Tiyatrocu kimliğinin yanı sıra 'Neredesin Firuze' ve 'Polis' gibi sinema filmlerinde de rol alan; 'Kurtlar Vadisi Pusu' dizisinde 'Fuat Tataroğlu' karakterini canlandıran Ragıp Savaş, İzmit'te sanat merkezi kurdu. Geçtiğimiz yıllarda İzmit Şehir Tiyatroları'nda 'Sanat Yönetmeni' olarak görev yapan Savaş, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı faaliyet gösteren İzmit Sanat Merkezi'nde; yetenekli gençlere oyunculuk eğitimi vermeyi hedefliyor.
EKSİKLİKLERİ GÖRDÜM
Usta tiyatrocular Müşfik Kenter, Can Gürzap, yönetmen Ezel Akay ve balet Tan Sağtürk'ün de eğitmenlik yaptığı İzmit Sanat Merkezi, Ragıp Savaş için yeni bir heyecan kaynağı oldu. 'Doğduğum kent İzmit'ten çok sanatçı çıktı. Biz de bunun devamını sağlayacağız' diyen oyuncuyla; tiyatro, sinema ve magazin üzerine konuştuk.
Sanat merkezini neden İzmit'te açtınız? 'Doğduğum yere bir katkım olsun' mu dediniz?
İzmit'in bir şeylerden eksik kalmasını hazmedemiyorum. Şehir Tiyatroları'nda sanat yönemenliği yaptığım dönemde böyle bir eksikliği daha net gördüm. Bu merkezi kurarak; doğru olduğuna inandığımız deneyimlerimizi genç yeteneklere aktarmaktan zevk alıyorum.
'İzmit'e tiyatroyu sevdiren adam' olarak tanınıyorsunuz zaten...
Muhteşem işler yaptık İzmit'te. Sanat yönetmenliğim döneminde; yurtiçi ve yurtdışı turnelerimizde büyük başarılar elde ettik. Çok yetenekli birçok genç arkadaşımızı tiyatroya kazandırdık. Umarım yaptıklarım korunur! Zaman geçtikçe yapılanların değeri daha iyi anlaşılacaktır diye düşünüyorum...
FUAT EĞLENCELİ BİR TİP
'Kurtlar Vadisi Pusu' adlı dizideki 'Fuat Tamer Tataroğlu' tiplemenizle ilgili neler söylersiniz?
'Kurtlar Vadisi', Türkiye'nin gerçeklerini anlatan çok profesyonel bir yapım. Fenomen bir dizi. Avrupa'daki '24' tadında. Orada olmaktan çok mutluyum. Benim rolüm diğer oyunculardan farklı olarak, çok eğlenceli yazılmış bir karakter. Şımarık, sorumsuz, işle pek alakası olmayan, eğlenceyi ve kadınları çok seven, sosyetik, renkli bir insan. O kadar ciddi sahnenin arasında bile seyirciyi gülümsetiyor 'Şekerim Fuat'.
Ekşi Sözlük'te sizin için 'şekerim kelimesinin en çok yakıştığı oyuncu' yazıyor...
Aslında son derecede snob bir taraftan da. Bu şekerim lafı şu anda o kadar ağızlardaki inanılır gibi değil. Seyirci çok sevdi galiba.
Siz daha önce de Gülben Ergen ve Hülya Avşar'la dizilerde oynadınız. Ama kısa bir süre sonra yayından kaldırıldı. Dizilerin çok uzun sürmemesini neye bağlıyorsunuz?
Asıl sorun dizilerin çok uzun sürmemesi değil bana göre. Zaten çok uzun olmamalı; tadında bırakılmalı. Seyircinin beğenileri değişebiliyor. O kadar çok dizi var ki; seyirciye beğendirmek de zorlaşıyor. Bu yüzden çabuk tüketiliyor. Ayrıca her şey iyi bir kadro demek değil. Onu besleyen sağlam bir senaryo olması lazım.
TV'DE STAR DÖNEMİ BİTTİ
'Her şey kadro değil' derken, artık starların yer aldığı işlerin tutmadığından mı söz ediyorsunuz?
Hayır tam olarak öyle değil. Bir projede iki tane starın oynaması; o işin tutacağının garantisi değil demek istiyorum. Çünkü televizyonda star dönemi bitti. Artık gerçek oyunculuk dönemi var. Baktığınızda bir sürü isimsiz oyuncu var, hepsi de işlerini çok iyi yapıyorlar.
Bu kadar çok dizi olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence olmalı. Sonuçta televizyon tarihimiz o kadar eski bir geçmişe sahip değil. Bu kadar çok dizi olduğu zaman seyircinin de eğitildiğini düşünüyorum. Sonuçta seyirci her şeyin farkında. Gerçeği de, gerçek olmayanı da biliyor. Bu nedenle seyirciyi kandırmaya çalışmak söz konusu değil.
Oyuncunun kuralları olması doğru mu? Sizin kriterleriniz var mı?
Benim tiyatroda sınırlarım daha azdır ama dizi ve sinemada her rolü kabul etmem. Seçici davranırım. Çünkü ülke kültürünün kaldıramayacağı roller hâlâ tehlikeli olabiliyor bizde. Mesela, filmin akışında gerçekten çıplaklık gerekir ve siz de oynarsınız. Film şahane olmuştur ama yıllar sonra filmden geriye kalan sizin o çıplak sahnenizdir. Ne acı bir durum! Örnekleri de o kadar çok ki. Özellikle son dönemlerdeki filmler sevişme sahneleri ile anılıyor. Bu şekilde başlayan bir filmin gişesi de olmuyor.
Gecce.com