrafyaya tiyatro yapmıyorum. Amacım Türkiye'nin tamamına bu oyunları götürmek ve herkesin anlamasını sağlamak. Türkçe bu anlamda iyi bir ortak dil. Kızıltepe'de bile batıdan gelen birçok memur varken bunu yapmak istemiyorum. Gündelik yaşam içinde Kürtçe'yi iyi kullanmama rağmen yazıda pek iyi değilimdir. Sadece kendi yazacağım oyunlarda oynama prensibim yüzünden de Kürtçe bir oyun yazmak gerekecektir. Bu da şimdilik çok zor. Türkçe'yi seviyorum. Bu dile hâkimim ve bu dille oynayabiliyorum. Ama bir gün oynamasam bile Kürtçe bir oyun yazma fikrini her zaman koruyorum. Seyirciden aldığınız tepkiler nasıl? Kaç seyirciniz oluyor? Kızıltepe'de oynanan ilk oyunumun birinci seansına sadece otuz seyirci gelmişti. İkinci seansta bu ikiye katlandı ve artarak devam etti. Şu an haftanın iki günü oyunlar sahnelenir ve bu salondan dışarıya taşan seyirciye oynanır. Bize de bunun hazzını yaşamak kalır. Hoşçakal Yaşıtım Hayat oyununu sadece Kızıltepe'de beş bin izleyici izledi. Bu sayı Türkiye şartlarında bir ilçe için fena bir sayı değil. Şu an son oyun için sadece Kızıltepe'ye sekiz bin adet bilet basıldı. Seyirciye gelince… İki yüz bin nüfuslu bir ilçenin yarısını genç nüfus oluşturuyor. Bunların çoğu üniversite öğrencisi. Burada okuyan, araştıran, merak eden bir potansiyel var. Birçoğu daha öncesinden defalarca tiyatroya gitmiş. Oyunlarımızı çok iyi tahlil edip, sağlam eleştiriler sunabiliyorlar. Bu da işimizi kolaylaştırıyor. Diğer taraftan yaptığım işi ve beni bir türlü anlamlandıramayan, bu nedenle nasıl bir davranış sergileyeceğini bilemeyen bir çoğunlukta var, ki onlara tuhaf göründüğüm çok açık. Çocuklarla da tiyatro çalışması yaptığınızdan bahsetmiştiniz. Ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Bu çalışmanın tek bir amacı var. Gündelik yaşamda kendini ifade etmekte zorlanan, özgüveni oluşmamış çocuklara tiyatro vasıtasıyla bu özgüveni kazandırmak ve sosyalleşmenin ilk adımlarını atmalarını sağlamak. Bu amaçla hafta sonları iki saat onlara yönelik kurs açıldı. Bu kursun önemini bilen ileri görüşlü ebeveynler çocuklarını bu kursa kaydetti. İlk başlarda altı çocukla başlandı. Üç ay içerisinde bu sayı yirmi ikiye çıktı. İki yıldır da düzenli olarak bu kurslar açılır. Çocukların yaşları 8 ila 10 arasında değişiyor. İlk çalışma onlara tiyatroyu anlatma ve bir tiyatro topluluğu olduklarına ikna etmedir. Bu oluştuğu andan itibaren bir grup bilinci doğar ve çalışma kolektif bir bütünlük kazanır. İkinci aşama teorik aşamadır. Bu aşamada çocuklara ritim, ses ve vücut egzersizleri öğretilir. Üçüncü aşama oyunun yazım aşamasıdır. Çocuklarla oturulur ve kim neyi oynamak isterse ona o rol verilir ya da ona yönelik bir rol yazılır. Oyunun yazım aşamasında çocuklar konuyu belirler ben sadece kalemi tutarım. Bu bazen çok hoş sürprizleri de beraberinde getirir. Çocuklardan bazıları oynayacakları sahneleri kendileri yazıp bana getirir. Bende bunun virgülüne dokunmadan tekste eklerim. Bazen bilerek çocukların yanında tiyatral kavramlar kullanırım; vodvil, tekst, sufle gibi. Bu kavramları anlamayan çocuklar hemen bunun ne anlama geldiğini sorar. Bunların arasından bazen çok yetenekli çocuklar çıkar ve yetişkinlere yönelik oyunlarda, ihtiyaç duyulduğu zaman rol alırlar. Hoşçakal Yaşıtım Hayat oyununda dört çocuk azımsanmayacak rollerde oynadılar. Oyunların kostümleri Okul Öncesi Eğitim bölümünde çalışmalar yapan usta bir terzimiz tarafından hazırlanır ve bu kostümlerin maliyeti aileler tarafından karşılanır. Sene sonunda oyun sahnelenir Bu oyunlar dört seans halinde oynanır. İlk seans ailelere, ondan sonraki seanslar da çocukların yaşıtlarına oynanır. Aileler çocuklarını sahnede gördükleri için gururlu ve heyecanlı, çocuklar sahnede olduğu için mutlu, ben bütün gün koşturmaktan yorgun ama muzaffer. Eğitim-Sen'li öğretmenlerle de tiyatro çalışması yaptığınızı söylediniz. Bu çalışmalar hakkında da biraz bilgi verebilir misiniz? Kızıltepe'ye ilk geldiğim dönemlerde, tiyatrocu kimliğimi bilen Eğitim-Sen'li dostlarım, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için bir etkinlik yapmak istediklerini ve bu etkinlik içerisinde bir tiyatro oyunu düşündüklerini söylediler. Kabul ettim ve çalışmalara başladık. Oyun çok büyük ilgi gördü. Burada kalıp, tiyatro yapabilirim düşüncesi de bu oyunla gelişti. Oyundan sonra, aynı ekiple beraber yeni bir oyun hazırlığına başladık. Niyetimiz Eğitim-Sen bünyesinde bir tiyatro ekibi oluşturmaktı. Bunun için bütün şartlar uygundu. İlk defa komplekssiz ve sadece tiyatro yapmak isteyen insanlarla çalışıyordum. Annemindir Maviler oyunu bu süreçte, bu ekiple çıkmıştır. Çok sağlam bir kadro oluşmasına rağmen, hepsinin memur olması, 657'ye tabi olması, sürekli oluşan atamalar veya sürgünler nedeniyle o kadro dağıldı. O kadronun yerine de yeni bir kadro oluşamadı. Ama Eğitim-Sen ile bu anlamda hala diyaloglar devam eder. Özelikle turnelerimizde organizasyonları Eğitim-Sen üstlenir. Kürt tiyatrosu bir birikim oluşturmakta ve deneyim aktarımında zorlanıyor, bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Batılı anlamda tiyatronun Türkiye'ye Tanzimat döneminde geldiğini kabul edersek bunun Kürt coğrafyasına yansıması daha uzun zaman almıştır. Eğer bir birikim oluşturmak istiyorsanız bu anlamda sağlam sanatsal ve kültürel bir tarihiniz olmak zorunda. Oysa feodal yaşam düzeni, var olan sanatsal durumların sözlü bir yapıya dayanması (dengbêjlik geleneği), oluşan isyanlar, ayaklanmalar ve çatışmalı ortamlar böyle bir zeminin oluşmasına izin vermemiştir. Böyle bir tarih, kültürel anlamda sadece dengbêjlere yaramış ve onlar da bunları kendi klamlarında, ağıtlarında bu durumları dramatize ederek anlatmaya çalışmıştır. Demek ki Kürt tiyatrosunun daha kendisine ait bir alt yapısı ve deneyimi yok. Olmayan bir şeyi de aktarmasını bekleyemeyiz. Bu tarihsel sürecidir. Oysa Kürt tiyatrosu daha yeni oluşmaya çalışan bir şeydir ve bu oluşum kendi oyunculuk anlayışını, yazarını, oyuncusunu daha yeni yeni çıkarmaktadır. Kürt tiyatrosunun bazı sorunlarından bahsedersek siz neler söyleyebilirsiniz? Kürt tiyatrosunun sınırları daraltılmıştır, çünkü bu işi sadece Kürtçe yaparsanız bunu sadece Kürt coğrafyasına yapmış olursunuz. Oysa aynı oyun bu coğrafyada oynandıktan sonra farklı dillere çevrilip farklı kesimlere de anlatılabilir. Bu oluştuğu zaman da anlatacağınız şeyi başkaları da anlayıp sizi tanıyabilir, ön yargısını ortadan kaldırabilir, bir etkileşim ve yakınlaşma kurabilir. En azından daha fazla kişiye hitap etmiş olursunuz. Kürt tiyatrosu kendi oyuncusunu elinde tutamamaktadır, çünkü bu işi profesyonel düzeyde yapan, hayatını buna kanalize etmiş çok az oyuncu vardır. Tiyatro oyuncunun tatminini gerektirir. Eğer siz oyuncunuzu bazı konularda tatmin edemezseniz oyuncu da yeri geldiği zaman, gereken profesyonel duruşu gösteremez. Eğer sadece anı kurtaran tavır ve davranışlar sergilerseniz, oyuncunuz yeri geldiği zaman gereken disiplini ve özeni göstermez. Var olan hiyerarşi kendi oyuncusunu düşünmediği zamanlar da o kadar emek sarf eden oyuncu ya küser ya da sıkılır. Bunlar ortadan kalkar oyuncu profesyonel bir kıvama gelirse Kürt tiyatrocusunun önündeki en önemli açmazlardan biri de kalkmış olur. Kürt tiyatrosu yaslandığı coğrafyanın zengin materyallerini evrenselleştirememiştir. Çok kaliteli, büyük emekler verilmiş oyunların yanında hala köy seyirlik oyunlarının basit bir kopyası yapılıyor. Bave Teyar ve benzeri CD'ler hala kapış kapış gidiyor. Bunun tiyatroya yansımış birçok örneği de vardır. Acı olan birilerin bu kalitesiz işleri desteklemesidir. Oysa bir Shakespeare oyunu bir sürü dile çevrilip farklı yorumlarla anlatılabiliyorsa, bir Çehov oyunu aynı biçimde yapılıyorsa neden bir Mem û Zin, Siyabent û Xece farklı bir dil ve yorumla anlatılıp bunu bütün dünyaya göstermeyelim? Bu fikir neden desteklenmesin? Bu kendi kültürünüzü bütün dünyaya en iyi anlatma biçimi olsa gerek. Kürt tiyatrosu kurumsallaşamamıştır. Benim kurumsallaşma anlayışım kendi sanatçısını koruyan, kollayan ve onun isteklerine cevap veren bir yapıdır. Ancak bu yapının oluştuğuna dair inancım yoktur. Bu gün Kürt tiyatrosunu temsil eden kurumlar vardır. Bu kurumlar yeri geldiğinde Kürt kültürü adına çok önemli işler başarmıştır ama, sanatçısının isteklerine ne kadar cevap vermiştir? Bu yapı içerisinde kurum sanatçı için değil, sanatçı kurum içindir anlayışı vardır. Bu anlayış ortadan kalkmadığı sürece sağlıklı bir Kürt tiyatrosundan ya da sanatından bahsedemeyiz. Ayşan Sönmez, Selin Aydınoğlu /Ekim 2005Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|