| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Eugen Berthold Friedrich Brecht Tiyatro Evi Eugen Berthold Friedrich Brecht , 10 Şubat 1898'de Augsburg'da doğdu, 14 Ağustos 1956'da Berlin'de hayata veda etti. 20'nci yüzyıla damgasını vuran oyun yazarı ve tiyatro kuramcılarından Brecht'i saygıyla anıyoruz.. (Eugen Berthold Friedrich Brecht, 10 Şubat 1898'de Augsburg'da doğdu, 14 Ağustos 1956'da Berlin'de hayata veda etti.): Alman tiyatro adamı: Oyun yazarı, tiyatro kuramcısı, dramaturg, yönetmen, epik tiyatronun kurucusu ve baştemsilcisi, çağdaş tiyatroyu en çok etkilemiş kişi; şair, hikaye yazarı, romancı, sanat adamı, kuramcı ve estetikçi. Augsburg’da bir kağıt fabrikası müdürünün oğlu olan Brecht, Koniglisches Realgymnasium’a gitti (okulda enfant terrible, “dehşet çocuk” olarak tanındı), ilk şiirleri 1914’te yayınlandı; edebiyata ve tiyatroya ilgi duymasına karşın, Münih’te Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde tıp okumaya başladı; 1918’de askere alındı, gezici askeri hastanede çalıştı; 1918’de Bavyera’daki devrimci karışıklık döneminde ilk oyunu olan ve dışavurumcu akım içinde yer alan Baal'ı yazdı. Komünizmle 1919’da tanıştı, Münih’te Bağımsız Sosyal Demokrat Parti’ye girdi, Augsburg Asker Konseyi’nin üyesi oldu. L.Feuchtwanger’le dostluk kurdu, Augsburger Volkswille’ye tiyatro eleştirileri yazdı; tıp öğrenimini bırakarak, Müncher Kammerspiele’ye (Münih Oda Tiyatrosu’na) dramaturg olarak girdi; ikinci oyunu olan Trommein in der Nacht (1918-20, Gecede Trampetler) burada sahnelendi ve Kleist Ödülü’nü kazandı. Münih sanat çevresine katıldı, Bavyera halk güldürüsünün temsilcisi olan Karl Valentin’le dostluk kurdu. 1924’te Berlin’e geçti, Deutsches Theatre’da Max Reinhardtın yanında yönetmenlik yaptı; 1924’te Marlowe’dan serbest bir uyarlama olan Leben Eduards des Zweiten ‘om England’ı (İngiliz Kralı İİ. Edvard’ın Yaşamı) sahneledi; Haşek’in Aslan Asker Şvayk’ını uyarlaması için Erwin Piscator’a yardım etti (1923); epik tiyatro üstüne görüşlerinin etkisi altında kaldığı Piscator’la işbirliği sonucunda Maun ist Mann’ı (1927, Adam Adamdır) yazdı. Eşi, oyuncu Maianne Zofftan ayrıldık tan bir yıl sonra, ömür boyu birlikte çalışacakları Helena Weigel’la evlendi; yakın işbirliği yapacakları besteci Kurt Weill’la tanıştı; Die Dreigrosch en oper (1928, Üç Kuruşluk Opera) adlı ilk epik operası, bu işbirliğinin verimli ürünü oldu; 1. Dünya savaşı sonrasında Marxçı felsefe ve ekonomiyle yoğun ilgilendi; öğretisel oyunları, Lehrstück, bunun bir sonucu olarak ortaya çıktı; Brecht bu öğretisel oyunları için, Paul Hindemith ve Kurt Weill’dan sonra, Hanns Eisler’le çalışmaya başladı; Die Massnahme’yi (1930, Önlem) yazdı, yine birlikte çalıştıkları, Berlin, varoşlarındaki işsizleri anlatan Kuhle Wampe (1932) filmi yasaklandı. Nazilerin yönetime geçmesiyle birlikte, Brecht’in oyunlarını sahneleme olanağı da kalktı; 1933’te Reichstag yangınından bir gün sonra Prag üzerinden Viyanaya kaçtı; Die sieben Todsünden der Klein bürger (1933, Küçükburjuvanın Yedi Günahı) oyununun Paris’te oynanışından sonra, Kurt Weill’la işbirliği sona erdi. 1933 yılı sonunda Danimarka’ya geçti; 1933’te Üç Kuruşluk Opera’ ya dayanan Der Dreigrosch eıın o ı’el (Üç Kuruşluk Roman) Hollanda’da yayınlandı; 1935’te Nazi yönetimince Alman vatandaşlığından çıkarıldı; o yıl New York’ta sahnelenen, Gorki’nin aynı adlı romanına dayanarak yazdığı Die mutter (Ana) adlı oyununu izlemek üzere ABD’ye gitti. Nazi yönetimine karşı etkinlikler arasında, Moskova’da yayınlanan Des Wort (Söz) adlı derginin yabancı ülke editörü oldu; bu yıllarda Nazi yönetimini hedef alan Furcht und Elend des Dritten Reiches (1935/38, Hitler Rejiminin Korku ve Sefaleti) gibi oyunlar ile 1938’de uranyum atomunun ilk kez parçalanması üzerine bilim adamının sorumluluğunu işleyen Leben des Galilei (1938/39, Galile ‘in Yaşamı) adlı oyunu yazdı. 1939’da Hitler’in Danimarka’ya girmesi üzerine Isveç’e, 1940’ta da Finlandiya’ya geçti; 1941'de Helsinki Birleşik Devletler Konsolosluğu’ndan vize alarak Sovyetler Birliği üzerinden ABD’ye (Santa Monica) gitti. Hollywood için senaryolar yazarak geçimini sağlamaya çalıştıysa da, ancak bir senaryosu filme alındı (Hangman Aiso Dies, 1942, Cell da Ölür); burada müzikçi H.Eisler ve Paul Dessau’la yönetmen Piscator ve yazar Heinrich Mann’la buluştu; Charles Laughton’la ve Joseph Losey’le birlikte Galile’nin Yaşamını yeniden düzenleyerek İngilizceye çevirdi ve sahneye koydu (1947), Charlie Chaplin’le ve kendi düşüncelerinin bir savunucusu olan yazar Eric Bentley’le dostluk kurdu; 1947’de Komünist Partisiyle ilişkileri konusunda Amerikanca Olmayan Etkinlikler Kurulu karşısına çıktı, Hanns Eisler’in kendisinin 1 930’ta partiye girmiş olduğu yolundaki ifadesini yalanladı ve Kurul’un sorularını yanıtlamadı; ertesi hafta, Galileo’ nun New York temsilini beklemeden İsviçre’ye kaçtı. 2. Dünya Savaşı sırasında Brecht’in üç oyununu sahnelemiş olan Zürich Shauspielhaus kendisine yardımcı oldu ve burada kendi Antigone (1948) uyarlamasını sahneledi, Augsburg günlerinden dostu sahne tasarımcısı Caspar Neher’le birlikte çalışmalar yaptı. 1948’de Doğu Almanya’dan gelen öneri üzerine Doğu Berlin’e geçti, orada karısı Helena Weigel’le birlikte Berliner Ensemble’ı kurdu (1949); topluluk, 12 Kasım’da Herr Puntila und sein Knecht Matti (Bay Puntila ile Uşağı Matti) oyunuyla sanat yaşamına girdi. Berliner Ensemble’ın dramaturg ve yönetmeni olarak görev alan Brecht, Berliner Ensemble’ı “epik tiyatro okulu” ve dünyanın en iyi tiyatrolarından biri yaptı; peşpeşe sahnelediği oyunlarıyla, Berliner Ensemble, epik tiyatro pratiği ve estetiğinin merkezi oldu. 1950’de gezi özgürlüğüne kavuşabilmek için karısıyla birlikte Avusturya vatandaşlığına geçen Brecht, 1953’te PEN Kulüp Başkanı oldu; Die Tage der Commune’den (1949, Komün Günleri) sonra oyun yazmayı bıraktı; Paul Dessau’nun müziklerini yaptığı Das Verhör des Lukullus (Lukullus Duruşması) adlı operası Berlin Devlet Operası’nda bir temsil yaptıktan sonra kaldırıldı; 1951’de Doğu Alman Devlet Ödülünü aldı; 1953’teki komünizm karşıtı ayaklanma üzerine hükümete uyarıcı bir mektup yazdı; 1954’te, Berliner Ensemble, Schiffbauerdamm’daki kendi yerine yerleşti; açılış oyunu, Der Kaukasische Kreidekreis (1943/45, Kafkas Tebeşir Dairesi), basında yer almadı; 1955’te Moskova’ya giderek (Üç Kuruşluk Opera dışında hiçbir oyunu Sovyetler Birliği’nde sahnelenmemiş olduğu halde) Stalin Ödülü’nü ve Paris Uluslararası Tiyatro Şenliği’nde (Berliner Ensemble’la) 1. Ödülü’nü aldı. Kendi tiyatrosunda (Farquhar, Hauptmann, Lenz ve Shakespeare’den) oyunlar koymayı sürdürdü; 1956’da kalp yetmezliğinden yaşamını yitirdi. 20. yüzyıl tiyatrosunda devrim yaratmış olan Brecht’in oyun yazarlığı etkinliği genelde üç dönem içinde ele alınabilir. Birinci dönemde dışavurumcu tiyatronun etkisinde kaldığı, birbirinden bağımsız balad türü şarkılı sahnelerin ardarda yer aldığı ve sert siyasal eleştiriler içeren oyunlar yer alır: Baal, Trommehı in der Nacht, 1m Dickicht der Stadte (1921/24, Kentlerin Fundalığında). Maun ist Mann, epik tiyatro anlayışının ilk belirlediği oyun olup, Brecht’in ikinci döneminin başlangıcını oluşturur. Brecht bu ikinci döneminde iki tür oyunlara ağırlık vermiştir: Birincisi, Die Dreigroschen Opern ve Aufstieg und Fali der Stadt Mahagonny (1928, Mahagonny Kentinin Yükselişi ve Düşüşü) gibi, epik opera türüne giren ve kapitalist vurgunculuğu yeren oyunlardır; ikincisi ise, Der Jasager und Der Neinsager (1929/30, Evet Diyenlerle Hayır Diyenler), Die Ausnahme und dIe Regel (1930, Kural ile Kural Dışı) ve Massnahme gibi, lehrstück adını verdiği bir öğretici oyunlar, mesel oyunlar dizisi olup, iktisadi sorunlara köklü çözüm getirme inancını taşıyan bu oyunlarda artık Kurt Weill’in ince alaycı, yergisel müziğinin yerini Eisler’in sert müziği almıştır. Brecht’in üçüncü dönemi, sürgündeyken kaleme aldığı ve daha sonra Berliner Ensemble’da gerçekleştirdiği, önceki dönemlerinin bir bireşimi ve olgunluk döneminin ürünleri olan oyunları kapsar: Mutter Courage und ihre Kinder (1938/39, Cesaret Ana ve Çocukları), Galilei, Der gute Mencsh von Sezuan (1943, Sezuan’ın İyi İnsanı). Diyalektik maddeci anlayışın tiyatrodaki karşılığını, diyalektik maddeci tiyatro biçimini bulmaya çalışmış olan Brecht, oyunlarında dünyayı sosyalist hümanist ve devrimci sınıfsal bir gözle değerlendirip, kapitalist dünya sisteminin dönüşüme uğratılmasına çalışmış; öğretici oyunlarında olduğu kadar; müzikli oyunlarında da kapitalist toplum düzeninin para ahlakını, sömürü sisteminin içyüzünü ortaya sermeye çalıştığı kadar, militarizm ve faşizmin içmantığını da gözler önüne sermeye çalışmış; özellikle küçükburjuva ideolojisine öldürücü darbeler indirdiği gibi, her zaman işçi sınıfinın ve toplumcu sistemin açık savunuculuğunu yapmış; tiyatroyu devrim için sarsılmaz bir silah, karşıt ideolojilerin kapıştığı bir mücadele alanı olarak görmüş; oyunlarını dünyanın, tarihsel ve toplumsal sürecin, yaş temellerinin bilincine varılmasının, eleştirilmesi ve yargılanmasının başlıca öğretisel aracı kılmıştır. Ancak, Brecht, Marxçı dünya görüşünün işlenmesini katı dogmatik bir tutum olarak değil, tam tersine, yaşamın diyalektik akışına uygun, eleştirel yaratıcı bir tutum olarak görmüştür. İşte bu temel siyasal felsefi yaklaşım, Brecht’in epik tiyatro estetiğini yaratmasına; epik oyun, epik opera, epik müzik, epik sahne düzeni ve epik oyunculuk anlayışını, yabancılaştırma ilkesini temellendirmesine; tiyatroyu dünyayı dönüşüme uğratmanın öğretici-eğlendirici alanı haline getirmesine yol açmıştır. Brecht’in tiyatrosu, onun için, dünya tiyatro deneyimlerinin bir bileşimini oluşturan çok zengin biçimli bir tiyatro olmuştur. Brecht, yalnızca Alman dışa vurumculuğundan; Wedekind, Rimbaud ve Villon gibi yazarlardan, ortaçağ ibret oyunlarından, baladlardan, Bavyera halk güldürü sünden; K. Valentin, B.Keaton, C.Chaplin ve Marx Kardeşler’den; kabare tiyatrosundan, revü ve varyeteden, Alman halk şarkılarından, retorikten, ağızlardan, argodan, Luther İncili’nden, Piscator ve Meyerhold’dan esinlenmekle kalmamış, ama Doğu tiyatrosu bi çimlerinden, Japon ııo oyunlarından da esin lenerek, çeşitli uzak ve yakın tarihsel malze meden Gül Sezar, Galilei, Jeanne D’Arc, Lukullus, Turandot, Komün, Hitler, “altın Batı” yararlanarak, çok çeşitli güncel ve tarihsel konulara el atarak; Gay, Gorki, Shakespeare, Schiller, Goethe gibi yazarların yapıtlarını kendine özümseyerek, çok kendine özgü ve özgün bir tiyatro yaratmıştır. Brecht’in bütün bu tiyatro pratiği ve estetiği, Batı burjuva tiyatrosunu temellendiren Aristotelesci görüşe, Aristotelesci tiyatroya, yanılsamacı ve benzetmeci tiyatroya karşı Aristotelesci-olmayan, göstermeci tiyatro, açık biçim tiyatrosu olmuştur. Brecht, bu konudaki kuramsal görüşlerini çeşitli yazılarda ve kitap larda da ortaya koymuş (Kleines Organon für das Theater, 1949, Tiyatro İçin Küçuk Araç; Theaterarbeit, 1952, Tiyatro Çalışması; Deneysel Tiyatro; Epik Tiyatro Üzerine; Hurda Alımı, Sosyalist Açıdan Bir Sanat Kuramı; Sosyalist Gerçekçilik ve Toplum); tiyatronun olduğu kadar, sanatın da ana yasallıklarını, diyalektik sanat ve tiyatro anlayışını, devrimci ve gerçekçi tiyatro ve sanatı irdelemiş; Marxçı estetiğe çok değerli katkılarda bulunmuştur. Brecht, yalnızca genelinde bütün bir 20. yüzyıl tiyatrosunu (özellikle 1950’lerden sonra) etkilemekle kalmamış, ama çok sayıda tek tek yazarı da etkilemiş, tiyatro pratiği ve estetiğine geniş ufuklar açmıştır. (bak. ARİSTOTELESCİ-OLMAYAN TİYATRO, AÇIK BİÇİM, GÖSTERMECİ TİYATRO, EPİK TİYATRO, EPİK MÜZİK (OPERA), EPIK OYUNCULUK, EPİK SAHNE DÜZENİ, YABANCILAŞTIRMA ETMENİ, BERLINER ENSEMBLE). Öbür Oyunları: Badener Lehrstück von Einverstandnis (1929, Baden Baden Didaktik Oyunu), Die Hochzeit (fars, 1926, Düğün Gecesi), Der Bettler, oder der tode Hund (1919, Dilenci ya da Ölü Köpek), Er treibt einen Teufel aus (komedya, 1919, Şeytan Taşlama), Lux in Ten ebris (fars, Karanlıkta Işık), Das Elephantkalb (fars, 1924, Fil Yavrusu), Happy End (E.Hauptmann’la, müzikli oyun, 1928/29, Mutlu Son), Der Flug der Lindberg (didaktik radyo çocuk oyunu, 1928/29, Lindbergin Uçuşu), Die heilige Johanna der Schlacthöfe (1929/30, Mezbahaların Kutsal Johannası), Die Rundköpfe und die Spitzköpfe (1931/34, Tak-Tik), Die Horatier und die Kuriatier (didaktik çocuk oyunu, 1934, Horatiahlar ile Curatialı lar), DIe Gewehre der Frau Carrar (1935-38, Carrar Ana’nın Silahları), Der auf haitsame Aufstieg des Arturo Ui (mesel, 1941, Auturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi), Die Gesichte der Simone Machard (L.Feuchtwanger’le birlikte, 1941/43, Simone Machard’ın Hayalleri), Schweyk im zweitem Weltkrieg (1941/43, Şvayk Hitler’e Karşı), Leben des Konfutse (1944, Konfiçyüs’ün Yaşamı), Der Hofmeister (Lennz’ten uyarlama, 1951, Özel Öğretmen), Herrnburger Bericht (1951, Hernnbnrg Haberleri), Der Prozess der Jeanne d’Arc zu Rouen (1952 Jan Dark Davası), Don Juan(1952), Corioları (1952/53, Coriolanius), Turandot oder der Kongress der Weisswascher (1950/54, Turandot ya da Çamaşırcılar Kongresi), Pauken und Trompeten (E.Hauptmantt ve B. Besson’la, 1955 Trampetler ve Davullar). kaynak: tiyatroevi web ansiklopedisi ------------------------------ Brecht'den bir kaç şiir Duvara Tebeşirle Yazılan "Savaş istiyoruz!" En önce vuruldu bunu yazan Dört Aşk Şarkısı 1. Senden ayrıldığımda O güzel günün sonunda Açılınca gözlerim Ne çok sevinçli insan varmış dedim. İşte o akşamdan sonra Sen bilirsin ya Daha güzel dudaklarım Çekirge gibi çevik bacaklarım Ben böyle olalı beri Daha yeşil ağaç, fidan ve tarla Daha bir güzel suyun serinliği Başımdan aşağı boşaltınca 2. Beni sevindirdiğinde Bazen düşünürüm: Şimdi ölüversem Mutlu kalırım Sonsuza kadar. Sonra yaşlanıp Beni düşündüğünde Tıpkı bugünkü gibi görünürüm sana Bir sevdiceğin olur Henüz gencecik. 3. Küçücük dalda yedi gül Altısını rüzgar alır Ama biri kalır Bulayım diye onu Yedi kez çağıracağım seni Altısında gelme Ama söz ve yedincisine Tek sözümle gel. 4. Bir dal verdi bana sevgili Üzerinde sarı yapraklarda Yıl dediğin geçer gider Aşk ise hep yeni başlar. -------------------------- Oyun Yazarının Türküsü Ben bir oyun yazarıyım. Gördüğümü gösteririm. Nasıl alınıp satıldığını gördüm insan pazarlarında insanların Bunu gösteririm, ben, oyun yazarı. Birbirlerinin odalarına ne düzenlerle girdiklerini, nasıl coplarla ya da parayla, sokakta nasıl durduklarını ve beklediklerin, nasıl tuzaklar kurduklarını birbirlerine, sözleştiklerini umutla nasıl, nasıl astıklarını birbirlerini, nasıl seviştiklerini, çapulculukla kazandıkları parayı nasıl savunduklarını ve nasıl yediklerini. Bütün bunları gösteririm ben. Birbirlerine söyledikleri sözcükleri dökerim kağıda. Ananın oğluna neler söylediğini, işçiye neler buyurduğunu işverenin, nasıl yanıt verdiğini karının kocaya, tüm yalvaran sözcükleri, tüm buyuran sözcükleri, yaltaklanan sözcükleri, aldatan sözcükleri, yalan söyleyen, bilmeyen, güzel ya da yaralayan... Bunları kağıda dökerim ben. Yaklaşan kar fırtınalarını görürüm ve yaklaşan depremleri, yolu tıkayan dağları görürüm ve yataklarından taşan nehirleri. Ama şapkaları var kar fırtınalarının, depremlerin cüzdanlarında paraları, dağlar gelirler arabalarından inerek, şahlanan nehirler denetler polisi. Ben ışığa çıkartırım bunların hepsini. Gösterebilmek için gördüklerimi başka halkların, başka çağların oyunlarını okurum. Bir iki oyun yazdım, inceleyerek iyice o zamanın tekniğini ve kaparak işime yarayacak olanı. İngilizlerce nasıl sunulduklarını inceledim büyük feodal kişilerin inceledim zengin kişileri, ki onlar için dünya sadece özgelişimleri içindi. Ahlakçı İspanyolları inceledim, o harika duyguların ustaları olan Hinlileri ve aile kurumunu gösteren Çinlileri ve kentlerdeki çok renkli kaderleri. Kentlerin ve evlerin görünümü, benim zamanımda öylesine çabuk değişiyor ki, iki yıl ayrılıp geri geldin mi olursun bir başka kente yolculuk gibi. İnsanlar kalabalıklar halinde değiştirivermişler görünümlerini şu birkaç yıl içinde. Fabrika kapılarından içeri giren işçiler gördüm ve kapı yüksekti, ama dışarı çıktıklarında bükülmüştü belleri. O zaman şöyle dedim kendi kendime: Her şey değişmede ve her şey sadece kendi zamanına göre. Ve böylece ben, her sahneye kodum bir tanıtma işareti ve her fabrika avlusuna ve her odaya yıl sayısını işaretledim sığırlarını damgalayan çobanlar gibi. Ve orada kullanılan tümcelere de bir tanıtma işareti kodum, unutulmasınlar diye yazılan geçici insanların deyişleri gibi olsunlar diye onlar da. İşçi tulumu içindeki kadının o yıllarda bir bildiri önünde eğilip söylediklerini, ve şapkaları enselerinde borsacıların katipleriyle dün nasıl konuştuklarını, bu olayların geçtiği yılların geçiciliği ile damgalandım. Ama bütün bunlara bir şaşırtıcılık verdim, bunların en bilinenlerine bile hatta. Bir kimsenin inanmayacağı bir şey gibi döktüm kağıda. Hiç kimsenin görmemiş olduğu bir şey gibi sundum bir kapıcının kapıyı çarpmasını donan bir insan yüzüne. Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|