| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa - (Medine Müdafaası) TV Dizisinden Önce Tiyatro Sahnesi'nde Savaş Aykılıç YAPIM :2012 / DOĞU YAKASI - EFOR PRODÜKSİYON YAZAN : F.EREN DİNLER – YUNUS EMRE OBUT YÖNETMEN : ZAFER KAYOKAY MÜZİK : CAN ATİLLA DEKOR : SAVAŞ ÇEVİREL KOSTÜM : CANDAY GÜNAY IŞIK : ENVER BAŞAR YÖNETMEN YARDIMCISI : SEHAP TUNCER YARDIMCI YAPIMCI : MURAT YAMAN-MUHAMMED ASLANOĞLU YAPIMCI : MURAT DURMUŞ ORTAK YAPIMCI : M.MUHSİN AYDIN OYUNCULAR : Fahrettin Paşa : F.EREN DİNLER Cemil : KAYHAN BİNNETOĞLU Bilal : EFECAN SATICI Bekir : UMUT ORKUN ESKİBATMAN Lawrence : CAN ESENDAL Zehra : BAŞAK BEKTAŞOĞLU Ziya Paşa : UFUK KARABAK Faysal : MUHAMMET KINIK Cafer : YUNUS EMRE OBUT KONU: (Broşürden…) Oyun, Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı'nda hemen her cephede mücadele vermekte olduğu 1916 yılında geçiyor. İngiliz hükümeti, Osmanlı hâkimiyeti altındaki Arap topraklarında bağımsızlık adı altında sömürge devletleri kurmak için casus Lawrence'ı, Hicaz'a gönderir. Osmanlı Devleti ise Ortadoğu'da düzeni sağlamak ve bu arada kutsal şehir Medine'yi korumak için Ömer Fahreddin Paşa'yı görevlendirir. İsyancılarla çıkan çatışmalar, firarlar, açlık, susuzluk, hastalık ve çölün aşırı sıcağına rağmen Fahreddin Paşa, Medine'yi müdafaa etmeye çalışmaktadır. Gerçek olaylardan hareketle kurgulanan oyun; siyasî otorite-birey ilişkilerini, alt-üst kimlik sorunlarını ve büyük güçlerin böl-parçala-yönet ilkesini aşk, ihanet, vatan sevgisi üçgeninde anlatıyor. MEDİNE 1916 Oyunun ismi (Medine Müdafaası) Hz. Muhammed dönemini çağrıştırsa da oyun Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında geçiyor ve resmi tarihte hemen hiç sözü edilmeyen bir kahramanlık destanını konu alıyor. “KALLEŞ ARAP” AYRIMCILIĞI VE ÖNYARGI ATOMU PARÇALANABİLİR Mİ Her ne kadar “Resmi İdeoloji” , Araplar’ın İngiliz casusu Lawrence’e inanıp bizi arkadan vurdular , İngilizlere sattılar”… diyorsa da bu oyunda önyargılar değil içten bir bakışla , Araplara hak ettikleri şekilde saygı ve sevgi ile yaklaşılıyor. KATMANLI VE ÇİFTE TRAJEDİ ; “İSLAM’IN KILICI “ NASIL KILIÇ ÇEKER PEYGAMBER KAVMİNE Bir tarihi trajedi tiyatronun trajedi ilkeleri ve dili ile anlatılıyor : İki haklı , eşit taraf var ; Osmanlı “İslam’ın Kılıcı ve Koruyucusu” olmasının verdiği sorumlulukla bu “Kut Dağı”nı vermek istemiyor. Araplar ise , diğer Osmanlı’dan ayrılan Yunan , Bulgar vb. azınlıklar gibi artık bağımsız olmak istiyor ve bunun için savaşıyorlar. HEM “AKSİYON” HEM “GERİLİM “HEM “DRAM” ; BİR TABAK YEMEK İÇİN GİDİLEN BİR LOKANTADA DÖRT BAŞI MAMUR BİR ZİYAFETLE KARŞILAŞMAK KADAR GÜZEL BİR SÜPRİZ Bu anlamda oyun çok hassa bir konuyu alıp kırmadan dökmeden işlemesini bilmiş diyebiliriz. Üstelik bunu tiyatro dili ile becerebilmek için belli bir yetkinlik ve ustalık ister. Genç oyun yazarlarımız bunu başarmış görünüyorlar. NEDEN “DİZİ OLMADAN İZLEYİN” DEDİM Yanılıyor olabilirim ama oyun sanki önce film ya da dizi olarak yazılmış , sonra tiyatro metnine dönüştürülmüş gibi geldi bana. (Zira oyun broşüründe de “Oyun Metni” ya da “Text” yerine “Senaryo” diye yazıyor. Bröşür demişken…neden oyuncuların karşısına kimin ne rol oynadığı yazılmamış , anlayamadım. Ben internet sitesindeki telefonu aradım ve kimin ne rol oynadığını öğrendim ve buraya da yazdım…) BİR OYUNDA İLK ARADIĞIM ŞEY : BAŞTAN SONA KOPMADAN KEYİFLE İZLEMEK VE DUYULARIMI VE DUYGULARIMI VE DÜŞÜNCELERİMİ BU OYUN ÜZERİNDEN YIKAMAK PARLATMAK VE GÜLEREK YA DA AĞLAYARAK (RUHSAL ARINMAK VE BOŞALMAK) ; YENİDEN YAŞAMA SEVİNCİ VE ENERJİSİ İLE DOLMAK Bu anlamda , oldukça sağlam bir kurgusu var oyunun ; kalabalık sahneler ile ikili ya da tekli sahneler iyi dengelenmiş , merak öğesi ile oyunu baştan sona ilgi ve merakla izliyor , hoş şaşırtmacalar ile ilginizin azalmasına asla izin verilmiyor. KARAKTERLER Oyun , Fahrettin Paşa (F.Eren Dinler)merkeze alınarak oluşturulmuş. ..Paşa’nın sağ kolu Cemil (Kayhan Binnetoğlu) ve onun henüz Sarıkamıştan kurtularak gelen kardeşi Bilal (Efecan Satıcı) oyunun ikinci büyük halkasını oluşturuyorlar. Bilal’in nişanlısı Zehra (Başak Bektaşoğlu) ve onun ağabeyi Cafer (Yunus Emre Abut) , Paşa’nın diğer emir subayı Bekir (Umut Orkun Eskibatman) ise üçüncü halkayı…(Arabistanlı)Lawrence ( Can Esendal) , Faysal (Muhammed Kınık) ve Ziya Paşa (Ufuk Karavak) ara sahnelerde girip çıkıyorlar… İLK SAHNE Bilal , Sarıkamışta şehit ölen ortak kardeşlerinin tesbiğini vermek ve kardeşini görmek için Paşa’nın birliğine gelir. Paşa ondan da yararlanmak ve az sayıdaki askerine katmakta kararlıdır. Bilal , Paşa’nın ısrarlarına dayanamaz ve kalmaya karar verir. ROMANTİK KAHRAMAN TİPİ OLARAK BİLAL Bilal nişanlısı Hacer’e gider , iki evgili tam kucaklaşacakken erkek kardeş bir çalı gibi arada biter ve Bilal’e kurtuluş savaşlarında yardım etmesi halinde kız kardeşini ona vermeye söz verir. Bilal şimdi tipik bir “Romantik Kahraman” olarak “görevi ile yüreği arasında sıkışıp kalır. (Bence ışıklar sönmeden önce Bilal , kendisine teklif edilen ihaneti başı ile kabul etmemeli ; olduğu yere çökmeli ve öylece kalakalmalı idi ki seyirci merak etsin ihanet edip etmeyeceğini.) Bundan sonrasını anlatmayalım ki oyunun süprizleri kaçmasın… DİKKAT FAHRETTİN PAŞA ROLÜNDE YENİ BİR YILDIZ (Eren Dinler) DOĞUYOR Oyunda Fahrettin Paşa’yı canlandıran Eren Dinler , olağanüstü güzel performansı ile izleyenleri büyülüyor , yarattığı duygu yoğunluğu ile gözyaşlarına gark ediyor…Bilal (Efecan Satıcı) , Arap kökenli , Sarıkamış Gazisi , dürüst ve kahraman Mehmetçik tiplemesi ile gözdolduruyor. Onun kardeşi rolündeki Cemil ( Kayhan Binnetoğlu) oyuncu ise adeta döktürüyor denilebilir : Bir kötü bu kadar mı iyi oynanabilir…(Bu Cemil ; biraz “Othello”nun İago’su , biraz “Avare Mur”un Kaya’sı , biraz “Eşkıya”nın Berfo’su , biraz Habil’in Kabil’i ; kısaca kötünün kötüsü bir şeytan…) OYUNDA ÖNE ÇIKAN İSİMLER Oyundaki tek bayan rolü olan Zehra’yı oynayan Başak Bektaşoğlu da duygu yoğunluğu ile yukarıda andığım üçlüden aşağıda kalmıyor ; duru oyunculuğu ile öne çıkıyor. Arabistanlı Lawrence’i oynayan arkadaşımız (Can Esendal) da (Peter O’toole kadar olmasa da ) oyunculuk performansı ile diğerlerinin gerisinde kalmıyor. GÖZ DOLDURANLAR İstanbul Hükümetinin Medine’nin İngilizlere teslim edilmesi emrini getiren Ziya Paşa’da Ufuk Karavak , Şerif Hüseyin’in oğlu Muhammed rolünde Muhammed Kınık ve Bilal’e Osmanlı’ya ihanet etmesi karşılığında kızkardeşini evlendirme sözü veren Zehra’nın ağabeyi Cafer rolünde Yunus Emre Obut da yardımcı rollerde başarılı performansları ile göz dolduruyorlar. USTA YÖNETMEN ZAFER KAYAOKAY’DAN USTA YORUM İki yıllık bir çalışmanın ürünü olan 'Medine Müdafaası-Çöl Kaplanı Fahreddin Paşa'nın yönetmenliğini Devlet Tiyatroları'nda 40'a yakın oyunda imzası olan Zafer Karaokay yapmış. Titiz ve başarılı çalışmasını tüm kalbimizle alkışlıyoruz. Broşürdeki duygu yüklü yazısında Kayaokay , sıkı bir dramaturgi çalışması yapmış ki ; “Fahrettin Paşa için Mustafa Kemal’in –Daha sağlığında adını altın harflerle tarihe yazdıran komutan…” dediğini yazmış. Temiz , titiz bir çalışma yapmış yine Yönetmenimiz. Mükemmel (ışık,dekor,müzik ve reji ile gerçekleştirdiği) bir illizyonla iki saat su gibi akıyor ve biz kana kana o çok özlediğimiz tarihimizden gelen o atalarımızla bizi birleştiren ve bize muhteşem bir moral ve güç veren kahramanlık destanını içiyoruz… O TARİHE BENİM BAKIŞ AÇIM Üç kıta iki deniz Osmanlı’nın ; Balkanlar (Çanakkale) , Kafkaslar (Sarıkamış) , Ortadoğu (Medine) kırılma noktaları…Üç cephede (o dönemin başta İngiltere olmak üzere neredeyse bütün dünyasına karşı birden) savaşa can mı dayanır… TAM DA İHTİYACIMIZ OLAN ESKİ EZBERLERİ BOZAN YENİ BİR BAKIŞ AÇISI Bu oyunun belki de en önemli misyonu tarihinize de kendi içinize de yeni bir bakış açısı getirmesi…Deyim yerinde ise ezberi bozması…Bireysel ve toplumsal olarak geleneksel olarak hep bir dış düşman arama-bulma ya da yaratma paronayası kadar sorunun kendi iç dinamiklerini görememe ve çözememeden kaynaklanan resmi kör inat yerine ; sanat ve tiyatro dili ile meselenin özüne inerek “ayrımcılığı” sorgulaması … SONUN BAŞLANGICI ; AYRIMCILIĞIN BUMERANGI ; TARİHSEL UZAKLIKTAN ÇAĞIMIZA BAKIŞ Yazarlar öyle bir denk getirmiş , yönetmen de öyle bir vurgulamış ki , oyunun günümüzün temel sorunları olan birlik beraberlik kardeşlik eşitlik ve özgürlük konularına 1916 uzak açısı üzerinden ; daha açık söylemek gerekirse ; Arap meselesi üzerinden hem günümüzdeki önyargılı Arap algımıza hem de –adı hiç geçmese ve anılmasa da otomatikman- (acaba ihanet mi ediyor , diyerek) önyargılı Kürd algımız ile hesaplaşıyoruz… ANLAMAK Ve tabi ki hala bile neden yüzlerce yıldır barış içinde sevgi saygı ve kardeşlik içinde yaşadığımız Araplarla ve (Kürtlerle) nerde ve niçin yollarımızın ayrıldığını anlamıyor , anlayamıyoruz. İMPARATORLUKLARI PARÇALAYAN BİTİREN VİRÜS Bu “milliyetçilik mikrobu” elbette çölde birdenbire bir vaha gibi ortaya çıkmadı…Oraya (1789) Fransa Devriminden geldi…Oraya da İngiltere’de bir askeri sosyoloji laboratuvarda yapay olarak üretilmiş olmalı ki veba gibi bu “milliyetçilik mikrobu” koca koca imparatorlukları (Avusturya Macaristan , Rus , Osmanlı ) biri dışında (İngiltere) teker teker önce parçaladı sonra da yedi bitirdi ve yok etti… EMPERYALİZM ANKA KUŞUNU VURABİLİR AMA ANKA ÖLÜMSÜZDÜR DOĞAR KÜLLERİNDEN YENİDEN YENİDEN Günümüzde tam elli bir ülke var eskinin Osmanlı topraklarında…Bir cihan imparatorluğu (tıpkı Anadolu merkezli öncülleri ve kökleri olan Selçuklu , Bizans , Doğu Roma , Hitit , Sümer…gibi ) o…Önce Rumeli başı kesiliyor , ardından doğu ve batıdaki kolları ve nihayet Arabistan ve Afrikadaki bacakları…O dönemin alp-erenleri aydın ve askerleri ve halkı üzerinde bu parçalanma ve travmanın acısını hissedebiliyor musunuz… HEPİMİZ FAHRETTİN PAŞAYIZ Hissedebiliyor musunuz İslam’ın kılıcının (Türklerin) kardeşleri Araplarca (İngilizlerin kışkırtmasıyla) nasıl kırıldığını , kırdırıldığını…İşte Fahrettin Paşa , gecenin en koyu karanlığında şafağın müjdecisi ışığı diyalektik olarak içinde barındırması gibi , Osmanlı’nın batışı sırasında (en yüce değerlerimiz olan din-peygamber-yarAllah sevgisi , devlet , insanlık , kardeşlik ,şevkat , vicdan ve adaletten) bir kutup yıldızı gibi parlıyor çöl karanlığında…(Ve yol gösteriyor , ışık tutuyor günümüze de…) CEMİL CEMALİN VE O DA YÜZ-LEŞMENİN ŞİFRESİ Mİ Dış düşmanlar tamam da bir de görünmeyen iç düşmanlar (Cemil-ler) var kardeşim !...Zehra’ya aşık olan , türlü oyunlar , entrikalar ile Bilal’i tuzağa düşüren , kendi yaptığı ihaneti kardeşinin üstüne atan rezil Cemil… Cemil , Cemal’den gelir ki “yüz” de kendi ile “yüzleşmeye” vurgulu sanki…“Düşünmeli bunu”… ZEHRA’NIN SONU “Madam Bovary” biraz da (o dönemin) Fransa(sı) , “Anna Karanina” da biraz (o zamanın) Rusya’sı , “Bernarda Alba” çokça (Franco dönemi) İspanya(sı) ise ; kimbilir belki de bu oyundaki Zehra da biraz Osmanlı’nın simgesidir ki o yüzden kendisini… İÇİMİZDEKİ GİZLİ VE MÜTEVAZİ KAHRAMANLAR Kaçırmayınız…Ben kendi hesabıma çok duygulandım , resmi tarihin es geçtiği bu dönemi ve bu kahramanların aziz hatıraları önünde ben de eğiliyorum.Onları minnetle ve özlemle anıyoruz…(Babamın dedesi ve kardeşleri de Arabistanda savaşmış ve orada bir kardeşlerini de kayıp verdiği düşünülünce benim bu oyunun daha adından duygulanmamam mümkün değil zaten.) IŞIKLARIN EFENDİSİ ENVER BAŞAR’DAN IŞIK TASARIM DERSLERİ Bir oyunda en nefret ettiğim şey , -kötü ve yetersiz ışık yüzünden- oyuncuların ön sıralardaysam gözbebeklerini arka sıralardaysam yüzlerini (mimiklerini) görememektir. Neyse ki bu oyunda İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun kırktan fazla ışık tasarımına imza atmış , ödüllü bir işinin ehli ışık tasarımcısı (Enver Başar) vardı da ; oyuncuların yüzlerini de gözlerini de izledik , oyunun ruhuna , oyuncularla özdeşleşme keyfine ve seyir keyfine doyduk… RAMP IŞIKLARI BENİ NEDEN MEST EDİYOR Oyunun atmosfer ışıkları ama ille de ramp (sahne önü) ışıkları muhteşemdi. Bilenler bilir , sinemada özellikle araba içi sahnelerinde ve yakın planlarda oyuncunun gözlerine (göz bebeklerine) özel bir ışık yaparlar (aydınlatırlar) -ki sinema oyunculuğu gözbebeği ‘iç aksiyon’ oyunculuğudur bir bakıma- işte bu oyun ve ramp ışıkları da , bize oyuncuların (özellikle de Paşa’nın) bir sinema tadında gözlerinden ruhlarına odaklanmamızın ve akmamızın önünü açtı…Işıkların Efendisi Enver Başar’ı içtenlikle kutluyoruz… Oyunun müzikleri ise Aşk-ı Hürrem, 1453 Sultanlar Aşkına, Efsaneler, Kuva-yı Milliye Destanı gibi albümleriyle tanınan Can Atilla'ya ait.Alkışlıyoruz…. Emeği geçen herkese teşekkürler… 19 Nisan'da Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nde ve 8-15-22-29 Nisan'da ise Yenibosna Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi'nde sahnelenecek oyunun biletleri Biletix'ten temin edilebilir. Savaş Aykılıç Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet İhsan Aygün - ( 4/25/2012 ) Oyunu kısaca tanıtmaya çalışmışsınız.Ancak bir nokta dikkatimi çekti.Bu olaydan söz ederken resmi tarihte es geçilen olay diyorsunuz.Peki siz hangi kaynaklardan aldınız bu bilgileri merak ettim.Zira bilgiler belgeye dayanmazsa senaryo hayali olur diye düşünüyorum. İkinci husus ise Araplar hakkında ön yargılı olduğumuzu sık sık ifade ediyorsunuz.Eğer merak ediyorsanız özellikle Filistin ve Suriye-de savaşan askerlerimizin anılarını inceleyin.Onlar bu savaşlarda eğer esir düşeceklerse Faysalın askerlerinin eline geçmektense İngilizlere esir düşmeyi veya çarpışarak şehit olmayı tercih ediyorlardı.Zira İngilizler ele geçirdikleri askerleri esir kamplarına gönderirken Faysalın askerleri işkenceyle ve zillet içerisinde şehit ediyorlardı din kardeşleri olan Türk askerlerini.Buna da ön yargımı diyeceksiniz.Siz bu yorumlarınızla daha şimdiden belkide çok güzel bir eseri tatışılır hale getirdiğinizin farkında olun lütfen. Savaş Aykılıç - ( 4/25/2012 ) Sayın Aygün , -Resmi tarihte es geçilen- cümlesinde gizli özne -önem- kavramıdır.Ne ben , ne oyunun yönetmeni ne de yazarları ne okul hayatımız boyunca tarih -okur-ken ne de daha sonraları bu konuya rastlamadığımızı (son yıllarda ortaya çıkarıldığı ile ilgili yazılar internette...)söylüyoruz... Ayrıca -...aksi takdirde senaryo hayali olur- diye buyurmuşsunuz ki bununla siz tiyatro kültürüne ne denli yabancı olduğunuzu da kanıtlamış oluyorsunuz.Zira tiyatro oyunlarında ilk madde adı üstünde ; oyun ; kurmaca olmasıdır eserin ; velev ki adı -Belgesel Tiyatro- olmaya !...Anılar tarih değil öznel tanıklıklardır , değerlidir ama en az üç ayrı kaynakça doğrulanmıyorsa kuşkuludur...Anladım ; sizce İngilizler , Araplardan daha iyi bir -düşman- ; daha -merhametli-dirler !...Son cümlenize çok güldüm zira bir tiyatro oyununu (sizin eleştirdiğiniz şeye) tam da buna hizmet eder işte ; tartışma yaratmaya...Tiyatro tartıştırma (karşıtlıkları,zıtlıkları çatıştırma ve sentezleme) sanatıdır...Bir oyun ne denli tartışma yaratıra o kerte başarılı sayılır zira toplumu-seyirciyi düşünme ve tartışma yöntemi ile yeni düşüncelere taşır...İnsanın , kendisini , dünyasını , yanlışlarını , ezberlerini sorgulatır ve önyargılarını kırar...vb... Siz de bana tarih dersi vermeyi denemeyi bırakınız da biraz daha oyun izleyin ve sonra buraya yazın lütfen... |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|