Mustafa Kemal’in çok sevdiğim bir sözü var : “Sanatçı alnında ışığı ilk hisseden kişidir”
Derinliği olan bir sözdür.
Farklılığı ve değerbilirliği gösterdiği gibi saygıyı da içerir.
Peki böylesine ileri görüşlülük içeren bir yaklaşımı kavramış mıdır ülkemizdeki gelmiş geçmiş yönetimler?
Özellikle kalıcılık bağlamında bir elin parmaklarını geçmeyecek romancı, oyun yazarı, şair, öykücü, ressam, müzisyen, oyuncu ve benzeri değerlerimiz için neler yapılmıştır onları özendirerek üretmeye yönlendirecek?
Unutulmasın ki bu coğrafyada en çok çile çektirilen insanlarımız bu tür değerlerimiz olmuştur.
Yunus Emre bile özgürlüğüne yüzyıllar sonra Cumhuriyet Türkiye’sinde kavuşmamış mıdır örneğin?
Nazım gibi bir Dünya şairi, yıllarca hapishanelerde çürütülüp yurt dışına kaçmak zorunda bırakılmamış mıdır? Sonrasında da yurttaşlıktan atılarak yurt özlemiyle ölmesine neden olunmamış mıdır?
Ya Sabahattin Ali gibi Türk öykücülüğünün kurucusu bir yazar, henüz 41 yaşındayken, kurulan bir tuzakla sınıra götürülüp başına sopayla vurularak öldürülmemiş midir?
Ya da Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük mizah yazarı Aziz Nesin yakılmaktan son anda kurtulmamış mıdır?
Ya diğer yakılanlar, kurşunlananlar, uçaklardan atılıp yok edilenler?
Orhan Kemal’den Yaşar Kemal’e, Kemal Tahir’den Attila İlhan’a, Vedat Türkali’den Ataol Behramoğlu’na, Fakir Baykurt’tan Mahmut Makal’a alnında ışığı ilk hisseden nice değerimiz, çilelerle yoğrulup acının imbiğinden geçmemişler midir?
* * *
Rusya’ya ikinci gidişim 2000 yılında gerçekleşti. Kazan Kamal Akademik Dram Tiyatrosu’nda yapılacak olan Boyacı oyunumun galasına gelmiştim. (Rejisör: F. Bikcantayev) Oyun bitti. Alkışlar başladı. Sahneye çıkmayı bekliyordum. O da nesi? Birden gül bahçesine döndü ortalık. Sağdan soldan onlarca insan akıyordu sahneye adeta. Flaşlar patlıyor, kameralar çalışıyordu. Çevirmenim, şaşkınlığımı gidermekte gecikmedi:
“Oyunun baş aktörünün sanat yaşamındaki 40 ıncı yılı. Ona armağanlar verilecek şimdi.”
Kentin Valisi, Belediye Başkanı çıktı sahneye ilkin. Kısa konuşmalarla sunuyorlardı armağanlarını. Zarflar, tablolar, çiçekler. Sonra onları Kentin Sendika Başkanı izledi. Sahnede, mavi tulumuyla duruşu nasıl da anlamlıydı.
* * *
Kalıcılığı başaran sanatçıların 20, 25, 30, 35, 40, 45, 50 ve daha sonrası yıllara ulaşmaları gerçekten önemlidir tüm Dünyada.
Birçok ülke ulusça kutlar bu durumu ve özendirir sanatçılarını.
Çünkü bilirler ki bu tür övgü ve özendirmelerle gelecektir başarı ve bunun da ülkeye yararı olacaktır.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...