Oh Be Tiyatrocu Haluk Bilginer Konuştu!
Cem Kaynar
Haluk Bilginer’in yaptığı açıklamadan sonra “sen ne diyorsun?” sorularına toplu cevap…
Kaçınılmaz bir gerçek var ki, o da tiyatro izleyicisinin artık değiştiği. Değişen izleyici Tiyatroyu, sinemanın kurgusal yetenekleriyle, televizyonun popülaritesiyle karşılaştırarak seyrediyor. Yani artık algı farklı, talep farklı. Bu nedenle patronlar başta olmak üzere oyuncular ve diğer Tiyatro Adamlarının kullandığı akıl da farklılaşıyor. Bu farklılaşma karşısında doğal olarak Tiyatronun dili ve ölçüleri de biçim değiştiriyor. Yani seyirciye dokunabilmek için artık farklı yöntemler kullanılıyor.
Tüm bu değişim içerisinde hazırladığı oyunlar ile yeni bir Tiyatro biçimi yaratmaya başlayan, ileri oyunculuk teknikleri ile oyuncu denilen insan olgusunu farklı tanımlayan biri; Haluk Bilginer çıkıyor,
masada yaptığımız bir muhabbet tadında
“oyuncu kutsallaştırılmamalıdır.” diyor
Yani ezber bozuyor… Haliyle olay oluyor.
Çünkü, insan oyun oynamaya başladığını anladığı andan itibaren, sihirli ayrı bir dünya yaratmış “usunda”. Bir başkasının duygusunu anlamak, hatta taklit edebilmek de, oyuncunun doğal olarak kendini, marangoz ya da simitçiden farklı hissetmesini sağlamış. Bu sihirli durumdan dolayı da “Oyuncu” olmak herkes tarafından biraz kutsanmış…
Bana kalırsa Haluk Bilginer’in takıldığı nokta, bunu bir üslup olarak ağzına yapıştırıp, yapışkanı hiç kurutmadan kendisine “nesli tükenen dinozorlar” gibi davranılmasını isteyen Tiyatrocularla ilgili. Başta söylediğim üretici-tüketici değişimi artık bunu kaldırmıyor. Yani, seyirci ve seyirci adayları Tiyatrocuları hep aç, sefil, muhtaç ve aciz görmekten artık hoşlanmıyor ve hayatta başarısız olanların “sihirli gösterilerini” izlemek istemiyor. Seyircinin eskiden de bundan hoşlandığını sanmıyorum. Ama aynı seyircinin ; her ne pahasına olursa olsun eğlenmenin, eğlenirken öğrenmenin, düşünmemin en kolay, en renkli yolunu yani Tiyatro’yu(cuyu) zor koşullarda ayaklarına kadar taşıyan bu “hayal tacirlerini” çok sevdiği kesin.
Haluk Bilginer’in de başını çektiğini düşündüğüm bu değişimde artık, oyuncu, iyi eğitimlerden geçmek, çok çalışmak tiyatro konusunda bir entelektüel olmak zorunda. Sıradan bir izleyici bile bu niteliklerin sahnedeki karşılığını hemen anlayabiliyor çünkü. Böyle bir çalışma ve eğitim de başarıyı kaçınılmaz bir şekilde yanında getiriyor. Artık otel parasını veremeyen tiyatrocunun “işin ticari tarafını bilmemesi” dışında bir açıklaması yok.
Tabii ki henüz Tiyatro izleme alışkanlıkları İstanbul ile aynı olmayan Anadolu izleyicisi için oyunlar hazırlamak, bu işi İstanbul’da yapmaktan çok daha riskli. Ama Anadolu izleyicisinin Tiyatronun “televizyonda yapılan bir eylem” olduğunu sanmaması için birilerinin bu riski üstlenmesi gerekiyor. Bunu severek üstlendiğini bildiğim yüzlerce Tiyatrocunun da Haluk Bilginer’in bu sözünden alınacak bir şeyleri olduğunu hiç sanmıyorum.
Yine de insan, (masadaki muhabbet tadında) Haluk Abiye cevap veremeden edemiyor “yavşaklık kişiye, sanat ve emek hepimize mahsus değil mi hocam”
Cem Kaynar
Samsun Düşevi Oyuncuları
Genel Sanat Yönetmeni
mucisim @ mynet.com
www.dusevioyunculari.com
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...